Seçimler çok enteresandır. Kazandığınızda ya da kazanma ihtimaliniz olduğunda, en uzağınızdakiler bir anda en yakınınızda olurlar. Tıpkı kaybettiğinizde ya da kaybetme ihtimaliniz olduğunda bir saniye bile beklemeden sizden kaçtıkları gibi! Böyle tiplere ben “her partili” diyorum. Tam da bu yüzden seçimlere saatler kalmışken “yarın devran döner mi?” diye hesaplar yapılırken hangi partiye oy verirseniz verin duruş göstermenin ve cesaretle “ben buradayım”demenin her zamankinden çok daha kıymetli olduğunu düşünüyorum.  Tayyip Erdoğan benim de oy verdiğim, desteklediğim lider. Kendisini meslek hayatımda da destekliyorum. Ancak ben desteğimi açıkça deklare ediyorum. Çünkü tarafsız gazetecilik maskesi altında ‘muhalifliğin keyfi’ni süren ve sınırsız bir alana sahip olduğunu zanneden meslektaşlarımın okurları dahil herkesi kandırdığını düşünmesinden hoşlanmıyorum. En açık ifadesi bu… Deklare ediyorum, oyumu Jülide İskenderoğlu’na vereceğim. Jülide ablanın milletvekili olmasının ve yeniden aday gösterilmesinin referansı biziz! Kim miyiz biz; mahalle arasındaki esnaf Ahmet abi, cuma pazarındaki Ayşe abla, ev hanımı Öznur teyze, ilk defa oy kullanacak Mustafa… Hani derler ya “o bizden biri” gerçekten o bizden biri… Arkasında ne zengin bir aile ne sermaye grupları ne de dayısı var arkasından “biz varız.” Jülide abla, AK Parti ilk kurulduğunda, üye olan Çanakkale’de ki ilk birkaç isimden. O günün AK Partisini bugün ki gibi düşünmeyin, AK Partiliyim demek o gün hele hele Çanakkale’de cesaret isterdi. Erkeklerin bile “ben AK Partiliyim” demekten çekindikleri günlerde elinde üye formları, parti broşürleriyle sokak sokak gezen isimdir Jülide İskenderoğlu…  Siyasete AK Partiyle birlikte başlayıp, mahalle yönetimlerden, il, ilçe ve kadın kolları başkanlıklarında görev yapıp, genel merkez kadın kolları başkan yardımcılığı yapmış son 5 yıldır da milletvekilliği yapıp da zenginleşmemiş ender isimlerden birisidir. Küçük bir aile işletmesiyle bugüne kadar kazandıkları bir ev bir araba ya vardır ya yoktur. Bütün yatırımları Allah bağışlasın tek evlatları sevgili kardeşim Doruk’tur… 14 Mayıs’a giderken son söyleyeceklerim; Ülkemizin önemi ve milletimizin tarih yazma kabiliyeti göz önünde bulundurulursa, bu topraklarda yapılan her seçim hayati değere sahiptir. Her şeyin daha kötüye gittiğini, eskinin bugünden iyi olduğunu, sorunların çözümsüz olduğunu söylemek ya hakikati inkârdır ya da umutsuzluk halidir. Hakikati inkârın tedavisi yoktur; umutsuzluk yersizdir. Karşılıklı hatalar yapılmış, yanlış anlama ve anlaşılma kapısı açılmış olabilir. Birileri şu veya bu nedenden dolayı fitne çıkarabilir. İşgüzarlık yapan, can sıkan, üzüntü veren insanlar asla bitmez. Öte yandan esas bellidir: Ayrılıktan kaçınmak ve birlikte olmaya ısrarla devam etmek, bizim için en uygun yoldur.