Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

’Sizi Ötekileştirmeyiz, Ocu, Bucu Diye Nitelendirmeyiz’ Demişti...

Sayın Rektörümüz Yücel Acer göreve geldiği ilk gün senato salonunda bir toplantı yapmış ve toplantıda biz basın mensuplarına şu sözleri söylemişti; “bizi eleştirin, korkmayın, bizi eleştirdiniz diye sizi ötekileştirmeyiz, ocu, bucu diye nitelendirmeyiz. Siz eleştireceksiniz ki biz yanlışlarımızı görelim, düzeltelim ve bu şehre hizmet edelim.” Sayın Rektörümüzün samimiyetine inandığım ve “ilkeli” duruşuyla takdir ettiğim bu sözlerine binaen kendisini şimdilik bir iki konuda eleştirmek istiyorum. Aslında burada yazacaklarımın bir kısmını Sayın hocamızı ziyaret edip ikili görüşmede kendisiyle paylaşmak isterdim fakat altı defa randevu talep etmeme rağmen Sayın Rektörümüz randevu vermedi. Oysa rektör adayıyken her telefona cevap veren ve aynı gün görüşmek imkanı bulduğumuz bir isimdi, neyse ben bu konudaki iyi niyetimi koruyor ve şahsıma randevu vermemiş olmasını işlerinin yoğunluğuna bağlıyorum, yoğunluğu azaltınca herhalde geri dönerler...!  Hastalar Kapısına Vurulan Kilidi Görünce Öğreniyor Geçtiğimiz hafta Çarşı Polikliniklerinin Kapatılması haberini Değişim Gazetesinde “Milyonluk Yatırımın Kapısına Kilit Vuruldu” başlığıyla  okuyuculara sunduk.  Haber binlerce kişiye ulaştı ve şahsıma onlarca telefon ve mail geldi. Hastane standartlarında hizmete veren bu polikliniğin en önemli görevi şehirle, üniversitenin birbirine dokunduğu çok önemli bir nokta olmasıydı, bir bağ oluşturmasıydı. Bu bağın devam etmesi için ne gerekiyorsa  yapılması gerekirken kolay olan seçildi, hasta gelmiyor diyerek kapısına kilit vuruldu. Üstelik buranın kapatıldığını muayene olmaya gelen hastalar kapısına vurulan kilidi görünce öğreniyor. 3.5 milyonluk devasa bir yatırım olan Çarşı Poliklinikleri 2 yıl önce 18 ayrı poliklinikle hizmet vermek üzere açılmıştı. Herkesin memnun kaldığı, şehrin göbeğinde hastane standartlarında hizmet veren bir tesis olarak takdir toplayan bu merkez diş polikliniğinin de açılmasıyla önemli bir ihtiyaca cevap veriyordu. Fakat geçtiğimiz 3,5-4 ayda bazı poliklinikler kapatıldı, faaliyette olan polikliniklere ise doktorlar uğramaz oldu. Dolayısıyla muayene olmak için gelen hastalar elleri boş geri döndüler ve doğal bir sonuç olarak hasta sayısında önemli ölçüde azalma oldu. Ayrıca doktorların da burada hizmet vermek istememesi iddiası başlı başına bir skandal...Bu konuya hiç girmek istemiyorum. Normal zamanlarında 300 ile 500 hasta bakan bu tesis insanımıza dokunuyor ve  her zaman dillendirilen kent-üniversite işbirliği açısından önemli bir işlevi de yerine getiriyordu. Bu tesis kapatılmamalı, buraya yapılan bina, mobilya, araç, gereç yatırımı ve işlevi göz önüne alındığında burasını nasıl ayağı kaldırabiliriz düşüncesiyle hareket edilmeli. Ben bu kapatma kararının gözden geçirileceğine inanıyorum. Konuyla ilgili olarak şehrin bürokratları ve siyasetçileriyle de görüştüm, onlarda bu konuyu takip ettiklerini ve olayı anlamaya çalıştıklarını gereken ne ise onun yapılacağını söylediler. “Birilerinin Hırsları Yüzünden Vatandaş Mağdur Olmamalı” 3,5 milyonluk bu dev tesisin kapısına kilit vurulması Fevzipaşa Mahallesinde yaşayan gelir seviyesi düşük vatandaşlarımızı da bir hayli mağdur etmiş durumda. Çünkü bu tesis Fevzipaşa Mahallesinde ki vatandaşa A kalite hizmet veriyordu. Konuyla ilgili olarak Fevzipaşa muhtarı Hacı Ramazan Işıldak ile görüştüm. Işıldakın söylediklerinde dikkat çekici noktalar ise şunlardı; “Yeni rektör, eski rektörle olan kavgasını sonucunda burayı kapatıyor ve bizim vergilerimizle yapılan milyonluk tesis adeta çürümeye terk ediliyor. Bu kabul edilebilir bir durum değil, biz bunun takipçisi oluruz, bayramdan sonraya kadar bekleriz, eğer bu tesis açılmazsa durumdan mağdur olan yüzlerce mahalleli ile polikliniklerin önünde toplanarak duruma tepkimizi gösteririz. Birilerinin hırsları yüzünden vatandaş mağdur olmamalı”  “Cumhurbaşkanımıza Kadar Ulaşıp, Şikayetimizi Dile Getireceğiz “ Çarşı Polikliniğinin kapatılmasına bölgedeki esnaflarda bir hayli tepkili; Çarşı Esnaflarından Solmaz Ayakkabı firmasının sahibi Tuncay Solmaz beni arayarak bu durumdan neden bu kadar rahatsız olduklarını anlattı. Solmazın söylediklerinde dikkat çeken noktaları sizlerle paylaşmak isterim. Solmaz; “Bu tesis hastane standartlarında iyi poliklinik hizmeti veren bir tesisti. Şahsi olarak düşündüğümde ben bu tesis açıldıktan sonra hiç başka bir hastaneye gitme ihtiyacı duymadım. Aynı şekilde personelimiz içinde bu durum geçerli, şehrin göbeğinde olan bu tesiste bir kaç saat içinde muayene olup, sonuç alabiliyoruz. Önümüzdeki aylarda devlet hastanesinin buradan taşınmasıyla bu tesisin önemi ve kapasitesi daha da artacaktı, neden bunlar ön görülmeden çeşitli sebepler uydurularak bu tesisi kapatıldı. İşin bir de esnafı ilgilendiren boyutu var. Buraya günde ortalama 500 hasta geliyor ve bu tesis yaşıyordu öyle ya da böyle çarşıya bir hareket katıyordu. Zaten zor günler yaşayan çarşıya bir darbede burayı kapatan idare tarafından vurulmuştur. Ben yaptım anlayışıyla bu tesisin kapatılmasını kabul etmiyoruz. Biz çarşı esnafı olarak siyasilere ulaştık ve şikayetimizi dile getirdik. Şu anda bekliyoruz eğer bir sonuç alınmaz ise imza toplayıp, çürümeye terk edilen bu tesisle ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanımıza kadar ulaşıp, şikayetimizi dile getireceğiz. ÇOMÜde Bir Şeyler Yanlış Gidiyor “ÇOMÜde bir şeyler yanlış gidiyor” diyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Aslında daha 100 günü yeni doldurmuş bir yönetimin bu kadar eleştirilmesini garipsiyorum. Ama bakınca ÇOMÜde yaşananlarda bir hayli garip. Bakınız, eski rektör tarafından başlatılan “1 Milyon Kitap Kampanyası” yeni rektörün göreve gelmesiyle birlikte rafa kaldırıldı. Aslında sembol bir projeydi, bu projenin neden sonlandırıldığına şehrin kanaati; yeni rektör, eski rektörle arsındaki çatışma olarak gösteriliyor. Öyledir, değildir bilemem ama algı bu şekilde. Kütüphanede çalışan 10 kişinin işine son veriliyor hem de mübarek ramazan ayında, gerekçe olarak da 1 Milyon Kitap Kampanyasının iptal edilmesinden dolayı bu 10 personele ihtiyaç kalmaması olarak gösteriliyor. Peki bu personeller başka birimlerde kullanılamaz mıydı, tabi ki kullanılırdı amaç onları işten çıkarıp yerine başkalarını almak. Bu ramazan günü o insanların haklarını Allah sorar, bu durumda vicdanlar rahatsa benim söyleyecek bir şeyim yok, 28 Şubatta yapılanların bir farklı versiyonu değil de nedir bu... En başta da belirttiğim gibi bu eleştirilerimi Sayın Rektörümüzün göreve başladığı ilk gün söylediği; “bizi eleştirin, korkmayın, bizi eleştirdiniz diye sizi ötekileştirmeyiz, ocu, bucu diye nitelendirmeyiz. Siz eleştireceksiniz ki biz yanlışlarımızı görelim, düzeltelim ve bu şehre hizmet edelim” çerçevesinde yaptım. Şimdi bu konudaki samimiyeti görme zamanı bakalım ÇOMÜ Rektörü Sayın Yücel Acer şahsımı arayarak eleştirilerimiz ve halkın söyledikleri için teşekkür mü edecek, yoksa işin kolayına kaçıp etrafındakilerle birlikte ocu, bucu diye mi diyecek. Yaşadığım sonuçları siz değerli okuyucularımla paylaşacağım... Ayrıca burada yazmak istemediğim ve Sayın Rektöre birebir görüşmede iletmek istediğim başka hususlarda var. Bu konular kamuoyuna yansıdığında çok ciddi rahatsızlık uyandıracak hususular. Ben bu konuları bu köşede yazarak huzursuzluk yaratmak istemiyorum. Bizim amacımız üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. Üniversite hepimizin, biz üniversitemize sahip çıkmalıyız, eleştirimiz de bu sahip çıkma çerçevesindedir.
Ekleme Tarihi: 11 Temmuz 2015 - Cumartesi

’Sizi Ötekileştirmeyiz, Ocu, Bucu Diye Nitelendirmeyiz’ Demişti...

Sayın Rektörümüz Yücel Acer göreve geldiği ilk gün senato salonunda bir toplantı yapmış ve toplantıda biz basın mensuplarına şu sözleri söylemişti; “bizi eleştirin, korkmayın, bizi eleştirdiniz diye sizi ötekileştirmeyiz, ocu, bucu diye nitelendirmeyiz. Siz eleştireceksiniz ki biz yanlışlarımızı görelim, düzeltelim ve bu şehre hizmet edelim.”

Sayın Rektörümüzün samimiyetine inandığım ve “ilkeli” duruşuyla takdir ettiğim bu sözlerine binaen kendisini şimdilik bir iki konuda eleştirmek istiyorum. Aslında burada yazacaklarımın bir kısmını Sayın hocamızı ziyaret edip ikili görüşmede kendisiyle paylaşmak isterdim fakat altı defa randevu talep etmeme rağmen Sayın Rektörümüz randevu vermedi. Oysa rektör adayıyken her telefona cevap veren ve aynı gün görüşmek imkanı bulduğumuz bir isimdi, neyse ben bu konudaki iyi niyetimi koruyor ve şahsıma randevu vermemiş olmasını işlerinin yoğunluğuna bağlıyorum, yoğunluğu azaltınca herhalde geri dönerler...!

 Hastalar Kapısına Vurulan Kilidi Görünce Öğreniyor

Geçtiğimiz hafta Çarşı Polikliniklerinin Kapatılması haberini Değişim Gazetesinde “Milyonluk Yatırımın Kapısına Kilit Vuruldu” başlığıyla  okuyuculara sunduk.  Haber binlerce kişiye ulaştı ve şahsıma onlarca telefon ve mail geldi. Hastane standartlarında hizmete veren bu polikliniğin en önemli görevi şehirle, üniversitenin birbirine dokunduğu çok önemli bir nokta olmasıydı, bir bağ oluşturmasıydı. Bu bağın devam etmesi için ne gerekiyorsa  yapılması gerekirken kolay olan seçildi, hasta gelmiyor diyerek kapısına kilit vuruldu. Üstelik buranın kapatıldığını muayene olmaya gelen hastalar kapısına vurulan kilidi görünce öğreniyor.

3.5 milyonluk devasa bir yatırım olan Çarşı Poliklinikleri 2 yıl önce 18 ayrı poliklinikle hizmet vermek üzere açılmıştı. Herkesin memnun kaldığı, şehrin göbeğinde hastane standartlarında hizmet veren bir tesis olarak takdir toplayan bu merkez diş polikliniğinin de açılmasıyla önemli bir ihtiyaca cevap veriyordu. Fakat geçtiğimiz 3,5-4 ayda bazı poliklinikler kapatıldı, faaliyette olan polikliniklere ise doktorlar uğramaz oldu. Dolayısıyla muayene olmak için gelen hastalar elleri boş geri döndüler ve doğal bir sonuç olarak hasta sayısında önemli ölçüde azalma oldu. Ayrıca doktorların da burada hizmet vermek istememesi iddiası başlı başına bir skandal...Bu konuya hiç girmek istemiyorum.

Normal zamanlarında 300 ile 500 hasta bakan bu tesis insanımıza dokunuyor ve  her zaman dillendirilen kent-üniversite işbirliği açısından önemli bir işlevi de yerine getiriyordu. Bu tesis kapatılmamalı, buraya yapılan bina, mobilya, araç, gereç yatırımı ve işlevi göz önüne alındığında burasını nasıl ayağı kaldırabiliriz düşüncesiyle hareket edilmeli. Ben bu kapatma kararının gözden geçirileceğine inanıyorum. Konuyla ilgili olarak şehrin bürokratları ve siyasetçileriyle de görüştüm, onlarda bu konuyu takip ettiklerini ve olayı anlamaya çalıştıklarını gereken ne ise onun yapılacağını söylediler.

“Birilerinin Hırsları Yüzünden Vatandaş Mağdur Olmamalı”

3,5 milyonluk bu dev tesisin kapısına kilit vurulması Fevzipaşa Mahallesinde yaşayan gelir seviyesi düşük vatandaşlarımızı da bir hayli mağdur etmiş durumda. Çünkü bu tesis Fevzipaşa Mahallesinde ki vatandaşa A kalite hizmet veriyordu. Konuyla ilgili olarak Fevzipaşa muhtarı Hacı Ramazan Işıldak ile görüştüm. Işıldakın söylediklerinde dikkat çekici noktalar ise şunlardı; “Yeni rektör, eski rektörle olan kavgasını sonucunda burayı kapatıyor ve bizim vergilerimizle yapılan milyonluk tesis adeta çürümeye terk ediliyor. Bu kabul edilebilir bir durum değil, biz bunun takipçisi oluruz, bayramdan sonraya kadar bekleriz, eğer bu tesis açılmazsa durumdan mağdur olan yüzlerce mahalleli ile polikliniklerin önünde toplanarak duruma tepkimizi gösteririz. Birilerinin hırsları yüzünden vatandaş mağdur olmamalı”

 “Cumhurbaşkanımıza Kadar Ulaşıp, Şikayetimizi Dile Getireceğiz

Çarşı Polikliniğinin kapatılmasına bölgedeki esnaflarda bir hayli tepkili; Çarşı Esnaflarından Solmaz Ayakkabı firmasının sahibi Tuncay Solmaz beni arayarak bu durumdan neden bu kadar rahatsız olduklarını anlattı. Solmazın söylediklerinde dikkat çeken noktaları sizlerle paylaşmak isterim. Solmaz; “Bu tesis hastane standartlarında iyi poliklinik hizmeti veren bir tesisti. Şahsi olarak düşündüğümde ben bu tesis açıldıktan sonra hiç başka bir hastaneye gitme ihtiyacı duymadım. Aynı şekilde personelimiz içinde bu durum geçerli, şehrin göbeğinde olan bu tesiste bir kaç saat içinde muayene olup, sonuç alabiliyoruz. Önümüzdeki aylarda devlet hastanesinin buradan taşınmasıyla bu tesisin önemi ve kapasitesi daha da artacaktı, neden bunlar ön görülmeden çeşitli sebepler uydurularak bu tesisi kapatıldı. İşin bir de esnafı ilgilendiren boyutu var. Buraya günde ortalama 500 hasta geliyor ve bu tesis yaşıyordu öyle ya da böyle çarşıya bir hareket katıyordu. Zaten zor günler yaşayan çarşıya bir darbede burayı kapatan idare tarafından vurulmuştur. Ben yaptım anlayışıyla bu tesisin kapatılmasını kabul etmiyoruz. Biz çarşı esnafı olarak siyasilere ulaştık ve şikayetimizi dile getirdik. Şu anda bekliyoruz eğer bir sonuç alınmaz ise imza toplayıp, çürümeye terk edilen bu tesisle ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanımıza kadar ulaşıp, şikayetimizi dile getireceğiz.

ÇOMÜde Bir Şeyler Yanlış Gidiyor

“ÇOMÜde bir şeyler yanlış gidiyor” diyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Aslında daha 100 günü yeni doldurmuş bir yönetimin bu kadar eleştirilmesini garipsiyorum. Ama bakınca ÇOMÜde yaşananlarda bir hayli garip. Bakınız, eski rektör tarafından başlatılan “1 Milyon Kitap Kampanyası” yeni rektörün göreve gelmesiyle birlikte rafa kaldırıldı. Aslında sembol bir projeydi, bu projenin neden sonlandırıldığına şehrin kanaati; yeni rektör, eski rektörle arsındaki çatışma olarak gösteriliyor. Öyledir, değildir bilemem ama algı bu şekilde.

Kütüphanede çalışan 10 kişinin işine son veriliyor hem de mübarek ramazan ayında, gerekçe olarak da 1 Milyon Kitap Kampanyasının iptal edilmesinden dolayı bu 10 personele ihtiyaç kalmaması olarak gösteriliyor. Peki bu personeller başka birimlerde kullanılamaz mıydı, tabi ki kullanılırdı amaç onları işten çıkarıp yerine başkalarını almak. Bu ramazan günü o insanların haklarını Allah sorar, bu durumda vicdanlar rahatsa benim söyleyecek bir şeyim yok, 28 Şubatta yapılanların bir farklı versiyonu değil de nedir bu...

En başta da belirttiğim gibi bu eleştirilerimi Sayın Rektörümüzün göreve başladığı ilk gün söylediği; “bizi eleştirin, korkmayın, bizi eleştirdiniz diye sizi ötekileştirmeyiz, ocu, bucu diye nitelendirmeyiz. Siz eleştireceksiniz ki biz yanlışlarımızı görelim, düzeltelim ve bu şehre hizmet edelim” çerçevesinde yaptım. Şimdi bu konudaki samimiyeti görme zamanı bakalım ÇOMÜ Rektörü Sayın Yücel Acer şahsımı arayarak eleştirilerimiz ve halkın söyledikleri için teşekkür mü edecek, yoksa işin kolayına kaçıp etrafındakilerle birlikte ocu, bucu diye mi diyecek. Yaşadığım sonuçları siz değerli okuyucularımla paylaşacağım...

Ayrıca burada yazmak istemediğim ve Sayın Rektöre birebir görüşmede iletmek istediğim başka hususlarda var. Bu konular kamuoyuna yansıdığında çok ciddi rahatsızlık uyandıracak hususular. Ben bu konuları bu köşede yazarak huzursuzluk yaratmak istemiyorum. Bizim amacımız üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. Üniversite hepimizin, biz üniversitemize sahip çıkmalıyız, eleştirimiz de bu sahip çıkma çerçevesindedir.

Yazıya ifade bırak !