İl başkanlığı atamaları, parti disiplininin ve stratejisinin bir parçasıdır; hangi isimlerin tercih edildiğini tartışmak, yanlışların veya doğruların muhasebesini yapmak doğaldır. Ancak sorun, tartışmanın muhatabını değil, hedefini kaybetmesinde. İktidar partisinin yereldeki etkinliğini sürdürebilmesi için gerekli adımların atılmaması, yerini iç çekişmelere ve özellikle Bülent Turan’a karşı kurulan pozisyonların öncelenmesine bıraktı. Oysa ki Bülent Turan’ın iki dönemlik milletvekilliği, grup başkanvekilliği ve halen yürüttüğü İçişleri Bakan Yardımcılığı tecrübesi ve sahadaki görünürlüğü, Çanakkale için büyük bir fırsat…
AK Parti tabanından insanlarla görüştüğümde dile getirilen ortak rahatsızlık net: AK Parti Çanakkale, kin, nefret ve ihtiras siyasetine kurban ediliyor. Görevden alınan İl Başkanı ve mevcut AK Parti milletvekili, enerjilerini "Çanakkale için ne yapabiliriz?" sorusuna odaklamak yerine, Bülent Turan karşıtlığına harcadılar. Turan’ı Ankara’da ziyarete gidenlere mobbing gitmek isteyenlere ise tehditler savurdular! Oysa husumet siyaset değildir; husumetin götürdüğü yer uçurumdur ve nihayetinde de öyle oldu. Parti içerisindeki ayrılıkları körüklemek, insanları küstürmek ve küçük menfaatlerin peşinde koşmak, partiye kayıp bir yıla mal oldu.
Çanakkale’de Yaprak Kımıldamıyor
Hatırlayın: Bülent Turan, iki dönemlik güçlü vekillik ve Grup Başkanvekilliği döneminde Çanakkale'ye her geldiğinde ya bir temel atma, ya bir açılış ya da geniş kitleleri kucaklayan programlarda yer aldı ve AK Partinin bir gündemi vardı Çanakkale’de. Son iki yıla baktığımızda ise Çanakkale’de yaprak kımıldamıyor.
Mevcut milletvekilinin gündemi ne yazık ki Çanakkale siyasetinden tamamen kopuk. Ulusal kanalda çıkıp bir kelam etmekle siyaset yaptığını zannetmek, bu şehir için büyük bir kayıptır. Oysa vekil sayısı bire düşmüş bir partinin, o sorumlulukla iki kişilik çalışması gerekirdi. Fakat mevcut vekilin, görevden alınan il başkanıyla yanlış bir ilişki kurarak, onun kaoslarının bir parçası ve görevden almaların aparatı haline gelmesi, keşke yaşanmasaydı dediğimiz bir durumdur.
Siyasetin görevi, kendi içindeki yanlışları büyütmek değil, bu memleketin eksikliklerini gidermektir. Bakın, CHP’li Çanakkale belediyesinin, meclis toplantılarında eski Genel Başkan Yardımcısı mevcut belediye başkanı Muharrem Erkek'in Sayın Cumhurbaşkanı'na ve AK Parti iktidarına ağır ithamları karşısında il, ilçe, vekilin ağzını açmaması ne anlama geliyor? Halkın gerçek gündemiyle, yani trafikle, kavşaklarla, hizmet eksiklikleriyle uğraşmak yerine, parti içerisindeki ayrılıklarla uğraşmak, o makamların hakkını vermemek demektir.
Göreve Atanacak Yeni İl Başkanı Çok Önemli Üç Misyonu Üstlenecektir
AK Parti’nin düştüğü yerden kalkması ve en azından Bülent Turan dönemindeki rüzgârı az da olsa yakalaması için radikal bir değişime ihtiyacı var. Bu noktada, göreve atanacak yeni il başkanı çok önemli üç misyonu üstlenecektir.
Yeni il başkanı sadece bir il başkanı gibi değil, adeta bir milletvekili ve belediye başkanı gibi çalışmak zorundadır:
- Güçlü Bir İktidar Temsilcisi Olmalı: Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın politikalarını bu şehirde doğru şekilde anlatacak ve uygulayacak siyaset yapmalı. CHP'li vekillerin ve belediyenin ağır eleştirilerine karşı iktidarın politikalarını net şekilde göstermek savunmak zorundadır.
- Halkın Sorunlarına Odaklanmalı: Tıpkı bir belediye başkanı gibi, Çanakkale’nin çözümsüz kalmış sorunlarını gündem yapmalı. Örneğin, Adliye Kavşağı'ndaki yarım saatlik trafik yoğunluğunun hastane yapıldıktan sonra kaos yaratacağı gerçeği. Ya da Güzelyalı Kavşağı’nda köprülü kavşak olmaması yüzünden geçen aylarda kaybedilen bir insan hayatı. Halkın derdi olan bu konuları ne CHP'li belediye başkanının ne de mevcut AK Parti vekilinin gündeminde görmek mümkün değil. Koltuk sorumluluk taşır.
- İşbirliği ve Kucaklama: Kendi içindeki ayrılıkları büyütmek yerine toparlayıcı olmalı. Ve açıkçası, bu şehirde yüzlerce hatırası bulunan, Cumhurbaşkanı’nın politikalarını her ortamda savunan bir milletvekili gibi Bülent Turan’la tam işbirliği içerisinde çalışmalıdır.
Yeni il başkanı ve mevcut vekil, kişisel hırs ve ihtiraslarını bir kenara bırakıp samimiyetle çalışırsa AK Parti düştüğü yerden kalkar. Doğru aday, güçlü organizasyon, samimiyet ve hizmet odaklı bir dil; AK Parti’nin Çanakkale’de yeniden ayağa kalkmasının anahtarıdır. Önümüzdeki seçimlere hazırlanırken hedef iki milletvekili çıkarmaksa, bunun yolu parti içindeki ayrılıkları kapatmaktan; alanda, sokakta, projede var olmaktan geçer.