Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Kime Kızalım?

Malum içinde bulunduğumuz süreç bizi evlere kapatmak zorunda kaldı! Uzun süredir kapalı ortamda olmanın verdiği gerginliğe yaşanan belirsizlikler de eklenince hemen herkes patlamaya hazır bomba gibi… Kimi aile bireylerine sararken, kimileri ise sosyal medyadan Allah ne verdiyse sağa sola, haklı haksız sarıyor! Günün sonunda bunun bedelini bazen çok ağır ödüyor… Şimdi sayıp sövüp sonunda hiç bedel ödemeyeceğiniz bir hedef vereceğim sizlere… Gariptir hedef göstermeyi seven “medyamız” kendi derdine düştüğünden midir yoksa başka sebepleri mi var bu konuyu çok üstelemediler. Ben hatırlatayım… Bugün içine düştüğümüz bu salgın hastalık belasının müsebbibi Çin’dir. Evet onu biliyoruz diyebilirsiniz ama gelin biraz detay vereyim, detay verdikçe sarmanız için daha fazla ve haklı sebepleriniz olacak… Çin virüs ile ilgili bilgileri, bunun tedavi edilemez bir hastalık olduğu gerçeğini gizleyerek tüm dünyaya ilk kazığını atmış oldu! Vakaların sayısı hızla artınca ve durumun Çin’in söylediği gibi olmadığı ortaya çıkınca Dünya Sağlık Örgütü Çin’e “Orada Neler Oluyor” diye sordu.  31 Aralık tarihinde ise Çin dünyaya ilk resmî yalanını söyledi; Çin yaptığı resmî açıklamasında hastalığın kontrol edilebilir ve tedavi edilebilir olduğunu söylüyor ve rakamlar konusunda ise eksik bilgiler veriyordu. O dönemde Çin gerçek vaka sayılarını ve gerçeği söylese idi Dünya Sağlık Örgütü bir dizi yapılacak listesi yayınlayacaktı. Öncelikli olarak Çin’e giriş ve çıkış konusunda uçuş yasakları gelecek belki de bugün dünya böylesi bir krizi yaşamıyor olacaktı.  Çin bunu yapmadığı gibi çok daha kritik bir yanlışa daha imza attı. Çin’de Yeni Ay yılı gelmişti ve yaklaşık bir buçuk milyar nüfusun yaşadığı ülkede milyonlarca insan seyahat etmeye başlamıştı. Hastalığın ilk görüldüğü 11 milyon nüfusun yaşadığı Wuhan şehrinden Yeni Ay Yılı sebebiyle tatil yapmak için 175 bin kişi ayrılmıştı. Her ay ortalama 900 kişi New York’a, 2200 kişi Sydney’e ve 15 binden fazla kişi de Bangkok’a gitti. Çin dışındaki bilinen ilk vakanın Ocak ayı ortasında ateş, baş ve boğaz ağrısına rağmen Wuhan’dan Bangkok’a seyahat eden 61 yaşındaki bir kadın olduğu ortaya çıktı. Diğer ilkin vakalar ise Tokyo, Singapur, Seul ve Hong Kong gibi şehirlerde kendini gösterdi. Amerika Birleşik Devletleri, Seattle yakınlarındaki ilk vakasını 21 Ocak tarihinde bildirdi. En can alıcı nokta ise hastalığa sahip gezginlerin yaklaşık yüzde 85’inin henüz tespit edilemediğinin rapor edilmesiydi. Bugünkü durumun belki de en önemli nedeni henüz belirti göstermeyen hastaların bu sınır tanımayan yolculuklarla virüsü en başta yaymalarıydı. Salgın bu kritik eşikten sonra küresel bir hal aldı! Çin 21 Ocak’ta hastalığın insandan insan bulaştığını kabul etti ve tüm dünyada alarm ziller çaldı. Ama artık çok geçti… Durum bu hale gelince Dünya Sağlık Örgütü bir tavsiye kararı aldı ve Wuhan şehrinin karantiya alınmasını gerektiğini söyledi. Çin bu tavsiye kararını uygularken bile yanlış yaptı kararı 2 gün sonra 23 Ocak’ta uyguladı. Peki bu iki günde ne mi oldu? Bu iki günde şehri tam 4 milyon kişi terketti. Çünkü Wuhan kentinde yaşayanlar korkuyorlardı, sokaklarda her gün onlarca insanın bir anda nefessiz kalıp ölmelerine şahit oluyorlardı büyük korku ve panik hakimdi…  Sanırım bu kadarı bile haklı olarak sayıp sövmemiz için yeterli… Ama asıl bomba sona kalsın istedim. Dünyayı sarsan koronavirüs salgınının ortaya çıkmasına ve dünyaya yayılarak pandemi haline gelmesine neden olan Çin son kazığını ise bu hastalığın teşhis edilmesine yarayan kitlerde attı. Birçok ülke Çin’den alınan hızlı koronavirüs testlerinin büyük oranda hatalı sonuçlar verdiğini duyurdu. Çin’in ürettiği tanı kitleri %30 oranında başarılıydı ve satarken bunu söylememişti! Oysa ki hastalığı çok başarılı şekilde kontrol erden ve teknolojiye yaptığı yatırımla bilinen Güney Kore ürettiği tanı kitlerinde %98 başarı sağlıyordu. Bakın İspanya’da korona virüsü sebebiyle ölen sayısı 10 bine yaklaştı sayının bu denli fazla olmasının bir sebebi de İspanya’nın Çin’den aldığı kitleri test etmeden kullanıma sokması İspanya sağlık bakanı bu konuda çıkıp özür diledi… Türkiye de Çin’den bu tanı kitlerinden aldı fakat durumun ortaya çıkmasının ardından üç parti halinde teslim alacağı kitlerin ikinci ve üçüncü partilerinin sevkini iptal etti ve alınan birinci partiyi ise kullanıma sokmadı. Son söz: Dünya bu krizi atladıktan sonra Çin yeni İran olabilir… Amerika başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesi bu krizin sebebi olan Çin ile ekonomik ilişiklerini gözden geçirecek dolaylı olarak ambargolarını uygulayacaklardır. Bu durum Türkiye için yeni bir fırsat doğurabilir..
Ekleme Tarihi: 02 Nisan 2020 - Perşembe

Kime Kızalım?

Malum içinde bulunduğumuz süreç bizi evlere kapatmak zorunda kaldı! Uzun süredir kapalı ortamda olmanın verdiği gerginliğe yaşanan belirsizlikler de eklenince hemen herkes patlamaya hazır bomba gibi… Kimi aile bireylerine sararken, kimileri ise sosyal medyadan Allah ne verdiyse sağa sola, haklı haksız sarıyor! Günün sonunda bunun bedelini bazen çok ağır ödüyor… Şimdi sayıp sövüp sonunda hiç bedel ödemeyeceğiniz bir hedef vereceğim sizlere… Gariptir hedef göstermeyi seven “medyamız” kendi derdine düştüğünden midir yoksa başka sebepleri mi var bu konuyu çok üstelemediler. Ben hatırlatayım…

Bugün içine düştüğümüz bu salgın hastalık belasının müsebbibi Çin’dir. Evet onu biliyoruz diyebilirsiniz ama gelin biraz detay vereyim, detay verdikçe sarmanız için daha fazla ve haklı sebepleriniz olacak…

Çin virüs ile ilgili bilgileri, bunun tedavi edilemez bir hastalık olduğu gerçeğini gizleyerek tüm dünyaya ilk kazığını atmış oldu! Vakaların sayısı hızla artınca ve durumun Çin’in söylediği gibi olmadığı ortaya çıkınca Dünya Sağlık Örgütü Çin’e “Orada Neler Oluyor” diye sordu. 

31 Aralık tarihinde ise Çin dünyaya ilk resmî yalanını söyledi; Çin yaptığı resmî açıklamasında hastalığın kontrol edilebilir ve tedavi edilebilir olduğunu söylüyor ve rakamlar konusunda ise eksik bilgiler veriyordu. O dönemde Çin gerçek vaka sayılarını ve gerçeği söylese idi Dünya Sağlık Örgütü bir dizi yapılacak listesi yayınlayacaktı. Öncelikli olarak Çin’e giriş ve çıkış konusunda uçuş yasakları gelecek belki de bugün dünya böylesi bir krizi yaşamıyor olacaktı. 

Çin bunu yapmadığı gibi çok daha kritik bir yanlışa daha imza attı. Çin’de Yeni Ay yılı gelmişti ve yaklaşık bir buçuk milyar nüfusun yaşadığı ülkede milyonlarca insan seyahat etmeye başlamıştı. Hastalığın ilk görüldüğü 11 milyon nüfusun yaşadığı Wuhan şehrinden Yeni Ay Yılı sebebiyle tatil yapmak için 175 bin kişi ayrılmıştı. Her ay ortalama 900 kişi New York’a, 2200 kişi Sydney’e ve 15 binden fazla kişi de Bangkok’a gitti. Çin dışındaki bilinen ilk vakanın Ocak ayı ortasında ateş, baş ve boğaz ağrısına rağmen Wuhan’dan Bangkok’a seyahat eden 61 yaşındaki bir kadın olduğu ortaya çıktı. Diğer ilkin vakalar ise Tokyo, Singapur, Seul ve Hong Kong gibi şehirlerde kendini gösterdi. Amerika Birleşik Devletleri, Seattle yakınlarındaki ilk vakasını 21 Ocak tarihinde bildirdi. En can alıcı nokta ise hastalığa sahip gezginlerin yaklaşık yüzde 85’inin henüz tespit edilemediğinin rapor edilmesiydi. Bugünkü durumun belki de en önemli nedeni henüz belirti göstermeyen hastaların bu sınır tanımayan yolculuklarla virüsü en başta yaymalarıydı. Salgın bu kritik eşikten sonra küresel bir hal aldı!

Çin 21 Ocak’ta hastalığın insandan insan bulaştığını kabul etti ve tüm dünyada alarm ziller çaldı. Ama artık çok geçti… Durum bu hale gelince Dünya Sağlık Örgütü bir tavsiye kararı aldı ve Wuhan şehrinin karantiya alınmasını gerektiğini söyledi. Çin bu tavsiye kararını uygularken bile yanlış yaptı kararı 2 gün sonra 23 Ocak’ta uyguladı. Peki bu iki günde ne mi oldu? Bu iki günde şehri tam 4 milyon kişi terketti. Çünkü Wuhan kentinde yaşayanlar korkuyorlardı, sokaklarda her gün onlarca insanın bir anda nefessiz kalıp ölmelerine şahit oluyorlardı büyük korku ve panik hakimdi… 

Sanırım bu kadarı bile haklı olarak sayıp sövmemiz için yeterli… Ama asıl bomba sona kalsın istedim. Dünyayı sarsan koronavirüs salgınının ortaya çıkmasına ve dünyaya yayılarak pandemi haline gelmesine neden olan Çin son kazığını ise bu hastalığın teşhis edilmesine yarayan kitlerde attı. Birçok ülke Çin’den alınan hızlı koronavirüs testlerinin büyük oranda hatalı sonuçlar verdiğini duyurdu. Çin’in ürettiği tanı kitleri %30 oranında başarılıydı ve satarken bunu söylememişti! Oysa ki hastalığı çok başarılı şekilde kontrol erden ve teknolojiye yaptığı yatırımla bilinen Güney Kore ürettiği tanı kitlerinde %98 başarı sağlıyordu. Bakın İspanya’da korona virüsü sebebiyle ölen sayısı 10 bine yaklaştı sayının bu denli fazla olmasının bir sebebi de İspanya’nın Çin’den aldığı kitleri test etmeden kullanıma sokması İspanya sağlık bakanı bu konuda çıkıp özür diledi… Türkiye de Çin’den bu tanı kitlerinden aldı fakat durumun ortaya çıkmasının ardından üç parti halinde teslim alacağı kitlerin ikinci ve üçüncü partilerinin sevkini iptal etti ve alınan birinci partiyi ise kullanıma sokmadı.

Son söz: Dünya bu krizi atladıktan sonra Çin yeni İran olabilir… Amerika başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesi bu krizin sebebi olan Çin ile ekonomik ilişiklerini gözden geçirecek dolaylı olarak ambargolarını uygulayacaklardır. Bu durum Türkiye için yeni bir fırsat doğurabilir..

Yazıya ifade bırak !