Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Evlilik ve Cami

Evlilik ve Cami İkisi farklı konular ama “kutsal” olarak kabul edilmesi açısından aslında benzer iki konu. Maalesef bu iki kutsal kavram son yıllarda ciddi manada irtifaa kaybediyor.  Türkiye'de son 10 yılda evlenenlerin sayısında görülen düşüşe karşın, boşanan çift sayısı yüzde 28,9 arttı. Bu dönemde boşanan çift sayısı 1 milyon 218 bin 458'e ulaştı. Türkiye'de boşanmaların daha çok 30-39 yaşında gerçekleşmesi dikkat çekti. Boşanmalar kadınlarda en çok 30-34, erkeklerde 35-39 yaş grubunda görüldü. Boşanmaların yüzde 38,7'si evliliğin ilk 5 yılında, yüzde 20,7'si ise 6-10. yılında gerçekleşti.  Yaş verisi önemli, şöyle ki ekonomik ve sosyal anlamda özgürlüğünü kazanan ve birbirlerine artık mecburiyeti kalmayan çiftler, evliliğin getirdiği “yüklerden” kurtulmak için boşanıyor ve “kendi hayatlarını” yaşıyorlar...  Camilerimiz namaz, ezan, hutbe, vaaz, mevlit, cami dersleri ve yaz kursları gibi fonksiyonların icra edildiği halka hizmet sunulan mekanlar olmanın maalesef ötesine geçemedi. Türkiye’de 80 bini aşkın cami var ve maalesef bu camiler anlam derinliği zengilinleştirilmiş bir kültür merkezi olarak dahi hizmet veremiyor. Toplumun ihtiyaçlarına, taleplerine cevap veremiyor...(İhtiyaç bahsini daha geniş bir başlıkta açmak gerekiyor.) Camilerimiz sadece cuma  namazında olması gerektiği gibi cemaat yüzü görüyor bu tablo ve  geldiğimiz gün itibariyle camiler maalesef sadece sembolden ibaret olan birer yapı halini aldı.  Evlilik ve Cami bu iki alanı halen daha klasik anlayışla yorumlamaya, inşa etmeye çalışırsak maalesef “boş” kalacak, “içi dolmayacak.” Bu iki alanın işlevselliğini ve yüklediğimiz anlamları yeniden gözden geçirmeli ve yeni dünya düzenine göre revize/modernize etmeli.  Yoksa yeni nesilden sıkça duyduğumuz. Ve bir yaşam biçimi olarak şahit olduğumuz;   “Evlenmeye gerek yok böyle daha iyi... Namaz evde de kılınır, bu kadar camiye ne gerek var.” gibi onca şeyi duyarız, görürüz. Aydınların ve din adamlarının bir masa etrafında toplanarak cesaretle yeni şeyler söylemesi gerekiyor. Devletin ise bu söylemler ışığında yeni politikalar üretme zorunluluğu doğmuştur. Devlet konuyu çözmenin yönetimi olarak “ikna” yolunu kullanmaya çalışsa da başarısını sanırım şu veriler ortaya koymaktadır; “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2013'te "Boşanma Süreci Danışmanlığı" uygulaması başlatmıştı. Bugüne kadar 12 bin 144 çift bu hizmetten yararlanırken, çiftlerden 3 bin 405'i evliliğin devamı yönünde karar aldı.”
Ekleme Tarihi: 17 Ağustos 2020 - Pazartesi

Evlilik ve Cami

Evlilik ve Cami İkisi farklı konular ama “kutsal” olarak kabul edilmesi açısından aslında benzer iki konu. Maalesef bu iki kutsal kavram son yıllarda ciddi manada irtifaa kaybediyor. 

Türkiye'de son 10 yılda evlenenlerin sayısında görülen düşüşe karşın, boşanan çift sayısı yüzde 28,9 arttı. Bu dönemde boşanan çift sayısı 1 milyon 218 bin 458'e ulaştı. Türkiye'de boşanmaların daha çok 30-39 yaşında gerçekleşmesi dikkat çekti. Boşanmalar kadınlarda en çok 30-34, erkeklerde 35-39 yaş grubunda görüldü. Boşanmaların yüzde 38,7'si evliliğin ilk 5 yılında, yüzde 20,7'si ise 6-10. yılında gerçekleşti. 

Yaş verisi önemli, şöyle ki ekonomik ve sosyal anlamda özgürlüğünü kazanan ve birbirlerine artık mecburiyeti kalmayan çiftler, evliliğin getirdiği “yüklerden” kurtulmak için boşanıyor ve “kendi hayatlarını” yaşıyorlar... 

Camilerimiz namaz, ezan, hutbe, vaaz, mevlit, cami dersleri ve yaz kursları gibi fonksiyonların icra edildiği halka hizmet sunulan mekanlar olmanın maalesef ötesine geçemedi. Türkiye’de 80 bini aşkın cami var ve maalesef bu camiler anlam derinliği zengilinleştirilmiş bir kültür merkezi olarak dahi hizmet veremiyor. Toplumun ihtiyaçlarına, taleplerine cevap veremiyor...(İhtiyaç bahsini daha geniş bir başlıkta açmak gerekiyor.) Camilerimiz sadece cuma  namazında olması gerektiği gibi cemaat yüzü görüyor bu tablo ve  geldiğimiz gün itibariyle camiler maalesef sadece sembolden ibaret olan birer yapı halini aldı. 

Evlilik ve Cami bu iki alanı halen daha klasik anlayışla yorumlamaya, inşa etmeye çalışırsak maalesef “boş” kalacak, “içi dolmayacak.” Bu iki alanın işlevselliğini ve yüklediğimiz anlamları yeniden gözden geçirmeli ve yeni dünya düzenine göre revize/modernize etmeli. 

Yoksa yeni nesilden sıkça duyduğumuz. Ve bir yaşam biçimi olarak şahit olduğumuz;  

“Evlenmeye gerek yok böyle daha iyi... Namaz evde de kılınır, bu kadar camiye ne gerek var.” gibi onca şeyi duyarız, görürüz. Aydınların ve din adamlarının bir masa etrafında toplanarak cesaretle yeni şeyler söylemesi gerekiyor. Devletin ise bu söylemler ışığında yeni politikalar üretme zorunluluğu doğmuştur. Devlet konuyu çözmenin yönetimi olarak “ikna” yolunu kullanmaya çalışsa da başarısını sanırım şu veriler ortaya koymaktadır; “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2013'te "Boşanma Süreci Danışmanlığı" uygulaması başlatmıştı. Bugüne kadar 12 bin 144 çift bu hizmetten yararlanırken, çiftlerden 3 bin 405'i evliliğin devamı yönünde karar aldı.”

Yazıya ifade bırak !