Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Çanakkale’de 15 Temmuz Törenleri Muhasebesi ve Bize Düşen

15 Temmuz’u geride bıraktık, meseleye dair çok şey söyledik, çok şey yazdık. Son sözü söylemek gerekirse; “Devlet Zayıf Düşebilir, Zaafa Uğratılabilir Ama Millet Daima Sağlamdır” hamdolsun. Geçtiğimiz bir yılda milletin ne denli sağlam durduğuna, devletin aldığı kararların yanında durarak, liderine sahip çıkarak gösterdiğine şahitlik ettik. Bu süreçte milletten olamayanların tavırları, “kontrollü” söylemleri ise herkesin malumudur…Cumhurbaşkanlığı, yani devletin en üst makamının himayesinde yapılan anma etkinlikleri Çanakkale’de de olması gereken şekilde yapıldı. Milletin evlatları, adının demokrasi şehitleri meydanı olmasını istedikleri, iskele meydanda tam bir yıl önce durduğu kararlılık, darbeye karşı dimdik durdu. 250 şehidimizin ve binlerce gazimizin anısına meydanın adını değiştirilmesini isteyen Çanakkale halkı talebini 15 Temmuz’un seneyi devriyesinde bir kez daha dile getirdi. Duyması gerekenler ise meydanda maalesef yoktu. Belki de yapılan etkinlikleri, liderlerinin 15 Temmuz gecesi televizyon karşısında darbeyi izlediği gibi izliyor iç çekiyorlardı…! Halkıyla birlikte olamayan “halkçı başkana” bu konuda söylenecek çok söz var lakin en güzelini o gün meydanda konuşma yapan AK Parti İl Başkanı Yeşim Karadağ söyledi. Karadağ; “İşte bu bulunduğumuz meydanın adının 250 şehidimiz, binlerce gazimiz için 15 Temmuz Demokrasi Meydanı olarak değiştirilmesini istedik. İmza topladık, uygun bir dille rica ettik, binlerce Çanakkale’nin talebidir bu dedik ama olumsuz yanıt aldık. PKK’nın meclisteki uzantısı HDP barajı geçtiği diye pilav dağıtan, PKK’ya yardım ettiği için tutuklanan HDP’li belediye başkanına “kardeşim” diyen ve imzaladığı kardeş kent protokolünü iptal etmeyenler, bizler tüm Çanakkale halkıyla birlikte, Milliyetçi Hareket Partili yöneticiler ve kardeşlerimizle nöbet tutarken buraların önünden dahi geçemeyen Ülgür Gökhan, CHP’li Vekiller Muharrem Erkek ve Bülent Öz’e sesleniyorum; Teröristler için 450 kilometre yol yürüdünüz, acaba onların şehit ettiği vatandaşlarımız için 5 dakika ayırıp bir Fatiha okudunuz mu? Bu zihniyete, yazıklar olsun diyorum…!” bu sözlerin üstüne daha fazla bir şey söylemeyi uygun bulmuyorum… Anlayana, bu sözlerin çok ağır olduğunu da belirtmek isterim…!Bir dip not eklemek isterim. 15 Temmuz günü yaklaşık 7 bin kişinin katıldığı Demokrasi ve Milli Birlik Yürüyüşü Cumhuriyet Meydanından başladı. Ülgür Gökhan’ın HDP barajı geçtiği için pilav dağıttığı meydanda, CHP’li Ömer Faruk Mutan elinde bayrağı ve kucağında torunuyla darbe gecesi nasıl dimdik ben varım dediyse vardı, MHP İl Başkanı Hakan Pınar vardı, Ülgür Gökhan ise sokakta görseniz tanımayacağınız başkan vekili amcayı, adet yerini bulsun göndermişti..! Takdir sizindir…Çanakkale İskele Meydanın adının değiştirilmesi konusu bir yıldır şehrin gündeminde lakin Ülgür Gökhan ve ekibi bu konuya sıcak bakmadıkları için şehitlerimize, gazilerimize vefa gösterilmesi belediye eliyle engelleniyor..! Bu konuda aslında tüm yollar denenmiş değil, Çanakkale OHAL Valisi Orhan Tavlı’nın halkın haklı talebini yerine getirilmesi için yapacağı bir şeyler olabileceğini düşünüyorum…! Umarız ve dileriz bir sonraki anma etkinliklerinde kadar İskele Meydanı denilen meydan, valimizin anma etkinliklerindeki konuşmasında olduğu gibi Demokrasi Meydanı olur… Çanakkale İskele Meydanına belki de bu güne kadar kurulmamış çok güzel bir sahne, ses, ışık sistemi kuruldu, Valiliğin organizasyonu adeta kusursuz gibiydi. Meselenin ruhuna uygun bir program yapılmaya çalışıldıysa da bazı eksiklikleri dile getirmenin önümüzdeki yıllarda yapılacak törenler için önemli olduğunu düşünüyorum…Bu program acaba bir festival mi, kutlamamı, anma mı? Diye sorduğum anlar oldu. Öncelikli olarak belirtmek isterim ki, 15 Temmuz etkinliklerinin tüm yurtta Cumhurbaşkanlığı, şehirlerde ise Valilik Çatısı altında yani devletin kontrolünde yapılması, herhangi bir siyasi parti ya da sivil toplum kuruluşu uhdesine bırakılmamış olması bir çok eleştiri ve yanlışların önüne geçilmesine sebep olmuştur. Lakin böylesi olması demek, “etkinliklere sivil toplum kuruluşları katılmasın, programlarıyla katkı vermesin”  demek değildir.  Bir sonraki yılda oda ve borsaların sendika ver derneklerin hatta partilerin daha görünür olması gerektiği görüşündeyim…Sahnede gençlerin rap şarkı söyleyerek anma etkinliklerine katkı sunması sanki olmadı gibi…! Şehrimizin yetiştirdiği kıymetli ve çok başarılı tiyatro grubu Katra ve ekibinin daha önce de İÇDAŞ Kongre Merkezinde oynadığı tiyatro sanki olmadı gibi..! Bu oyunun yerine 15 Temmuz’da hayatını kaybetmiş bir şehit, ya da gazinin o gece yaşadıklarının konu edilmesi sanki daha güzel olurdu. Mesela, darbe girişimine karşı sokağa çıkan ve şehit olan ikiz kardeşlerin yaşadıkları ve ailesi konu edilebilir. Ya da Kahraman Kazan’da uçaklar kalkmasın diye ekinini yakan ve devletin parasını vermeyi teklif ettiğinde de kabul etmeyen o kahramanların konu edilmesi sanki daha güzel olur.. En dikkatimi çeken ise programın mehterle başlaması ve yaklaşık 40 dakika mehter çalmasıydı. Mehter çalsın eyvallah buna itirazımız yok, hoşumuza da gidiyor ama mehterden sonra 15 dakikalık Kuranı Kerim tilaveti sanki biraz eksik oldu gibi… Meydanda gösterilen filimler ve tam o saatte selâların okunması ise tek kelimeyle enfesti… Bize düşen ise; herhangi bir sanatçı konserinde hınca hınç dolan meydandaki insan portföyünün sonraki yıllarda yapılacak 15 Temmuz törenlerinde bir araya gelmesini sağlamaktır… Bunun için hepimize çok büyük görevler düştüğünü düşünüyorum…
Ekleme Tarihi: 18 Temmuz 2017 - Salı

Çanakkale’de 15 Temmuz Törenleri Muhasebesi ve Bize Düşen

15 Temmuz’u geride bıraktık, meseleye dair çok şey söyledik, çok şey yazdık. Son sözü söylemek gerekirse; “Devlet Zayıf Düşebilir, Zaafa Uğratılabilir Ama Millet Daima Sağlamdır” hamdolsun. Geçtiğimiz bir yılda milletin ne denli sağlam durduğuna, devletin aldığı kararların yanında durarak, liderine sahip çıkarak gösterdiğine şahitlik ettik. Bu süreçte milletten olamayanların tavırları, “kontrollü” söylemleri ise herkesin malumudur…

Cumhurbaşkanlığı, yani devletin en üst makamının himayesinde yapılan anma etkinlikleri Çanakkale’de de olması gereken şekilde yapıldı. Milletin evlatları, adının demokrasi şehitleri meydanı olmasını istedikleri, iskele meydanda tam bir yıl önce durduğu kararlılık, darbeye karşı dimdik durdu. 250 şehidimizin ve binlerce gazimizin anısına meydanın adını değiştirilmesini isteyen Çanakkale halkı talebini 15 Temmuz’un seneyi devriyesinde bir kez daha dile getirdi. Duyması gerekenler ise meydanda maalesef yoktu. Belki de yapılan etkinlikleri, liderlerinin 15 Temmuz gecesi televizyon karşısında darbeyi izlediği gibi izliyor iç çekiyorlardı…! Halkıyla birlikte olamayan “halkçı başkana” bu konuda söylenecek çok söz var lakin en güzelini o gün meydanda konuşma yapan AK Parti İl Başkanı Yeşim Karadağ söyledi. Karadağ; “İşte bu bulunduğumuz meydanın adının 250 şehidimiz, binlerce gazimiz için 15 Temmuz Demokrasi Meydanı olarak değiştirilmesini istedik. İmza topladık, uygun bir dille rica ettik, binlerce Çanakkale’nin talebidir bu dedik ama olumsuz yanıt aldık. PKK’nın meclisteki uzantısı HDP barajı geçtiği diye pilav dağıtan, PKK’ya yardım ettiği için tutuklanan HDP’li belediye başkanına “kardeşim” diyen ve imzaladığı kardeş kent protokolünü iptal etmeyenler, bizler tüm Çanakkale halkıyla birlikte, Milliyetçi Hareket Partili yöneticiler ve kardeşlerimizle nöbet tutarken buraların önünden dahi geçemeyen Ülgür Gökhan, CHP’li Vekiller Muharrem Erkek ve Bülent Öz’e sesleniyorum; Teröristler için 450 kilometre yol yürüdünüz, acaba onların şehit ettiği vatandaşlarımız için 5 dakika ayırıp bir Fatiha okudunuz mu? Bu zihniyete, yazıklar olsun diyorum…!” bu sözlerin üstüne daha fazla bir şey söylemeyi uygun bulmuyorum… Anlayana, bu sözlerin çok ağır olduğunu da belirtmek isterim…!

Bir dip not eklemek isterim. 15 Temmuz günü yaklaşık 7 bin kişinin katıldığı Demokrasi ve Milli Birlik Yürüyüşü Cumhuriyet Meydanından başladı. Ülgür Gökhan’ın HDP barajı geçtiği için pilav dağıttığı meydanda, CHP’li Ömer Faruk Mutan elinde bayrağı ve kucağında torunuyla darbe gecesi nasıl dimdik ben varım dediyse vardı, MHP İl Başkanı Hakan Pınar vardı, Ülgür Gökhan ise sokakta görseniz tanımayacağınız başkan vekili amcayı, adet yerini bulsun göndermişti..! Takdir sizindir…

Çanakkale İskele Meydanın adının değiştirilmesi konusu bir yıldır şehrin gündeminde lakin Ülgür Gökhan ve ekibi bu konuya sıcak bakmadıkları için şehitlerimize, gazilerimize vefa gösterilmesi belediye eliyle engelleniyor..! Bu konuda aslında tüm yollar denenmiş değil, Çanakkale OHAL Valisi Orhan Tavlı’nın halkın haklı talebini yerine getirilmesi için yapacağı bir şeyler olabileceğini düşünüyorum…! Umarız ve dileriz bir sonraki anma etkinliklerinde kadar İskele Meydanı denilen meydan, valimizin anma etkinliklerindeki konuşmasında olduğu gibi Demokrasi Meydanı olur…
Çanakkale İskele Meydanına belki de bu güne kadar kurulmamış çok güzel bir sahne, ses, ışık sistemi kuruldu, Valiliğin organizasyonu adeta kusursuz gibiydi. Meselenin ruhuna uygun bir program yapılmaya çalışıldıysa da bazı eksiklikleri dile getirmenin önümüzdeki yıllarda yapılacak törenler için önemli olduğunu düşünüyorum…

Bu program acaba bir festival mi, kutlamamı, anma mı? Diye sorduğum anlar oldu.

Öncelikli olarak belirtmek isterim ki, 15 Temmuz etkinliklerinin tüm yurtta Cumhurbaşkanlığı, şehirlerde ise Valilik Çatısı altında yani devletin kontrolünde yapılması, herhangi bir siyasi parti ya da sivil toplum kuruluşu uhdesine bırakılmamış olması bir çok eleştiri ve yanlışların önüne geçilmesine sebep olmuştur. Lakin böylesi olması demek, “etkinliklere sivil toplum kuruluşları katılmasın, programlarıyla katkı vermesin”  demek değildir.  Bir sonraki yılda oda ve borsaların sendika ver derneklerin hatta partilerin daha görünür olması gerektiği görüşündeyim…

Sahnede gençlerin rap şarkı söyleyerek anma etkinliklerine katkı sunması sanki olmadı gibi…! Şehrimizin yetiştirdiği kıymetli ve çok başarılı tiyatro grubu Katra ve ekibinin daha önce de İÇDAŞ Kongre Merkezinde oynadığı tiyatro sanki olmadı gibi..! Bu oyunun yerine 15 Temmuz’da hayatını kaybetmiş bir şehit, ya da gazinin o gece yaşadıklarının konu edilmesi sanki daha güzel olurdu. Mesela, darbe girişimine karşı sokağa çıkan ve şehit olan ikiz kardeşlerin yaşadıkları ve ailesi konu edilebilir. Ya da Kahraman Kazan’da uçaklar kalkmasın diye ekinini yakan ve devletin parasını vermeyi teklif ettiğinde de kabul etmeyen o kahramanların konu edilmesi sanki daha güzel olur.. En dikkatimi çeken ise programın mehterle başlaması ve yaklaşık 40 dakika mehter çalmasıydı. Mehter çalsın eyvallah buna itirazımız yok, hoşumuza da gidiyor ama mehterden sonra 15 dakikalık Kuranı Kerim tilaveti sanki biraz eksik oldu gibi… Meydanda gösterilen filimler ve tam o saatte selâların okunması ise tek kelimeyle enfesti…

Bize düşen ise; herhangi bir sanatçı konserinde hınca hınç dolan meydandaki insan portföyünün sonraki yıllarda yapılacak 15 Temmuz törenlerinde bir araya gelmesini sağlamaktır… Bunun için hepimize çok büyük görevler düştüğünü düşünüyorum…

Yazıya ifade bırak !