Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Büyük Resim ve Kurulacak Üçüncü İttifak

Cumhurbaşkanı Erdoğan son dönemdeki tüm konuşmalarında Cumhur İttifakının önemine vurgu yaparak dayanışmanın önemine vurgu yapıyor. Partinin önde gelen isimlerinden AK Parti Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan da bu dayanışmanın detaylarını şu sözlerle ifade ediyor; “Bu dönemde Cumhur İttifakımızla beraber bir tarih yazıyoruz. MHP, ayrı bir parti. Tüzüğü ve lideri olan kıymetli bir parti. MHP, Cumhur İttifakımızın en önemli paydaşı. O yüzden MHP’li arkadaşlarımızla asla polemik yapmayacağız. Onlar bizim rakibimiz değil, refikimizdir. Onlarla yol yürüyeceğiz, beraber toplantılar yapacağız. Beraber değerlendireceğiz, adaylar belirleyeceğiz ve öyle yol yürüyeceğiz. Gökçeada’da, Bayramiç’te ve değişik yerlerde ittifak yapmadık da ne oldu? Kim sevindi? O sevinenleri sevindirmeyeceğiz. Daha fazla yerde ittifak yaparak, Cumhur İttifakı’nı büyüterek yolumuza devam edeceğiz. Bir daha söylüyorum MHP bizim rakibimiz değil, refikimiz. Omuz omuza yol yürümeye devam edeceğiz.” AK Parti son dönemde neden bu kadar sık ittifakın önemine vurgu yapıyor? Bunu anlamak için dış politikada attığımız adımlara bakmak gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti neredeyse 30 yıldır sesini çıkaramadığı meselelerle ilgili bugün hem sahada hem masada konuşuyor. Bunu yaparken de sesinin daha gür çıkması için tüm büyük devletlerin krizler ve büyüme öncesinde yaptığı gibi içerde siyasi birliği sağmaya çalışıyor. Tarihimize baktığımızda bütün büyük devlerin böyle büyüyüp güçlendiğini görürüz. Devlet dışarda bir adım atarken ayaklarını bastığı toprakların sağlam, arkasını dayadığı milletin birlik içinde olmasına çok önem verir. Bir cephede savaşırken, arkada yeni cepheler açılmaması için ne gerekiyorsa onu yapar. Çünkü devleti yönetenler en tehlikeli şeyin, içeride birliğin olmadığı zamanlarda dışarda girilen mücadele ve kavgaların olduğunu bilirler.  Geçmişe bakalım Abdülhamid Han, İmparatorluğun en zayıf dönemlerinde tahta çıktı. Ancak tahtan indirilinceye kadar da toprakları korumayı başardı. Denge siyaseti, siyasi manevralar, istemeden de olsa neredeyse (aşikâr ihanet içinde olmayan) herkesle anlaşarak birliği korumayı başardı. Masada ve sahada sesimizin gür çıkmasını istiyorsak buna mecburuz. Bu mecburiyetin önümüzdeki günlerde mevcut ittifakların yapısına da yansıdığını göreceğiz. Akşener’e yapılan “Evine Dön” çağrısı bunun ilk sinyallerini verdi. Akşener’in “Evine Dönmek” yerine üçüncü bir ittifak kurup “İyi Parti, Gelecek Partisi, Saadet Partisi” çok daha büyük bir dayanışma örneği sergileyeceğini de göreceğiz…Çünkü gönlümüzden geçenle, reel politik durum birbirinden farklıysa, duygularımızla değil, aklımızla hareket etmek zorundayız. Ve son söz: İç siyasi birliği sağlamak ve kenetlenecek şekilde iç düzenimizi korumalıyız, hiç olmazsa böyle büyük krizlerle uğraşırken, içeride ayrıca gücümüzü, kuvvetimizi düşürecek sorunlarla uğraşmamalıyız. Düşmana koz veren en büyük fırsat, iç karışıklıktır. Siyaseten birlik bu yüzden gerekli, bunu da devlet aygıtını yöneten irade yapabilir ancak.
Ekleme Tarihi: 12 Ekim 2020 - Pazartesi

Büyük Resim ve Kurulacak Üçüncü İttifak

Cumhurbaşkanı Erdoğan son dönemdeki tüm konuşmalarında Cumhur İttifakının önemine vurgu yaparak dayanışmanın önemine vurgu yapıyor. Partinin önde gelen isimlerinden AK Parti Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan da bu dayanışmanın detaylarını şu sözlerle ifade ediyor; “Bu dönemde Cumhur İttifakımızla beraber bir tarih yazıyoruz. MHP, ayrı bir parti. Tüzüğü ve lideri olan kıymetli bir parti. MHP, Cumhur İttifakımızın en önemli paydaşı. O yüzden MHP’li arkadaşlarımızla asla polemik yapmayacağız. Onlar bizim rakibimiz değil, refikimizdir. Onlarla yol yürüyeceğiz, beraber toplantılar yapacağız. Beraber değerlendireceğiz, adaylar belirleyeceğiz ve öyle yol yürüyeceğiz. Gökçeada’da, Bayramiç’te ve değişik yerlerde ittifak yapmadık da ne oldu? Kim sevindi? O sevinenleri sevindirmeyeceğiz. Daha fazla yerde ittifak yaparak, Cumhur İttifakı’nı büyüterek yolumuza devam edeceğiz. Bir daha söylüyorum MHP bizim rakibimiz değil, refikimiz. Omuz omuza yol yürümeye devam edeceğiz.”

AK Parti son dönemde neden bu kadar sık ittifakın önemine vurgu yapıyor?

Bunu anlamak için dış politikada attığımız adımlara bakmak gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti neredeyse 30 yıldır sesini çıkaramadığı meselelerle ilgili bugün hem sahada hem masada konuşuyor. Bunu yaparken de sesinin daha gür çıkması için tüm büyük devletlerin krizler ve büyüme öncesinde yaptığı gibi içerde siyasi birliği sağmaya çalışıyor. Tarihimize baktığımızda bütün büyük devlerin böyle büyüyüp güçlendiğini görürüz. Devlet dışarda bir adım atarken ayaklarını bastığı toprakların sağlam, arkasını dayadığı milletin birlik içinde olmasına çok önem verir. Bir cephede savaşırken, arkada yeni cepheler açılmaması için ne gerekiyorsa onu yapar. Çünkü devleti yönetenler en tehlikeli şeyin, içeride birliğin olmadığı zamanlarda dışarda girilen mücadele ve kavgaların olduğunu bilirler. 

Geçmişe bakalım Abdülhamid Han, İmparatorluğun en zayıf dönemlerinde tahta çıktı. Ancak tahtan indirilinceye kadar da toprakları korumayı başardı. Denge siyaseti, siyasi manevralar, istemeden de olsa neredeyse (aşikâr ihanet içinde olmayan) herkesle anlaşarak birliği korumayı başardı. Masada ve sahada sesimizin gür çıkmasını istiyorsak buna mecburuz. Bu mecburiyetin önümüzdeki günlerde mevcut ittifakların yapısına da yansıdığını göreceğiz. Akşener’e yapılan “Evine Dön” çağrısı bunun ilk sinyallerini verdi. Akşener’in “Evine Dönmek” yerine üçüncü bir ittifak kurup “İyi Parti, Gelecek Partisi, Saadet Partisi” çok daha büyük bir dayanışma örneği sergileyeceğini de göreceğiz…Çünkü gönlümüzden geçenle, reel politik durum birbirinden farklıysa, duygularımızla değil, aklımızla hareket etmek zorundayız.

Ve son söz: İç siyasi birliği sağlamak ve kenetlenecek şekilde iç düzenimizi korumalıyız, hiç olmazsa böyle büyük krizlerle uğraşırken, içeride ayrıca gücümüzü, kuvvetimizi düşürecek sorunlarla uğraşmamalıyız. Düşmana koz veren en büyük fırsat, iç karışıklıktır. Siyaseten birlik bu yüzden gerekli, bunu da devlet aygıtını yöneten irade yapabilir ancak.

Yazıya ifade bırak !