Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Vatandaş Her Elini Sıkana Oy Verir mi Sanıyorsun?

Öyle zamanlardan geçiyoruz ki Türkiye'ye karşı kimlerin birleştiğini, ortak politika geliştirdiğini ibretle seyrediyoruz. Bu durum bize yabancı gelmiyor. Çünkü ilk kez yaşanmıyor. Gördüklerimiz karşısında yüksek tecrübe sahibi oluyoruz. Ülkemizin karşısındaki ittifakı gördükçe, kim olduğumuzu daha iyi hatırlıyoruz ve duruşumuz kendiliğinden ortaya çıkıyor. Gördüklerimiz karşısında bizleri en çok üzen ise birbirlerine hasım görünenler bile, konu ülkemiz olunca, nasıl da hısım haline geliyorlar. Bu hıncı ve hırsı elbette tanıyoruz. Bu kara kinle sayısız kez karşılaştık. Defalarca bertaraf ettik, inşallah yine edeceğiz.  Bu inançla bu duruşla hareket etmemiz gerekiyor.  Bu süreçte şüphesiz her vatandaşa büyük görevler düşüyor ama daha büyük görev ise şüphesiz AK Parti teşkilatlarına düşüyor. Teşkilatlarda gördüğüm birkaç eksikliği özellikle belirtmenin bu süreçte faydası olacağını düşünüyorum. Teşkilatlar “sıkılmadık el bırakmayacağız” söylemiyle siyaset yapıyorlar ve gördükleri, ulaşabildikleri her eli sıkmaya çalışıyorlar. Ben ise şunu soruyorum vatandaş her elini sıkana oyunu verir mi? Özelikle köylerde, hele de ziyarete gelen kişi kravatlı, güzel giyinimliyse vatandaşımız saygıda kusur etmez gelene başım gözüm üstüne geldin der. Ama bu demek değildir ki oyum senin… Fakat teşkilatların neredeyse tamamı her sıktıkları elin kendisine oy vereceğini sanıyor ve seçim çalışması yapmayı sosyal medyadan fotoğraf paylaşmak olarak görüyor. Bir zaman sonra bu pozlar artık itici, samimiyetsiz bir hal alıyor ve birçok şey sorgulanmaya başlıyor.  Bu ziyaretlerde asıl yapılması gereken ise AK Partinin dün, bugün ve yarın için yaptıklarını ortaya koymak ve dünyadaki gelişmelerin Türkiye’ye yansımasını profesyonel bir dille ifade edebilmek. Öyle ki belki bir esnaf, kahve ziyaretinde veya yolda el sıkıştığınız bir vatandaşla görüşürken en fazla 2 dakika süreniz var propaganda yapmak için doğru argümanları adeta bir hap gibi kullanmanız gerekiyor. Yani boşa harcayacağınız birkaç saniyeniz bile yok peki biz ne yapıyoruz?  Çanakkale’de ve ülkede yapılanlara dair ne kadar kelam edebiliyor, nasıl bir hatiplik örneği sergiliyoruz? Cumhurbaşkanı, başbakan, vekiller herkes teşkilatlara durmak yok yola devam çalışın derken teşkilatlar nasıl çalışıyor?Çantasında vatandaşa sunacağı neler var? İşte tam da bu yüzden teşkilatlara bu süreçte eğitimler verilmeli ve nasıl seçim propagandası yapılacağı anlatılmalı ve teşkilat üyeleri bu konularda sınava tabi tutulmalı. Yani eğitimden sonra, “evet beni ikana et” diyerek uygulamalar bile yapılmalı. Yoksa içi boş söylemlerle, sosyal medyada iki poz paylaşmakla bu seçimlerde başarı elde edilemez. Sahada gördüklerim ürkütücü, 24 Haziran’ın tüm ülkede olduğu gibi Çanakkale’de de zaferle kutlanılması için ivedilikle bu çalışmalara başlanmalı. Yani diyorum ki vatandaş el sıkmayana oy vermez ama sadece el sıkana da oy vermez. Bu süreçte en önemli görev belki de AK Parti Merkez İlçe başkanlığına düşüyor. Gültekin Yıldız’ın il başkanı olarak görevlendirilmesinden sonra görevi devralan Yıldıray Ölçek de “sıkılmadık el bırakmayacağız” diyerek çalışıyor…Ne gariptir ki göreve başladıktan sonra basınla bir araya gelip bir el sıkma programı yapmadı… Ne gariptir ki geçtiğimiz hafta belediye meclisinde Tülay Ömercioğlu’nun gündeme getirdiği, belediyenin milyonlarca lira zarara uğratıldığı akaryakıt istasyonu yolsuzluğuyla ilgili tek kelime etmedi.Ne gariptir ki Ölçek göreve geldiği günden bu yana halen daha iddialı bir çıkış yapamadı… Bir eleştiride bürokrasiye, bakın geçtiğimiz günlerde AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan ne demişti?  “Ne olur sizlerde bir tık yukarı çekin kendinizi, çalışıyorsunuz baş tacı ama biraz daha gayret gösterin. Mesaiye geç gelen, erken çıkan kim varsa, bu mesai hırsızlığıdır gereğini yapın. Buna hakkımız yok, çalışmak üretmek zorundayız. Bu süreçte mutlaka halkla, sivil toplum kuruşlarıyla projeler yapalım. Birçok il müdürlüğümüzün halka direk programları var, köylerde programları var isteyen yapıyor bunları, sabah sekiz, akşam beş iddiamız buysa eyvallah sorun yok! Ama üreteceksek, bu hakkı vereceksek yapacak çok işimiz var. O yüzden teşkilatımız olsun, sivil toplum kuruşlarımız olsun, irtibat halinde halka nasıl hizmet ederiz, neler üretebiliriz, her il müdürlüğü kendi arasında hangi yeni projeyi yapabiliriz, halka dokunan hangi işi yapabiliriz, bir daha görüşün, tartışın bu yeni yılı, yaz dönemini bir tık yukarda geçirelim. Buna imkânımız varsa, istenirse yapılacağına inanıyorum.”
Ekleme Tarihi: 09 Mayıs 2018 - Çarşamba

Vatandaş Her Elini Sıkana Oy Verir mi Sanıyorsun?

Öyle zamanlardan geçiyoruz ki Türkiye'ye karşı kimlerin birleştiğini, ortak politika geliştirdiğini ibretle seyrediyoruz. Bu durum bize yabancı gelmiyor. Çünkü ilk kez yaşanmıyor. Gördüklerimiz karşısında yüksek tecrübe sahibi oluyoruz. Ülkemizin karşısındaki ittifakı gördükçe, kim olduğumuzu daha iyi hatırlıyoruz ve duruşumuz kendiliğinden ortaya çıkıyor. Gördüklerimiz karşısında bizleri en çok üzen ise birbirlerine hasım görünenler bile, konu ülkemiz olunca, nasıl da hısım haline geliyorlar. Bu hıncı ve hırsı elbette tanıyoruz. Bu kara kinle sayısız kez karşılaştık. Defalarca bertaraf ettik, inşallah yine edeceğiz.  Bu inançla bu duruşla hareket etmemiz gerekiyor. 

Bu süreçte şüphesiz her vatandaşa büyük görevler düşüyor ama daha büyük görev ise şüphesiz AK Parti teşkilatlarına düşüyor. Teşkilatlarda gördüğüm birkaç eksikliği özellikle belirtmenin bu süreçte faydası olacağını düşünüyorum. Teşkilatlar “sıkılmadık el bırakmayacağız” söylemiyle siyaset yapıyorlar ve gördükleri, ulaşabildikleri her eli sıkmaya çalışıyorlar. Ben ise şunu soruyorum vatandaş her elini sıkana oyunu verir mi? Özelikle köylerde, hele de ziyarete gelen kişi kravatlı, güzel giyinimliyse vatandaşımız saygıda kusur etmez gelene başım gözüm üstüne geldin der. Ama bu demek değildir ki oyum senin… Fakat teşkilatların neredeyse tamamı her sıktıkları elin kendisine oy vereceğini sanıyor ve seçim çalışması yapmayı sosyal medyadan fotoğraf paylaşmak olarak görüyor. Bir zaman sonra bu pozlar artık itici, samimiyetsiz bir hal alıyor ve birçok şey sorgulanmaya başlıyor. 

Bu ziyaretlerde asıl yapılması gereken ise AK Partinin dün, bugün ve yarın için yaptıklarını ortaya koymak ve dünyadaki gelişmelerin Türkiye’ye yansımasını profesyonel bir dille ifade edebilmek. Öyle ki belki bir esnaf, kahve ziyaretinde veya yolda el sıkıştığınız bir vatandaşla görüşürken en fazla 2 dakika süreniz var propaganda yapmak için doğru argümanları adeta bir hap gibi kullanmanız gerekiyor. Yani boşa harcayacağınız birkaç saniyeniz bile yok peki biz ne yapıyoruz?  Çanakkale’de ve ülkede yapılanlara dair ne kadar kelam edebiliyor, nasıl bir hatiplik örneği sergiliyoruz? Cumhurbaşkanı, başbakan, vekiller herkes teşkilatlara durmak yok yola devam çalışın derken teşkilatlar nasıl çalışıyor?Çantasında vatandaşa sunacağı neler var? İşte tam da bu yüzden teşkilatlara bu süreçte eğitimler verilmeli ve nasıl seçim propagandası yapılacağı anlatılmalı ve teşkilat üyeleri bu konularda sınava tabi tutulmalı. Yani eğitimden sonra, “evet beni ikana et” diyerek uygulamalar bile yapılmalı. Yoksa içi boş söylemlerle, sosyal medyada iki poz paylaşmakla bu seçimlerde başarı elde edilemez. Sahada gördüklerim ürkütücü, 24 Haziran’ın tüm ülkede olduğu gibi Çanakkale’de de zaferle kutlanılması için ivedilikle bu çalışmalara başlanmalı. Yani diyorum ki vatandaş el sıkmayana oy vermez ama sadece el sıkana da oy vermez.

Bu süreçte en önemli görev belki de AK Parti Merkez İlçe başkanlığına düşüyor. Gültekin Yıldız’ın il başkanı olarak görevlendirilmesinden sonra görevi devralan Yıldıray Ölçek de “sıkılmadık el bırakmayacağız” diyerek çalışıyor…Ne gariptir ki göreve başladıktan sonra basınla bir araya gelip bir el sıkma programı yapmadı… Ne gariptir ki geçtiğimiz hafta belediye meclisinde Tülay Ömercioğlu’nun gündeme getirdiği, belediyenin milyonlarca lira zarara uğratıldığı akaryakıt istasyonu yolsuzluğuyla ilgili tek kelime etmedi.Ne gariptir ki Ölçek göreve geldiği günden bu yana halen daha iddialı bir çıkış yapamadı…

Bir eleştiride bürokrasiye, bakın geçtiğimiz günlerde AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan ne demişti?  “Ne olur sizlerde bir tık yukarı çekin kendinizi, çalışıyorsunuz baş tacı ama biraz daha gayret gösterin. Mesaiye geç gelen, erken çıkan kim varsa, bu mesai hırsızlığıdır gereğini yapın. Buna hakkımız yok, çalışmak üretmek zorundayız. Bu süreçte mutlaka halkla, sivil toplum kuruşlarıyla projeler yapalım. Birçok il müdürlüğümüzün halka direk programları var, köylerde programları var isteyen yapıyor bunları, sabah sekiz, akşam beş iddiamız buysa eyvallah sorun yok! Ama üreteceksek, bu hakkı vereceksek yapacak çok işimiz var. O yüzden teşkilatımız olsun, sivil toplum kuruşlarımız olsun, irtibat halinde halka nasıl hizmet ederiz, neler üretebiliriz, her il müdürlüğü kendi arasında hangi yeni projeyi yapabiliriz, halka dokunan hangi işi yapabiliriz, bir daha görüşün, tartışın bu yeni yılı, yaz dönemini bir tık yukarda geçirelim. Buna imkânımız varsa, istenirse yapılacağına inanıyorum.”

Yazıya ifade bırak !