Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Ne Onlarla Olunabilir Ne de Onlarsız

21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü bugün biz gazetecilerden bahsetmek yerine “onlardan” bahsedeceğim kısa ama sizi gülümsetecek bir yazı olacak… “Kim mi onlar?” hadi başlayalım Her gün değilse bile sık sık bir eski arkadaşınız, uzun süredir tanıdığınız bir iş insanı, sohbetinden keyif aldığınız bir STK başkanı ya da bir siyasetçiyle ile ilgili haberler önünüze gelir. İşler o andan itibaren değişmeye başlar… Hele önünüze düşen haber bir siyasetçiyle ilgiliyse vay halinize… Siyasetçiler “kin tutmazlar.” Kızar, söylenir, küserler ama bir süre sonra sanki o olay hiç yaşanmamış gibi yeniden ararlar. Siz de bilirsiniz ki bu dostluğun ömrü bir başka habere kadardır. Bir de iktidar sendromu var tabii... Muhalefetteyken sık sık yemek yediğiniz, sohbet ettiğiniz, telefonla konuştuğunuz siyasetçi, koltuğa oturduktan sonra en ufak bir eleştiride bile küser. Bunu dert etmezsiniz, çünkü bilirsiniz ki yarın muhalefete düştüğünde bunların hepsini unutacak ve yine en iyi dostunuz olacaktır. Zaten ne yaparsanız yapın siyasetçilere yaranmak da mümkün değildir. Haberi fotoğrafsız yayımlarsınız, “Neden fotoğrafımı koymadın, bana karşı bir tavrın mı var?” diye sorarlar... Haberi fotoğraflı yayımlarsınız bu kez de fotoğrafı beğenmezler... Sonrası klasiktir. Daha evde sabah çayınızı içerken çalan bir telefon, kızgın bir ses ve bir “eski tanıdık” daha...  Kendilerini çok önemsedikleri için de bunun büyük bir komplonun bir parçası olduğuna inanırlar. Bu, egolarını daha da şişirir, kendilerine duydukları aşkın büyüsünü artırır. Bu açıdan gazeteciler ile güvenlik güçleri kader yoldaşıdır. Ne onlarla olunabilir ne de onlarsız... Bu paranoya ile baş etmek mümkün değildir. Zannederler ki gazeteciler yılın belli dönemlerinde bir araya gelip, “Şimdi Ali Beyi çirkin gösterelim, yarın Fatma Hanımı bu alemden silelim” gibisinden kararlar alıp, uyguluyorlar...  Bu söyleyeceklerim ise kendime… Elimizdeki kalem aynı zamanda bir imkandır ve her imkan bir sorumluluktur o sorumluluğun altında kalmamak çabamız olmalı. Kalemin şehvetine kapılmamak çabamız olmalı. Zaman zaman hata ettiğimiz bilmeyerek yanlışa düştüğümüz olmuştur. Özür dilerim… Özür dilemek çok sıradan samimiyetsizlik gibi oldu. “Helâllik” isteyeyim evet böylesi daha iyi oldu.  Ve son söz;  Belki tarafsız olamayız fakat vazifemiz dürüst olmaktır...
Ekleme Tarihi: 21 Ekim 2023 - Cumartesi

Ne Onlarla Olunabilir Ne de Onlarsız

21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü bugün biz gazetecilerden bahsetmek yerine “onlardan” bahsedeceğim kısa ama sizi gülümsetecek bir yazı olacak… “Kim mi onlar?” hadi başlayalım

Her gün değilse bile sık sık bir eski arkadaşınız, uzun süredir tanıdığınız bir iş insanı, sohbetinden keyif aldığınız bir STK başkanı ya da bir siyasetçiyle ile ilgili haberler önünüze gelir. İşler o andan itibaren değişmeye başlar… Hele önünüze düşen haber bir siyasetçiyle ilgiliyse vay halinize…

Siyasetçiler “kin tutmazlar.” Kızar, söylenir, küserler ama bir süre sonra sanki o olay hiç yaşanmamış gibi yeniden ararlar. Siz de bilirsiniz ki bu dostluğun ömrü bir başka habere kadardır. Bir de iktidar sendromu var tabii... Muhalefetteyken sık sık yemek yediğiniz, sohbet ettiğiniz, telefonla konuştuğunuz siyasetçi, koltuğa oturduktan sonra en ufak bir eleştiride bile küser. Bunu dert etmezsiniz, çünkü bilirsiniz ki yarın muhalefete düştüğünde bunların hepsini unutacak ve yine en iyi dostunuz olacaktır. Zaten ne yaparsanız yapın siyasetçilere yaranmak da mümkün değildir. Haberi fotoğrafsız yayımlarsınız, “Neden fotoğrafımı koymadın, bana karşı bir tavrın mı var?” diye sorarlar... Haberi fotoğraflı yayımlarsınız bu kez de fotoğrafı beğenmezler... Sonrası klasiktir. Daha evde sabah çayınızı içerken çalan bir telefon, kızgın bir ses ve bir “eski tanıdık” daha... 

Kendilerini çok önemsedikleri için de bunun büyük bir komplonun bir parçası olduğuna inanırlar. Bu, egolarını daha da şişirir, kendilerine duydukları aşkın büyüsünü artırır. Bu açıdan gazeteciler ile güvenlik güçleri kader yoldaşıdır. Ne onlarla olunabilir ne de onlarsız... Bu paranoya ile baş etmek mümkün değildir. Zannederler ki gazeteciler yılın belli dönemlerinde bir araya gelip, “Şimdi Ali Beyi çirkin gösterelim, yarın Fatma Hanımı bu alemden silelim” gibisinden kararlar alıp, uyguluyorlar... 

Bu söyleyeceklerim ise kendime…

Elimizdeki kalem aynı zamanda bir imkandır ve her imkan bir sorumluluktur o sorumluluğun altında kalmamak çabamız olmalı. Kalemin şehvetine kapılmamak çabamız olmalı. Zaman zaman hata ettiğimiz bilmeyerek yanlışa düştüğümüz olmuştur. Özür dilerim… Özür dilemek çok sıradan samimiyetsizlik gibi oldu. “Helâllik” isteyeyim evet böylesi daha iyi oldu. 

Ve son söz;  Belki tarafsız olamayız fakat vazifemiz dürüst olmaktır...

Yazıya ifade bırak !