Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Kıskançlık

Gündelik siyasi politik konuların dışında 5-10 yıl sonra okunduğunda bile güncelliğini koruyan konularda yazmak beni daha mutlu ediyor. Psikoloji ilgi duyduğum ve üzerine çalıştığım bir alan gelin bugün biraz “kıskançlık”’tan konuşalım.  Kıskançlık bir sevgi göstergesi midir? Seven insan kıskanır mı? Kıskançlık tatmin edilmesi gereken bir duygu mudur? Kıskançlık ciddiye alınıp, ona göre davranıldığında ilişkide bağlılık güçlenir mi?  Genel olarak kıskançlık, genel kanının aksine sevgi kaynaklı değil sahiplenme kaynaklıdır. Sevgi sevdiğinin mutluluğundan mutlu olma, başarısından gurur duyma gibi neticeler verir. Kıskançlık çoğunlukla bunlardan rahatsız olur. Çünkü kendi dışındaki bir güzelliği kabullenemez. Birbirini seven iki insan arasındaki ilişkiye dayalı kıskançlık elbette böyle bir şey değildir. Makul ölçüde ve kişisel alanı ihlal etmeden kıskanmak ve sahiplenmek de ilişkiye dahildir. Ama kişiyi ele geçirme, kısıtlama ve mahrum bırakmaya normal bir kıskançlık denilemez. Bu tür bir kıskançlık tatmin edilmesi gereken bir duygu değil, tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. "Ya benimsin ya kara toprağın" gibi kavramlar asil bir aşk ifadesi gibi toplum bilincimizde yer etmişken, aslında bunun ne denli bir vahşeti çağrıştırdığını görmek gerekir. Mesela, her dinlediğimde beni şoke eden meşhur şarkımız "sana benim gözümle bakan gözler kör olsun" gibi akıl almaz ifadelerin içinde geçtiği "sakın bir söz söyleme" şarkısı da bu çılgın kıskançlık güdüsünün aşk sanılması yanılsamasının en güzel örneklerindendir. Bu şekilde kıskanan biri, kıskançlığını kendi içinde halletmelidir. Karşı tarafa bunun bedelini ödetmeye kimsenin hakkı yoktur. Kimse de sevgi zannedip kıskançlık sebepli baskılara boyun eğmemeli ve en baştan net durmalıdır. Çünkü kıskançlık beslendikçe büyüyen bir canavardır. Hür iradenin ve bireyselliğin ön plana çıktığı günümüzde "aldatma" gibi aşağılayıcı kötü eylemler dahi bireysel bir yanlış kabul edilmeli, faturası kanuni yaptırımlar ve ayrılık gibi meşru karşılıklarla ödenmelidir. Asla kıskançlığın mezesi yapılıp amacından saptırılmamalıdır. Ne yazık ki acı bir gerçek olarak, aldatma da ilişkiye dahildir ve övülecek bir tarafı yoktur. Tıpkı kazaların da yolculuklara dahil olduğu gibi... Bilinçli insan bunu anlamalı ve doğru tepkiyi vermeyi öğrenmelidir. Yoksa ilkel ve dayatmacı formdan çıkmanın imkânı yoktur. Zaten kendi benliğini keşfetmiş bir birey, birisini baskı ve kontrolle kendine bağlı tutarak tatmine ulaşamaz. Gelişmiş birey iradesiyle kendine bağlılık gösterilmesi durumunda duygusal tatmine ulaşır. Evet, despotluk ilkelliktir ve muhatabını yalnızca uzaklaştırır... Peki makul kıskançlığın sınırı nedir? Karşı tarafın sevildiği ve önemsendiğini hissedeceği bir oranda kıskançlık çok normaldir. İnsan sevdiğini üzmemeli ve onu mutlu edecek bazı fedakarlıklar yapmalıdır. Aşırı "ben" merkezci tutum ilişkilerde sevgi, aşk ve bağlılığı tüketir. İkilikten bir olmaya zorlayan hiçbir ilişki türü doğru bir yere götürmez. Benliği, özgünlüğü ve tek başına da var olabilmeyi insan başarabilmelidir. İlişkide iki özgür insan olmalı ama bu sırada ortak sorumluluklar ve tarafların haklarına dikkat edilmelidir.  Birisini beğenmene sebep olan tüm çekici ayrıcalıklarını, onu elde ettikten sonra kıskançlık, sadakat vb. bahanelerle kısıtladıktan sonra, geriye kalan cazibesi törpülenmiş insandan artık hoşlanmadığını fark edip "aramızdaki çekim bitti" klişesi yapmak ne acınası bir döngü... İnsanları sevdiği şeylerden kopararak sizi daha çok seveceklerini mi sanıyorsunuz... İnsan sevdiği şeyleri kaybettikçe buna sebep olanı da sevemiyor... Belli ki bazıları sevgi istemiyor, kendisinden başka hiçbir şeyi olmayan muhtaç ve bağımlı insanlar istiyor.
Ekleme Tarihi: 04 Ağustos 2023 - Cuma

Kıskançlık

Gündelik siyasi politik konuların dışında 5-10 yıl sonra okunduğunda bile güncelliğini koruyan konularda yazmak beni daha mutlu ediyor. Psikoloji ilgi duyduğum ve üzerine çalıştığım bir alan gelin bugün biraz “kıskançlık”’tan konuşalım. 

Kıskançlık bir sevgi göstergesi midir? Seven insan kıskanır mı? Kıskançlık tatmin edilmesi gereken bir duygu mudur? Kıskançlık ciddiye alınıp, ona göre davranıldığında ilişkide bağlılık güçlenir mi? 

Genel olarak kıskançlık, genel kanının aksine sevgi kaynaklı değil sahiplenme kaynaklıdır. Sevgi sevdiğinin mutluluğundan mutlu olma, başarısından gurur duyma gibi neticeler verir. Kıskançlık çoğunlukla bunlardan rahatsız olur. Çünkü kendi dışındaki bir güzelliği kabullenemez.

Birbirini seven iki insan arasındaki ilişkiye dayalı kıskançlık elbette böyle bir şey değildir. Makul ölçüde ve kişisel alanı ihlal etmeden kıskanmak ve sahiplenmek de ilişkiye dahildir. Ama kişiyi ele geçirme, kısıtlama ve mahrum bırakmaya normal bir kıskançlık denilemez.

Bu tür bir kıskançlık tatmin edilmesi gereken bir duygu değil, tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. "Ya benimsin ya kara toprağın" gibi kavramlar asil bir aşk ifadesi gibi toplum bilincimizde yer etmişken, aslında bunun ne denli bir vahşeti çağrıştırdığını görmek gerekir.

Mesela, her dinlediğimde beni şoke eden meşhur şarkımız "sana benim gözümle bakan gözler kör olsun" gibi akıl almaz ifadelerin içinde geçtiği "sakın bir söz söyleme" şarkısı da bu çılgın kıskançlık güdüsünün aşk sanılması yanılsamasının en güzel örneklerindendir.

Bu şekilde kıskanan biri, kıskançlığını kendi içinde halletmelidir. Karşı tarafa bunun bedelini ödetmeye kimsenin hakkı yoktur. Kimse de sevgi zannedip kıskançlık sebepli baskılara boyun eğmemeli ve en baştan net durmalıdır. Çünkü kıskançlık beslendikçe büyüyen bir canavardır.

Hür iradenin ve bireyselliğin ön plana çıktığı günümüzde "aldatma" gibi aşağılayıcı kötü eylemler dahi bireysel bir yanlış kabul edilmeli, faturası kanuni yaptırımlar ve ayrılık gibi meşru karşılıklarla ödenmelidir. Asla kıskançlığın mezesi yapılıp amacından saptırılmamalıdır.

Ne yazık ki acı bir gerçek olarak, aldatma da ilişkiye dahildir ve övülecek bir tarafı yoktur. Tıpkı kazaların da yolculuklara dahil olduğu gibi... Bilinçli insan bunu anlamalı ve doğru tepkiyi vermeyi öğrenmelidir. Yoksa ilkel ve dayatmacı formdan çıkmanın imkânı yoktur.

Zaten kendi benliğini keşfetmiş bir birey, birisini baskı ve kontrolle kendine bağlı tutarak tatmine ulaşamaz. Gelişmiş birey iradesiyle kendine bağlılık gösterilmesi durumunda duygusal tatmine ulaşır. Evet, despotluk ilkelliktir ve muhatabını yalnızca uzaklaştırır...

Peki makul kıskançlığın sınırı nedir? Karşı tarafın sevildiği ve önemsendiğini hissedeceği bir oranda kıskançlık çok normaldir. İnsan sevdiğini üzmemeli ve onu mutlu edecek bazı fedakarlıklar yapmalıdır. Aşırı "ben" merkezci tutum ilişkilerde sevgi, aşk ve bağlılığı tüketir.

İkilikten bir olmaya zorlayan hiçbir ilişki türü doğru bir yere götürmez. Benliği, özgünlüğü ve tek başına da var olabilmeyi insan başarabilmelidir. İlişkide iki özgür insan olmalı ama bu sırada ortak sorumluluklar ve tarafların haklarına dikkat edilmelidir. 

Birisini beğenmene sebep olan tüm çekici ayrıcalıklarını, onu elde ettikten sonra kıskançlık, sadakat vb. bahanelerle kısıtladıktan sonra, geriye kalan cazibesi törpülenmiş insandan artık hoşlanmadığını fark edip "aramızdaki çekim bitti" klişesi yapmak ne acınası bir döngü...

İnsanları sevdiği şeylerden kopararak sizi daha çok seveceklerini mi sanıyorsunuz... İnsan sevdiği şeyleri kaybettikçe buna sebep olanı da sevemiyor... Belli ki bazıları sevgi istemiyor, kendisinden başka hiçbir şeyi olmayan muhtaç ve bağımlı insanlar istiyor.

Yazıya ifade bırak !