Türkiye'nin hızla büyüyen ve yaklaşık 50 bin kişilik nüfusuyla ilçe statüsünü zorlayan Kepez, uzun süredir en temel insan hakkı olan temiz ve sağlıklı suya erişim kriziyle mücadele ediyor. Kepezliler için musluklardan akan suyun çamurlu ve tuzlu olması; bulaşık makineleri ve kombiler gibi eşyalara zarar vermenin ötesinde, yapılan testlerde 469 TDS gibi "kötü" bir değerin çıkması ve ağır metallerin sağlık sınırlarına yaklaşması, sorunun hayati boyutunu gözler önüne sermektedir. Bu kabul edilemez tabloya karşın, meclisten geçen yüzde 57’lik su zammı ise, halkın "hizmet alamadığımız bir sisteme zam yapılması" tepkisini haklı olarak büyütmüştür.
Belediye Başkanı Birol Arslan, yoğun nüfus artışının (2019’da 9 bin 530 olan abone sayısının 22 binlere ulaşması) ve iklim krizinin yarattığı kuraklığın, yeraltı sularını verimsizleştirdiğini ve artan maliyetler nedeniyle zammın zorunlu olduğunu belirtmektedir. Arslan, göreve geldiğinde 6 olan kuyu sayısını 38'e çıkardığını ve Kepez’e ilk arıtma tesisini kurduğunu da eklemiştir.
DSİ’nin Planı ve İklim Kriziyle Çöktü
Kepez'deki su sorunu, temelde bir yerel yönetim eksikliğinden ziyade, merkezi planlama takvimi ile küresel iklim krizinin acı bir şekilde çarpışmasından kaynaklanmıştır.
Su meselesinde Kepez Belediyesi'nin doğrudan tek başına yetkili kurum olmadığı, Devlet Su İşleri (DSİ)’nin bu sürecin ana aktörü olduğu bilinmektedir. Başkan Arslan’ın 2021 yılından itibaren Atikhisar Barajı'ndan su tahsisi için defalarca başvurmasına rağmen, DSİ yetkililerinden sürekli şu yanıt alınmıştır: “Barajdan Kepez’e su veremeyiz. İhtiyacınızı artezyen kuyularla karşılayın”.
Bu red kararının altında, DSİ’nin bir master planı yatıyordu. Bu plana göre, Kepez’e baraj suyu getirilmesi ve ilgili yatırımın tamamlanması 5-6 yıl sonrasına, yani tahmini 10 yıllık bir vizyon içine dahil edilmişti. Hatta, Çanakkale’nin genel su güvenliğini sağlamak amacıyla, Umurbey Barajı’nın Atikhisar Barajı’na bağlanması gibi büyük ölçekli ve çok maliyetli projeler de bu master planının bir parçasıydı. Bu kapsamlı ve uzun vadeli planlamalar nedeniyle DSİ, kısa vadede Kepez’in su ihtiyacını yer altı sularından (kuyular) karşılamasını istiyordu. Ancak maalesef, öngörülemeyen küresel iklim krizi ve artan kuraklık, yer altı sularının hızla tükenmesine yol açarak, DSİ’nin bu on yıllık takvimini işlemez hale getirmiş ve sorunu bugüne taşımıştır. Normal şartlarda bu sorun belki bu denli hissedilmeyecekti.
DSİ onayı olmadan, Kepez Belediyesi’nin Çanakkale Belediyesi ile baraj suyunu temin edecek bir protokol imzalaması mümkün değildi; bu, süreci yıllarca tıkayan merkezi bürokratik düğüm noktasıydı.
Krizin Çözümüne Dair Somut Adım Nisan 2025’de Atıldı
Yıllardır devam eden ve siyasi tartışmalarla büyüyen bu kriz, nihayet somut bir çözüme ulaşmıştır. Krizin tıkandığı noktada çözüm, merkezi idarenin yereldeki en üst temsilcisi tarafından sağlanmıştır.
Nisan 2025’te Çanakkale’de yapılan Su Zirvesi bir dönüm noktası oldu. Vali Doç. Dr. Ömer Toraman, Devlet Su İşleri Balıkesir Bölge Müdürü, Çanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek ve Kepez Belediye Başkanı Birol Arslan’ı bir araya getirerek masaya oturtmuştur.
Vali Toraman’ın sürece doğrudan müdahalesi ve talimatı sonrası, DSİ Bölge Müdürü ilk kez olumlu görüş bildirerek, Kepez’e Atikhisar Barajı’ndan gelen arıtılmış suyun Çanakkale Belediyesi Arıtma Tesisi üzerinden alınabileceğini belirtmiştir. Bu uzlaşı sonrası iki belediye, su sorununu çözecek protokolü imzalamak için yetki almış ve projeyi aktif etmiştir. Bu sayede, yaklaşık 12.500 metrelik isale hattının döşenerek, suyun en geç 18 Mart 2026’ya kadar Kepez’e ulaştırılması hedeflenmektedir.
Bu hayati projenin finansmanı için Kepez Belediyesi, Hamidiye Mahallesi'ndeki toplam 310 milyon TL muhammen bedelli iki arsayı 18 Aralık 2025’te satışa çıkarmaktadır. Eğer bu satış gerçekleşmezse, belediyenin kendi kaynaklarıyla bu büyük yatırımı yapması mümkün değildir.
AK Parti Teşkilatı İçin Büyük Fırsat
AK Parti Kepez teşkilatının su sorunu ve zamları protesto için 8 Aralık’ta Kepez Belediyesi önünde açıklama yaptılar. Bu konuda siyaset yapılması ve protestolar düzenlemesi demokratik bir haktır. Bu, siyasi zeminde kamuoyu oluşturmak için meşru bir yoldur. Ancak, bu siyasetin halkın en temel ihtiyacını geciktirmemesi esastır.
Bu aşamada Kepez teşkilatına önerim şudur:
Ankara’da Çözümün Sahibi Olmak: Teşkilat, enerjisini protestolardan hızla finansman çözümüne yöneltmelidir. Belediye’nin arsa satışına odaklanmak yerine, AK Parti’nin Ankara’daki güçlü temsilcileriyle (Bakan Yardımcısı Turan dahil) temasa geçerek, İller Bankası veya ilgili bakanlıklar üzerinden 12.500 metrelik isale hattı projesinin finansmanını (kredi/hibe) hızla güvence altına almalıdırlar.
Eğer AK Parti teşkilatı, belediyenin arsa satışı belirsizliğine takılmadan, merkezi idare kaynaklarıyla bu projenin hızla hayata geçmesini sağlarsa, Kepez halkının temiz suya kavuşmasına çok büyük katkı sağlayarak “belediyenin tıkandığı noktada biz çözdük” mesajı, siyasi bir tartışmadan çok daha kalıcı ve etkili olacaktır.
Umurbey Bağlantısı
Kepez’deki kriz, Türkiye’deki şehirlerin büyüme ile gelişmenin paralel ilerlememesi sorununu yansıtmaktadır. Kısa vadede çözüm bulmak zorunlu olsa da, küresel iklim krizi (kuraklık) uzun vadeli tehditleri zorlamaktadır. Geçtiğimiz yaz Atikhisar Barajı’ndaki su seviyesinin %20’lerin altına düştüğü ve ciddi su kısıtlamalarına gidildiği unutulmamalıdır.
Bu nedenle, tüm siyasi aktörlerin kısa vadeli Kepez çözümünün ötesinde, Umurbey Barajı’ndan Atikhisar Barajı’na su takviyesi sağlayacak büyük ölçekli isale hattı projesine odaklanması gerekmektedir. Bu dev yatırım, Çanakkale’nin gelecek 15-20 yıllık su güvenliğini sağlayacak en kritik adımdır.