Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Herkes Şikâyet Ediyor Ama Kimse Dile Getirmiyor

AK Partinin var ettiği kimseler, partiyi var etmek için hiçbir şey yapmıyor. Bunun adı vefasızlıktır. Oysa ki vefa, imandandır… Kimse vefasız olduğunu kabul etmez. Herkesin kendine göre ''haklı bir gerekçesi'' mutlaka vardır. Hatta eşi benzeri görülmemiş bir nankörlük içinde olanlar bile vefadan dem vurabilir. Necip Fazıl boşuna dememiş: ''Bu nasıl bir dünya, hikâyesi zor.'' Bu vefasızlığa ve AK Partinin bugün “neden türlü sorunlarla sıkıştığına” dair butik bir örneği sizlerle paylaşmak isterim. Bu örneklerin çokluğu bugün yaşanan sıkıntıların aslında ana sebebidir.  Çıkış noktam Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir’in başkanlığın kurulmasının 6.yılına dair yaptığı açıklama oldu. Kaşdemir yaptığı açıklamada; “Sayın Cumhurbaşkanımızın desteği ile 28 Haziran 2014 günü kurulan kurumumuz kurulduğu günden bugüne 6 yıl içinde çok önemli işlere imza attı” diyor ve şunları bunları yaptık ve bunun sonucu olarak da “tarihi alana gelen ziyaretçi sayısı yılda yaklaşık 3 milyon sayıya ulaşmıştır” diye açıklamasını bitiriyor.  Kaşdemir kimsenin anlam veremediği kendisinin ise “özerk yapı” diye açıkladığı gerekçelerle göreve getirildiği ilk günden beri bir dönem milletvekilliğini yaptığı AK Partinin Milletvekilleri Bülent Turan ve Jülide İskenderoğlu’nu yok sayıyor. Bakın alana yüz milyonlarca lira kaynak aktarılıyor ve vekiller mecliste, komisyonlarda bunun için çalışıyor ama alan başkanı bakana, vekillere bir teşekkürü dahi çok görüyor.  Bu ilk değil örnekleri çoktur… Hatırlarsınız Çanakkale'yi dünyanın önemli dalış turizmi merkezlerinden biri haline getirecek Gelibolu Tarihi Sualtı Parkı projesi protokolü imzalanırken program vekillerinde Çanakkale’de olacağı şekilde planlanmıyor.  Üstelik bu protokol imzalanırken başkanlıkça hazırlanan klipte vekillerin, alan için turizm için onca emeği olan dönemin Çanakkale Valisi Orhan Tavlı’nın adı dahi geçmiyor, klipte tüm sadece Kaşdemir var… Oysa Çanakkale Boğazının Dalış Turizmine açılması için vekiller gece yarılarına kadar mecliste çalışarak kanunu çıkarmaya çalışmışlardı. Bakın bir yerel seçim geçirdik. AK Partide olan Eceabat Belediyesi kaybedildi… Partisine azıcık vefası olan bir isim ne yapardı seçim sürecinde 2 ay izne ayrılırdı, belediye başkan adayıyla sırt sırta vererek kapı kapı dolaşır ve seçimi kazanmak için çaba gösterirdi. Kaşdemir’i Alan Başkanı olarak atayan Sayın Cumhurbaşkamız Recep Tayyip Erdoğan için Eceabat, Gelibolu ne kadar kıymetli… Hadi vekillere, partiye vefa yok Sayın Cumhurbaşkanına bir vefa gösterilseydi olmaz mıydı? Böyle durumlarda sormak lazım; “Tek başınıza hangi seçimi kazandınız? Hangi başarının altına imzanızı attınız? Hangi riskin altına elinize soktunuz? Kimle kavga ettiniz? En son ne zaman yumruklarınızı sıktınız?Ankara’dan aldığı güçle siyaset ve bürokrasi çöplüğünde başları dönüp kibirlenen, kendisini bir şey zanneden, küçük dağları ben yarattım gururuyla yükseklerden tepe üstü çakılan nice kimseler var.Hepsinin de ortak yanı vefasızlık…” Kaşdemir de haklı… Bir bürokratın böyle bir eylemde bulunması birileri tarafından eleştirildi… Belki o eleştirilerden korktuğu için belki de ne gerek var bir baş daha olmasına denilerek çalışmamıştır seçimlerde bilinmez. Ama başta da söyledim AK Partinin var ettiği kimseler, partiyi var etmek için hiçbir şey yapmıyor. Bunun adı vefasızlıktır.  Böyle durumlarda sormak lazım; “El bebek gül bebek” pamuklar içinde büyütüldünüz. Hep korundunuz. Hep saygı duyuldunuz. Her kavgadan kaçtığınız, her başarının üzerine atladığınız için bir şey sanıldınız.Arkanızda sağlam bir teşkilat, sabırlı bir lider olmasaydı, Allah aşkına, siz neydiniz? “Zaferi yenilgi yenilgi büyüten” bir teşkilat, karargahında oturmak yerine her saldırıyı en önde göğüsleyen, her taarruzda en önde koşan, sizin yapmadığınızı yapan, sizin cesaret edemediğinize cesaret eden, siz boyun eğmeye hazırken dim dik duran bir Lider olmasa, acaba, milletvekilliğinin, müsteşarlığın, başkanlığın, müdürlüğün hayalini dahi kurabiliyor olur muydunuz?” Sadece bunlar da değil Alan Başkanlığı çok büyük bir bütçeye hükmediyor, milyonlarca liralık işler yaptırıyor… Ama Çanakkale’den bir esnaftan Alan Başkanlığıyla çalışıyoruz diye bir cümle duymadım. “Kaşdemir’den önce Alan Başkanlığıyla” çalışıyorduk diyen ise çok fazla insan gördüm, duydum! Bu demek değil ki Çanakkale’den kimseyle çalışmıyorlar, çalışıyorlar efendim çalışıyorlar. O isimlerle neden çalıştıkları ise ayrı bir yazı konusu olsun… Ve son söz: Siyasetin dava ile irtibatını korumak sadece bir kişinin, birkaç kişinin sorumluluğunda değildir, mümkün de değildir. Kenarda durarak, sadece izleyerek, sadece eleştirerek siyasetin davayla irtibatı korunmaz. Güzele ulaşmak çaba ister, güzeli korumak daha çok çaba ister. Siyasetin davadan uzaklaştığını iddia eden kişi bunu konuşmuyorsa, yazmıyorsa, eleştirmiyorsa, özeleştiriye çağırmıyorsa, evet, kötüdür; daha da kötüsü, bir şey yapmıyor olmasıdır. O zaman, çürümeye de, tasfiyeye de göz yuman kendisidir. Tamda bu noktada yukarıda anlattıklarıma göz yumanlara büyük görev düşüyor, yoksa bu işlerin vebali üstlerine kalır.  Herkes Şikâyet Ediyor Ama Kimse Dile Getirmiyor tam da bu yüzden bugün konuşmalı, bugün yazmalı, bugün söylemeli… Bugün… Tam da bugün kavganın içine girmeli. Yarın çok geç olmasın…
Ekleme Tarihi: 30 Haziran 2020 - Salı

Herkes Şikâyet Ediyor Ama Kimse Dile Getirmiyor

AK Partinin var ettiği kimseler, partiyi var etmek için hiçbir şey yapmıyor. Bunun adı vefasızlıktır. Oysa ki vefa, imandandır… Kimse vefasız olduğunu kabul etmez. Herkesin kendine göre ''haklı bir gerekçesi'' mutlaka vardır. Hatta eşi benzeri görülmemiş bir nankörlük içinde olanlar bile vefadan dem vurabilir. Necip Fazıl boşuna dememiş: ''Bu nasıl bir dünya, hikâyesi zor.''

Bu vefasızlığa ve AK Partinin bugün “neden türlü sorunlarla sıkıştığına” dair butik bir örneği sizlerle paylaşmak isterim. Bu örneklerin çokluğu bugün yaşanan sıkıntıların aslında ana sebebidir. 

Çıkış noktam Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir’in başkanlığın kurulmasının 6.yılına dair yaptığı açıklama oldu. Kaşdemir yaptığı açıklamada; “Sayın Cumhurbaşkanımızın desteği ile 28 Haziran 2014 günü kurulan kurumumuz kurulduğu günden bugüne 6 yıl içinde çok önemli işlere imza attı” diyor ve şunları bunları yaptık ve bunun sonucu olarak da “tarihi alana gelen ziyaretçi sayısı yılda yaklaşık 3 milyon sayıya ulaşmıştır” diye açıklamasını bitiriyor. 

Kaşdemir kimsenin anlam veremediği kendisinin ise “özerk yapı” diye açıkladığı gerekçelerle göreve getirildiği ilk günden beri bir dönem milletvekilliğini yaptığı AK Partinin Milletvekilleri Bülent Turan ve Jülide İskenderoğlu’nu yok sayıyor. Bakın alana yüz milyonlarca lira kaynak aktarılıyor ve vekiller mecliste, komisyonlarda bunun için çalışıyor ama alan başkanı bakana, vekillere bir teşekkürü dahi çok görüyor. 

Bu ilk değil örnekleri çoktur… Hatırlarsınız Çanakkale'yi dünyanın önemli dalış turizmi merkezlerinden biri haline getirecek Gelibolu Tarihi Sualtı Parkı projesi protokolü imzalanırken program vekillerinde Çanakkale’de olacağı şekilde planlanmıyor.  Üstelik bu protokol imzalanırken başkanlıkça hazırlanan klipte vekillerin, alan için turizm için onca emeği olan dönemin Çanakkale Valisi Orhan Tavlı’nın adı dahi geçmiyor, klipte tüm sadece Kaşdemir var… Oysa Çanakkale Boğazının Dalış Turizmine açılması için vekiller gece yarılarına kadar mecliste çalışarak kanunu çıkarmaya çalışmışlardı.

Bakın bir yerel seçim geçirdik. AK Partide olan Eceabat Belediyesi kaybedildi… Partisine azıcık vefası olan bir isim ne yapardı seçim sürecinde 2 ay izne ayrılırdı, belediye başkan adayıyla sırt sırta vererek kapı kapı dolaşır ve seçimi kazanmak için çaba gösterirdi. Kaşdemir’i Alan Başkanı olarak atayan Sayın Cumhurbaşkamız Recep Tayyip Erdoğan için Eceabat, Gelibolu ne kadar kıymetli… Hadi vekillere, partiye vefa yok Sayın Cumhurbaşkanına bir vefa gösterilseydi olmaz mıydı?

Böyle durumlarda sormak lazım; “Tek başınıza hangi seçimi kazandınız? Hangi başarının altına imzanızı attınız? Hangi riskin altına elinize soktunuz? Kimle kavga ettiniz? En son ne zaman yumruklarınızı sıktınız?Ankara’dan aldığı güçle siyaset ve bürokrasi çöplüğünde başları dönüp kibirlenen, kendisini bir şey zanneden, küçük dağları ben yarattım gururuyla yükseklerden tepe üstü çakılan nice kimseler var.Hepsinin de ortak yanı vefasızlık…”

Kaşdemir de haklı… Bir bürokratın böyle bir eylemde bulunması birileri tarafından eleştirildi… Belki o eleştirilerden korktuğu için belki de ne gerek var bir baş daha olmasına denilerek çalışmamıştır seçimlerde bilinmez. Ama başta da söyledim AK Partinin var ettiği kimseler, partiyi var etmek için hiçbir şey yapmıyor. Bunun adı vefasızlıktır. 

Böyle durumlarda sormak lazım; “El bebek gül bebek” pamuklar içinde büyütüldünüz. Hep korundunuz. Hep saygı duyuldunuz. Her kavgadan kaçtığınız, her başarının üzerine atladığınız için bir şey sanıldınız.Arkanızda sağlam bir teşkilat, sabırlı bir lider olmasaydı, Allah aşkına, siz neydiniz? “Zaferi yenilgi yenilgi büyüten” bir teşkilat, karargahında oturmak yerine her saldırıyı en önde göğüsleyen, her taarruzda en önde koşan, sizin yapmadığınızı yapan, sizin cesaret edemediğinize cesaret eden, siz boyun eğmeye hazırken dim dik duran bir Lider olmasa, acaba, milletvekilliğinin, müsteşarlığın, başkanlığın, müdürlüğün hayalini dahi kurabiliyor olur muydunuz?”

Sadece bunlar da değil Alan Başkanlığı çok büyük bir bütçeye hükmediyor, milyonlarca liralık işler yaptırıyor… Ama Çanakkale’den bir esnaftan Alan Başkanlığıyla çalışıyoruz diye bir cümle duymadım. “Kaşdemir’den önce Alan Başkanlığıyla” çalışıyorduk diyen ise çok fazla insan gördüm, duydum! Bu demek değil ki Çanakkale’den kimseyle çalışmıyorlar, çalışıyorlar efendim çalışıyorlar. O isimlerle neden çalıştıkları ise ayrı bir yazı konusu olsun…

Ve son söz: Siyasetin dava ile irtibatını korumak sadece bir kişinin, birkaç kişinin sorumluluğunda değildir, mümkün de değildir. Kenarda durarak, sadece izleyerek, sadece eleştirerek siyasetin davayla irtibatı korunmaz. Güzele ulaşmak çaba ister, güzeli korumak daha çok çaba ister. Siyasetin davadan uzaklaştığını iddia eden kişi bunu konuşmuyorsa, yazmıyorsa, eleştirmiyorsa, özeleştiriye çağırmıyorsa, evet, kötüdür; daha da kötüsü, bir şey yapmıyor olmasıdır. O zaman, çürümeye de, tasfiyeye de göz yuman kendisidir. Tamda bu noktada yukarıda anlattıklarıma göz yumanlara büyük görev düşüyor, yoksa bu işlerin vebali üstlerine kalır. 

Herkes Şikâyet Ediyor Ama Kimse Dile Getirmiyor tam da bu yüzden bugün konuşmalı, bugün yazmalı, bugün söylemeli… Bugün… Tam da bugün kavganın içine girmeli. Yarın çok geç olmasın…

Yazıya ifade bırak !