Çanakkale, nüfusu artarken aynı ölçüde gelişmeyen bir ulaşım ağıyla baş başa bırakılmış durumda. Toplu taşımanın kalitesi düşüyor, otobüs sayısı yetersiz kalıyor, otopark konusu ise bir türlü masaya ciddi bir şekilde yatırılmıyor. Belediye yönetimi göreve geldiği 21ayın sonunda sadece beş yeni otobüs alarak krize adeta “yamalı bohça” çözümü üretmiş durumda. Ulaşım çalıştayı diye yapılan göstermelik programda yapılan tartışmalar ise sorunların çözümünden çok, “kamuoyu yatıştırma” amacı taşıyan temenniler olarak kaldı. Çalıştaydan çıkan en önemli cümle "Çanakkale raylı sisteme henüz hazır değil" oldu. Oysa bu, çözüm değil yalnızca zaman kazandıran bir kaçış cümlesiydi.
İşte tam da bu noktada, İYİ Parti’nin önceki dönem Belediye Başkan Adayı Burak Kunt, gazeteci arkadaşımız Tunahan Ünsal'a verdiği özel röportajla ulaşım tartışmasını yeniden alevlendirdi. Kunt hem sistemdeki yapısal aksaklıkları somut örneklerle anlattı hem de raylı sistem vizyonunu bilimsel çalışmalarla destekleyerek ortaya koydu.
Mevcut Toplu Taşıma: Emniyetsiz, Bakımsız ve Çağın Gerisinde
Kunt’un en çarpıcı uyarılarından biri, mevcut toplu taşıma sisteminin yalnızca pahalı, yavaş veya konforsuz olmaktan çıkıp emniyet sorunu taşıyan bir hale gelmiş olması.
Kunt, bazı otobüslerin muayenesinin bile yapılmadığına dair ciddi duyumlar aldığını belirtiyor. Şehirde kullanılan araçların 8–10 yaşına dayandığını, klimaların çoğunda sorun olduğunu, araçların iç temizliği ve bakımının ise artık neredeyse sembolik seviyede kaldığını hatırlatıyor.
Bu durum yalnızca bir “konfor meselesi” değil, doğrudan can güvenliği problemidir.
Daha da önemlisi, kooperatifle yapılan sözleşmede araçların 5 yılda bir yenilenmesi şartı bulunuyor. Ancak ekonomik gerekçeler öne sürülerek bu madde yıllardır işletilmiyor. Bu tabloda herkes aynı şeyi söylüyor, “Kooperatif zarar ediyorsa ve araç yenileyemiyorsa belediye kooperatifin hissesini alır, hattı devralır, modern araçlarla işletir.”
Tramvay: ‘Şov’ Değil, En Ekonomik ve Çağdaş Çözüm
Kunt’un yıllardır savunduğu tramvay projesi zaman zaman siyasi bir şova indirgenmeye çalışılsa da, kendisi bunun Türkiye’de en düşük işletme maliyetine sahip ulaşım sistemi olduğunu aktarıyor.
Bu proje bir heves ya da seçim vaadi değil; akademisyenlerle yapılan detaylı ön fizibilite çalışmalarına dayanıyor. Yani ortada bilimsel verilerle hazırlanmış, uygulanabilirliği ve maliyeti hesaplanmış bir model var.
Uygulanabilir Güzergâh: Atatürk Caddesi
Kunt’un önerdiği ana hat:
- Rotary Park → Kipa
- Toplam uzunluk: 3.6 km
- Eğimsiz, düz, teknik olarak en uygun hat
Bu hattın en büyük sorunu parklanma. Atatürk Caddesi boyunca yaklaşık 800 araç yol kenarına park ediyor. Kunt’un çözümü:
- Biri Stadyum çevresine,
- Diğeri Barbaros’a olmak üzere iki katlı otopark inşa edilmesi.
Bu sayede caddedeki park yükü kaldırılacak, 2,5 şeritlik alan ortaya çıkacak. Bunun yalnızca 1 şeridi tramvaya tahsis edilse bile trafik için 1,5 şeritlik yeni kapasite yaratılmış olacak.
Bu, hem trafiği rahatlatan hem de raylı sisteme alan açan çift yönlü bir çözüm.
Neden Bu Kadar Önemli?
Çünkü Kunt’un hedefi sadece tramvay yapmak değil:
Kent merkezine giren araç sayısını azaltmak.
Toplu taşıma konforlu, hızlı, ucuz ve çevreci hale gelirse insanlar araçlarını merkeze sokmak zorunda kalmayacak. Bu da Çanakkale’nin en kritik arterinde nefes alma imkânı yaratacak.
“7.000 Yolcu Şartı Yok”
Mevcut belediye yönetiminin ve çalıştaydaki bazı isimlerin, “Ulaştırma Bakanlığı tramvay için 7.000 yolcu/saat şartı istiyor. Çanakkale’de doruk saatte 900 yolcu var” diyerek projeyi rafa kaldırma girişimine Kunt belgelerle karşı çıkıyor.
12. Kalkınma Planı’nda yazan şey çok açık:
- 7.000 yolcu/saat şartı bugünün değil,
- Sistem işletmeye alınacağı yılın (2030–2031 gibi) hedefidir.
Kunt burada çok dikkat çekici bir cümle kuruyor:
“200 bin nüfuslu bir şehirde 7 bin kişiyi taşıyamam demek, bu şehirle ilgili hiçbir planınız yok demektir.”
Raylı sistem yalnızca bir hattı değil, tüm ulaşım mimarisini değiştirecek bir dönüşümdür.
Yan hatlardan gelen otobüslerin tramvay duraklarına ücretsiz aktarma yapması planlanıyor. Böylece hem maliyet düşecek hem de vatandaş tek biletle, hızlı ve kesintisiz bir şekilde istediği noktaya ulaşacak.
Örneğin:
Rotary Park → Üniversite Hastanesi: 13 dakika.
Bugünkü trafikte bu süre kimi zaman 25–30 dakikaya çıkıyor.
Bütçe Kısıtı Mazeret Değil, Kötü Planlamanın Sonucu
Kunt’a göre belediyenin raylı sistem için parası yok değil; yalnızca iradesi eksik.
Çanakkale Belediyesi’nin 2026 yılı için hedeflenen bütçesi 4.8 milyar TL.
Tramvay projesinin maliyeti ise teknik hesaplamalara göre:
- 1 milyar TL civarında öngörülüyor;
- Üst senaryoda 2 milyar TL bile olsa bütçenin yarısından az.
Kunt ayrıca AB hibeleri ve uluslararası fonların doğru hazırlanmış projelerle rahatlıkla alınabileceğini söylüyor. “Belediye bu fırsatları kaçırıyor” diyerek yönetime eleştirisini genişletiyor.
Ceket Siyaseti Dönemi Bitti
Burak Kunt’un aldığı %37 oy, Çanakkale siyasetinde bambaşka bir sayfa açtı. Kunt, bu sonucu şu şekilde yorumluyor:
- “Ceket siyaseti” dönemi bitti.
- Seçmenin “aman AK Parti kazanmasın” korkusu yok.
- Farklı siyasi görüşler kent için birleşti.
- Bu oy oranı kişisel değil; bir kent itirazının yansıması.
Kunt ayrıca bu başarının bazı kesimlerde rahatsızlık yarattığını ima ediyor ve “Başarı asla cezasız kalmaz” cümlesiyle hem dışarıya hem içerideki muhaliflere ince bir mesaj gönderiyor.
İYİ Parti içindeki konumuna dair ise net:
“Hâlâ partimin bir üyesiyim ama yoluma bir gönül birliği platformuyla devam ediyorum.”
“Aday Olmayacağım”
Genel seçimler yaklaşırken adı milletvekilliği için geçse de Kunt bu ihtimali kapatıyor:
“Ben olmayacağım.”
Yerel seçim tartışmalarında ise ipleri halkın eline bırakıyor:
“Aday olup %37’yi alın, seçilin; sonra halkın karşısına çıkın, konuşalım.”
Bu cümle aslında hem bir meydan okuma hem de kendi başarısının ölçüsünü topluma bırakan güçlü bir siyasi mesaj.
“Parti Değiştirmem, Onurum İçin Yaşarım”
Kunt, parti değiştiren belediye başkanlarına ve milletvekillerine açıkça gönderme yapıyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nden AK Parti’ye geçen Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Mehmet Ali Çelebi ve Yalova Belediye Başkanı gibi siyasetçilerin örneklerini vererek, seçildiği partiyi kazandıktan sonra değiştirmenin etik olmadığını belirtiyor.
“Ben onuru için yaşayan bir insanım.”
Ancak bir kapıyı da açık bırakıyor:
- Kendi ilkeleri çiğnenirse, bağımsız olarak devam edebilir.
- Fakat başka hiçbir partiden aday olmaz.