12 Eylül Cuma günü Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Çanakkale’de geniş kapsamlı bir ziyaret programı gerçekleştirdi. AK Parti İl Başkanlığı, Valilik, Adliye, şehit aileleri derken son olarak Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası’nda sivil toplum kuruluşlarıyla buluştu. Bakan Tunç, yatırımlardan hukuka kadar birçok konuda açıklamalarda bulundu.
Benim asıl dikkatimi çeken nokta ise bu ziyaretin CHP’liler açısından ortaya çıkardığı tablo oldu. AK Partililerin bu yazıyı okumalarına gerek yok; bu yazı doğrudan CHP’lilere…
Söz Var, Eylem Yok
Çanakkale’de CHP’nin yetkilileri, milletvekilleri, il ve ilçe yöneticileri özellikle Belediye Başkanı Muharrem Erkek… Kürsülerde “İktidar CHP’li belediyelere baskı yapıyor” diyorlar. Sosyal medyada süslü cümlelerle paylaşımlar yapıyorlar. Ve ardından kendi seçmenlerinden bu paylaşımları beğenmesini, savunmasını, hatta muhataplarıyla kavga etmesini bekliyorlar.
Peki kendileri ne yapıyor? İş icraata geldiğinde ortada koca bir boşluk var. Samimilerse neden harekete geçmiyorlar?
Adalet Bakanı’nın Çanakkale programı günler öncesinden belliydi. CHP’nin milletvekilleri, il ve ilçe başkanları, Muharrem Erkek ve diğerleri bir gün öncesinden parti binasında basın açıklaması yapıp Bakan’a daha kente gelmeden kamuoyu oluşturamazlar mıydı? Sahaya inip pankartlarla Bakan’ın geçtiği güzergâhlarda tepki gösteremezler miydi? Ticaret ve Sanayi Odası’ndaki toplantı öncesinde salon önünde toplanıp basın açıklaması yapamazlar mıydı?
CHP’liler, iddia ettikleri hukuksuzluklardan İçişleri ve Adalet Bakanı’nı sorumlu tutuyor ama iş eyleme gelince hiçbir şey yapmıyorlar.
Hepsi yapılabilirdi. Ama yapılmadı!
Siyasetin Konfor Alanı
Çünkü dertleri gerçekten mücadele değil. Onlar siyasetin konfor alanında, koltuklarının rahatlığında oturmayı tercih ediyor. Vatandaşın, özellikle CHP’li seçmenin “kurşun” olmasını isterken kendileri hiçbir risk almıyor.
Çanakkale’de CHP elitlerinin seçmenden beklediği şey belli: İktidara karşı sürekli eylemde olmak, sosyal medyada kavga etmek. Peki kendileri ne yapıyor? Delegelik kavgasında, parti içi hesaplaşmalarda kendi yolunu açmaya çalışıyor.
CHP’nin eylem gücü nerede? Nerede solun başkaldırı geleneği?
Eğer gerçekten İmamoğlu dosyasının boş olduğuna inanıyorlarsa, belediyelere yapılan operasyonların haksız olduğunu düşünüyorlarsa harekete geçerlerdi. Ama hayır, yapmadılar. Çünkü dertleri ne İmamoğlu ne de iktidarın sözde baskıları…
Sessizlik ve Pazarlık
Daha da vahimi şu: Geçtiğimiz günlerde AK Parti’nin Çanakkale milletvekili bir televizyon programında açık açık “CHP’li belediye başkanları hırsızlık yaptı” dedi. Çanakkale’deki CHP milletvekilleri, il başkanı, Muharrem Erkek buna karşı tek kelime etti mi? Hayır.
Ne yaptılar biliyor musunuz? CHP Gençlik Kolları başkanının düğününde AK Partili milletvekili, belediye başkanı ve AK Partili yöneticilerle aynı masaya oturup muhabbet ettiler. Fotoğraflara dikkatli bakanlar aslında ne demek istediğimi daha iyi anlayacaktır.
Açıkçası ben bu oturmalardan rahatsız değilim. Siyasette herkes bir araya gelebilir. Fakat aynı kişiler, sahada seçmene “o AK Partiliyle oturma, selam verme çay içme” diye hesap sorarken, kendileri vur patlasın çal oynasın ortamlarında stres atıyor.
Neden mi? Çünkü başka pazarlıklar var. O sofralarda siyaset konuşulmuyor bile. “Aman boş verin” denilip geçiliyor. Ama tabandaki CHP’li, her gün sosyal medyada kavga etmeye zorlanıyor.
CHP’lilere Açık Çağrı
Sevgili CHP’li kardeşlerim, kendinizi bu isimlerin siyasi malzemesi yapmayın. Onların koltuklarını korumak, delegelik hesaplarını güçlendirmek için kavga etmeyin.
Samimiyetleri varsa önce kendileri harekete geçsin. Bedel ödemeyi göze alsınlar. Sizden istediklerini önce kendileri yapsınlar. Siz ancak o zaman arkalarından gidin.
Unutmayın, bugün onların hesabına kavga eden, yarın mahcup olacak olan sizlersiniz. Çünkü bu isimler için siyaset sizin üzerinizden pazarlık yapmaktan ibaret. Siz ise sadece onların aparatısınız.