Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Bir Damla Suya Muhtaç Kalabiliriz, Çanakkale Tehlike Altında

Türkiye, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini her geçen gün daha derinden hissediyor. Çanakkale, bu tehdidin en yoğun yaşandığı bölgelerden biri olarak öne çıkıyor. Soğuk ve kurak bir kış, don olayları ve yetersiz yağışlar hem tarımı hem de içme suyu kaynaklarını ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya bıraktı. Kış geride kaldı buna rağmen Atikhisar Barajı’nın doluluk oranı yüzde 60’larda, Bayramiç Barajı ise yüzde 83 seviyesinde. Ancak bu oranlar, artan nüfus ve tarımsal ihtiyaçlar karşısında yetersiz kalıyor.  1970'lerden Kalan Barajla 2025’e Su Yetiştirmeye Çalışıyoruz 2025’in Ocak ayı, 1932’den bu yana en sıcak Ocak ayı olarak kaydedildi; sıcaklıklar 26-27 dereceye ulaştı. Ancak Nisan ayında, 1975’ten sonraki en soğuk iklim yaşandı; Ezine ve Bayramiç’te -8 dereceye varan don ve kırağı, meyve üretimini vurdu. Türkiye’nin meyve üretiminde ilk 7’de yer alan ürünler, özellikle tescilli Bayramiç Beyazı ve şeftali, bu don olaylarıyla tamamen zarar gördü. Barajlardaki doluluk oranları hem tarımsal sulama hem de içme suyu için tehlike çanlarının çaldığını gösteriyor.  1970’li yıllarda taşkın önlemek için yapılan Atikhisar Barajı, hâlâ Çanakkale’nin ana içme suyu kaynağı. Ama artık yetmiyor. Çünkü o dönem 60 bin olan nüfus, şimdi 250 binleri zorluyor. Atikhisar’ın sadece içme suyu için tahsis edilmesi, tarımsal sulama için alternatif barajlar yapılması şart. Bayramiç Barajı ise Kaz Dağları’nın bereketine rağmen kritik bir eşikte.Biga’da da durum farklı değil. Taşoluk Barajı’nda suyun kısıtlı dağıtılacağı açıklanırken, çeltik üretimi gibi yüksek su tüketen faaliyetler yeniden sorgulanıyor. Kısa süreli yağışlar toprağı doyurmuyor, yeraltı su rezervleri beslenemiyor. Açılan kuyularda 120 metrenin altında su bulmak mümkün değil.  Tarımın ve Hayvancılığın Çöküşü Kuraklık, sadece bitkisel üretimi değil, hayvancılığı da vuruyor. Çiftçi yaş ortalamasının 60’a yükselmiş durumda, gençler, düşük gelir ve verimsizlik nedeniyle tarımı terk ediyor. Hububat üretimi, Türkiye ortalaması 250 kg iken, girdiler nedeniyle 350 kg’ın altında kar edemiyor. Hayvancılıkta ise süt ve karkas fiyatlarındaki yetersiz zamlar, üreticiyi çıkmaza sürüklüyor. Geçen yıl 16 TL olan süt fiyatı, bu yıl sadece 17 TL’ye yükseldi; karkas kesim fiyatları ise 400 TL’den 450 TL’ye çıktı. Bu artışlar, artan yem ve enerji maliyetlerini karşılamıyor.  Çözüm Önerileri: Suyu ve Toprağı Korumak Çanakkale’deki kuraklık krizine karşı acil ve uzun vadeli çözümler şart. İşte öneriler: Modern Sulama Sistemlerine Geçiş: DSİ 252. Şube Müdürlüğü’nün verilerine göre, Çanakkale’deki sulama sistemlerinin sadece yüzde 49’u kapalı sistemle çalışıyor. Bu, su israfını artırıyor. Biga’daki Bakacak Barajı’nın kapalı sisteme geçirilmesi ve Kocabaş Çayı’nın suyunun baraja yönlendirilmesi gibi projeler hızlandırılmalı. Damla sulama ve yağmurlama gibi verimli yöntemler teşvik edilmeli, çiftçilere bu konuda devlet desteği sağlanmalı. Alternatif Ürünlere Yönelim: Biga’da çeltik gibi yüksek su tüketen ürünlerden vazgeçilerek domates, biber veya baklagiller gibi daha az su isteyen ve yüksek gelir getiren ürünlere geçiş yapılmalı. Çeltik üretiminde 120 günlük çeşitler tercih edilmeli, 150 günlük türlerden kaçınılmalı. Bu, su tasarrufu sağlayarak toprağın dinlenmesine de olanak tanır. Baraj ve Gölet Yatırımları: Atikhisar Barajı’nın yenilenmesi ve ek barajların inşası, içme suyu ile tarımsal sulamanın ayrıştırılması için kritik. Bayramiç Barajı’nın kapasitesi artırılmalı, yeni gölet projeleri hayata geçirilmeli. DSİ’nin planlama aşamasındaki Harmanlı Göleti gibi projeler hızlandırılmalı. Yeraltı Su Kaynaklarının Korunması: Kuyu kullanımının artması, yeraltı su rezervlerini tehdit ediyor. Kuyu açma yerine yağışları tutacak setler ve su hasadı teknikleri yaygınlaştırılmalı. Çiftçilere bu konuda eğitim verilmeli. İklim Değişikliğine Uyum Eğitimleri: Çiftçilere, iklim değişikliğine uyumlu tarım teknikleri öğretilmeli. Kuraklığa dayanıklı tohumlar ve organik tarım yöntemleri teşvik edilmeli. Üniversiteler, ziraat odaları ve DSİ iş birliğiyle bu eğitimler yaygınlaştırılmalı. Maalesef çitçilerimiz halen daha 50 yıl öncesindeki “aradan deden kalma” yönetmelerle tarım hayvancılık yapıyor. İçme Suyu Yönetimi: İçme suyu kaynakları da risk altında, yeni içme suyu barajları inşa edilmeli, arıtma kapasiteleri artırılmalı. Kepez’de ki su krizi malum, belediye bu konuda çaresiz kalmış durumda su kuyuları açarak geçici de olsa çözüm üretmeye çalışıyor. Fakat konunun muhatabı DSİ, devletin bu işe el atması lazım fakat konu belediye meclisinde siyasi polemik malzemesi yapılıyor.  Bu yaz Kepez’de ciddi su kesintileri yaşanırsa kimse şaşırmasın.  İçme Suyu İçin Tanker Kuyruğuna Gireceğiz  Tarımda yaşanan kuraklık, sofradaki fiyatlara zam, şehirdeki musluğa susuzluk olarak geri dönecek. Bu sadece çiftçinin değil, şehirlinin de sorunu. Eğer bu kriz ciddiyetle ele alınmazsa, birkaç yıl içinde hem pazarda meyve-sebze bulamayacağız hem de içme suyu için tanker kuyruğuna gireceğiz. Devlet, yerel yönetimler, çiftçiler ve vatandaşlar olarak el birliğiyle hareket etmezsek, bereketli Çanakkale toprakları susuzluğa teslim olabilir.
Ekleme Tarihi: 12 May 2025 - Monday

Bir Damla Suya Muhtaç Kalabiliriz, Çanakkale Tehlike Altında

Türkiye, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini her geçen gün daha derinden hissediyor. Çanakkale, bu tehdidin en yoğun yaşandığı bölgelerden biri olarak öne çıkıyor. Soğuk ve kurak bir kış, don olayları ve yetersiz yağışlar hem tarımı hem de içme suyu kaynaklarını ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya bıraktı. Kış geride kaldı buna rağmen Atikhisar Barajı’nın doluluk oranı yüzde 60’larda, Bayramiç Barajı ise yüzde 83 seviyesinde. Ancak bu oranlar, artan nüfus ve tarımsal ihtiyaçlar karşısında yetersiz kalıyor. 

1970'lerden Kalan Barajla 2025’e Su Yetiştirmeye Çalışıyoruz

2025’in Ocak ayı, 1932’den bu yana en sıcak Ocak ayı olarak kaydedildi; sıcaklıklar 26-27 dereceye ulaştı. Ancak Nisan ayında, 1975’ten sonraki en soğuk iklim yaşandı; Ezine ve Bayramiç’te -8 dereceye varan don ve kırağı, meyve üretimini vurdu. Türkiye’nin meyve üretiminde ilk 7’de yer alan ürünler, özellikle tescilli Bayramiç Beyazı ve şeftali, bu don olaylarıyla tamamen zarar gördü.

Barajlardaki doluluk oranları hem tarımsal sulama hem de içme suyu için tehlike çanlarının çaldığını gösteriyor.  1970’li yıllarda taşkın önlemek için yapılan Atikhisar Barajı, hâlâ Çanakkale’nin ana içme suyu kaynağı. Ama artık yetmiyor. Çünkü o dönem 60 bin olan nüfus, şimdi 250 binleri zorluyor. Atikhisar’ın sadece içme suyu için tahsis edilmesi, tarımsal sulama için alternatif barajlar yapılması şart. Bayramiç Barajı ise Kaz Dağları’nın bereketine rağmen kritik bir eşikte.Biga’da da durum farklı değil. Taşoluk Barajı’nda suyun kısıtlı dağıtılacağı açıklanırken, çeltik üretimi gibi yüksek su tüketen faaliyetler yeniden sorgulanıyor. Kısa süreli yağışlar toprağı doyurmuyor, yeraltı su rezervleri beslenemiyor. Açılan kuyularda 120 metrenin altında su bulmak mümkün değil. 

Tarımın ve Hayvancılığın Çöküşü

Kuraklık, sadece bitkisel üretimi değil, hayvancılığı da vuruyor. Çiftçi yaş ortalamasının 60’a yükselmiş durumda, gençler, düşük gelir ve verimsizlik nedeniyle tarımı terk ediyor. Hububat üretimi, Türkiye ortalaması 250 kg iken, girdiler nedeniyle 350 kg’ın altında kar edemiyor. Hayvancılıkta ise süt ve karkas fiyatlarındaki yetersiz zamlar, üreticiyi çıkmaza sürüklüyor. Geçen yıl 16 TL olan süt fiyatı, bu yıl sadece 17 TL’ye yükseldi; karkas kesim fiyatları ise 400 TL’den 450 TL’ye çıktı. Bu artışlar, artan yem ve enerji maliyetlerini karşılamıyor. 

Çözüm Önerileri: Suyu ve Toprağı Korumak

Çanakkale’deki kuraklık krizine karşı acil ve uzun vadeli çözümler şart. İşte öneriler:

  1. Modern Sulama Sistemlerine Geçiş: DSİ 252. Şube Müdürlüğü’nün verilerine göre, Çanakkale’deki sulama sistemlerinin sadece yüzde 49’u kapalı sistemle çalışıyor. Bu, su israfını artırıyor. Biga’daki Bakacak Barajı’nın kapalı sisteme geçirilmesi ve Kocabaş Çayı’nın suyunun baraja yönlendirilmesi gibi projeler hızlandırılmalı. Damla sulama ve yağmurlama gibi verimli yöntemler teşvik edilmeli, çiftçilere bu konuda devlet desteği sağlanmalı.
  2. Alternatif Ürünlere Yönelim: Biga’da çeltik gibi yüksek su tüketen ürünlerden vazgeçilerek domates, biber veya baklagiller gibi daha az su isteyen ve yüksek gelir getiren ürünlere geçiş yapılmalı. Çeltik üretiminde 120 günlük çeşitler tercih edilmeli, 150 günlük türlerden kaçınılmalı. Bu, su tasarrufu sağlayarak toprağın dinlenmesine de olanak tanır.
  3. Baraj ve Gölet Yatırımları: Atikhisar Barajı’nın yenilenmesi ve ek barajların inşası, içme suyu ile tarımsal sulamanın ayrıştırılması için kritik. Bayramiç Barajı’nın kapasitesi artırılmalı, yeni gölet projeleri hayata geçirilmeli. DSİ’nin planlama aşamasındaki Harmanlı Göleti gibi projeler hızlandırılmalı.
  4. Yeraltı Su Kaynaklarının Korunması: Kuyu kullanımının artması, yeraltı su rezervlerini tehdit ediyor. Kuyu açma yerine yağışları tutacak setler ve su hasadı teknikleri yaygınlaştırılmalı. Çiftçilere bu konuda eğitim verilmeli.
  5. İklim Değişikliğine Uyum Eğitimleri: Çiftçilere, iklim değişikliğine uyumlu tarım teknikleri öğretilmeli. Kuraklığa dayanıklı tohumlar ve organik tarım yöntemleri teşvik edilmeli. Üniversiteler, ziraat odaları ve DSİ iş birliğiyle bu eğitimler yaygınlaştırılmalı. Maalesef çitçilerimiz halen daha 50 yıl öncesindeki “aradan deden kalma” yönetmelerle tarım hayvancılık yapıyor.
  6. İçme Suyu Yönetimi: İçme suyu kaynakları da risk altında, yeni içme suyu barajları inşa edilmeli, arıtma kapasiteleri artırılmalı. Kepez’de ki su krizi malum, belediye bu konuda çaresiz kalmış durumda su kuyuları açarak geçici de olsa çözüm üretmeye çalışıyor. Fakat konunun muhatabı DSİ, devletin bu işe el atması lazım fakat konu belediye meclisinde siyasi polemik malzemesi yapılıyor.  Bu yaz Kepez’de ciddi su kesintileri yaşanırsa kimse şaşırmasın. 

İçme Suyu İçin Tanker Kuyruğuna Gireceğiz 

Tarımda yaşanan kuraklık, sofradaki fiyatlara zam, şehirdeki musluğa susuzluk olarak geri dönecek. Bu sadece çiftçinin değil, şehirlinin de sorunu. Eğer bu kriz ciddiyetle ele alınmazsa, birkaç yıl içinde hem pazarda meyve-sebze bulamayacağız hem de içme suyu için tanker kuyruğuna gireceğiz. Devlet, yerel yönetimler, çiftçiler ve vatandaşlar olarak el birliğiyle hareket etmezsek, bereketli Çanakkale toprakları susuzluğa teslim olabilir.

Yazıya ifade bırak !