Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Partimizi Neden İki Paralık Ediyorsunuz?

“Partimizi Çan’da iki paralık edinceye kadar bir duruma niye sebep veriyorsunuz? Kamuoyundan özür dilerim. Siyasette ne yaşanırsa yaşansın kamuoyuna belli etmeyin denir ama deve kuşu olmanın da anlamı yok. Herkes neyin ne olduğunu biliyor. Genel Merkezimiz artık ne yapacaksa yapsın. Beni mi görevden alır, partiden atarlar. Artık ne yapacaklarsa yapsınlar.”  Bu sözler Çan Belediye Başkanı Bülent Öz’e ait… Öz bu sözleriyle Çan özelinde gibi gözükse de il genelinde CHP’de yaşanan karmaşayı özetlemiş. Peki ne oldu Bülent Öz bu şekilde isyan etti? Öz, partisinin eski gençlik kolları başkanı Tarık Özkan’ı işe alıyor. İlçe Başkanı Harun Arslan ise bu duruma “o kişi yolsuzluk olaylarına karıştı ve konu mahkemeye kadar gitti” diyerek karşı çıkıyor. Bülent Öz ise Özkan’ın yargılanıp beraat ettiğini söylüyor ve ekliyor; “Gençlerimize sahip çıkmayacak mıyız? AK Parti ve MHP’li siyasiler  gençlerine sahip çıkmıyor mu? CHP’li bir kardeşimizi de sözleşmeli personel yaparak kendisine sahip çıkmak istedim. Hem de devletimiz yarın bir gün devletimiz bir kadro verirse kadroda yer almasını isterim” diyor. Öz, ilçe başkanın bu meseleye karşı çıkmasının asıl sebebini ise işe aldığı eski gençlik kolları başkanı Tarık Özkan’ın CHP’li bazı meclis üyelerini ve ilçe başkanı Harun Arslan’ı eleştirmesi olduğunu söylüyor. Sonuç, Bülent Öz, 7 sayfalık bir şikayet dilekçesi yazıyor ve genel başkan yardımcısı Muharrem Erkek aracılığıyla genel merkeze iletiyor. CHP’li üyelerin %65’inin oyunu alarak seçilen Harun Arslan görevden alınıyor… Dikkatimi çeken üç noktanın altını çizeceğim.  - CHP’liler, AK Partililerin kadrolaştığını her fırsatta dile getiriyorlar, bakın küçücük Çan’da bile CHP’lilerin kadrolaşmasına, üstelik bunun için “adam asmaca” oynamasına. Hani CHP’de herkes eleştirilebilirdi ne oldu? Aslında eleştirinin kutsallığını savunanların ortak noktası şu “benim haricimde herkesi eleştirebilirsin…” CHP Genel Merkezinin, başkan yardımcısı Muharrem Erkek’in, Bülent Öz’ün 7 sayfalık şikayet dilekçesini hemen gündemlerine alıp, Öz’ü mutlu edecek şekilde sonuçlandırmalarının bir sebebi de Muharrem İnce’ye yakınlığıyla bilinen Öz’ü küstürmemek, İnce’nin kuracağı partiye kaptırmamak da olabilir.  Ne Diyeyim Oh Olsun, Ders Olsun…  Şimdi gelelim Çanakkale’de ki mevzuya…  Üst düzey CHP’li yöneticinin eşi, AK Partiye yakınlığıyla bilinen bir gazeteciye para vererek genel başkan yardımcısı Muharrem Erkek’i hedef alan haberler yaptırmış. O gazeteciye gönderilen paranın dekontu ve yazışmaları ortaya saçılmış… Üst düzey CHP’li kim, o gazeteci kim, dekontlar, yazışmalar nasıl ortaya çıkmış? “Kimler” kısmıyla ilgilenmiyorum. Diyeceğim şudur öyle bir zamandayız ki nezaketen selam verdiğin kimseleri bile iyi seçmek gerekiyor. Çünkü o selamı alıp “kendi çıkar ve emelleri için” kullanan şeyler türedi! Telefon konuşmalarını kayda alıp sonrasında bunu şantaj olarak kullananı mı dersin, iyi zamandaki özel yazışmaları kötü olduğu zamanda tehdit unsuru olarak kullanıp para sızdıranı mı dersin, para vermezsen yazarım diyenlerimi dersin… Laf taşıyanını mı dersin… Evet böyle “şeyler” dün vardı, yarın da olacak… Utanç verici! Sorun bu “şeylerin” kendisine gazeteci demesinde değil, sorun bu “şeylere” gazeteci diyenlerde… Bu “şeylere” gazeteci deyip, bunlarla muhatap olup, iş tutanların başlarına böyle şeyler mi geliyormuş ne diyeyim oh olsun, ders olsun… Ve son söz; “Kalbin esas vazifelerinden birisi, birbirimize güveni sağlamak ve üzerine sevgi ve saygının inşa edileceği bir zemin hazırlamaktır. Kalbi hastalanmış bir insan, paylaşma ve dayanışma için değil, bozgunculuk ve nifak için yaşar.”
Ekleme Tarihi: 09 Şubat 2021 - Salı

Partimizi Neden İki Paralık Ediyorsunuz?

“Partimizi Çan’da iki paralık edinceye kadar bir duruma niye sebep veriyorsunuz? Kamuoyundan özür dilerim. Siyasette ne yaşanırsa yaşansın kamuoyuna belli etmeyin denir ama deve kuşu olmanın da anlamı yok. Herkes neyin ne olduğunu biliyor. Genel Merkezimiz artık ne yapacaksa yapsın. Beni mi görevden alır, partiden atarlar. Artık ne yapacaklarsa yapsınlar.” 

Bu sözler Çan Belediye Başkanı Bülent Öz’e ait… Öz bu sözleriyle Çan özelinde gibi gözükse de il genelinde CHP’de yaşanan karmaşayı özetlemiş. Peki ne oldu Bülent Öz bu şekilde isyan etti?

Öz, partisinin eski gençlik kolları başkanı Tarık Özkan’ı işe alıyor. İlçe Başkanı Harun Arslan ise bu duruma “o kişi yolsuzluk olaylarına karıştı ve konu mahkemeye kadar gitti” diyerek karşı çıkıyor. Bülent Öz ise Özkan’ın yargılanıp beraat ettiğini söylüyor ve ekliyor; “Gençlerimize sahip çıkmayacak mıyız? AK Parti ve MHP’li siyasiler  gençlerine sahip çıkmıyor mu? CHP’li bir kardeşimizi de sözleşmeli personel yaparak kendisine sahip çıkmak istedim. Hem de devletimiz yarın bir gün devletimiz bir kadro verirse kadroda yer almasını isterim” diyor. Öz, ilçe başkanın bu meseleye karşı çıkmasının asıl sebebini ise işe aldığı eski gençlik kolları başkanı Tarık Özkan’ın CHP’li bazı meclis üyelerini ve ilçe başkanı Harun Arslan’ı eleştirmesi olduğunu söylüyor.

Sonuç, Bülent Öz, 7 sayfalık bir şikayet dilekçesi yazıyor ve genel başkan yardımcısı Muharrem Erkek aracılığıyla genel merkeze iletiyor. CHP’li üyelerin %65’inin oyunu alarak seçilen Harun Arslan görevden alınıyor…

Dikkatimi çeken üç noktanın altını çizeceğim. 

- CHP’liler, AK Partililerin kadrolaştığını her fırsatta dile getiriyorlar, bakın küçücük Çan’da bile CHP’lilerin kadrolaşmasına, üstelik bunun için “adam asmaca” oynamasına.

Hani CHP’de herkes eleştirilebilirdi ne oldu? Aslında eleştirinin kutsallığını savunanların ortak noktası şu “benim haricimde herkesi eleştirebilirsin…”

CHP Genel Merkezinin, başkan yardımcısı Muharrem Erkek’in, Bülent Öz’ün 7 sayfalık şikayet dilekçesini hemen gündemlerine alıp, Öz’ü mutlu edecek şekilde sonuçlandırmalarının bir sebebi de Muharrem İnce’ye yakınlığıyla bilinen Öz’ü küstürmemek, İnce’nin kuracağı partiye kaptırmamak da olabilir. 

Ne Diyeyim Oh Olsun, Ders Olsun… 

Şimdi gelelim Çanakkale’de ki mevzuya… 

Üst düzey CHP’li yöneticinin eşi, AK Partiye yakınlığıyla bilinen bir gazeteciye para vererek genel başkan yardımcısı Muharrem Erkek’i hedef alan haberler yaptırmış. O gazeteciye gönderilen paranın dekontu ve yazışmaları ortaya saçılmış…

Üst düzey CHP’li kim, o gazeteci kim, dekontlar, yazışmalar nasıl ortaya çıkmış? “Kimler” kısmıyla ilgilenmiyorum.

Diyeceğim şudur öyle bir zamandayız ki nezaketen selam verdiğin kimseleri bile iyi seçmek gerekiyor. Çünkü o selamı alıp “kendi çıkar ve emelleri için” kullanan şeyler türedi! Telefon konuşmalarını kayda alıp sonrasında bunu şantaj olarak kullananı mı dersin, iyi zamandaki özel yazışmaları kötü olduğu zamanda tehdit unsuru olarak kullanıp para sızdıranı mı dersin, para vermezsen yazarım diyenlerimi dersin… Laf taşıyanını mı dersin… Evet böyle “şeyler” dün vardı, yarın da olacak… Utanç verici! Sorun bu “şeylerin” kendisine gazeteci demesinde değil, sorun bu “şeylere” gazeteci diyenlerde… Bu “şeylere” gazeteci deyip, bunlarla muhatap olup, iş tutanların başlarına böyle şeyler mi geliyormuş ne diyeyim oh olsun, ders olsun…

Ve son söz; “Kalbin esas vazifelerinden birisi, birbirimize güveni sağlamak ve üzerine sevgi ve saygının inşa edileceği bir zemin hazırlamaktır. Kalbi hastalanmış bir insan, paylaşma ve dayanışma için değil, bozgunculuk ve nifak için yaşar.”

Yazıya ifade bırak !