Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Troya Hazinelerini Çalan Hırsıza Çanakkale’den Büyük Ödül!

AK Parti Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın girişimleri sonucu Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen, yapımcılığı ve yönetmenliğini Nihal Ağırbaş'ın üstlendiği Troya Hazineleri Belgeseli bölgenin tanıtılmasına ve ülkemizin eser hırsızlığına karşı ulusal ve uluslararası arenada politika oluşturulmasına önemli katkıda bulunmuştu.  Belgesel filmde Alman tüccar Heinrich Schliemann tarafından 1873 yılında, önce Yunanistan'a daha sonra ise Almanya'ya kaçırılan Troya Hazinelerinin serüveni anlatılıyordu.  Schliemann tacirdi, hazine avcısıydı... Çocukluğunda hayalini kurduğu hazineler uğruna önüne çıkan herkesi yıkıp geçti. Kazdığı tabakaları bir köstebek yuvasına çevirdi, Troya kazı başkanı Rüstem Aslan'ın ifadesiyle Troya'nın kalbini söküp aldı. Schliemann, 1870 yılında Troya'da kazı izni aldı ancak Osmanlı Devleti ile yaptığı kazı protokolüne uymayarak hazineleri, yaptığı sinsi planla, bir gece vakti Karanlık Liman'dan bir daha geri dönmemek üzere kaçırdı. Oysa o dönemdeki Eski Eser Yasası eserlerin yurt dışına çıkarılmasını yasaklıyordu. Osmanlı Devleti bilinenin aksine eserlerin peşini bırakmayarak Yunanistan'da dava açtı. Yunan mahkemeleri önce Schliemann'ı haklı çıkarsa da bir üst mahkeme olan Yunanistan Kraliyet Mahkemesi davayı bozdu ve Osmanlı Devleti'ni haklı bularak eserlerin iadesine karar verdi. Lakin Schliemann Atina'daki evinden de eserleri kaçırmıştı. Osmanlı Devleti bu kez 1 milyon Frank Tazminat davası açtı ve Schliemann'ın tüm gayri menkullerine haciz koydurdu. Yunan mahkemesi 1 milyon franka karşılık Schliemann'ı 10 bin Frank ödemeye mahkum etti. Osmanlı Devleti büyük bir şok yaşadı. Eserleri alamayacağını anlamıştı. Schliemann hatıralarında "tüm uygar dünya bu yaptıklarımdan dolayı beni ayakta alkışlayacak" diyordu fakat Anadolu insanının hafızasında ve Osmanlı arşivlerinde eserleri aşıran bir hırsız olmaktan kurtulamadı. Yağmalanan eserler tam bir asırdır ana vatanına hasret. Schliemann kimmiş bir hırsız…  Belgesel filmi izlediğinizde nasıl büyük bir hırsız olduğunu çok daha iyi anlayacaksınız… Şimdi sıkı durun bu hırsızın Çıplak Köyünde 10 yıl boyunca kaldığı ev müzeye dönüştürülüyor! Haberi ise Çıplak Köyü muhtarı Ufuk Göçoğlu büyük bir mutlulukla duyuruyor. Bakın ne diyor muhtar, “Kendisi ünlü arkeologlardandı. Köyümüzde kaldığı bu evi müze haline getireceğiz. Kendisi 6 Ocak 1822 yılında Almanya'da doğuyor. Ticaretle uğraşıyor, bir dönem Amerika'ya gidiyor. Kendisi ünlü bir tüccar ve arkeolog. 1872 yılında İlyada Destanı'ndan esinlenerek Troya Antik Kenti'ni buluyor. Kazılar sırasında köyümüzdeki evinde 10 yıl boyunca ikamet ediyor. Şu an burayı gerekli girişimler sonrası müze haline getiriyoruz. Nisan ayına kadar restorasyon çalışmaları devam edecek. Nisan ayından sonra da müze olarak açılacak. Kendisi bir tarihe ışık tuttu. Burası müze olarak açıldıktan sonra da köye ziyaretçi akını olacağını düşünüyoruz.”  Müze yapılaması için sponsor da bulan muhtarın bu ifadelerinden Heinrich Schliemann müzede nasıl bir hırsız olduğunun değil, nasıl “büyük bir arkeolog” olduğunun gösterileceğini anlıyoruz! Oysa Türkiye Cumhuriyeti Devleti Heinrich Schliemann bir hırsız olarak görüyor ve bugün Moskova Puşkin müzesinde bulunan eserleri geri almak için uluslararası mahkemelerde bu tezi kullanıyor. Bu işler böyle kolay mı oluyor? Başta Sayın Valimiz ve ilgililer bu konuya ivedilikle el atmalı yoksa çok garip bir durum ortaya çıkmak üzere…
Ekleme Tarihi: 15 Kasım 2019 - Cuma

Troya Hazinelerini Çalan Hırsıza Çanakkale’den Büyük Ödül!

AK Parti Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın girişimleri sonucu Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen, yapımcılığı ve yönetmenliğini Nihal Ağırbaş'ın üstlendiği Troya Hazineleri Belgeseli bölgenin tanıtılmasına ve ülkemizin eser hırsızlığına karşı ulusal ve uluslararası arenada politika oluşturulmasına önemli katkıda bulunmuştu. 

Belgesel filmde Alman tüccar Heinrich Schliemann tarafından 1873 yılında, önce Yunanistan'a daha sonra ise Almanya'ya kaçırılan Troya Hazinelerinin serüveni anlatılıyordu.  Schliemann tacirdi, hazine avcısıydı... Çocukluğunda hayalini kurduğu hazineler uğruna önüne çıkan herkesi yıkıp geçti. Kazdığı tabakaları bir köstebek yuvasına çevirdi, Troya kazı başkanı Rüstem Aslan'ın ifadesiyle Troya'nın kalbini söküp aldı.

Schliemann, 1870 yılında Troya'da kazı izni aldı ancak Osmanlı Devleti ile yaptığı kazı protokolüne uymayarak hazineleri, yaptığı sinsi planla, bir gece vakti Karanlık Liman'dan bir daha geri dönmemek üzere kaçırdı. Oysa o dönemdeki Eski Eser Yasası eserlerin yurt dışına çıkarılmasını yasaklıyordu. Osmanlı Devleti bilinenin aksine eserlerin peşini bırakmayarak Yunanistan'da dava açtı. Yunan mahkemeleri önce Schliemann'ı haklı çıkarsa da bir üst mahkeme olan Yunanistan Kraliyet Mahkemesi davayı bozdu ve Osmanlı Devleti'ni haklı bularak eserlerin iadesine karar verdi. Lakin Schliemann Atina'daki evinden de eserleri kaçırmıştı. Osmanlı Devleti bu kez 1 milyon Frank Tazminat davası açtı ve Schliemann'ın tüm gayri menkullerine haciz koydurdu. Yunan mahkemesi 1 milyon franka karşılık Schliemann'ı 10 bin Frank ödemeye mahkum etti. Osmanlı Devleti büyük bir şok yaşadı. Eserleri alamayacağını anlamıştı.

Schliemann hatıralarında "tüm uygar dünya bu yaptıklarımdan dolayı beni ayakta alkışlayacak" diyordu fakat Anadolu insanının hafızasında ve Osmanlı arşivlerinde eserleri aşıran bir hırsız olmaktan kurtulamadı. Yağmalanan eserler tam bir asırdır ana vatanına hasret.

Schliemann kimmiş bir hırsız…  Belgesel filmi izlediğinizde nasıl büyük bir hırsız olduğunu çok daha iyi anlayacaksınız… Şimdi sıkı durun bu hırsızın Çıplak Köyünde 10 yıl boyunca kaldığı ev müzeye dönüştürülüyor! Haberi ise Çıplak Köyü muhtarı Ufuk Göçoğlu büyük bir mutlulukla duyuruyor. Bakın ne diyor muhtar, “Kendisi ünlü arkeologlardandı. Köyümüzde kaldığı bu evi müze haline getireceğiz. Kendisi 6 Ocak 1822 yılında Almanya'da doğuyor. Ticaretle uğraşıyor, bir dönem Amerika'ya gidiyor. Kendisi ünlü bir tüccar ve arkeolog. 1872 yılında İlyada Destanı'ndan esinlenerek Troya Antik Kenti'ni buluyor. Kazılar sırasında köyümüzdeki evinde 10 yıl boyunca ikamet ediyor. Şu an burayı gerekli girişimler sonrası müze haline getiriyoruz. Nisan ayına kadar restorasyon çalışmaları devam edecek. Nisan ayından sonra da müze olarak açılacak. Kendisi bir tarihe ışık tuttu. Burası müze olarak açıldıktan sonra da köye ziyaretçi akını olacağını düşünüyoruz.”  Müze yapılaması için sponsor da bulan muhtarın bu ifadelerinden Heinrich Schliemann müzede nasıl bir hırsız olduğunun değil, nasıl “büyük bir arkeolog” olduğunun gösterileceğini anlıyoruz! Oysa Türkiye Cumhuriyeti Devleti Heinrich Schliemann bir hırsız olarak görüyor ve bugün Moskova Puşkin müzesinde bulunan eserleri geri almak için uluslararası mahkemelerde bu tezi kullanıyor. Bu işler böyle kolay mı oluyor? Başta Sayın Valimiz ve ilgililer bu konuya ivedilikle el atmalı yoksa çok garip bir durum ortaya çıkmak üzere…

Yazıya ifade bırak !