Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Koronayı Yenen Doktorun Hikayesi

Bu çetin günlerde, kara gelişmelerden ziyade beyaz haberleri vermek, güzellik ve incelikleri paylaşmak gerektiğini düşünüyorum. Bu haberlerin vatandaşlarımızın moral motivasyonunu bir nebzede olsa artıracağı görüşündeyim. Evet dünya çapında büyük bir salgın hastalık yaşanıyor bu gerçeğe tamamen kayıtsız kalmak, hiç yokmuş gibi davranmak elbette mümkün değildir. Lakin alınan önlemlere uyacak, tehlike karşısında çevremizi uyaracak, tedbiri elden bırakmayacağız. Bütün bunları yaparken, umutsuzluğa kapılmayacak, maneviyatımızı yüksek tutacağız.  Bugün koronavirüs salgınıyla en ön cephede savaşan sağlık çalışanlarımıza ait sonu mutlu biten bir hikâyeyi sizlerle paylaşacağım. Hikayemizin kahramanı Çanakkale Devlet Hastanesi Başhekimi Ufuk Tali. Tali geçtiğimiz günlerde korona virüsüne yakalandı. Virüsün nasıl bulaştığını, ilk öğrendiğinde ne yaptığını, ailesine bulaşmasının nasıl önüne geçtiğini ve tedavi sürecine dair detayları sizlerle paylaşacağım. Tali ile yaptığımız sohbeti YouTube kanalıma da yükledim izlemek isteyenler için linki buradadır; https://youtu.be/7STLC7NrhLs Ufuk Hoca’ya ilk sorum aldıkları onca tedbire rağmen hastalığın kendisine nasıl bulaştığı oldu? Hoca bu süreci çok detaylandırmak istemese de sohbetimizde altını çizdiği bir nokta aslında hastalığın nasıl bulaştığının ipuçlarını veriyordu. “Arkadaşlarımızla acilde, servislerde, polikliniklerde, yoğun bakımda sürekli olarak sahadayız….”  Ne diyelim odasına kapanıp, yöneticilik görevini iki evraka imza atmak olarak görenlere örnek olsun. Hastalığı kaptığını halsizlik, ağızda tat alma, koku kaybı belirtiler sonrası anlayan Ufuk Hoca yaptırdığı testin sonucunun pozitif çıkması sonucu hemen ilaç tedavisine başlıyor. Belirtilerin çok şiddetli olmaması sebebiyle enfeksiyon uzmanları tedavinin evde izole olarak yapılmasını tavsiye ediyorlar.  Hoca bu süreç başladığından beri dubleks olan evlerinin ikinci katında eşi ve çoğundan izole olarak yaşıyor. Hastalığı kaptığını öğrendiği gün ise komşularına ait olan hemen yanlarındaki daireye geçiyor. Bu kısmın altını özellikle çizmek istiyorum. Komşuları Ufuk Hocanın hastalığa yakalandığını basından öğreniyorlar ve hemen hocayla irtibata geçiyorlar, geçmiş olsun dileklerini iletiyorlar. Tedavinin evde izole bir şekilde olacağını öğrenen komşuları “biz zaten yaz aylarında daireyi kullanıyoruz, ev sizindir ailenizden uzağa bir yere gitmenize gerek yok, lütfen bizim evi kullanın” diyorlar. Hoca kabul ediyor ve ailesinden çok da uzağa gitmeden hemen yan dairede kalıyor. Mahalle dağıldı, komşuluk zayıfladı, itimat duygusu yara aldı diye umutsuzluğa düştüğümüz bu zamanda umutlarımızın yeniden yeşermesine sebep olan böyle insanlar da var hamdolsun… Hastalığın ilk 2-3 gün fazlasıyla hırpaladığını, ilaçların yan etkisinin zorladığını, bu süreçte biraz kilo verdiğini söyleyen Ufuk Hoca sigara ve alkol kullanmamasının hastalığı hafif sayılacak şekilde atlatmasında önemli bir payı olduğunun altını çiziyor.  “Bu süreçte psikolojisiniz nasıldı?” sorusuna ise hoca şöyle cevap veriyor. O dönemde vaka ve ölüm sayılarının bir hayli fazlaydı bunun da psikolojimi olumsuz etkileyebileceğini biliyordum. Bu yüzden televizyon, sosyal medya gibi araçlardan özelikle ilk bir hafta uzak durdum sonrasında zaten ilaçların yan etkisi azaldı ve iyileşme sürecim başladı.  14 günlük sürenin dolması ve testlerin de negatif çıkması üzerine Ufuk Hoca hemen hastanedeki görevine geri dönüyor ve kendi ifadesiyle “arkadaşlarımızla omuz omuza çalışmaya, çarpışmaya devam edeceğiz” diyor.  Hoca özellikle bir noktanın altını tekrar tekrar çiziyor; “Herkes benim kadar şanslı olmayabilir, bakanlığımızın açıkladığı tedbirlere harfiyen uymak önemli. Sigara ve alkol bu hastalığın daha ağır seyretmesine, Allah muhafaza ölümle bitmesinde önemli bir rol oynuyor…” Çarpışma deyince burada sizlere hatırlatmak istediğim bir konu var. Barış Pınarı Harekâtı sonrası Türkiye’nin dört bir yanından doktorlarımız gönüllü olarak bölgeye giderek, orada yaralı askerlerimizin tedavisinde yanlarında olmak için bakanlığa başvuruda bulundular. O isimlerden birisi de Ufuk Hoca idi…  Hocayla sohbetimizin son kısmında ise hastanede alınan önlemleri konuştuk. Çanakkale halkına teşekkür eden Ufuk Hoca, vatandaşların bilinçli davrandığını bu süreçte acil olmadığı sürece hastaneye gelmediklerini belirterek günlük ortalama 6 bin olan hasta sayısının 2 binlere düştüğün altını çiziyor.  Sohbetimizi daha detaylı olarak izlemek isterseniz, YouTube kanalımda yükledim izlemek Linki hemen buradadır: https://youtu.be/7STLC7NrhLs
Ekleme Tarihi: 28 Nisan 2020 - Salı

Koronayı Yenen Doktorun Hikayesi

Bu çetin günlerde, kara gelişmelerden ziyade beyaz haberleri vermek, güzellik ve incelikleri paylaşmak gerektiğini düşünüyorum. Bu haberlerin vatandaşlarımızın moral motivasyonunu bir nebzede olsa artıracağı görüşündeyim. Evet dünya çapında büyük bir salgın hastalık yaşanıyor bu gerçeğe tamamen kayıtsız kalmak, hiç yokmuş gibi davranmak elbette mümkün değildir. Lakin alınan önlemlere uyacak, tehlike karşısında çevremizi uyaracak, tedbiri elden bırakmayacağız. Bütün bunları yaparken, umutsuzluğa kapılmayacak, maneviyatımızı yüksek tutacağız. 

Bugün koronavirüs salgınıyla en ön cephede savaşan sağlık çalışanlarımıza ait sonu mutlu biten bir hikâyeyi sizlerle paylaşacağım. Hikayemizin kahramanı Çanakkale Devlet Hastanesi Başhekimi Ufuk Tali. Tali geçtiğimiz günlerde korona virüsüne yakalandı. Virüsün nasıl bulaştığını, ilk öğrendiğinde ne yaptığını, ailesine bulaşmasının nasıl önüne geçtiğini ve tedavi sürecine dair detayları sizlerle paylaşacağım. Tali ile yaptığımız sohbeti YouTube kanalıma da yükledim izlemek isteyenler için linki buradadır; https://youtu.be/7STLC7NrhLs

Ufuk Hoca’ya ilk sorum aldıkları onca tedbire rağmen hastalığın kendisine nasıl bulaştığı oldu? Hoca bu süreci çok detaylandırmak istemese de sohbetimizde altını çizdiği bir nokta aslında hastalığın nasıl bulaştığının ipuçlarını veriyordu. “Arkadaşlarımızla acilde, servislerde, polikliniklerde, yoğun bakımda sürekli olarak sahadayız….”  Ne diyelim odasına kapanıp, yöneticilik görevini iki evraka imza atmak olarak görenlere örnek olsun.

Hastalığı kaptığını halsizlik, ağızda tat alma, koku kaybı belirtiler sonrası anlayan Ufuk Hoca yaptırdığı testin sonucunun pozitif çıkması sonucu hemen ilaç tedavisine başlıyor. Belirtilerin çok şiddetli olmaması sebebiyle enfeksiyon uzmanları tedavinin evde izole olarak yapılmasını tavsiye ediyorlar. 

Hoca bu süreç başladığından beri dubleks olan evlerinin ikinci katında eşi ve çoğundan izole olarak yaşıyor. Hastalığı kaptığını öğrendiği gün ise komşularına ait olan hemen yanlarındaki daireye geçiyor. Bu kısmın altını özellikle çizmek istiyorum. Komşuları Ufuk Hocanın hastalığa yakalandığını basından öğreniyorlar ve hemen hocayla irtibata geçiyorlar, geçmiş olsun dileklerini iletiyorlar. Tedavinin evde izole bir şekilde olacağını öğrenen komşuları “biz zaten yaz aylarında daireyi kullanıyoruz, ev sizindir ailenizden uzağa bir yere gitmenize gerek yok, lütfen bizim evi kullanın” diyorlar. Hoca kabul ediyor ve ailesinden çok da uzağa gitmeden hemen yan dairede kalıyor. Mahalle dağıldı, komşuluk zayıfladı, itimat duygusu yara aldı diye umutsuzluğa düştüğümüz bu zamanda umutlarımızın yeniden yeşermesine sebep olan böyle insanlar da var hamdolsun…

Hastalığın ilk 2-3 gün fazlasıyla hırpaladığını, ilaçların yan etkisinin zorladığını, bu süreçte biraz kilo verdiğini söyleyen Ufuk Hoca sigara ve alkol kullanmamasının hastalığı hafif sayılacak şekilde atlatmasında önemli bir payı olduğunun altını çiziyor. 

“Bu süreçte psikolojisiniz nasıldı?” sorusuna ise hoca şöyle cevap veriyor. O dönemde vaka ve ölüm sayılarının bir hayli fazlaydı bunun da psikolojimi olumsuz etkileyebileceğini biliyordum. Bu yüzden televizyon, sosyal medya gibi araçlardan özelikle ilk bir hafta uzak durdum sonrasında zaten ilaçların yan etkisi azaldı ve iyileşme sürecim başladı. 

14 günlük sürenin dolması ve testlerin de negatif çıkması üzerine Ufuk Hoca hemen hastanedeki görevine geri dönüyor ve kendi ifadesiyle “arkadaşlarımızla omuz omuza çalışmaya, çarpışmaya devam edeceğiz” diyor. 

Hoca özellikle bir noktanın altını tekrar tekrar çiziyor; “Herkes benim kadar şanslı olmayabilir, bakanlığımızın açıkladığı tedbirlere harfiyen uymak önemli. Sigara ve alkol bu hastalığın daha ağır seyretmesine, Allah muhafaza ölümle bitmesinde önemli bir rol oynuyor…”

Çarpışma deyince burada sizlere hatırlatmak istediğim bir konu var. Barış Pınarı Harekâtı sonrası Türkiye’nin dört bir yanından doktorlarımız gönüllü olarak bölgeye giderek, orada yaralı askerlerimizin tedavisinde yanlarında olmak için bakanlığa başvuruda bulundular. O isimlerden birisi de Ufuk Hoca idi… 

Hocayla sohbetimizin son kısmında ise hastanede alınan önlemleri konuştuk. Çanakkale halkına teşekkür eden Ufuk Hoca, vatandaşların bilinçli davrandığını bu süreçte acil olmadığı sürece hastaneye gelmediklerini belirterek günlük ortalama 6 bin olan hasta sayısının 2 binlere düştüğün altını çiziyor. 

Sohbetimizi daha detaylı olarak izlemek isterseniz, YouTube kanalımda yükledim izlemek Linki hemen buradadır: https://youtu.be/7STLC7NrhLs

Yazıya ifade bırak !