Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Çevreciler Kimlerle El Ele Tutuştuklarını Biliyorlar mı?

Keşke çevrecilikle övünenler, çevreyi, doğayı, ağacı, denizi, sahili, dağı, ormanı, toprağı, taşı korumak için özenli, dikkatli olsa. İhtimam gösterse. Bütün ideolojik saplantılardan kurtulmuş sadece doğayı korumak için eylem koysa, slogan atsa direnç gösterse. Ne gezer..! Öyle ki hemen yanı başımızda Kazdağları eteklerinde yer alan CHP’li Küçükkuyu Beldesinde binlerce zeytin ağacı kesildi ve denize nazır villalar yapıldı! Bir tane çevrecinin sesinin çıktığını ne gördüm ne duydum. Ağaçlar kesildi, villalar dikildi artık geri dönüştürme ihtimali de yok…   Kazdağılarında zeytin ağaçlarının kesilerek villa yapılmasına ses çıkarmayan sözüm ona çevreciler, Kirazlı/Balaban’da Doğu Biga Madenciliğin ülke ekonomisi ve istihdamına büyük katkı sağlayacak Altın Madeni projesinde ise hiç susmuyorlar! Üstelik eksik, yanlış bilgilerle üstelik kimlerle el ele tutuştuklarını bilmeden konuşuyorlar.  Geçtiğimiz günlerde bir haber yapmış ve CHP İl Başkanlığının duyurarak sahiplendiği “Kazdağları için El Ele” programına HDP’li bir vekilin de katılacağını duyurmuş HDP Eşbaşkanı Buldan’ın “Şeffaf olmalı, açık olmalı, birlikte görüntü vermeli ve hiçbir şeyden korkmamalı” çağrısı Çanakkale’de karşılık mı buluyor diye sormuştum. HDP’li vekil Çanakkale’de ki programa katılacağını sosyal medya hesaplarından duyurmuştu. Haberimiz sonrası son dakika işi çıkan HDP’li vekil programa katılamadı! Arkasından CHP İl Başkanlığı adeta tutuştu “yok efendim, öyle değil de böyle” diye ardı ardına açıklamalar yaptı… Neden “ele ele tutuştukları” arkadaşlarını inkâr etmek zorunda kaldılar acaba… Orada çevre hassasiyetiyle bulunan, bulunmak isteyen CHP’lilere sormak isterim “kimlerle el ele tutuştuğunuzu biliyor musunuz? Şimdi yeni bir organizasyonla yüzde doksan dokuzu dışardan gelen, getirilen “çevreciler” 21 Temmuz’da sosyal medyada, 25 Temmuz’da İskele Meydanında, 26 Temmuz’da ise maden sahasında bir protesto gösterisi daha yapmayı planlıyorlar. Maden sahası civarındaki köylüler, şehirdeki turizmciler ve iş dünyası “Çanakkale Markası Hedef Alınıyor, Yetkililer Buna Dur Desin!” diyerek isyan ediyor ama bu kimseler halen daha arkalarına aldıkları “bilinmeyen desteklerle” protestolarına devam ediyorlar.  “Bilinmeyen destek” ifadesini özellikle kullandığımı belirtmek isterim. Maden sahası civarındaki bir köyün muhtarı anlatıyor; “Eylemciler arasında sıkça gördüğümüz Çanakkale’de ikamet eden bir kadın ile bir vesile ile oturduk. Kadına sordum işin gücün yok mu, ne işin var bunların arasında diye. Kadın işim burası, ben bu işten para alıyorum, sağolsun destek oluyorlar. Benim hasta annem var aldığım parayla da ona bakıyorum. Geçtiğimiz birkaç ay para alamadım çok sıkıntıya girdim…” Muhtar bu finansmanı yabancı bir vakfın sağladığını buna benzer birçok olay duyduğunu, şahit olduğunu söylüyor. Sanırım daha fazla bir şey demeye gerek yok… Çevre hassasiyetliyle orada bulunan kimselere bir kez daha sormak isterim “kimlerle el ele tutuştuğunuzu biliyor musunuz? Doğu Biga Madencilik Kirazlı/Balaban’da ki sahasında üretime geçebilecek duruma neredeyse gelmiş durumda. Şu anda devam eden herhangi bir davası yok, açılmış davaları da kazanmışlar, bekledikleri daha önce aldıkları ruhsat iznin yenilenmesi. İşin bu noktada tıkanmış olması ülkenin imajı açısından oldukça problemli bir durum olarak yorumluyorum. Çünkü Doğu Biga Madencilik, uluslararası piyasalarda işlem yapan Alamos Gold’a bağlı, Alamos Gold’un tüm izinleri almış olmasına rağmen iş yapamıyor olmasını gören yabancı yatırımcılar ülkemize yatırım yaparken acaba neler düşünürler? Yerli şirketlerin milyonlarca işsizi istihdam edecek kadar yatırım yapmaya ne takati ne de parası var. Bu koşullarda "Yabancı sermaye defolsun" demek, fildişi kulede oturup ahkam kesmekten başka bir şey olmaz… Şu kısma dikkatinizi çekerek bitirmek isterim. Firma yaptığı açıklamada bölgedeki projelerinde, yaklaşık yüzde 38’lik bir oranın Türkiye’ye kalacağını açıklamıştı. Şirketin, her üç projesinde altın üretimi gerçekleştirmesi durumunda Türkiye’ye 550 milyon doların üzerinde doğrudan katkı sağlanmış olacaktı. Yaklaşık 150 milyon dolar devlet hakkı ödemesi yapılacaktı. 66 Milyon dolar Orman İzin Bedeli Ödemesi, 76 milyon dolar çalışanlar üzerinden gelir vergisi ödemesi, 271 milyon dolar da vergi ödemesini içeriyor. 1 buçuk milyar dolarlık, brüt bir harcama ön görülüyor. Bunun Gayri Safi Yurt İçi Hâsılaya etkisi de 824 Milyon Dolar ilave anlamına geliyor. Projelerde, 219 Milyon Dolarlık da iş gücü geliri söz konusu. Doğrudan gelirlerin yüzde 50’si yerel makamlara ve il idaresine yüzde 50’si ise Hazineye aktarılacaktı. Dolayısıyla projeden elde edilecek gelirin yarısı, direk Çanakkale halkının yararına kullanılacaktı. Doğrudan, dolaylı ve tetiklenen katkılar birlikte değerlendirildiğinde, ortaya çıkacak ekonomik değerin yöre için çok önemli olacağı görülüyor. 
Ekleme Tarihi: 18 Temmuz 2020 - Cumartesi

Çevreciler Kimlerle El Ele Tutuştuklarını Biliyorlar mı?

Keşke çevrecilikle övünenler, çevreyi, doğayı, ağacı, denizi, sahili, dağı, ormanı, toprağı, taşı korumak için özenli, dikkatli olsa. İhtimam gösterse. Bütün ideolojik saplantılardan kurtulmuş sadece doğayı korumak için eylem koysa, slogan atsa direnç gösterse. Ne gezer..! Öyle ki hemen yanı başımızda Kazdağları eteklerinde yer alan CHP’li Küçükkuyu Beldesinde binlerce zeytin ağacı kesildi ve denize nazır villalar yapıldı! Bir tane çevrecinin sesinin çıktığını ne gördüm ne duydum. Ağaçlar kesildi, villalar dikildi artık geri dönüştürme ihtimali de yok…  

Kazdağılarında zeytin ağaçlarının kesilerek villa yapılmasına ses çıkarmayan sözüm ona çevreciler, Kirazlı/Balaban’da Doğu Biga Madenciliğin ülke ekonomisi ve istihdamına büyük katkı sağlayacak Altın Madeni projesinde ise hiç susmuyorlar! Üstelik eksik, yanlış bilgilerle üstelik kimlerle el ele tutuştuklarını bilmeden konuşuyorlar. 

Geçtiğimiz günlerde bir haber yapmış ve CHP İl Başkanlığının duyurarak sahiplendiği “Kazdağları için El Ele” programına HDP’li bir vekilin de katılacağını duyurmuş HDP Eşbaşkanı Buldan’ın “Şeffaf olmalı, açık olmalı, birlikte görüntü vermeli ve hiçbir şeyden korkmamalı” çağrısı Çanakkale’de karşılık mı buluyor diye sormuştum. HDP’li vekil Çanakkale’de ki programa katılacağını sosyal medya hesaplarından duyurmuştu. Haberimiz sonrası son dakika işi çıkan HDP’li vekil programa katılamadı! Arkasından CHP İl Başkanlığı adeta tutuştu “yok efendim, öyle değil de böyle” diye ardı ardına açıklamalar yaptı… Neden “ele ele tutuştukları” arkadaşlarını inkâr etmek zorunda kaldılar acaba… Orada çevre hassasiyetiyle bulunan, bulunmak isteyen CHP’lilere sormak isterim “kimlerle el ele tutuştuğunuzu biliyor musunuz?

Şimdi yeni bir organizasyonla yüzde doksan dokuzu dışardan gelen, getirilen “çevreciler” 21 Temmuz’da sosyal medyada, 25 Temmuz’da İskele Meydanında, 26 Temmuz’da ise maden sahasında bir protesto gösterisi daha yapmayı planlıyorlar. Maden sahası civarındaki köylüler, şehirdeki turizmciler ve iş dünyası “Çanakkale Markası Hedef Alınıyor, Yetkililer Buna Dur Desin!” diyerek isyan ediyor ama bu kimseler halen daha arkalarına aldıkları “bilinmeyen desteklerle” protestolarına devam ediyorlar. 

“Bilinmeyen destek” ifadesini özellikle kullandığımı belirtmek isterim. Maden sahası civarındaki bir köyün muhtarı anlatıyor; “Eylemciler arasında sıkça gördüğümüz Çanakkale’de ikamet eden bir kadın ile bir vesile ile oturduk. Kadına sordum işin gücün yok mu, ne işin var bunların arasında diye. Kadın işim burası, ben bu işten para alıyorum, sağolsun destek oluyorlar. Benim hasta annem var aldığım parayla da ona bakıyorum. Geçtiğimiz birkaç ay para alamadım çok sıkıntıya girdim…” Muhtar bu finansmanı yabancı bir vakfın sağladığını buna benzer birçok olay duyduğunu, şahit olduğunu söylüyor. Sanırım daha fazla bir şey demeye gerek yok… Çevre hassasiyetliyle orada bulunan kimselere bir kez daha sormak isterim “kimlerle el ele tutuştuğunuzu biliyor musunuz?

Doğu Biga Madencilik Kirazlı/Balaban’da ki sahasında üretime geçebilecek duruma neredeyse gelmiş durumda. Şu anda devam eden herhangi bir davası yok, açılmış davaları da kazanmışlar, bekledikleri daha önce aldıkları ruhsat iznin yenilenmesi. İşin bu noktada tıkanmış olması ülkenin imajı açısından oldukça problemli bir durum olarak yorumluyorum. Çünkü Doğu Biga Madencilik, uluslararası piyasalarda işlem yapan Alamos Gold’a bağlı, Alamos Gold’un tüm izinleri almış olmasına rağmen iş yapamıyor olmasını gören yabancı yatırımcılar ülkemize yatırım yaparken acaba neler düşünürler? Yerli şirketlerin milyonlarca işsizi istihdam edecek kadar yatırım yapmaya ne takati ne de parası var. Bu koşullarda "Yabancı sermaye defolsun" demek, fildişi kulede oturup ahkam kesmekten başka bir şey olmaz…

Şu kısma dikkatinizi çekerek bitirmek isterim. Firma yaptığı açıklamada bölgedeki projelerinde, yaklaşık yüzde 38’lik bir oranın Türkiye’ye kalacağını açıklamıştı. Şirketin, her üç projesinde altın üretimi gerçekleştirmesi durumunda Türkiye’ye 550 milyon doların üzerinde doğrudan katkı sağlanmış olacaktı. Yaklaşık 150 milyon dolar devlet hakkı ödemesi yapılacaktı. 66 Milyon dolar Orman İzin Bedeli Ödemesi, 76 milyon dolar çalışanlar üzerinden gelir vergisi ödemesi, 271 milyon dolar da vergi ödemesini içeriyor. 1 buçuk milyar dolarlık, brüt bir harcama ön görülüyor. Bunun Gayri Safi Yurt İçi Hâsılaya etkisi de 824 Milyon Dolar ilave anlamına geliyor. Projelerde, 219 Milyon Dolarlık da iş gücü geliri söz konusu. Doğrudan gelirlerin yüzde 50’si yerel makamlara ve il idaresine yüzde 50’si ise Hazineye aktarılacaktı. Dolayısıyla projeden elde edilecek gelirin yarısı, direk Çanakkale halkının yararına kullanılacaktı. Doğrudan, dolaylı ve tetiklenen katkılar birlikte değerlendirildiğinde, ortaya çıkacak ekonomik değerin yöre için çok önemli olacağı görülüyor. 

Yazıya ifade bırak !