Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Çanakkale Belediyesi Bürokrasinin Esiri Olmuş

On yılı aşkın bir süredir belediye meclis toplantılarını takip ediyorum genelde aynı tablo yaşanıyor. CHP yönetiminde olan Çanakkale Belediyesi özellikle AK Parti grubu tarafından birçok konuda eleştiriliyor, bundan daha doğal bir şey de olamaz sanırım. Herkes görevini yapıyor… Aslında bu eleştirilerden faydalanmaya bakmak gerekiyor. Çünkü isabetli eleştiri, hakkaniyetli itiraz, nice yanlıştan dönülmesini sağlar, sağlamıştır. Nihayetinde, göz kendisini göremez. Hata insana mahsustur. Maalesef bizde öyle olmuyor ve hararetli polemikler yaşanıyor. Geçtiğimiz toplantıda da benzer bir tablo vardı. AK Parti Grubu adına konuşan Esra Yüksel birçok konuda eleştirilerde bulundu. En sert eleştirilerini ise depreme dayanıksız olan ve belediyenin 2013 yılından bu yana çeşitli gerekçelerle çözüm üretemediği Sosyal Konutlar meselesi üzerine yaptı, daha doğrusu yapmaya çalıştı. Çünkü toplantıyı yöneten, belediye başkanı Ülgür Gökhan sürekli olarak Yüksel’e müdahale etti. Bu durum normal değil çünkü Gökhan, başkan sıfatıyla toplantıyı yöneten kişi olarak herkesten daha sorumlu davranmak zorunda. Duydukları hoşuna gitmeyebilir, söylenenler doğru da olmayabilir ama hatibin sözünü bitirmesini beklemesi gerekir. Sonrasında şerh düştüğü konulara açıklık getirir ve takdiri kamuoyuna bırakır olması gereken budur!  Gelelim Sosyal Konutlar meselesine Gökhan toplantının açılış konuşmasını yaparken Sosyal Konutlarla ilgili 2013 yılından bugüne neler yaptıklarını anlattı. Sosyal konutların dönüşümü orada yaşayan vatandaşlardan para almadan yapabilmelerinin tek çözümünün hazırladıkları çok katlı projeyi hayata geçirerek olabileceğinin altını çizerek, “bakanlık aslında bize diyor ki ‘İki de bir riskli alan deyip durma, mevcut yapılar belli, sen bunları tek tek yık, sonra yap” Bende diyorum ki; buyursun gelsin bir müteahhit, 5 katı 8’e çıkartalım tek tek dönüştürsünler. İnşaat sektörü zafiyet içerisinde. Oradaki insanları da daha fazla bekletme şansı yok. TOKİ mi gelir başkası mı gelir bilmiyorum. Ankara’dan. Vatandaşta kusura bakmayacak TOKİ’ye para verebilen verir, veremeyen parasını alıp çıkacak. Biz elimizden geleni yaptık. Belediye olarak tek tek yıkıp yeniden yapma imkânımız yok. Bülent Turan ile görüşmek istiyorum, konuyla ilgili görüşüp bakanlığa gideriz. Belediye hiçbir şey yapmadı demek yalan yanlış işlerdir. Nasıl yaparız, bakanlıkta bize nasıl yol gösterirler bunları değerlendireceğiz” ifadelerini kullandı. “Belediye hiçbir şey yapmadı demek yalan yanlış işlerdir” ifadesinin altını özellikle çizmek isterim. Çünkü kimse belediyeye “hiçbir şey yapmadı!” demiyor. Sadece sorunu çözmek için “doğru hamleleri yapmadın” diyerek eleştiriyor. Öyle ki Esra Yüksel, “2 yıllık meclis üyesiyiz. Her fırsatta kentimizdeki riskli yapı stokunu gündeme getiriyoruz. 2013’de başladı, geldiğimiz noktada yapılan toplantı tutanakları ve yazışmalar dışında elde bir şey yok. Geldiğimiz nokta TOKİ yapsaydı… Bu süreçte ‘Benim projem’ dediniz, sahiplediniz ki; biz bu konuyu siyasi polemiklerle gölgelemek istemiyoruz. Bakandan bahsettiniz ben sizin yerinizde olsam 2 Nisan da dosyalarımı alıp bakana giderdim. Bülent Turan’la görüştünüz, hiçbir zaman Sosyal Konutlar konusu gündeminizde değildi” diyor, haklıda…  Gökhan, konuyu Turan’a açmama gerekçesini ise “süreç işliyordu” diyerek savunuyor. Belki de kolayına geliyor! Çünkü Sarıçay dahil olmak üzere birçok konu gündeme geldiğinde başkan, gün gün yazışmaları ortaya koyuyor ve aslında belediyenin bürokrasiye nasıl esir düştüğünü anlatıyor! Takdir kamuoyunun ama başkan bazen Türkiye’de yaşadığını unutuyor sanırım... Maalesef ülkemizde ki halen daha en büyük sorun bürokrasidir, Ankara’da ki vekillerin iş yükünün çoğunu da bu bürokratik işleri çözmek ve hızlandırmak oluşturuyor. Hiçbir şey için geç değil tek yapmamız gereken, “haklılığımızdan iki tutam kesip kurban etmek!” Halkın Cebinden Boşu Boşuna Çıkan 30 Milyon Onları Rahatsız Etmemiş! Son olarak meclis toplantısıyla ilgili bir notumu daha paylaşıp bitirmek isterim. AK Parti Grubu belediye binasının ihalesi konusunda tek kelime etmedi. Öyle ki Çanakkale Belediyesi Yönetimi vadettiği gibi hizmet binasını 2018 yılında bitirmiş olsaydı, yeni bir ihale daha yapmak zorunda kalmayacaktı ve halkın cebinden 30 milyon lira daha fazla para çıkmayacaktı. Ne diyelim AK Partili meclis üyeleri vatandaşın cebinden 30 milyon lira boşu boşu para çıkmasından rahatsız olmamışlar demek ki… Ama rahatsız olan birisi vardı MHP Meclis Üyesi Evren Yalçın konuşmasında açıkça ifade etti, “Çanakkale Belediyesi, yeni hizmet binası işini yıllar önce becerebilseydi halkın cebinden 30 milyon lira boşuna çıkmayacaktı!” dedi. Yalçın konuşmasında başkan Gökhan’ı da toplantıyı yönetme tarzından dolayı da eleştirdi ve Esra Yüksel’e olan tavrı doğru bulmadığını belirterek Yüksel’e sahip çıktı. Ve son söz: Eleştiri ile düşmanlığı birbirinden ayıran temel fark, niyettir. Şahsi hesaplar, hırslar, ihtiraslar, kıskançlıklar, eleştirinin çıkış noktası olmamalıdır. Olursa, ortaya sağlıksız, hastalıklı metinler çıkar. Eleştirinin amacı yaralamak veya yaranmak değil, onarmaktır…
Ekleme Tarihi: 06 Kasım 2020 - Cuma

Çanakkale Belediyesi Bürokrasinin Esiri Olmuş

On yılı aşkın bir süredir belediye meclis toplantılarını takip ediyorum genelde aynı tablo yaşanıyor. CHP yönetiminde olan Çanakkale Belediyesi özellikle AK Parti grubu tarafından birçok konuda eleştiriliyor, bundan daha doğal bir şey de olamaz sanırım. Herkes görevini yapıyor… Aslında bu eleştirilerden faydalanmaya bakmak gerekiyor. Çünkü isabetli eleştiri, hakkaniyetli itiraz, nice yanlıştan dönülmesini sağlar, sağlamıştır. Nihayetinde, göz kendisini göremez. Hata insana mahsustur. Maalesef bizde öyle olmuyor ve hararetli polemikler yaşanıyor. Geçtiğimiz toplantıda da benzer bir tablo vardı. AK Parti Grubu adına konuşan Esra Yüksel birçok konuda eleştirilerde bulundu. En sert eleştirilerini ise depreme dayanıksız olan ve belediyenin 2013 yılından bu yana çeşitli gerekçelerle çözüm üretemediği Sosyal Konutlar meselesi üzerine yaptı, daha doğrusu yapmaya çalıştı. Çünkü toplantıyı yöneten, belediye başkanı Ülgür Gökhan sürekli olarak Yüksel’e müdahale etti. Bu durum normal değil çünkü Gökhan, başkan sıfatıyla toplantıyı yöneten kişi olarak herkesten daha sorumlu davranmak zorunda. Duydukları hoşuna gitmeyebilir, söylenenler doğru da olmayabilir ama hatibin sözünü bitirmesini beklemesi gerekir. Sonrasında şerh düştüğü konulara açıklık getirir ve takdiri kamuoyuna bırakır olması gereken budur! 

Gelelim Sosyal Konutlar meselesine Gökhan toplantının açılış konuşmasını yaparken Sosyal Konutlarla ilgili 2013 yılından bugüne neler yaptıklarını anlattı. Sosyal konutların dönüşümü orada yaşayan vatandaşlardan para almadan yapabilmelerinin tek çözümünün hazırladıkları çok katlı projeyi hayata geçirerek olabileceğinin altını çizerek, “bakanlık aslında bize diyor ki ‘İki de bir riskli alan deyip durma, mevcut yapılar belli, sen bunları tek tek yık, sonra yap” Bende diyorum ki; buyursun gelsin bir müteahhit, 5 katı 8’e çıkartalım tek tek dönüştürsünler. İnşaat sektörü zafiyet içerisinde. Oradaki insanları da daha fazla bekletme şansı yok. TOKİ mi gelir başkası mı gelir bilmiyorum. Ankara’dan. Vatandaşta kusura bakmayacak TOKİ’ye para verebilen verir, veremeyen parasını alıp çıkacak. Biz elimizden geleni yaptık. Belediye olarak tek tek yıkıp yeniden yapma imkânımız yok. Bülent Turan ile görüşmek istiyorum, konuyla ilgili görüşüp bakanlığa gideriz. Belediye hiçbir şey yapmadı demek yalan yanlış işlerdir. Nasıl yaparız, bakanlıkta bize nasıl yol gösterirler bunları değerlendireceğiz” ifadelerini kullandı.

Belediye hiçbir şey yapmadı demek yalan yanlış işlerdir” ifadesinin altını özellikle çizmek isterim. Çünkü kimse belediyeye “hiçbir şey yapmadı!” demiyor. Sadece sorunu çözmek için “doğru hamleleri yapmadın” diyerek eleştiriyor. Öyle ki Esra Yüksel, “2 yıllık meclis üyesiyiz. Her fırsatta kentimizdeki riskli yapı stokunu gündeme getiriyoruz. 2013’de başladı, geldiğimiz noktada yapılan toplantı tutanakları ve yazışmalar dışında elde bir şey yok. Geldiğimiz nokta TOKİ yapsaydı… Bu süreçte ‘Benim projem’ dediniz, sahiplediniz ki; biz bu konuyu siyasi polemiklerle gölgelemek istemiyoruz. Bakandan bahsettiniz ben sizin yerinizde olsam 2 Nisan da dosyalarımı alıp bakana giderdim. Bülent Turan’la görüştünüz, hiçbir zaman Sosyal Konutlar konusu gündeminizde değildi” diyor, haklıda… 

Gökhan, konuyu Turan’a açmama gerekçesini ise “süreç işliyordu” diyerek savunuyor. Belki de kolayına geliyor! Çünkü Sarıçay dahil olmak üzere birçok konu gündeme geldiğinde başkan, gün gün yazışmaları ortaya koyuyor ve aslında belediyenin bürokrasiye nasıl esir düştüğünü anlatıyor! Takdir kamuoyunun ama başkan bazen Türkiye’de yaşadığını unutuyor sanırım... Maalesef ülkemizde ki halen daha en büyük sorun bürokrasidir, Ankara’da ki vekillerin iş yükünün çoğunu da bu bürokratik işleri çözmek ve hızlandırmak oluşturuyor. Hiçbir şey için geç değil tek yapmamız gereken, “haklılığımızdan iki tutam kesip kurban etmek!”

Halkın Cebinden Boşu Boşuna Çıkan 30 Milyon Onları Rahatsız Etmemiş!

Son olarak meclis toplantısıyla ilgili bir notumu daha paylaşıp bitirmek isterim. AK Parti Grubu belediye binasının ihalesi konusunda tek kelime etmedi. Öyle ki Çanakkale Belediyesi Yönetimi vadettiği gibi hizmet binasını 2018 yılında bitirmiş olsaydı, yeni bir ihale daha yapmak zorunda kalmayacaktı ve halkın cebinden 30 milyon lira daha fazla para çıkmayacaktı. Ne diyelim AK Partili meclis üyeleri vatandaşın cebinden 30 milyon lira boşu boşu para çıkmasından rahatsız olmamışlar demek ki… Ama rahatsız olan birisi vardı MHP Meclis Üyesi Evren Yalçın konuşmasında açıkça ifade etti, “Çanakkale Belediyesi, yeni hizmet binası işini yıllar önce becerebilseydi halkın cebinden 30 milyon lira boşuna çıkmayacaktı!” dedi. Yalçın konuşmasında başkan Gökhan’ı da toplantıyı yönetme tarzından dolayı da eleştirdi ve Esra Yüksel’e olan tavrı doğru bulmadığını belirterek Yüksel’e sahip çıktı.

Ve son söz: Eleştiri ile düşmanlığı birbirinden ayıran temel fark, niyettir. Şahsi hesaplar, hırslar, ihtiraslar, kıskançlıklar, eleştirinin çıkış noktası olmamalıdır. Olursa, ortaya sağlıksız, hastalıklı metinler çıkar. Eleştirinin amacı yaralamak veya yaranmak değil, onarmaktır…

Yazıya ifade bırak !