Kamil Ali Aşkın
Köşe Yazarı
Kamil Ali Aşkın
 

Dijital Duruşma Candır

Bir haber sitesinde Adalet Bakanına atfen, “ avukatlar bürolarında duruşmalara katılabilecek ” haberini görünce heyecanlandım. https://www.hukukihaber.net/gundem/adalet-bakani-gul-avukatlar-burolarinda-durusmalara-katilabilecek-h433271.html Zira uzun zamandır, düşündüğüm ve yakın çevremle de paylaştığım bir konudur, dijital ortamdan duruşma takibi yapmak. Geçmişi çok eski olmasa da artık UYAP diye bir sistemimiz var. https://www.uyap.gov.tr/Tarihce Bu sistem, bizlere adliyeye gitmeden dava açmak dâhil nerede ise her türlü işlemi yapmaya imkân sağlamaktadır. Laf aramızda UYAP sistemi, yaşadığımız kentin adliyesinde devreye girdiğinde,  tereddütsüz uygulamaya ilk başlayan avukat olarak devamlı övünürüm. Bu sistem sayesinde, duruşmaların da dijital ortamda yapılabilecek olmasına ilişkin haber, benim için sevindirici. Metrekarenin Büyüklüğü Adalet Kavramının Büyüklüğü İle Doğru Orantılı Değildir… Yine haber içeriğindeki Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün; “ Ankara’da yeni yapılacak adliye ile birlikte 6 farklı noktada yürütülen adalet hizmetlerinin tek çatı altına toplanacağını ve Ankara, Cumhuriyetimizin 100. yılında, hem Başkent olmanın hem de adalet kavramının ağırlığına ve şanına yakışan bir adliye kampüsüne kavuşmuş olacak. ” beyanı ile başkent Ankara’da yapılacak adliye binasının 500 bin metrekare kapalı alana sahip olacağına ilişkin bilgi üzerine, derin derin düşündüm. Bu yazıyı kaleme alırken yaptığım araştırmada; İstanbul’un Avrupa yakasında bulunan Çağlayan Adliyesinin, 343 bin metrekare kapalı alanla bina bakımından Avrupanın en büyük, http://www.istanbul.adalet.gov.tr/index.php?s=adaletsarayi yine İstanbul’un Anadolu yakasında bulunan Anadolu Adliyesinin de 360 bin metrekare kapalı alanla bina bakımından dünyanın en büyük adliyesi olduğunu öğrendim. http://www.istanbulanadolu.adalet.gov.tr/adliyemiz.php Demek ki başkent Ankara’da yapılması planlanan adliye binası, adliye binası büyüklüğü bakımından yeni bir rekora imza atacak. Ancak, adliye binalarının metrekare büyüklüğü, adalet kavramının ağırlığına ve şanına tek başına katkı sağlamıyor maalesef. Adalet kavramı, o binalarda karar vermekle görevli yargıçların, iddia etmekle görevli savcıların, karar veren yargıçlara ve iddia eden savcılara yardımcı olan personelin, savunma yapan avukatların, işlerini iyi yapmaları durumunda, ağırlığını ve şanını muhafaza edebilir. Aslında bunu başaracak teorik bilgi, Adalet kavramının hakkını verecek unsurlarımızda tek tek var. Eksikliğimiz ise, asırlar boyu kökleşmiş uygulamalara ilişkin teorik bilgiyi, önüne gelen somut olaya uygularken, karşılaştığı sübjektif engellere Adalet kavramının hakkını verecek unsurlarımızın teslim olmasıdır. Ülkemizde buna ışık tutacak teorik objektif bilgi var, bu objektif bilgi ile donanımlı yetişmiş, yetkin unsurlar var, mevzuat var. Çoğunluk  uygulaması ise subjektif ve duygusal. Gelelim, dijital duruşma mevzuuna… Hukukumuzda, Ceza Muhakemesinde Ses Ve Görüntü Bilişim Sisteminin Kullanılması Hakkında Yönetmelikle, şimdilik ceza hukuku davalarında dijital duruşma adını verdiğim, bu uygulama kısmen vardır ve yürürlüktedir. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2011/09/20110920-4.htm Bu uygulamanın, avukatların adliye binasına gitmeden, duruşmaları takip etmelerini sağlayacak şekilde genişletilip, geliştirilmesi bence de yerinde ve beklediğim, olması gereken bir uygulamadır. Madem yakın gelecekte, duruşmalar dijital ortama taşınacak, o zaman bu kadar büyük Adliye binaları yapmanın da gereği kalmayacak demektir. Böylece daha küçük, ulaşılabilir, duruşma salonları azaltılmış, adliye binaları yeterli olacaktır. Bu arada dijital altyapı daha da güçlendirilmelidir. Yazıyı kaleme alırken, dijital duruşma uygulamasına ilişkin Adalet Bakanlığının çalışmalarına ilk itirazın, Mersin Baro Başkanından  “ Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün açıklamasına göre, yeni yargı paketinde yer alan düzenlemede, avukatlar adliyeye gitmeden bürolardan duruşmalara katılabilecek deniliyor. Teknoloji gerçekten güzel, hayatımızı kolaylaştıran yönleri var. Ancak bu hususun iyi irdelenmesi gerekiyor. Adliyelerde başlayan kısıtlı alan, avukatın girebildiği alanların birer birer kapatılması, avukatların sistemde izole edilmesine yönelik girişimler, şu an en çok tartışılan husus iken bu yeni düzenleme acaba avukatları sistemin ve adliyelerin dışına çıkarma, yargılama sujesi olmaktan çıkarma anlamına da gelebilir ” beyanı ile geldiğini tespit ettim. https://www.hukukihaber.net/mesleki-hukuk/yeni-duzenleme-avukatlari-izole-eder-h433295.html Mersin Baro başkanının itirazlarını bu konu üzerinden yapmasına iştirak etmem mümkün değil. Yeni yapılan adliye binalarında başlayan kısıtlı alan uygulaması, sadece avukatların değil vatandaşların da girebildiği alanların kapatılması, yeni adliye binalarında ulaşılmaz alanlar oluşturulması, bence halktan uzaklaşmanın somut göstergesi olup, bu haber üzerinden değil, başka etik değerler üzerinden tartışılması gereken konudur. Avukatların yargılama süjesi olmaktan fiilen çıkmaması için Baroların yapması gereken çalışmalar ise Mersin Baro Başkanının yaptığı gibi iyi niyetli olduğunu düşündüğüm fakat kısır itirazlar değil, mesleğin onuruna uygun düzenlemelerin yapılmasına yardımcı olmaktır. Hukukun içinde, sorumluluk bilinci ile en önemlisi sevgi ile kalın…
Ekleme Tarihi: 04 Kasım 2019 - Pazartesi

Dijital Duruşma Candır

Bir haber sitesinde Adalet Bakanına atfen, “ avukatlar bürolarında duruşmalara katılabilecek ” haberini görünce heyecanlandım. https://www.hukukihaber.net/gundem/adalet-bakani-gul-avukatlar-burolarinda-durusmalara-katilabilecek-h433271.html Zira uzun zamandır, düşündüğüm ve yakın çevremle de paylaştığım bir konudur, dijital ortamdan duruşma takibi yapmak.

Geçmişi çok eski olmasa da artık UYAP diye bir sistemimiz var. https://www.uyap.gov.tr/Tarihce Bu sistem, bizlere adliyeye gitmeden dava açmak dâhil nerede ise her türlü işlemi yapmaya imkân sağlamaktadır. Laf aramızda UYAP sistemi, yaşadığımız kentin adliyesinde devreye girdiğinde,  tereddütsüz uygulamaya ilk başlayan avukat olarak devamlı övünürüm. Bu sistem sayesinde, duruşmaların da dijital ortamda yapılabilecek olmasına ilişkin haber, benim için sevindirici.

Metrekarenin Büyüklüğü Adalet Kavramının Büyüklüğü İle Doğru Orantılı Değildir…

Yine haber içeriğindeki Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün; “ Ankara’da yeni yapılacak adliye ile birlikte 6 farklı noktada yürütülen adalet hizmetlerinin tek çatı altına toplanacağını ve Ankara, Cumhuriyetimizin 100. yılında, hem Başkent olmanın hem de adalet kavramının ağırlığına ve şanına yakışan bir adliye kampüsüne kavuşmuş olacak. ” beyanı ile başkent Ankara’da yapılacak adliye binasının 500 bin metrekare kapalı alana sahip olacağına ilişkin bilgi üzerine, derin derin düşündüm.

Bu yazıyı kaleme alırken yaptığım araştırmada; İstanbul’un Avrupa yakasında bulunan Çağlayan Adliyesinin, 343 bin metrekare kapalı alanla bina bakımından Avrupanın en büyük, http://www.istanbul.adalet.gov.tr/index.php?s=adaletsarayi yine İstanbul’un Anadolu yakasında bulunan Anadolu Adliyesinin de 360 bin metrekare kapalı alanla bina bakımından dünyanın en büyük adliyesi olduğunu öğrendim. http://www.istanbulanadolu.adalet.gov.tr/adliyemiz.php Demek ki başkent Ankara’da yapılması planlanan adliye binası, adliye binası büyüklüğü bakımından yeni bir rekora imza atacak.

Ancak, adliye binalarının metrekare büyüklüğü, adalet kavramının ağırlığına ve şanına tek başına katkı sağlamıyor maalesef. Adalet kavramı, o binalarda karar vermekle görevli yargıçların, iddia etmekle görevli savcıların, karar veren yargıçlara ve iddia eden savcılara yardımcı olan personelin, savunma yapan avukatların, işlerini iyi yapmaları durumunda, ağırlığını ve şanını muhafaza edebilir.

Aslında bunu başaracak teorik bilgi, Adalet kavramının hakkını verecek unsurlarımızda tek tek var. Eksikliğimiz ise, asırlar boyu kökleşmiş uygulamalara ilişkin teorik bilgiyi, önüne gelen somut olaya uygularken, karşılaştığı sübjektif engellere Adalet kavramının hakkını verecek unsurlarımızın teslim olmasıdır. Ülkemizde buna ışık tutacak teorik objektif bilgi var, bu objektif bilgi ile donanımlı yetişmiş, yetkin unsurlar var, mevzuat var. Çoğunluk  uygulaması ise subjektif ve duygusal.

Gelelim, dijital duruşma mevzuuna…

Hukukumuzda, Ceza Muhakemesinde Ses Ve Görüntü Bilişim Sisteminin Kullanılması Hakkında Yönetmelikle, şimdilik ceza hukuku davalarında dijital duruşma adını verdiğim, bu uygulama kısmen vardır ve yürürlüktedir. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2011/09/20110920-4.htm

Bu uygulamanın, avukatların adliye binasına gitmeden, duruşmaları takip etmelerini sağlayacak şekilde genişletilip, geliştirilmesi bence de yerinde ve beklediğim, olması gereken bir uygulamadır.

Madem yakın gelecekte, duruşmalar dijital ortama taşınacak, o zaman bu kadar büyük Adliye binaları yapmanın da gereği kalmayacak demektir. Böylece daha küçük, ulaşılabilir, duruşma salonları azaltılmış, adliye binaları yeterli olacaktır. Bu arada dijital altyapı daha da güçlendirilmelidir.

Yazıyı kaleme alırken, dijital duruşma uygulamasına ilişkin Adalet Bakanlığının çalışmalarına ilk itirazın, Mersin Baro Başkanından  “ Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün açıklamasına göre, yeni yargı paketinde yer alan düzenlemede, avukatlar adliyeye gitmeden bürolardan duruşmalara katılabilecek deniliyor. Teknoloji gerçekten güzel, hayatımızı kolaylaştıran yönleri var. Ancak bu hususun iyi irdelenmesi gerekiyor. Adliyelerde başlayan kısıtlı alan, avukatın girebildiği alanların birer birer kapatılması, avukatların sistemde izole edilmesine yönelik girişimler, şu an en çok tartışılan husus iken bu yeni düzenleme acaba avukatları sistemin ve adliyelerin dışına çıkarma, yargılama sujesi olmaktan çıkarma anlamına da gelebilir ” beyanı ile geldiğini tespit ettim. https://www.hukukihaber.net/mesleki-hukuk/yeni-duzenleme-avukatlari-izole-eder-h433295.html

Mersin Baro başkanının itirazlarını bu konu üzerinden yapmasına iştirak etmem mümkün değil. Yeni yapılan adliye binalarında başlayan kısıtlı alan uygulaması, sadece avukatların değil vatandaşların da girebildiği alanların kapatılması, yeni adliye binalarında ulaşılmaz alanlar oluşturulması, bence halktan uzaklaşmanın somut göstergesi olup, bu haber üzerinden değil, başka etik değerler üzerinden tartışılması gereken konudur.

Avukatların yargılama süjesi olmaktan fiilen çıkmaması için Baroların yapması gereken çalışmalar ise Mersin Baro Başkanının yaptığı gibi iyi niyetli olduğunu düşündüğüm fakat kısır itirazlar değil, mesleğin onuruna uygun düzenlemelerin yapılmasına yardımcı olmaktır.

Hukukun içinde, sorumluluk bilinci ile en önemlisi sevgi ile kalın…

Yazıya ifade bırak !