Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Rusya, Ukrayna Krizinde Konuşulmayan Bir Konu Var "Ekmek"

Rusya ile Batı dünyası arasındaki Ukrayna krizi tırmanırken, olası bir çatışmadan en fazla etkilenecek ülkelerden biri maalesef Türkiye olacak. Doğal gaz ihtiyacımızın yaklaşık yüzde 40’ını, petrol ihtiyacımızın ise yüzde 25’ini Rusya’dan ithal ediyoruz. Enerjide dışa bağımlıyız kısa vadede bu konuda yapacak çok fazla bir şey de yok. Rusya ile ilişkiler enerji ve güvenlik (S400’ler) üzerinden konuşuluyor. Fakat konuşulmayan bir konu daha var… Türkiye, tarım ürünlerinde de her geçen yıl Rusya’ya daha bağımlı hale geliyor. Türkiye, Çin’i bile geride bırakarak 2021 yılında Rusya’dan en fazla tarımsal ürün ithal eden ülke oldu. Rusya’dan yapılan ithalatta “stratejik ürün” olarak tanımlanan buğday öne çıkıyor.  Kısmen kuraklığın da etkisiyle ülkemizde tarım üretimi adeta eriyor. 2020 yılıyla kıyaslandığında Çavdarda %32, Arpada %30, Kırmızı Mercimekte %30, Nohutta %24, Şeker Pancarında %20, Yulaf da %12 un ve ekmeğin ana üretim maddesi olan Buğday üretimindeyse %14 düşüş yaşandı. (TUİK) Tarımdaki üretim kayıplarımızdan dolayı bu alandaki ithalatımızda özellikle son 5 yılda çok büyük artışlar yaşandı. Buğday, arpa, darı, çavdar, mısır gibi un yapmaya yarayan ürünlerden oluşan hububat ithalatı 2016 yılında 1,4 milyar dolar olarak gerçekleşirken 2021 yılında hububat ithalatı 4 milyar doları aştı. Özellikle tarımda en stratejik ürün olarak tanımlanan Buğdayda ki ithalat artışı dikkat çekici seviyeye gelmiş durumda. 2016 yılında 22,6 milyon tonluk buğday üretimi 2021 yılında 19 milyon tona kadar gerilerken aynı dönemde Buğday ithalatı 4,1 milyondan 10,8 milyon tona çıkarak rekor kırdı. (TUİK) Böylelikle Türkiye buğday ihtiyacının yaklaşık yarısını ithalat yoluyla karşılamaya başladı.  Peki ülkemizin başta buğday olmak üzere tarımsal ürünlerde Rusya’ya bağımlılığı nasıl riskler barındırıyor? Anavatanı, Anadolu olan bir tohumla ilgili ithalatçı hale gelmiş olmamız kimse kusura bakmasın uygulanan yanlış tarım politikalarının bir sonucudur. Ukrayna, Rusya arasındaki olası bir savaş Türkiye’de ekmek fiyatlarını etkiler. Ekmeklik ununun fiyatı 350’yi, pasta, açma, poğaçada kullanılan unun 400 lirayı aştığı böyle bir dönemde fiyatların nerelere gideceğini varın siz düşünün. Ekmek fiyatları neden artıyor, yeni zamlar neden kaçınılmaz sorularının cevabı sanırım kafamızda daha bir netleşti sanırım.  Bir yandan Rusya’dan tarım ürünleri ithalatı artarken diğer yandan üretim için Türkiye yerine Rusya’yı seçen yerli üreticilerinde sayısı artıyor. Üreticiler son yıllarda artan enerji ve işgücü maliyetlerinin de etkisiyle Rusya’da un fabrikası kurmaya başladı. (Taban Gıda). Tarım ürünleri son 5 yıldır Rusya’ya silah satışından daha fazla gelir sağlıyor. Rusya tarım bakanlığı 2030 yılına kadar Rusya’dan, Türkiye’ye tarım ürünlerinin satışının 5 milyar doları aşmasını bekliyor.  “Efendim biz buğdayı ithal edip un yapıyoruz sonrada makarna yapıyoruz yurtdışına satıyoruz” diyen arkadaşlarımız olacaktır. Ben de diyorum ki evet bu çok güzel bir şey fakat doğru bir tarım politikasıyla ihtiyacımız olan buğdayın tamamını kendi topraklarımızda üretsek en azından bu alanda ithalata bağlı, ihracat yapmasak fena mı olur. Bari tarım ürünlerinde dışa bağımlı olamadan ihracat yapalım. 2021 yılında 45 milyar 987 milyon dolar dış ticaret açığı veren güzel ülkemiz en azından buğdayı üretse. Rakamları tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum; “hububat ithalatı 2016 yılında 1,4 milyar dolar olarak gerçekleşirken 2021 yılında 4 milyar doları aştı.” Belki şaşıracaksın ama Rusya’daki en ucuz meyve muzdur. Türkiye’de insanların bilmediği tropik meyveler Rusya’da marketler de satılıyor. 2015 uçak krizinden sonra Rusya tarımda büyük atılımlar yaptı ve devlet destekli seralar geliştirdi. Bu seralar dışarısı -25 iken içeride domates üretebiliyor. (Rusya ne gerek var üretmeye Türkiye’den zaten alıyoruz demedi.) Bir öneriyle yazımı bitirmek isterim. Ülkemiz tarım ve hayvancılık her geçen gün kan kaybediyor çiftçilerimizin birçoğu haklı gerekçelerle artık bu işleri yapmak istemiyor. Fakat bir yandan da çok büyük bir işsizlik problemi yaşanıyor. Doğru planlama ve doğru bir işletme modeliyle Tarım Kredi Kooperatiflerinin yapısında değişiklik yapılmalı. Yönetim olarak özel sektör profesyonelliğinde “devlet güvencesiyle” işe alınan milyonlarca insan Tarım Kredi Kooperatifleri çatısı altında tarım ve hayvancılık sektöründe istihdam edilmeli, üretilmeli, üretilmeli…  
Ekleme Tarihi: 23 Şubat 2022 - Çarşamba

Rusya, Ukrayna Krizinde Konuşulmayan Bir Konu Var "Ekmek"

Rusya ile Batı dünyası arasındaki Ukrayna krizi tırmanırken, olası bir çatışmadan en fazla etkilenecek ülkelerden biri maalesef Türkiye olacak. Doğal gaz ihtiyacımızın yaklaşık yüzde 40’ını, petrol ihtiyacımızın ise yüzde 25’ini Rusya’dan ithal ediyoruz. Enerjide dışa bağımlıyız kısa vadede bu konuda yapacak çok fazla bir şey de yok. Rusya ile ilişkiler enerji ve güvenlik (S400’ler) üzerinden konuşuluyor. Fakat konuşulmayan bir konu daha var…

Türkiye, tarım ürünlerinde de her geçen yıl Rusya’ya daha bağımlı hale geliyor. Türkiye, Çin’i bile geride bırakarak 2021 yılında Rusya’dan en fazla tarımsal ürün ithal eden ülke oldu. Rusya’dan yapılan ithalatta “stratejik ürün” olarak tanımlanan buğday öne çıkıyor. 

Kısmen kuraklığın da etkisiyle ülkemizde tarım üretimi adeta eriyor. 2020 yılıyla kıyaslandığında Çavdarda %32, Arpada %30, Kırmızı Mercimekte %30, Nohutta %24, Şeker Pancarında %20, Yulaf da %12 un ve ekmeğin ana üretim maddesi olan Buğday üretimindeyse %14 düşüş yaşandı. (TUİK)

Tarımdaki üretim kayıplarımızdan dolayı bu alandaki ithalatımızda özellikle son 5 yılda çok büyük artışlar yaşandı. Buğday, arpa, darı, çavdar, mısır gibi un yapmaya yarayan ürünlerden oluşan hububat ithalatı 2016 yılında 1,4 milyar dolar olarak gerçekleşirken 2021 yılında hububat ithalatı 4 milyar doları aştı. Özellikle tarımda en stratejik ürün olarak tanımlanan Buğdayda ki ithalat artışı dikkat çekici seviyeye gelmiş durumda. 2016 yılında 22,6 milyon tonluk buğday üretimi 2021 yılında 19 milyon tona kadar gerilerken aynı dönemde Buğday ithalatı 4,1 milyondan 10,8 milyon tona çıkarak rekor kırdı. (TUİK) Böylelikle Türkiye buğday ihtiyacının yaklaşık yarısını ithalat yoluyla karşılamaya başladı. 

Peki ülkemizin başta buğday olmak üzere tarımsal ürünlerde Rusya’ya bağımlılığı nasıl riskler barındırıyor? Anavatanı, Anadolu olan bir tohumla ilgili ithalatçı hale gelmiş olmamız kimse kusura bakmasın uygulanan yanlış tarım politikalarının bir sonucudur. Ukrayna, Rusya arasındaki olası bir savaş Türkiye’de ekmek fiyatlarını etkiler. Ekmeklik ununun fiyatı 350’yi, pasta, açma, poğaçada kullanılan unun 400 lirayı aştığı böyle bir dönemde fiyatların nerelere gideceğini varın siz düşünün. Ekmek fiyatları neden artıyor, yeni zamlar neden kaçınılmaz sorularının cevabı sanırım kafamızda daha bir netleşti sanırım. 

Bir yandan Rusya’dan tarım ürünleri ithalatı artarken diğer yandan üretim için Türkiye yerine Rusya’yı seçen yerli üreticilerinde sayısı artıyor. Üreticiler son yıllarda artan enerji ve işgücü maliyetlerinin de etkisiyle Rusya’da un fabrikası kurmaya başladı. (Taban Gıda). Tarım ürünleri son 5 yıldır Rusya’ya silah satışından daha fazla gelir sağlıyor. Rusya tarım bakanlığı 2030 yılına kadar Rusya’dan, Türkiye’ye tarım ürünlerinin satışının 5 milyar doları aşmasını bekliyor. 

“Efendim biz buğdayı ithal edip un yapıyoruz sonrada makarna yapıyoruz yurtdışına satıyoruz” diyen arkadaşlarımız olacaktır. Ben de diyorum ki evet bu çok güzel bir şey fakat doğru bir tarım politikasıyla ihtiyacımız olan buğdayın tamamını kendi topraklarımızda üretsek en azından bu alanda ithalata bağlı, ihracat yapmasak fena mı olur. Bari tarım ürünlerinde dışa bağımlı olamadan ihracat yapalım. 2021 yılında 45 milyar 987 milyon dolar dış ticaret açığı veren güzel ülkemiz en azından buğdayı üretse. Rakamları tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum; “hububat ithalatı 2016 yılında 1,4 milyar dolar olarak gerçekleşirken 2021 yılında 4 milyar doları aştı.”

Belki şaşıracaksın ama Rusya’daki en ucuz meyve muzdur. Türkiye’de insanların bilmediği tropik meyveler Rusya’da marketler de satılıyor. 2015 uçak krizinden sonra Rusya tarımda büyük atılımlar yaptı ve devlet destekli seralar geliştirdi. Bu seralar dışarısı -25 iken içeride domates üretebiliyor. (Rusya ne gerek var üretmeye Türkiye’den zaten alıyoruz demedi.)

Bir öneriyle yazımı bitirmek isterim. Ülkemiz tarım ve hayvancılık her geçen gün kan kaybediyor çiftçilerimizin birçoğu haklı gerekçelerle artık bu işleri yapmak istemiyor. Fakat bir yandan da çok büyük bir işsizlik problemi yaşanıyor. Doğru planlama ve doğru bir işletme modeliyle Tarım Kredi Kooperatiflerinin yapısında değişiklik yapılmalı. Yönetim olarak özel sektör profesyonelliğinde “devlet güvencesiyle” işe alınan milyonlarca insan Tarım Kredi Kooperatifleri çatısı altında tarım ve hayvancılık sektöründe istihdam edilmeli, üretilmeli, üretilmeli…  

Yazıya ifade bırak !