Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

İhracı Bekleme Hemen İstifa Et!

Yazıya başlamadan önce geçtiğimiz hafta sonu AK Parti Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın evlatlarının sünnet düğününe dair bir şey söylemeliyim. Söyleyeceğim şey düğüne katılan önemli isimler değil, söyleyeceğim şey yıllarca İstanbul teşkilatında görev yapmış Turan İstanbul’da bir yalıda düğün yapmak yerine Lapseki’de evinin önünde, mahalle arasında yediden yetmişe herkesin katıldığı bir düğün yaptı işte dikkat çekilmesi gereken konu tam burasıdır. Uzatmaya hiç gerek yok, dikkat çektiğim konu Turan’ın siyasi anlayışının da özetidir…. Buradan çok uzun uzun tahliller yapılabilir varın orasını da siz yapın…   Geçtiğimiz hafta CHP gençlik kolları başkanlığı yapmış, belediye meclis üyesi adayı olmuş bir isim CHP’nin ilgili kurullarınca disipline sevk edildi. Bu durum üzerinden gelin CHP’deki sisteme bir bakalım nasılmış.  CHP’de bir koltuğa gelebilmek için demokratik yollardan mücadele etmek gerekiyor. Bugün bir koltukta oturan CHP’li isim öyle ya da böyle bir mücadele vererek o koltukta oturuyor. Bu mücadele bazen çok çetin geçiyor, büyük kavgalar ediliyor. Ama süreç sona erdiğinde rakipler birlikte poz veriyor ve günün sonunda sandıkta buluşuyor. Bu mücadele aslında partiye olan aidiyeti de bir yönüyle kuvvetlendiriyor.  CHP düzenli periyotlarla yaptığı danışma kurullarıyla da mücadelenin içerde bir yönüyle devam etmesini sağlıyor ve özeleştiri mekanizmasını canlı tutuyor. Bu danışma kurullarında üyeler vekile, belediye başkanlarına, il ve ilçe başkanlarına gördükleri eksikleri dile getiriyor ve eleştirileri varsa onları yapıyor. Bu toplantılar kimi zaman çok çetin tartışmaların yaşandığı, herkesin eteğindeki taşı döktüğü bir sonraki koltuk yarışında adeta ben de adayım denilen bir arenaya dönüşüyor. Yani kimse içindekini bir sonraki seçime saklamak zorunda kalmıyor.  Durum böyle iken partide aktif görev almış, hatta bir koltuğa aday olmuş bir ismin seviyesi düşük diyeceğimiz tondaki eleştirilerini sosyal medyada yayınlaması sonrası partinin ilgili kurullarınca disipline sevk edilmesi çokta yadırganacak bir durum değil. Bu durumu özgürlükler kısıtlanıyor diye yorumlamak yanlış olur çünkü parti üyesi bir isim eleştirecekse bunun yeri, yöntemi ve zamanı var. Sıradan bir vatandaş istediği yerde istediği tonda eleştirisini yapıyor zaten ona kimsenin bir şey dediği yok. Tamda bu yüzden disipline sevk edilen arkadaş sen sıradan vatandaş gibi davranacaksan partiden istifa etmelisin zaten, nerede kaldı parti aidiyetin? Arkadaşa tavsiyem partiden istifa etsin, ihraç edilmeyi falan hiç beklemesin, özgürlüğü savunacaksa önce kendini özgür kılsın.  Hazır bu disiplin, ihraç konusu açılmışken bir konuya daha değinelim. AK Partiden kopan bazı isimlerin parti kurma çalışmaları artık sır değil. Ali Babacan geçtiğimiz günlerde partiden istifa ederek hareketi partileştirme adımını aslında resmi olarak attı. Babacan bu adımı atarken, Babacan ile yol yürümek isteyenler hatta yürüdüğünü iddia edenler de aynı adımı atmak zorundadır. Yoksa “dur bakalım durum neyi gösterecek biz ona göre pozisyon alalım”durumu etik bir duruş olmaz.  Bir de Ahmet Davutoğlu’nun parti kurma çalışması var. Davutoğlu, bir süredir farklı şehirlerde toplantılar düzenliyor ve bu toplantılara AK Partide aktif görev almış isimler “davet edildik diyerek” katılıyor. Düne kadar bunda bir sorun yoktu fakat dün itibariyle AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Ahmet Davutoğlu, Selçuk Özdağ, Ayhan Sefer Üstün ve Abdullah Başcı'nın tedbirli olarak partiden kesin ihraç istemiyle Merkez Disiplin Kurulu'na sevkine oy birliğiyle karar verdi. Durum bu şekilde iken Davutoğlu ile yol yürüyen ya da yürüyecek olanların da yukarda söylediğim gibi istifa etmesi gerekir. Aksi durum yukarda söylediğim gibi “dur bakalım durum neyi gösterecek biz ona göre pozisyon alalım”durumu olur…  Son olarak şunun altını çizmek isterim; AK Parti disiplin ve ihraç mekanizmasını maalesef kullanan bir parti olmadı. Çanakkale teşkilatları bugün bu haldeyse sebebi birazda bundandır. Adam parti üyesi ama sosyal medyada hakarete varan eleştiriler yapıyor, seçimde partisinin aleyhine çalışıyor ama disiplin mekanizmasını işletmesi gerekenler ekran görüntüsü almaktan başka bir şey yapmıyor… 
Ekleme Tarihi: 03 Eylül 2019 - Salı

İhracı Bekleme Hemen İstifa Et!

Yazıya başlamadan önce geçtiğimiz hafta sonu AK Parti Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın evlatlarının sünnet düğününe dair bir şey söylemeliyim. Söyleyeceğim şey düğüne katılan önemli isimler değil, söyleyeceğim şey yıllarca İstanbul teşkilatında görev yapmış Turan İstanbul’da bir yalıda düğün yapmak yerine Lapseki’de evinin önünde, mahalle arasında yediden yetmişe herkesin katıldığı bir düğün yaptı işte dikkat çekilmesi gereken konu tam burasıdır. Uzatmaya hiç gerek yok, dikkat çektiğim konu Turan’ın siyasi anlayışının da özetidir…. Buradan çok uzun uzun tahliller yapılabilir varın orasını da siz yapın…  

Geçtiğimiz hafta CHP gençlik kolları başkanlığı yapmış, belediye meclis üyesi adayı olmuş bir isim CHP’nin ilgili kurullarınca disipline sevk edildi. Bu durum üzerinden gelin CHP’deki sisteme bir bakalım nasılmış. 

CHP’de bir koltuğa gelebilmek için demokratik yollardan mücadele etmek gerekiyor. Bugün bir koltukta oturan CHP’li isim öyle ya da böyle bir mücadele vererek o koltukta oturuyor. Bu mücadele bazen çok çetin geçiyor, büyük kavgalar ediliyor. Ama süreç sona erdiğinde rakipler birlikte poz veriyor ve günün sonunda sandıkta buluşuyor. Bu mücadele aslında partiye olan aidiyeti de bir yönüyle kuvvetlendiriyor. 

CHP düzenli periyotlarla yaptığı danışma kurullarıyla da mücadelenin içerde bir yönüyle devam etmesini sağlıyor ve özeleştiri mekanizmasını canlı tutuyor. Bu danışma kurullarında üyeler vekile, belediye başkanlarına, il ve ilçe başkanlarına gördükleri eksikleri dile getiriyor ve eleştirileri varsa onları yapıyor. Bu toplantılar kimi zaman çok çetin tartışmaların yaşandığı, herkesin eteğindeki taşı döktüğü bir sonraki koltuk yarışında adeta ben de adayım denilen bir arenaya dönüşüyor. Yani kimse içindekini bir sonraki seçime saklamak zorunda kalmıyor. 

Durum böyle iken partide aktif görev almış, hatta bir koltuğa aday olmuş bir ismin seviyesi düşük diyeceğimiz tondaki eleştirilerini sosyal medyada yayınlaması sonrası partinin ilgili kurullarınca disipline sevk edilmesi çokta yadırganacak bir durum değil. Bu durumu özgürlükler kısıtlanıyor diye yorumlamak yanlış olur çünkü parti üyesi bir isim eleştirecekse bunun yeri, yöntemi ve zamanı var. Sıradan bir vatandaş istediği yerde istediği tonda eleştirisini yapıyor zaten ona kimsenin bir şey dediği yok. Tamda bu yüzden disipline sevk edilen arkadaş sen sıradan vatandaş gibi davranacaksan partiden istifa etmelisin zaten, nerede kaldı parti aidiyetin? Arkadaşa tavsiyem partiden istifa etsin, ihraç edilmeyi falan hiç beklemesin, özgürlüğü savunacaksa önce kendini özgür kılsın. 

Hazır bu disiplin, ihraç konusu açılmışken bir konuya daha değinelim. AK Partiden kopan bazı isimlerin parti kurma çalışmaları artık sır değil. Ali Babacan geçtiğimiz günlerde partiden istifa ederek hareketi partileştirme adımını aslında resmi olarak attı. Babacan bu adımı atarken, Babacan ile yol yürümek isteyenler hatta yürüdüğünü iddia edenler de aynı adımı atmak zorundadır. Yoksa “dur bakalım durum neyi gösterecek biz ona göre pozisyon alalım”durumu etik bir duruş olmaz. 

Bir de Ahmet Davutoğlu’nun parti kurma çalışması var. Davutoğlu, bir süredir farklı şehirlerde toplantılar düzenliyor ve bu toplantılara AK Partide aktif görev almış isimler “davet edildik diyerek” katılıyor. Düne kadar bunda bir sorun yoktu fakat dün itibariyle AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Ahmet Davutoğlu, Selçuk Özdağ, Ayhan Sefer Üstün ve Abdullah Başcı'nın tedbirli olarak partiden kesin ihraç istemiyle Merkez Disiplin Kurulu'na sevkine oy birliğiyle karar verdi. Durum bu şekilde iken Davutoğlu ile yol yürüyen ya da yürüyecek olanların da yukarda söylediğim gibi istifa etmesi gerekir. Aksi durum yukarda söylediğim gibi “dur bakalım durum neyi gösterecek biz ona göre pozisyon alalım”durumu olur… 

Son olarak şunun altını çizmek isterim; AK Parti disiplin ve ihraç mekanizmasını maalesef kullanan bir parti olmadı. Çanakkale teşkilatları bugün bu haldeyse sebebi birazda bundandır. Adam parti üyesi ama sosyal medyada hakarete varan eleştiriler yapıyor, seçimde partisinin aleyhine çalışıyor ama disiplin mekanizmasını işletmesi gerekenler ekran görüntüsü almaktan başka bir şey yapmıyor… 

Yazıya ifade bırak !