Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Deva Partisi Kongresinden Notlar

AK Partiden ayrılan Ali Babacan’ın genel başkanlığını yaptığı DEVA Partisi 1. Olağan Kongresi Kolin Otelde yaptı. Kongreye il başkanı Berkan Karaca tarafından davet edilmiştim fakat pandemiden dolayı katılmadım, YouTube üzerinden canlı olarak takip ettim.  Önce bir kıyaslama ve birkaç değerlendirme yapıp sonrasında Babacan’ın konuşmasından aldığım notlarla yazıyı bitireceğim.  AK Partiden ayrılarak parti kuran bir başka isim de Ahmet Davutoğlu, partisinin adı Gelecek Partisi. Gelecek ile Deva Partisi arasında çok büyük eylem ve söylem farkı var. Davutoğlu “bagajındaki yüklerden” dolayı halen daha “kendisini temize çekme” çabasında. Partisinin teşkilatları ise bulabildikleri kimselerle “biz de buradayız” diyerek varlık göstermeye çalışıyor. Ama çok başarılı olduklarını söylemem mümkün değil. Öyle ki geçtiğimiz günlerde yaptıkları 1. Olağan Kongrelerini Türkan Saylan Tesislerinde yapmışlardı, toplam katılımcı sayısı 25 kişiydi. Davutoğlu ise kongreye video konferans yöntemiyle katılarak selam göndermişti… Gelecek Partisi aslında AK Partinden ayrılan birçok kimse için bir hesaplaşma zeminini oluşturdu. AK Partiden “problemli” şekilde bağları kopanlar, AK Partiyle, kurumsal bir çatı altından hesaplaşmak için Gelecek Partisini kurdular. Bu da bir çeşit siyaset yapma biçimi herhalde çok da diyecek bir şey yok…  *** Gelelim DEVA Partisine… DEVA Partisi il başkanı Berkan Karaca, Yeşim Karadağ’ın il başkanı olduğu dönemde AK Parti il yönetim listesinde yedeklerde kendisine yer bulmuş, istifalar sonrası il yönetiminde de görev almış bir isim. Siyasete çok da yabancı değil yani. Açıkladıkları il yönetimi ise kimseyi şaşırtacak türden değil. Bu da aslında Çanakkale’de ki insan kaynağı probleminin açık göstergesi. Ya gerçekten insan kaynağı yok ya olanı öğüttük ya da artık bu parti, dernek, vakıf işleri 2013 yılı itibariyle ülkemizde yaşanan olayların da etkisiyle popülaritesini kaybetti.  *** Babacan’ın kongre konuşması 58 dakika sürdü. Konuşmasında meseleleri izah eder bir ton hakimdi, alışageldiğimiz türde bağırıp, çağırmalar, salonu coşturmaya yönelik popülist söylemler yoktu. Hükümeti başta ekonomi olmak üzere birçok konuda eleştirdi, eleştirirken parti olarak çözümlerini de sundu. Eleştirilerini şahsileştirmedi 58 dakikalık konuşmasında sadece iki defa Cumhurbaşkanından bahsetti ve “Sayın Erdoğan” diye hitap etti. Alışa geldik şekilde CHP’nin yaptığı gibi elli defa saray demedi, sadece bir defa bahsetti ve onda da “Külliye” dedi.  *** Ülke genelindeki meselelerin dışında Çanakkale özelinde ki birçok meseleye değindi.  Kazdağlarından tutunda, turizm, tarım, hayvancılığa kadar birçok meseleye detaylı olarak değindi. Çanakkale Merkezdeki otopark, altyapı ve sosyal konutların dönüştürülmesi meselesi de gündemindeydi. Bir dönem ÇTSO’nun öncülüğünü yaptığı fakat Çanakkale Belediyesinin “orası olmaz” diyerek reddettiği, sonrasında uzlaşı sağlanamadığı için rafa kaldırılan, turizme katkı sağlayacak yat limanı eksikliği de Babacan’ın gündemindeydi.  Yine yerelde ki konulardan bahsederken tarım ve hayvancılık bahsinde dikkatimi çeken ve bugüne kadar kimseden duymadığım bir öneride bulundu, paylaşmak isterim; “Çiftçilerimizin gelirlerini öngörülebilir ve istikrarlı kılmayı hedefliyoruz. Tarım meslek liseleri açacağız. Bu liselerden mezun olan gençlere destekler sunacağız. Böylece mesleğin gençleştirilmesini, gençlerimizin tarımla zenginleşmesini, ülkemizin kaliteli tarım ürünlerine ulaşmasını sağlayacağız. Gençlerimizin, iş bulmak umuduyla başka yerlere göçmesine gerek kalmayacak.” Köyde hayvanını, tarlasını satıp, Çanakkale’de iki ev alıp güvenlik görevlisi olan gençler için bu çözümü oldukça makul gördüğümü belirtmek isterim… Geçtiğimiz aylarda bu köşeden “Gençlerin Önündeki Vergi Engeli” başlıklı yazımda benim de dile getirdiğim ve hükümetin çözeceğine inandığım “öğrencilerin ve gençlerin kullandığı teknolojik cihazlardan vergi alınmaması” meselesi de Babacan’ın gündemindeydi. Vergi alınmamalı diye özellikle altını çizdi. *** Buraya kadar dikkatimi çekenleri makul gördüğüm iyi niyetli eleştirileri yorumlarımla paylaşmaya çalıştım. Muhalefet etmek bağırmadan, çağırmadan daha iyisini önermekle olur. Maalesef bizde ana muhalefet bunu yapmıyor, yapamıyor, bakınız gündemlerine, bakınız kullandıkları dile. Daha geçtiğimiz gün “düşmanca muhalefeti” marifet bildikleri için pervasızca konuşarak şanlı ordumuza laf etti... Şimdi yok öyle demek istemedik diye ardı ardına açıklama yapıyorlar.  Bu durumdan AK Parti de şikayetçi öyle ki muhalefeti bile kendisi yapıyor. Geçtiğimiz günlerde kamuoyunda sıkça konuşulan Bülent Arınç ve Cemil Çiçek’in çıkışları bunun örneğidir.  *** Son olarak Babacan’ın siyaseten yaptığı, iktidardan ziyade Cumhur İttifakı Ortağı MHP’yi hedef alan söylemlerinden dikkatimi çekenleri paylaşarak bitirmek isterim. Babacan konuşmasında hiç MHP demedi, Devlet Bahçeli demedi. “Küçük Ortak” diyerek eleştirilerini dile getirdi.  İşte o eleştiriler; “Başkanlık Sistemi gelecek, koalisyon dönemi bitecek” diyorlardı. Bunun nasıl bir aldatmaca olduğunu hep beraber gördük. Şu anda aslında bir koalisyonla yönetiliyor ülke. Çünkü ittifak seçim öncesinde kurulan bir yapı. Seçim sonrasındaki birliktelik ancak siyasi iradeyle, mutabakatla mümkün. Bakın 2018 seçimlerinde vatandaş oy verdi, ülkeyi yönetsin diye bir cumhurbaşkanı seçti. Ama seçilen cumhurbaşkanı daha sonra tuttu, %10 oy almış bir genel başkana adeta memleketi teslim etti. Hayretle izliyoruz. Küçük ortak ne söylese, şu anda hükûmetin istikameti o taraf oluyor. Küçük ortak çete liderlerine methiye düzüyor. Ülkenin Cumhurbaşkanı tek kelime edemiyor. Sözcüsü de kalkıp küçük ortağa mazeret buluyor. Milli irade dediğiniz şey, %10 oy almış bir genel başkanın devleti esir alması mı? Bu mu başkanlık sistemi? Buradan bir çağrı da RTÜK’e yapmak istiyorum. Pandemi dönemindeyiz. Çocuklarımız evlerde. Küçük ortağın yayınlarına 18 yaş sınırı konulsun lütfen. Çocuklarımızın edep ve ahlakını bozacak.”
Ekleme Tarihi: 30 Kasım 2020 - Pazartesi

Deva Partisi Kongresinden Notlar

AK Partiden ayrılan Ali Babacan’ın genel başkanlığını yaptığı DEVA Partisi 1. Olağan Kongresi Kolin Otelde yaptı. Kongreye il başkanı Berkan Karaca tarafından davet edilmiştim fakat pandemiden dolayı katılmadım, YouTube üzerinden canlı olarak takip ettim. 

Önce bir kıyaslama ve birkaç değerlendirme yapıp sonrasında Babacan’ın konuşmasından aldığım notlarla yazıyı bitireceğim. 

AK Partiden ayrılarak parti kuran bir başka isim de Ahmet Davutoğlu, partisinin adı Gelecek Partisi. Gelecek ile Deva Partisi arasında çok büyük eylem ve söylem farkı var. Davutoğlu “bagajındaki yüklerden” dolayı halen daha “kendisini temize çekme” çabasında. Partisinin teşkilatları ise bulabildikleri kimselerle “biz de buradayız” diyerek varlık göstermeye çalışıyor. Ama çok başarılı olduklarını söylemem mümkün değil. Öyle ki geçtiğimiz günlerde yaptıkları 1. Olağan Kongrelerini Türkan Saylan Tesislerinde yapmışlardı, toplam katılımcı sayısı 25 kişiydi. Davutoğlu ise kongreye video konferans yöntemiyle katılarak selam göndermişti… Gelecek Partisi aslında AK Partinden ayrılan birçok kimse için bir hesaplaşma zeminini oluşturdu. AK Partiden “problemli” şekilde bağları kopanlar, AK Partiyle, kurumsal bir çatı altından hesaplaşmak için Gelecek Partisini kurdular. Bu da bir çeşit siyaset yapma biçimi herhalde çok da diyecek bir şey yok… 

***

Gelelim DEVA Partisine… DEVA Partisi il başkanı Berkan Karaca, Yeşim Karadağ’ın il başkanı olduğu dönemde AK Parti il yönetim listesinde yedeklerde kendisine yer bulmuş, istifalar sonrası il yönetiminde de görev almış bir isim. Siyasete çok da yabancı değil yani. Açıkladıkları il yönetimi ise kimseyi şaşırtacak türden değil. Bu da aslında Çanakkale’de ki insan kaynağı probleminin açık göstergesi. Ya gerçekten insan kaynağı yok ya olanı öğüttük ya da artık bu parti, dernek, vakıf işleri 2013 yılı itibariyle ülkemizde yaşanan olayların da etkisiyle popülaritesini kaybetti. 

***

Babacan’ın kongre konuşması 58 dakika sürdü. Konuşmasında meseleleri izah eder bir ton hakimdi, alışageldiğimiz türde bağırıp, çağırmalar, salonu coşturmaya yönelik popülist söylemler yoktu. Hükümeti başta ekonomi olmak üzere birçok konuda eleştirdi, eleştirirken parti olarak çözümlerini de sundu. Eleştirilerini şahsileştirmedi 58 dakikalık konuşmasında sadece iki defa Cumhurbaşkanından bahsetti ve “Sayın Erdoğan” diye hitap etti. Alışa geldik şekilde CHP’nin yaptığı gibi elli defa saray demedi, sadece bir defa bahsetti ve onda da “Külliye” dedi. 

***

Ülke genelindeki meselelerin dışında Çanakkale özelinde ki birçok meseleye değindi. 

Kazdağlarından tutunda, turizm, tarım, hayvancılığa kadar birçok meseleye detaylı olarak değindi. Çanakkale Merkezdeki otopark, altyapı ve sosyal konutların dönüştürülmesi meselesi de gündemindeydi. Bir dönem ÇTSO’nun öncülüğünü yaptığı fakat Çanakkale Belediyesinin “orası olmaz” diyerek reddettiği, sonrasında uzlaşı sağlanamadığı için rafa kaldırılan, turizme katkı sağlayacak yat limanı eksikliği de Babacan’ın gündemindeydi. 

Yine yerelde ki konulardan bahsederken tarım ve hayvancılık bahsinde dikkatimi çeken ve bugüne kadar kimseden duymadığım bir öneride bulundu, paylaşmak isterim; “Çiftçilerimizin gelirlerini öngörülebilir ve istikrarlı kılmayı hedefliyoruz. Tarım meslek liseleri açacağız. Bu liselerden mezun olan gençlere destekler sunacağız. Böylece mesleğin gençleştirilmesini, gençlerimizin tarımla zenginleşmesini, ülkemizin kaliteli tarım ürünlerine ulaşmasını sağlayacağız. Gençlerimizin, iş bulmak umuduyla başka yerlere göçmesine gerek kalmayacak.” Köyde hayvanını, tarlasını satıp, Çanakkale’de iki ev alıp güvenlik görevlisi olan gençler için bu çözümü oldukça makul gördüğümü belirtmek isterim…

Geçtiğimiz aylarda bu köşeden “Gençlerin Önündeki Vergi Engeli” başlıklı yazımda benim de dile getirdiğim ve hükümetin çözeceğine inandığım “öğrencilerin ve gençlerin kullandığı teknolojik cihazlardan vergi alınmaması” meselesi de Babacan’ın gündemindeydi. Vergi alınmamalı diye özellikle altını çizdi.

***

Buraya kadar dikkatimi çekenleri makul gördüğüm iyi niyetli eleştirileri yorumlarımla paylaşmaya çalıştım. Muhalefet etmek bağırmadan, çağırmadan daha iyisini önermekle olur. Maalesef bizde ana muhalefet bunu yapmıyor, yapamıyor, bakınız gündemlerine, bakınız kullandıkları dile. Daha geçtiğimiz gün “düşmanca muhalefeti” marifet bildikleri için pervasızca konuşarak şanlı ordumuza laf etti... Şimdi yok öyle demek istemedik diye ardı ardına açıklama yapıyorlar.  Bu durumdan AK Parti de şikayetçi öyle ki muhalefeti bile kendisi yapıyor. Geçtiğimiz günlerde kamuoyunda sıkça konuşulan Bülent Arınç ve Cemil Çiçek’in çıkışları bunun örneğidir. 

***

Son olarak Babacan’ın siyaseten yaptığı, iktidardan ziyade Cumhur İttifakı Ortağı MHP’yi hedef alan söylemlerinden dikkatimi çekenleri paylaşarak bitirmek isterim. Babacan konuşmasında hiç MHP demedi, Devlet Bahçeli demedi. “Küçük Ortak” diyerek eleştirilerini dile getirdi. 

İşte o eleştiriler;

“Başkanlık Sistemi gelecek, koalisyon dönemi bitecek” diyorlardı. Bunun nasıl bir aldatmaca olduğunu hep beraber gördük. Şu anda aslında bir koalisyonla yönetiliyor ülke. Çünkü ittifak seçim öncesinde kurulan bir yapı. Seçim sonrasındaki birliktelik ancak siyasi iradeyle, mutabakatla mümkün. Bakın 2018 seçimlerinde vatandaş oy verdi, ülkeyi yönetsin diye bir cumhurbaşkanı seçti. Ama seçilen cumhurbaşkanı daha sonra tuttu, %10 oy almış bir genel başkana adeta memleketi teslim etti. Hayretle izliyoruz. Küçük ortak ne söylese, şu anda hükûmetin istikameti o taraf oluyor. Küçük ortak çete liderlerine methiye düzüyor. Ülkenin Cumhurbaşkanı tek kelime edemiyor. Sözcüsü de kalkıp küçük ortağa mazeret buluyor.

Milli irade dediğiniz şey, %10 oy almış bir genel başkanın devleti esir alması mı? Bu mu başkanlık sistemi?

Buradan bir çağrı da RTÜK’e yapmak istiyorum. Pandemi dönemindeyiz. Çocuklarımız evlerde. Küçük ortağın yayınlarına 18 yaş sınırı konulsun lütfen. Çocuklarımızın edep ve ahlakını bozacak.”

Yazıya ifade bırak !