Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Deprem, Çünkü Hepimiz Birbirimize Karşı Suçluyuz!

Ne yazık ki, bu ülkede siyasî reklam için sudan ucuz malzeme; başkalarının hayatı ve acıları... Keşke bunları yazmak zorunda kalmasaydım!  Bir grup olay gerçekleştiğinde, daha olayın ne olduğu anlaşılmadan, ölen insanların kanı kurumadan, sevdikleri ne olduğunu öğrenemeden sosyal medya üzerinden hızla bir ölüm ve kan pazarı kuruyor. Diğer bir grup ise ölüm tacirlerliği yaparak hiç vakit kaybetmeden pazara akın ediyor. Akan kanın buğusunu, ölenlerin bedenlerini, yaralananların gözyaşlarını adeta kendi siyasî mallarının pazarlamasında kullandıkları bir reklam filmine malzeme yapıyor. Bu şekilde devam ederse şu eleştirilere sıkça maruz kalırsınız; “Bu insanlar ne gerçeğin kendisiyle ilgileniyorlar, ne ölenlere sahiden üzülüyorlar, ne de geri kalanların acısına hürmet gösteriyorlar. Tek gayeleri var, yürüttükleri siyasî mücadelede, eldeki siyasî sansasyonu kâra dönüştürerek, kendi siyasî hareketlerinin PR kasasına aktarmak.” Maalesef sosyal medyadaki büyük bir çoğunluk kör nefreti ve düşmanlığı pompalıyorlar. Bu kişiler oturdukları koltuklardan söyledikleriyle gayri ahlâkî davranıyorlar. İlk olarak, siyasî ihtirasları yüzünden bilinçli veya gaza gelerek olay hakkında yalan yanlış gözetmeden yaydıkları bu haber ve yorumlarla temiz ve güvenilir bilgi edinmeyi zorlaştırıyorlar. Böylece kaotik ve provokatif bir iklim yaratıyorlar.  Hayatını kaybedenlere ve arkada kalanlarına saygısızlık yapıyorlar. Bedenlerin defnedilmesine, yasların tutulmasına ve acılarının yaşanmasına fırsat bırakmadan acılar üzerinden siyasî pozisyonlarına haklılık devşirmeye çalışıyorlar. Bunun için her türlü görüntüyü ve malzemeyi fütursuzca kullanıyorlar. Kendilerini bir siyasi harekete ait hissedenlerin büyük çoğunluğu sosyal medyada olayların üstüne atlayıp, vicdan kuaförlüğü ve ucuz siyasî fedailik yaparak kendi kişisel imajlarını ve kariyerlerini parlatmak derdine düşüyorlar. Bu ahlaki ölçüsüzlüğü vahim hale getiren husus ise, bu kesimin dar bir sanal troll-grubundan ibaret olmaması. Bilakis bunların başını toplumda önemli rolleri ve yerleri olan siyasetçi, gazeteci ve akademisyenler çekiyor. Son söz; Bırakın insanlar acılarını yaşasın. Beceremediğimiz hayatın hıncını başkalarından çıkarmayalım... Evet yönetenler çok suçlu ama en az onlar kadar biz de suçluyuz, hepimiz birbirimize karşı suçluyuz o yüzden alçak sesle konuşmalıyız.
Ekleme Tarihi: 09 Şubat 2023 - Perşembe

Deprem, Çünkü Hepimiz Birbirimize Karşı Suçluyuz!

Ne yazık ki, bu ülkede siyasî reklam için sudan ucuz malzeme; başkalarının hayatı ve acıları... Keşke bunları yazmak zorunda kalmasaydım! 

Bir grup olay gerçekleştiğinde, daha olayın ne olduğu anlaşılmadan, ölen insanların kanı kurumadan, sevdikleri ne olduğunu öğrenemeden sosyal medya üzerinden hızla bir ölüm ve kan pazarı kuruyor.

Diğer bir grup ise ölüm tacirlerliği yaparak hiç vakit kaybetmeden pazara akın ediyor. Akan kanın buğusunu, ölenlerin bedenlerini, yaralananların gözyaşlarını adeta kendi siyasî mallarının pazarlamasında kullandıkları bir reklam filmine malzeme yapıyor.

Bu şekilde devam ederse şu eleştirilere sıkça maruz kalırsınız; “Bu insanlar ne gerçeğin kendisiyle ilgileniyorlar, ne ölenlere sahiden üzülüyorlar, ne de geri kalanların acısına hürmet gösteriyorlar. Tek gayeleri var, yürüttükleri siyasî mücadelede, eldeki siyasî sansasyonu kâra dönüştürerek, kendi siyasî hareketlerinin PR kasasına aktarmak.”

Maalesef sosyal medyadaki büyük bir çoğunluk kör nefreti ve düşmanlığı pompalıyorlar.

Bu kişiler oturdukları koltuklardan söyledikleriyle gayri ahlâkî davranıyorlar. İlk olarak, siyasî ihtirasları yüzünden bilinçli veya gaza gelerek olay hakkında yalan yanlış gözetmeden yaydıkları bu haber ve yorumlarla temiz ve güvenilir bilgi edinmeyi zorlaştırıyorlar. Böylece kaotik ve provokatif bir iklim yaratıyorlar. 

Hayatını kaybedenlere ve arkada kalanlarına saygısızlık yapıyorlar. Bedenlerin defnedilmesine, yasların tutulmasına ve acılarının yaşanmasına fırsat bırakmadan acılar üzerinden siyasî pozisyonlarına haklılık devşirmeye çalışıyorlar. Bunun için her türlü görüntüyü ve malzemeyi fütursuzca kullanıyorlar.

Kendilerini bir siyasi harekete ait hissedenlerin büyük çoğunluğu sosyal medyada olayların üstüne atlayıp, vicdan kuaförlüğü ve ucuz siyasî fedailik yaparak kendi kişisel imajlarını ve kariyerlerini parlatmak derdine düşüyorlar.

Bu ahlaki ölçüsüzlüğü vahim hale getiren husus ise, bu kesimin dar bir sanal troll-grubundan ibaret olmaması. Bilakis bunların başını toplumda önemli rolleri ve yerleri olan siyasetçi, gazeteci ve akademisyenler çekiyor.

Son söz; Bırakın insanlar acılarını yaşasın. Beceremediğimiz hayatın hıncını başkalarından çıkarmayalım... Evet yönetenler çok suçlu ama en az onlar kadar biz de suçluyuz, hepimiz birbirimize karşı suçluyuz o yüzden alçak sesle konuşmalıyız.

Yazıya ifade bırak !