ʹİğneden ipliğe gelen zamlarla maaşlarımız erimeye devam ediyorʹ

Ekonomi 13.10.2020 - 00:00, Güncelleme: 02.09.2021 - 15:40
 

ʹİğneden ipliğe gelen zamlarla maaşlarımız erimeye devam ediyorʹ

KESK Çanakkale Şubesi Platformu, geçtiğimiz gün yaptığı basın açıklamasında, “İnsanca yaşamaya yetecek gelir ve güvenceli çalışma için halktan, emekten yana bir bütçe istiyoruz” diyerek, kamu emekçilerinin maaşlarında gerçekleştirilen zammın düşüklüğünü eleştirdi.
Belediye Çalışanları Sosyal Tesisleri’nde gerçekleştirilen açıklamada, elektrik, doğal gaz gibi ihtiyaçlara yapılan zamlara karşın, kamu emekçilerinin düşük zam oranı aldığı vurgulandı. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) adına Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Şube Başkanı Canan Coşan, yaptığı açıklamada “İç içe geçen ekonomik, siyasal, sosyal sorunların hepimizin yaşamını derinden etkilediği zor bir süreçten geçiyoruz. Pandemi ve giderek derinleşen ekonomik kriz, artan işsizlik ve hayat pahalılığı halkın, emekçilerin, işçilerin gündeminin başında yer alıyor. Milyonlar, insanca yaşamanın ve insanca çalışmanın her gün daha da zorlaştığı koşullarda hayatlarını alt üst eden sorunların çözülmesini bekliyor. Ancak siyasal iktidar milyonların acil çözüm bekleyen sorunlarını görmezden gelmeye devam ediyor. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası OHAL fırsatçılığında kurdukları baskıcı, otoriter rejimi tahkim etmeye öncelik veriyor. Krizleri çözmek yerine, yeni sorunlarla beslemeye devam ediyor. Halktan, halkın sorunlarından koptukça iktidarlarının ömrünü uzatmak için kutuplaştırıcı politikalara daha fazla sarılıyorlar. Gerçeklerin üstünü her geçen gün artan baskı, zor, şiddet ve sansür politikaları ile örtmeye çalışıyorlar. Siyasetçilerden gazetecilere, barolardan avukatlara, meslek kuruluşlarından Anayasa Mahkemesine, kıdem tazminatı ve emekliliğin ortadan kaldırılmasından, İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açılmasına, Türk Tabipleri Birliği’nin kapatılmakla tehdit edilmesine kadar uzanan baskılara her gün bir yenisini ekliyorlar” ifadelerini kullandı.  “EMEKÇİ KESİMLER, DAR GELİRLİLER YOK SAYILMAKTADIR” “Pandemiyle birlikte derinleşen kriz koşullarında bile, yine sermayenin, patronların çıkarları temel alınmakta, emekçi kesimler, dar gelirliler yok sayılmaktadır” diyen Coşan, “Dar gelirli, yoksul kesimleri koruyucu politikalar geliştirmek yerine sermayenin, patronların yüzünü güldüren, kamu kaynaklarının talan edilmesi ve yandaşlara akıtılması politikasına devam edilmektedir. Siyasal iktidar, İşsizlik Fonundan, Merkez Bankasının ihtiyaç akçesinden, Varlık fonuna aktarılan kamu sigortalarından sonra, gözünü şimdi de Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) fon birikimlerine dikmiştir. Tüm bunlara rağmen, çizilen tozpembe tablolara, işsizlik ve enflasyon oranlarına, pandemi tablosuna, gerçeği yansıtmayan ne kadar resmi veri varsa inanmamız beklenmektedir. Bilimsel olarak COVİD-19 testi pozitif çıkan her vaka hasta kabul edilmesine rağmen; iktidar sadece semptom gösterenlerin hasta sayılmasında ısrar ederek halkın sağlığını hiçe saymaktadır” ifadelerini kullandı. “ENFLASYON FARKI DAHİL SADECE YÜZDE 15 ARTIŞ YAŞANMIŞTIR” Coşan, tüm ücretli kesimler gibi kamu emekçilerinin de ülkede yaşanan sorunlardan payına düşeni fazlasıyla aldıklarını söyleyerek, “İğneden ipliğe gelen zamlarla maaşlarımız erimeye devam ediyor. Son 1 yıl içinde doğalgaz % 34, son 15 ay içinde elektrik %40, son 2 ay içinde ekmek %20 zamlanmıştır. 2019 Temmuzunda dolar 5,63 TL iken, bugün 7,80 TL seviyesini aşmış, son 14 ay içinde Türk Lirası dolar karşısında yüzde %38,5 değer kaybetmiş, dört kişilik bir ailenin açlık sınırında %21, yoksulluk sınırında %20 artış yaşanmıştır. Buna karşın son 18 ayda kamu emekçilerinin maaşlarında, enflasyon farkı dahil sadece yüzde 15 artış yaşanmıştır. Salgın süreci, eğitim emekçilerinin ek ders, sağlık emekçilerinin ek ödemelerinin kesilmesi, sözleşmeli, güvencesiz istihdamın artırılması aracına dönüşmektedir. Hayat pahalılığından, işsizlikten en çok etkilenen kesimlerin başında hukuksuz OHAL KHK’ larıyla işinden ekmeğinden edilen ihraç kamu emekçileri gelmektedir. OHAL Komisyonu KESK’li ihraçlar hakkındaki kararlarını erteleyerek, yaşanan mağduriyeti katmerli hale getirmektedir. Tüm bu olumsuzluklara rağmen; 3 milyon kamu emekçisi ve 2 milyon emeklinin, yandaş konfederasyon yönetiminin imzaladığı TİS’ lerle yapılan sefalet oranlı maaş artışlarıyla yetinmesi, güvenceli-kadrolu istihdamdan vazgeçmesi beklenmektedir” dedi. “BÜTÇE SÜRECİ BAŞLAMIŞ BULUNMAKTADIR” Coşan, “İşte bu koşullarda, başta emekçi ve dar gelirlileri ve tüm toplumu yakından ilgilendiren bütçe süreci başlamış bulunmaktadır. Yeni Ekonomik Program ve iktidarın 18 yıllık pratiği; yine ülke kaynaklarının, vergilerin sermayeye, yandaşlara, savaş politikalarına aktarıldığı, tüm yükün emekçilere yıkıldığı, eşitsizlikleri artıran, toplumsal cinsiyet körü bir bütçenin hazırlandığını göstermektedir. Pandemi süreci, başta sağlık olmak üzere kamu hizmetlerinin ve yeterli sayıda kadrolu personel istihdamının ne kadar hayati olduğunu ispatlamıştır. Salgından en fazla etkilenen gelişmiş sanayi ülkelerinin, kamu hizmetlerini tasfiye etmiş olması tesadüf değildir. Salgın karşısında daha da vahim bir tabloyla karşılaşmamanın, tüm vatandaşların sağılığının korunmasının yolu; bütçeden kamu hizmetlerine ve yatırımlarına ayrılan payın artırılmasından geçmektedir. Hayali hedefler konan, işsizliği azaltma hedefinden yoksun, mili gelir ve kişi başına milli gelir hedeflerinde on yıl önceki rakamların bile gerisine düşülen, çalışma yaşamında kuralsızlığı ve ayrımcılığı artıran, sermaye için fırsat yaratmaya odaklı ekonomi programlarının ve bu programlara bağlı emek karşıtı bütçelerin halkın, emekçilerin ihtiyaçlarına cevap vermesi mümkün değildir” diye belirtti.   “YOKSULLUĞA TERK EDİLEN MİLYONLARI TALEPLERİNE SAHİP ÇIKMAYA ÇAĞIRIYORUZ” “KESK olarak, içinde bulunduğumuz olağanüstü koşullarda dar gelirlilerin, ücretli kesimlerin salgından korunarak nefes almasını, insanca bir yaşam, çalışma koşulları ve iş güvencesi sağlayacak, halktan, emekten yana bir bütçe istiyoruz” diyen Canan Coşan, KESK olarak taleplerini şu şekilde sıraladı: “ Kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına, tasfiyesine ve özelleştirme soygununa son verilmesini, Bütçe hakkımız önündeki engellerin kaldırılmasını, herkese ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir, anadilinde bir kamu hizmeti sağlanmasına öncelik verilmesini, kamu hizmetlerine ve yatırımlarına bütçeden ayrılan payın artırılmasını, başta kadınlar olmak üzere, herkese ‘temel yurttaşlık geliri’ sağlanmasını, bütçede toplumsal cinsiyet eşitliğinin temel alınmasını, ücretli kesimlerin omuzlarına yıkılan vergi yükünün hafifletilmesini, gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesini, dolaylı vergilerin düşürülmesini, kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını, asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını, otoyolların, köprülerin, şehir hastanelerinin müteahhitlerine hazine garantilerine son verilmesini, temel tüketim maddelerine son iki yıl içinde yapılan zamların geri alınmasını, KDV’lerinin sıfırlanmasını, yoksulluk sınırı altında geliri olan hanelerin elektrik, doğalgaz, su, internet giderlerinin, pandemi tamamen ortadan kalkıncaya kadar Hazineden karşılanmasını, savunma ve güvenliğin daha fazla silahlanmaktan değil, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işletilmesinden, adaletin tesisinden geçtiği gerçeğinden hareketle ülke kaynaklarının barış ve demokrasi için kullanılmasını, mali kayıplarımızın, gerçek hayat pahalılığı oranında maaşlarımıza yapılacak ek artışlarla telafi edilmesini, her türlü güvencesiz istihdam uygulamasına son verilmesini, herkese güvenceli iş ve güvenli gelecek sağlanmasını, hukuksuz OHAL KHK’larıyla işinden ekmeğinden edilen KESK’li ihraçların derhal işlerine iade edilmesini, kıdem tazminatı fonu, zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ve Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) dayatmalarından vazgeçilmesini, yıllardır tahrip edilen sosyal güvenlik ve emeklilik sistemimizin güçlendirilmesini, başta ILO sözleşmeleri olmak üzere uluslararası sözleşmelerle, evrensel sendikal hak ve özgürlüklerle uyumlu, grev hakkı ile tamamlanmış gerçek bir toplu pazarlık sistemine geçilmesini istiyoruz. Başta kamu emekçileri olmak üzere yıllardır yok sayılan, pandemi koşullarında korumasız bırakılarak işsizliğe, yoksulluğa terk edilen milyonları taleplerine sahip çıkmaya, halktan emekten yana bir bütçe ve insanca yaşam mücadelesine omuz omuza vermeye çağırıyoruz.”
KESK Çanakkale Şubesi Platformu, geçtiğimiz gün yaptığı basın açıklamasında, “İnsanca yaşamaya yetecek gelir ve güvenceli çalışma için halktan, emekten yana bir bütçe istiyoruz” diyerek, kamu emekçilerinin maaşlarında gerçekleştirilen zammın düşüklüğünü eleştirdi.

Belediye Çalışanları Sosyal Tesisleri’nde gerçekleştirilen açıklamada, elektrik, doğal gaz gibi ihtiyaçlara yapılan zamlara karşın, kamu emekçilerinin düşük zam oranı aldığı vurgulandı. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) adına Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Şube Başkanı Canan Coşan, yaptığı açıklamada “İç içe geçen ekonomik, siyasal, sosyal sorunların hepimizin yaşamını derinden etkilediği zor bir süreçten geçiyoruz. Pandemi ve giderek derinleşen ekonomik kriz, artan işsizlik ve hayat pahalılığı halkın, emekçilerin, işçilerin gündeminin başında yer alıyor. Milyonlar, insanca yaşamanın ve insanca çalışmanın her gün daha da zorlaştığı koşullarda hayatlarını alt üst eden sorunların çözülmesini bekliyor. Ancak siyasal iktidar milyonların acil çözüm bekleyen sorunlarını görmezden gelmeye devam ediyor. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası OHAL fırsatçılığında kurdukları baskıcı, otoriter rejimi tahkim etmeye öncelik veriyor. Krizleri çözmek yerine, yeni sorunlarla beslemeye devam ediyor. Halktan, halkın sorunlarından koptukça iktidarlarının ömrünü uzatmak için kutuplaştırıcı politikalara daha fazla sarılıyorlar. Gerçeklerin üstünü her geçen gün artan baskı, zor, şiddet ve sansür politikaları ile örtmeye çalışıyorlar. Siyasetçilerden gazetecilere, barolardan avukatlara, meslek kuruluşlarından Anayasa Mahkemesine, kıdem tazminatı ve emekliliğin ortadan kaldırılmasından, İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açılmasına, Türk Tabipleri Birliği’nin kapatılmakla tehdit edilmesine kadar uzanan baskılara her gün bir yenisini ekliyorlar” ifadelerini kullandı. 
“EMEKÇİ KESİMLER, DAR GELİRLİLER YOK SAYILMAKTADIR”
“Pandemiyle birlikte derinleşen kriz koşullarında bile, yine sermayenin, patronların çıkarları temel alınmakta, emekçi kesimler, dar gelirliler yok sayılmaktadır” diyen Coşan, “Dar gelirli, yoksul kesimleri koruyucu politikalar geliştirmek yerine sermayenin, patronların yüzünü güldüren, kamu kaynaklarının talan edilmesi ve yandaşlara akıtılması politikasına devam edilmektedir. Siyasal iktidar, İşsizlik Fonundan, Merkez Bankasının ihtiyaç akçesinden, Varlık fonuna aktarılan kamu sigortalarından sonra, gözünü şimdi de Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) fon birikimlerine dikmiştir. Tüm bunlara rağmen, çizilen tozpembe tablolara, işsizlik ve enflasyon oranlarına, pandemi tablosuna, gerçeği yansıtmayan ne kadar resmi veri varsa inanmamız beklenmektedir. Bilimsel olarak COVİD-19 testi pozitif çıkan her vaka hasta kabul edilmesine rağmen; iktidar sadece semptom gösterenlerin hasta sayılmasında ısrar ederek halkın sağlığını hiçe saymaktadır” ifadelerini kullandı.
“ENFLASYON FARKI DAHİL SADECE YÜZDE 15 ARTIŞ YAŞANMIŞTIR”
Coşan, tüm ücretli kesimler gibi kamu emekçilerinin de ülkede yaşanan sorunlardan payına düşeni fazlasıyla aldıklarını söyleyerek, “İğneden ipliğe gelen zamlarla maaşlarımız erimeye devam ediyor. Son 1 yıl içinde doğalgaz % 34, son 15 ay içinde elektrik %40, son 2 ay içinde ekmek %20 zamlanmıştır. 2019 Temmuzunda dolar 5,63 TL iken, bugün 7,80 TL seviyesini aşmış, son 14 ay içinde Türk Lirası dolar karşısında yüzde %38,5 değer kaybetmiş, dört kişilik bir ailenin açlık sınırında %21, yoksulluk sınırında %20 artış yaşanmıştır. Buna karşın son 18 ayda kamu emekçilerinin maaşlarında, enflasyon farkı dahil sadece yüzde 15 artış yaşanmıştır. Salgın süreci, eğitim emekçilerinin ek ders, sağlık emekçilerinin ek ödemelerinin kesilmesi, sözleşmeli, güvencesiz istihdamın artırılması aracına dönüşmektedir. Hayat pahalılığından, işsizlikten en çok etkilenen kesimlerin başında hukuksuz OHAL KHK’ larıyla işinden ekmeğinden edilen ihraç kamu emekçileri gelmektedir. OHAL Komisyonu KESK’li ihraçlar hakkındaki kararlarını erteleyerek, yaşanan mağduriyeti katmerli hale getirmektedir.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen; 3 milyon kamu emekçisi ve 2 milyon emeklinin, yandaş konfederasyon yönetiminin imzaladığı TİS’ lerle yapılan sefalet oranlı maaş artışlarıyla yetinmesi, güvenceli-kadrolu istihdamdan vazgeçmesi beklenmektedir” dedi.
“BÜTÇE SÜRECİ BAŞLAMIŞ BULUNMAKTADIR”
Coşan, “İşte bu koşullarda, başta emekçi ve dar gelirlileri ve tüm toplumu yakından ilgilendiren bütçe süreci başlamış bulunmaktadır. Yeni Ekonomik Program ve iktidarın 18 yıllık pratiği; yine ülke kaynaklarının, vergilerin sermayeye, yandaşlara, savaş politikalarına aktarıldığı, tüm yükün emekçilere yıkıldığı, eşitsizlikleri artıran, toplumsal cinsiyet körü bir bütçenin hazırlandığını göstermektedir.
Pandemi süreci, başta sağlık olmak üzere kamu hizmetlerinin ve yeterli sayıda kadrolu personel istihdamının ne kadar hayati olduğunu ispatlamıştır. Salgından en fazla etkilenen gelişmiş sanayi ülkelerinin, kamu hizmetlerini tasfiye etmiş olması tesadüf değildir. Salgın karşısında daha da vahim bir tabloyla karşılaşmamanın, tüm vatandaşların sağılığının korunmasının yolu; bütçeden kamu hizmetlerine ve yatırımlarına ayrılan payın artırılmasından geçmektedir. Hayali hedefler konan, işsizliği azaltma hedefinden yoksun, mili gelir ve kişi başına milli gelir hedeflerinde on yıl önceki rakamların bile gerisine düşülen, çalışma yaşamında kuralsızlığı ve ayrımcılığı artıran, sermaye için fırsat yaratmaya odaklı ekonomi programlarının ve bu programlara bağlı emek karşıtı bütçelerin halkın, emekçilerin ihtiyaçlarına cevap vermesi mümkün değildir” diye belirtti.  
“YOKSULLUĞA TERK EDİLEN MİLYONLARI TALEPLERİNE SAHİP ÇIKMAYA ÇAĞIRIYORUZ”
“KESK olarak, içinde bulunduğumuz olağanüstü koşullarda dar gelirlilerin, ücretli kesimlerin salgından korunarak nefes almasını, insanca bir yaşam, çalışma koşulları ve iş güvencesi sağlayacak, halktan, emekten yana bir bütçe istiyoruz” diyen Canan Coşan, KESK olarak taleplerini şu şekilde sıraladı: “ Kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına, tasfiyesine ve özelleştirme soygununa son verilmesini,
Bütçe hakkımız önündeki engellerin kaldırılmasını, herkese ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir, anadilinde bir kamu hizmeti sağlanmasına öncelik verilmesini, kamu hizmetlerine ve yatırımlarına bütçeden ayrılan payın artırılmasını, başta kadınlar olmak üzere, herkese ‘temel yurttaşlık geliri’ sağlanmasını, bütçede toplumsal cinsiyet eşitliğinin temel alınmasını, ücretli kesimlerin omuzlarına yıkılan vergi yükünün hafifletilmesini, gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesini, dolaylı vergilerin düşürülmesini, kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını, asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını, otoyolların, köprülerin, şehir hastanelerinin müteahhitlerine hazine garantilerine son verilmesini, temel tüketim maddelerine son iki yıl içinde yapılan zamların geri alınmasını, KDV’lerinin sıfırlanmasını, yoksulluk sınırı altında geliri olan hanelerin elektrik, doğalgaz, su, internet giderlerinin, pandemi tamamen ortadan kalkıncaya kadar Hazineden karşılanmasını, savunma ve güvenliğin daha fazla silahlanmaktan değil, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işletilmesinden, adaletin tesisinden geçtiği gerçeğinden hareketle ülke kaynaklarının barış ve demokrasi için kullanılmasını, mali kayıplarımızın, gerçek hayat pahalılığı oranında maaşlarımıza yapılacak ek artışlarla telafi edilmesini, her türlü güvencesiz istihdam uygulamasına son verilmesini, herkese güvenceli iş ve güvenli gelecek sağlanmasını, hukuksuz OHAL KHK’larıyla işinden ekmeğinden edilen KESK’li ihraçların derhal işlerine iade edilmesini, kıdem tazminatı fonu, zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ve Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) dayatmalarından vazgeçilmesini, yıllardır tahrip edilen sosyal güvenlik ve emeklilik sistemimizin güçlendirilmesini, başta ILO sözleşmeleri olmak üzere uluslararası sözleşmelerle, evrensel sendikal hak ve özgürlüklerle uyumlu, grev hakkı ile tamamlanmış gerçek bir toplu pazarlık sistemine geçilmesini istiyoruz. Başta kamu emekçileri olmak üzere yıllardır yok sayılan, pandemi koşullarında korumasız bırakılarak işsizliğe, yoksulluğa terk edilen milyonları taleplerine sahip çıkmaya, halktan emekten yana bir bütçe ve insanca yaşam mücadelesine omuz omuza vermeye çağırıyoruz.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.