Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Toplumsal Bir Uzlaşmadır

Güncel 27.03.2017 - 00:00, Güncelleme: 02.09.2021 - 15:40
 

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Toplumsal Bir Uzlaşmadır

Çanakkale İl Genel Meclisi Başkanı Avukat Ömer ŞAHİN 16 Nisan’da yapılacak olan halk oylamasına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin toplumsal bir uzlaşma olduğuna vurgu yapan Şahin, bu hükümet sisteminde uzlaşmayan, meseleleri çıkmaza sürükleyen tarafın siyaset sahnesinden silineceğinin altını çizdi. Şahin; “halkımız meseleleri krize ve çıkmaza sürükleyen değil TEK MİLLET, TEK BAYRAK, TEK VATAN, TEK DEVLET diyerek çözümleyen ve uzlaşan siyasetçiler istemektedir” dedi.
16 Nisan Pazar günü halkoylamasına sunulacak Anayasa Değişikliği ile ilgili olarak ifade edeceğimiz şu hususlar, getirilen yeniliklerin özellikle halkın demokrasiye katılımının daha etkin ve yoğun olacağını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır.  Şöyle ki; • Getirilen yenilikte en çok vurgulanan husus, güzide ülkemizin çok ağır faturalarını ödediği koalisyon dönemlerinin bir daha yaşanmayacağı, bu değişiklikle beraber Türkiyemiz’de istikrarın sembolü olan tek parti iktidarlarının hakim olacağı hususudur.  Hükümetlerin parlamenter sistem içinde kurulduğu günümüz uygulamasında seçim sonuçları tek bir partinin iktidar olmasını sağlayamıyorsa koalisyonların kurulması kaçınılmazdır. Haliyle farklı siyasi partilerden oluşan bu ortaklıkların bozularak siyasi istikrarın zafiyete uğramasını ve ülkemizi siyasi krizlere götürmesini çok defa müşahede ettik. Koalisyon dönemleri olan 70’li ve 90’lı yıllarda kurulan hükümet ortaklıklarının uzun ömürlü olmaması sebebi ile ülkemiz çok acı tecrübeler yaşadı. Onbeş yıldır istikrarın simgesi olan Ak Partimiz’in de sıklıkla belirttiği üzere bu değişiklik Ak Parti için yapılan bir değişiklik değil Türkiyemiz için yapılan bir değişikliktir. Bu onbeş yılda istikrarın sembolu olan Ak Partimiz girdiği her seçimden tek parti iktidarı kurabilecek zaferle çıkarak koalisyon dönemlerini ortadan kaldırmıştır. Fakat bundan sonra yapılacak seçimlerde alınacak sonuçlar, tek parti iktidarını sağlayacak nitelikte olmazsa yine bu sıkıntılı koalisyon dönemlerinin yaşanması kuvvetle muhtemeldir.  İşte getirilecek yeni sistemle yani Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile bu tehlike artık tamamen ortadan kaldırılacaktır. Bu sistem ile artık yüzde elliden fazla oy alan siyasi parti hükümeti kurabilecek ve böylece siyasi iktidardaki istikrarın sürekli olması temin edilecektir.  • Yine bu istikrarın temin edilmesi noktasında ilk oylamada hiçbir siyasi parti yüzde elliyi aşamazsa ikinci tur oylamada ilk turda en fazla oyu alan iki aday seçime girecek ve bu şekilde en fazla oyu alan aday ile hükümet kurulacaktır. Bu durum, koalisyon tehlikesinin bertaraf edilmesi için yeni sistemle getirilmiş bir sigorta mahiyetindedir. Ve bu durumda koalisyonu en baştan ve süresinde yapılacak bir dahaki seçime kadar sağcısıyla - solcusuyla, muhafazakarıyla - sosyal demokratıyla tüm halkımız en çok oyu alan aday üzerinde uzlaşarak gerçekleştirecektir. Diğer bir deyişle koalisyonu siyasi partiler değil bizzat halk yapacaktır ve bu koalisyon da haliyle halkın koalisyonu olarak kalıcı ve istikrarlı olacaktır.  • Öte yandan getirilen bu yeni sistem ile mevcut sistemde yasamanın içinden çıkan yürütme sebebi ile aslında yasama ve yürütme için tek bir tercihte bulunma hakkı bulunan halkımız, hem yasama faaliyetini gerçekleştirecek Türkiye Büyük Millet Meclisi için hem de yürütme görevini ifa edecek Hükümet için farklı tercihlerde bulunma hakkına sahip olacaktır.  Hatta ifade ettiğimiz şekilde getirilen bu yenilik ile halkımız yasama için bir siyasi partiye oy verirken yürütme için de bir başka partiye oy verebilme imkanına sahip olacağından, yasama ve yürütme olarak karşısına çıkarılan seçenekler arasında doğru olduğuna inandığı tercihi yapabilmek için iki farklı siyasi partiye de oy verebileceklerdir. Böylece halkımız yasama ve yürütme ayırımının her iki kanadında da doğru olduğuna inandığı ve güvendiği isimlere görev ve yetki verebilmek için farklı siyasi partilere oy kullanarak siyasi arenada hem istikrarın korunmasını hem de farklı kutupların da temsil edilmesini sağlayabileceklerdir.  Bu durumda, yani yasama ve yürütmenin farklı siyasi partilerce temsil edilmesinde yasama ve yürütme uzlaşmak zorunda kalacak, aksi takdirde uzlaşmayı reddeden veya ortaya çıkan sorunları çıkmaza sürükleyen taraf bunun siyasi faturasını ödeyecektir. İşlerin çıkmaza girdiği noktada ise en son çözüm olarak yasama ve yürütmeden kendisine güvenen taraf sadece karşı tarafı değil, karşı tarafla beraber kendisinin de gireceği seçimlerin yenilenmesi kararını alarak milletin hakemliğine başvurabilecektir.       • Yukarıda açıklamaya çalıştığımız her durumda dikkati çeken husus sistemin tıkanma tehlikesinde halkın devreye girerek son sözü söylemesi ve bu şekilde istikrarın sürekliliğinin sağlanmasıdır. Onbeş yıllık Ak Parti iktidarında özellikle Cumhurbaşkanlığını Ahmet Necdet Sezer’in yaptığı dönemde cumhurbaşkanı ile hükümet arasında bir kriz çıkmadı ise bunun sebebi Ak Parti’nin ortaya çıkan veya çıkabilecek krizlerdeki yapıcı tavrı ve meseleleri kriz haline getirip çıkmaza götürmek istememesidir. Bu onbeş yıllık iktidarın Cumhurbaşkanlığını Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı dönemlerde ise cumhurbaşkanı ve hükümet arasında Ak Parti’nin kendi içindeki kardeşlik hukuku ve uzlaşma kültürü sayesinde herhangi bir sorun yaşanmamış, gerekirse kol kırılmış yen içinde kalmıştır. Fakat edindiğimiz acı tecrübeler, seçimlerde herhangi bir partinin tek başına iktidar olamayacağı durumlarda kurulacak koalisyonlarda bu sıkıntıların ortaya çıkacağını ve halkımızın ağır bedeller ödeyeceğini göstermektedir.  • Açıklamaya çalıştığımız bu hususlar, başlıkta da ifade ettiğimiz üzere toplumsal bir uzlaşmanın sağlanmasını beraberinde getirmektedir. Bu toplumsal uzlaşmada da son söz halkındır. İstikrarın sağlanması için halkın hakemliğine başvurulacağını bilen siyasi partiler de bu uzlaşmaya uygun isimleri halkın karşısına çıkarmak ve siyasetlerini bu gerçekliğe göre dizayn etmek zorunda kalacaklardır.  • Tekrardan ve altını çizerek söylüyoruz ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi toplumsal bir uzlaşmadır.  Bu hükümet sisteminde uzlaşmayan, meseleleri çıkmaza sürükleyen taraf siyaset sahnesinden silinecektir.  Çünkü halkımız meseleleri krize ve çıkmaza sürükleyen değil TEK MİLLET, TEK BAYRAK, TEK VATAN, TEK DEVLET diyerek çözümleyen ve uzlaşan siyasetçiler istemektedir.   İşte bu gerekçelerle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için #EVET diyoruz.              
Çanakkale İl Genel Meclisi Başkanı Avukat Ömer ŞAHİN 16 Nisan’da yapılacak olan halk oylamasına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin toplumsal bir uzlaşma olduğuna vurgu yapan Şahin, bu hükümet sisteminde uzlaşmayan, meseleleri çıkmaza sürükleyen tarafın siyaset sahnesinden silineceğinin altını çizdi. Şahin; “halkımız meseleleri krize ve çıkmaza sürükleyen değil TEK MİLLET, TEK BAYRAK, TEK VATAN, TEK DEVLET diyerek çözümleyen ve uzlaşan siyasetçiler istemektedir” dedi.

16 Nisan Pazar günü halkoylamasına sunulacak Anayasa Değişikliği ile ilgili olarak ifade edeceğimiz şu hususlar, getirilen yeniliklerin özellikle halkın demokrasiye katılımının daha etkin ve yoğun olacağını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır.

 Şöyle ki;

• Getirilen yenilikte en çok vurgulanan husus, güzide ülkemizin çok ağır faturalarını ödediği koalisyon dönemlerinin bir daha yaşanmayacağı, bu değişiklikle beraber Türkiyemiz’de istikrarın sembolü olan tek parti iktidarlarının hakim olacağı hususudur.

 Hükümetlerin parlamenter sistem içinde kurulduğu günümüz uygulamasında seçim sonuçları tek bir partinin iktidar olmasını sağlayamıyorsa koalisyonların kurulması kaçınılmazdır. Haliyle farklı siyasi partilerden oluşan bu ortaklıkların bozularak siyasi istikrarın zafiyete uğramasını ve ülkemizi siyasi krizlere götürmesini çok defa müşahede ettik. Koalisyon dönemleri olan 70’li ve 90’lı yıllarda kurulan hükümet ortaklıklarının uzun ömürlü olmaması sebebi ile ülkemiz çok acı tecrübeler yaşadı.

Onbeş yıldır istikrarın simgesi olan Ak Partimiz’in de sıklıkla belirttiği üzere bu değişiklik Ak Parti için yapılan bir değişiklik değil Türkiyemiz için yapılan bir değişikliktir. Bu onbeş yılda istikrarın sembolu olan Ak Partimiz girdiği her seçimden tek parti iktidarı kurabilecek zaferle çıkarak koalisyon dönemlerini ortadan kaldırmıştır. Fakat bundan sonra yapılacak seçimlerde alınacak sonuçlar, tek parti iktidarını sağlayacak nitelikte olmazsa yine bu sıkıntılı koalisyon dönemlerinin yaşanması kuvvetle muhtemeldir.

 İşte getirilecek yeni sistemle yani Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile bu tehlike artık tamamen ortadan kaldırılacaktır. Bu sistem ile artık yüzde elliden fazla oy alan siyasi parti hükümeti kurabilecek ve böylece siyasi iktidardaki istikrarın sürekli olması temin edilecektir.

 • Yine bu istikrarın temin edilmesi noktasında ilk oylamada hiçbir siyasi parti yüzde elliyi aşamazsa ikinci tur oylamada ilk turda en fazla oyu alan iki aday seçime girecek ve bu şekilde en fazla oyu alan aday ile hükümet kurulacaktır. Bu durum, koalisyon tehlikesinin bertaraf edilmesi için yeni sistemle getirilmiş bir sigorta mahiyetindedir. Ve bu durumda koalisyonu en baştan ve süresinde yapılacak bir dahaki seçime kadar sağcısıyla - solcusuyla, muhafazakarıyla - sosyal demokratıyla tüm halkımız en çok oyu alan aday üzerinde uzlaşarak gerçekleştirecektir. Diğer bir deyişle koalisyonu siyasi partiler değil bizzat halk yapacaktır ve bu koalisyon da haliyle halkın koalisyonu olarak kalıcı ve istikrarlı olacaktır.

 • Öte yandan getirilen bu yeni sistem ile mevcut sistemde yasamanın içinden çıkan yürütme sebebi ile aslında yasama ve yürütme için tek bir tercihte bulunma hakkı bulunan halkımız, hem yasama faaliyetini gerçekleştirecek Türkiye Büyük Millet Meclisi için hem de yürütme görevini ifa edecek Hükümet için farklı tercihlerde bulunma hakkına sahip olacaktır.

 Hatta ifade ettiğimiz şekilde getirilen bu yenilik ile halkımız yasama için bir siyasi partiye oy verirken yürütme için de bir başka partiye oy verebilme imkanına sahip olacağından, yasama ve yürütme olarak karşısına çıkarılan seçenekler arasında doğru olduğuna inandığı tercihi yapabilmek için iki farklı siyasi partiye de oy verebileceklerdir. Böylece halkımız yasama ve yürütme ayırımının her iki kanadında da doğru olduğuna inandığı ve güvendiği isimlere görev ve yetki verebilmek için farklı siyasi partilere oy kullanarak siyasi arenada hem istikrarın korunmasını hem de farklı kutupların da temsil edilmesini sağlayabileceklerdir.

 Bu durumda, yani yasama ve yürütmenin farklı siyasi partilerce temsil edilmesinde yasama ve yürütme uzlaşmak zorunda kalacak, aksi takdirde uzlaşmayı reddeden veya ortaya çıkan sorunları çıkmaza sürükleyen taraf bunun siyasi faturasını ödeyecektir. İşlerin çıkmaza girdiği noktada ise en son çözüm olarak yasama ve yürütmeden kendisine güvenen taraf sadece karşı tarafı değil, karşı tarafla beraber kendisinin de gireceği seçimlerin yenilenmesi kararını alarak milletin hakemliğine başvurabilecektir.     

 • Yukarıda açıklamaya çalıştığımız her durumda dikkati çeken husus sistemin tıkanma tehlikesinde halkın devreye girerek son sözü söylemesi ve bu şekilde istikrarın sürekliliğinin sağlanmasıdır. Onbeş yıllık Ak Parti iktidarında özellikle Cumhurbaşkanlığını Ahmet Necdet Sezer’in yaptığı dönemde cumhurbaşkanı ile hükümet arasında bir kriz çıkmadı ise bunun sebebi Ak Parti’nin ortaya çıkan veya çıkabilecek krizlerdeki yapıcı tavrı ve meseleleri kriz haline getirip çıkmaza götürmek istememesidir. Bu onbeş yıllık iktidarın Cumhurbaşkanlığını Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı dönemlerde ise cumhurbaşkanı ve hükümet arasında Ak Parti’nin kendi içindeki kardeşlik hukuku ve uzlaşma kültürü sayesinde herhangi bir sorun yaşanmamış, gerekirse kol kırılmış yen içinde kalmıştır. Fakat edindiğimiz acı tecrübeler, seçimlerde herhangi bir partinin tek başına iktidar olamayacağı durumlarda kurulacak koalisyonlarda bu sıkıntıların ortaya çıkacağını ve halkımızın ağır bedeller ödeyeceğini göstermektedir.

 • Açıklamaya çalıştığımız bu hususlar, başlıkta da ifade ettiğimiz üzere toplumsal bir uzlaşmanın sağlanmasını beraberinde getirmektedir. Bu toplumsal uzlaşmada da son söz halkındır. İstikrarın sağlanması için halkın hakemliğine başvurulacağını bilen siyasi partiler de bu uzlaşmaya uygun isimleri halkın karşısına çıkarmak ve siyasetlerini bu gerçekliğe göre dizayn etmek zorunda kalacaklardır.

 • Tekrardan ve altını çizerek söylüyoruz ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi toplumsal bir uzlaşmadır.

 Bu hükümet sisteminde uzlaşmayan, meseleleri çıkmaza sürükleyen taraf siyaset sahnesinden silinecektir.

 Çünkü halkımız meseleleri krize ve çıkmaza sürükleyen değil TEK MİLLET, TEK BAYRAK, TEK VATAN, TEK DEVLET diyerek çözümleyen ve uzlaşan siyasetçiler istemektedir.  

İşte bu gerekçelerle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için #EVET diyoruz.

 

 

 

 

 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.