Biz Koşmak İstiyoruz Ama Bürokratlarımız, Seçilmişlerimiz de İstiyor mu?

Ekonomi 15.04.2019 - 00:00, Güncelleme: 02.09.2021 - 15:40
 

Biz Koşmak İstiyoruz Ama Bürokratlarımız, Seçilmişlerimiz de İstiyor mu?

Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Nisan 2019 ayı olağan Meclis toplantısı ÇTSO Kongre Fuar Merkezinde gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan yönetim kurulu başkanı Selçuk Semizoğlu, seçim atmosferinden bir an önce çıkılması gerektiğinin altını çizerek “Bizlere, yani iş alemine göre en acil çözüm bekleyen konu ekonomik istikrardır önümüzde seçimsiz, siyaseten berrak olan bir 4 yıl var. Bu 4 yılı çok iyi kullanmamız gerektiğine inanıyorum. Biz üretmek, satmak, ihracat yapmak istiyoruz, yeni yatırımlar için güven ortamı istiyoruz. Ülkemizin sürdürebilir büyüme yolculuğunda Çanakkale’den koşmak istiyoruz. Bu salonda bunları istemeyen kimse yoktur, biz gerçekten istiyoruz, bundan eminim. Ancak kamu da istiyor mu, bürokratlarımız istiyor mu, bizleri temsil eden seçilmişlerimiz istiyor mu? Ayağımıza pranga gibi dolanan yönetmeliklerimiz kanunlarımız istiyor mu? Bankalarımız istiyor mu? Ne yazık ki bunlardan şüphemiz var.” ifadelerini kullandı.
Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu adına Nisan ayı olağan Meclis konuşmasını yapan Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Semizoğlu; “Demokrasinin temel dinamiklerinden biri olan yerel seçimleri geride bıraktık. Seçim öncesi de vurguladığımız gibi; daha doğrusu geride bırakmak, artık önümüze bakmak istiyoruz. Hepimiz bir vatandaş olarak sağduyu ile görevimizi yaptık ve sandık başına gittik, Halkın özgür iradesi ile çıkan sonuçlara da saygı göstererek seçim atmosferinden çıkmamız, hızla işimize gücümüze dönmemiz gerekiyor. 31 Mart’ta yapılan seçimler sonucunda tüm seçilenleri kutluyor, siyasi kimliklerini partilerinde bırakıp, gündelik siyasetten uzaklaşarak katılımcılığı esas alan şeffaf ve hesap verebilir bir hizmet anlayışı ile çalışmalarını bekliyoruz. Sadece beklemiyoruz tabi en yakın da takipçileri olacağız.  “BİZLERE, YANİ İŞ ALEMİNE GÖRE EN ACİL ÇÖZÜM BEKLEYEN KONU EKONOMİK İSTİKRARDIR ÖNÜMÜZDE SEÇİMSİZ, SİYASETEN BERRAK OLAN BİR 4 YIL VAR. BU 4 YILI ÇOK İYİ KULLANMAMIZ GEREKTİĞİNE İNANIYORUM. BİZ ÜRETMEK, SATMAK, İHRACAT YAPMAK İSTİYORUZ, YENİ YATIRIMLAR İÇİN GÜVEN ORTAMI İSTİYORUZ. ÜLKEMİZİN SÜRDÜREBİLİR BÜYÜME YOLCULUĞUNDA ÇANAKKALE’DEN KOŞMAK İSTİYORUZ.”  Bu salonda bunları istemeyen kimse yoktur, biz gerçekten istiyoruz Bundan eminim. Ancak ; kamu da  istiyor mu ? bürokratlarımız istiyor mu? bizleri temsil eden seçilmişlerimiz istiyor mu? ayağımıza pranga gibi dolanan yönetmeliklerimiz kanunlarımız  istiyor mu ? bankalarımız istiyor mu? Ne yazık ki bunlardan şüphemiz var.   Ülkemizin 2023 hedefleri var. İlk 4 madde şu şekilde: - Dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmek, -Yıllık Gayri Safi Yurt İçi Hasılayı 2 trilyon dolara çıkarmak, -Kişi başına düşen milli geliri 20 bin doların üzerine çıkarmak, -500 milyar dolar ihracat yapmak Şimdi sizlere soruyorum. Bu büyüme ve kalkınma hedeflerine üretmeden ulaşabilmemiz mümkün mü? Değil. Peki, üretelim dediğimizde önümüz açık mı ? P da değil. Bankalarımız finansmana erişimde nasıl zorluk çıkarırız diye uğraşıyor. Krediler tüketime yönelik. Sanayi elektrik tarifesi adeta “üretmeyin, evinizde televizyon seyredin”  der gibi. Geçmiş dönemdeki en ucuz enerji sanayi tesislerinin enerjisiydi. Bu normal enerjiden %20 civarında daha ucuzdu. Ticari işletmeler %5 ile %10 arasında daha ucuzdu. En pahalı enerji konut enerjisiydi ama şuanda en ucuz enerji konut enerjisi yani en ucuz elektrik gerçekten televizyon seyretmek için kullanılıyor arkadaşlar. Gerçi bugün Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Berat Albayrak’ın açıklamalarını dinledim. İnşallah iş aleminin önünü açacak uygulamalar gelecektir. Bu konuda birçoğu hakkında makro da olsa görüşlerini bildirdi Sayın Bakan. İnşallah uygulamada da bu pratikliği görürsek önümüz daha aydınlık olacaktır. Önümüzdeki süreçte 4 yıl biraz önce ifade ettiğim gibi Odamızda da seçim yok, yerelde de seçim yok, genelde de seçim yok. Yanlış anlaşılacak bir şey olmadığı için seçimler ile ilgili çok dikkatli konuşmamız gerekiyordu. Çünkü hassas bir dönemdi. Biz bir aileyiz rahat rahat konuşmak istiyorum. Geçen hafta bir grup işadamı arkadaşlarımız ve eşlerimiz ile birlikte Antep ve Urfa’ya gittik. 3 gün ve 2 gecelik bir ziyaretti. Antep’te gördüğüm ve gezi boyunca hani hep diyoruz ya işimiz gücümüz Çanakkale, sevdamız Çanakkale sürekli ticaretle, şehirle her şeyi  gittiğim sürece Çanakkale’yi kıyaslamaya çalışıyorum. Antep’te ; irili ufaklı 7 adet OSB, 7 milyar dolar ihracatı var. Şehrin yeşil alanları , parkları olan yaşanılabilir bir şehir. Yani Antep’te yaşasak hiçbirimiz sıkılmayız. Tabi bazı sokakları Suriye’den gelen dıştan gelen şeylerden dolayı biraz daha bozuk ama gerçekten yaşayıp da sıkılamayacağımız bir il. İnanın bana Çanakkale’den daha yeşil ve daha modern bir şehir havasında. Yani Antep bize şunu gösteriyor; sanayi ile şehir aynı anda olabiliyor. Elinde sadece gastronomi var. Yani tarih dediğimiz zaman Çanakkale ile kıyaslanmayacak kadar yok denilebilecek şekilde. Çanakkale’de tarih var diyorsak Antep’te tarih yok.  Çok güzel bir Anadolu şehri. Oradan Urfa’ya geçtik. Urfa tabi o meşhur balıklı göl zaten şehrin merkezinde bir bahar gibi. Müthiş bir milliyetçilik var, müthiş bir ticari milliyetçilik var. Yani garsonundan komisine, rehberinden otobüs şoförüne hepsi milliyetçi, hepsi Urfa diyor başka bir şey demiyor. “GEÇEN YIL 2018 TROYA YILIYDI, BU YIL 2019 GÖBEKLİTEPE YILI. URFA ÖYLE BİR SAHİP ÇIKMIŞ Kİ GÖBEKLİTEPE’YE BEN ORAYA GİDİNCE ANLADIM VE UTANDIM. BİZ 2018 TROYA YILI’NA SAHİP ÇIKIYOR GİBİ YAPMIŞIZ.”  Bunu Ticaret ve Sanayi Odası olarak söylemiyorum, il olarak söylüyorum. Ticaret ve Sanayi Odası’nın yapabilecekleri şeyler belli. Bu tohum bu Odadan atıldı. Bürokratlarımız, seçilmişlerimiz bu Oda’da ikna edildi 2018’in Troya Yılı ilan edilmesi konusunda. En büyük emek üç tane Meclis üyemiz burada Turgay Bey, Armağan Bey ve Ahmet Bey onların fikirleriydi. Burada ikna ettik siyasilerimiz sağ olsunlar Bülent Turan Bey Başbakanın konuşma metnine soktu ondan sonra yürümeye başladık. Ama şehrimiz buna sahip çıkmadı. Urfa gibi sahip çıkmadı. Şimdi 2018’de her yer yerinden oynadı, Troya Yılı diye 2019 Nisan ayındayız bunu sürdürmeliyiz arkadaşlar. İnanın bana Göbeklitepe’yi gezdim medeniyet olarak çok daha eski olabilir ama yer olarak bizim Truvamızın yirmide biri ya da otuzda biri kadardır. Bizde ne yok diye düşündüm.  “BİZDE HER ŞEY VAR AMA BİZDE ŞEVK YOK, BİZDE BİRLİK YOK, TİCARİ MİLLİYETÇİLİK YOK. MİLLİYETÇİLİK YANLIŞ ANLAŞILMASIN DİYE TİCARİ MİLLİYETÇİLİK DİYORUM.”  Biraz önce Komite Başkanlarımız ile toplantıdan çıktım.  Yine turizmci bir arkadaşımız neden otellerimizde biz yerel zeytinyağını, yerel Türkiye’ye mal olmuş, markalaşmış Ezine peynirimizi, yerel ürünlerimizi, malımızı kullanmıyoruz? Neden birbirimize ticari anlamda destek olmuyoruz? Bu sadece alışveriş yapıp birbirimize fatura kesmek manasında değil, bu aynı zamanda gelen misafirimize evet bu bizim peynirimiz Türkiye’ye mal olacak. Bu bizim zeytinyağımız. Urfa’dan utanmasalar zeytinyağı satacaklardı bize. Zeytin bahçelerini öyle bir anlatıyorlar ki, yani bizim buraya gelseler herhalde şaşırırlar o kadar zeytin olur mu diye. Yani bu konularda daha başka neleri var diye düşündüm, Suriye sınırına yakınlar, sınıra yakınlıklarından dolayı ihracat imkanları var.   İhracatta en önemli unsur maliyettir. Bu maliyetin en önemlisi de nakliyedir. Ama Antep ile Urfa’nın denizi yok. Nekliyenin en fizibıl olanı da deniz yoluyla olandır. Onlar sınıra yakınsa bizim de limanımız var. Ancak biz limanımızı ne kadar kullanıyoruz ?  “ÇANAKKALE LİMANI MAALESEF SADECE YAKIT İKMALİ YAPILAN BİR LİMAN HALİNE GELİYOR.”  Bu konuda üyelerimizden gerçekten ciddi şikayetler var. Bu konuyu takip edeceğiz. Bu söylediğim konularda tabi biraz önce de söyledim. Önümüzdeki 4 yıl daha seçim yok. Kesinlikle kimseyle sürtüşme, kimseyle tartışma, çekişme peşinde olmamalıyız, olmayacağız da. Ama yanlış gördüğümüzü de, bize göre yanlış olanı da bu kürsüden yüksek sesle ifade edeceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Özellikle basın mensubu arkadaşlarımdan şunu rica ediyorum; lütfen birbirinizden kopyala yapıştır ile kaynak almayın. Arzu ederseniz biz size kaynağımızı veririz, burada konuşulanları veririz. Burada ağzımızdan çıkan şeyleri Çanakkale’miz için önemli olduğunu biliyoruz. Bunun için konuşmalarımızı çok özenle yapmaya çalışıyoruz. Hepimiz aynı gemideyiz, hepimiz Çanakkale’deyiz. Burada yapılan eleştirileri biz kimseyi övmek yermek için değil, gerçekten Çanakkale’nin bir yerlere gelmesi için yapıyoruz.  Büyüklerimiz  baş tacımız onların yeri ayrı…Büyüklerimiz dediğim; büyük şirketlerimiz Kale Gurubumuz, İÇDAŞımız, Akçansamız, Dardanelimiz, Doğtaşımız. Ancak; küçük ile büyüğün sorunu aynı değil arkadaşlar. Çünkü büyükler kendilerini bir şekilde farklı ortamlarda, platformlarda ifade edebiliyorlar. Bizim esnaf arkadaşlarımız KOBİ diye nitelendirdiğimiz arkadaşlarımızın bunları ifade edecekleri yer biziz. Bizde bunların temsilcileri olarak Ankara’da veya gerekli yerlerde bunları temsil etmek istiyoruz.  “ŞUNU BİLMEMİZ GEREKİR Kİ EMEKLEMEDEN YÜRÜNMEZ, YÜRÜNMEDEN DE KOŞULMAZ. FİDAN DA TOHUM HALİNDE EKİLİYOR, ÖNCE FİDAN OLUYOR SONRA AĞAÇ OLUYOR. HEPİMİZ BÜYÜMENİN PEŞİNDE OLMALIYIZ, HEPİMİZ BİR KALE GURUBU OLMANIN PEŞİNDEYİZ, HEPİMİZ BİR İÇDAŞ OLMANIN PEŞİNDE OLMALIYIZ.”  Allah nasip ederse biz isteyelim de olduğu kadar. Büyümenin önünde en büyük engel yine geliyor yine geliyor bütün üyelerimizle toplantı yapıyorum, turizmcinin önündeki engel bürokrasi, marketçinin önündeki, müteahhitin önündeki engeller hep bürokrasi. Şimdi bir soru soracağım arkadaşlar haddimi aşmak da istemiyorum ama devlet mi vatandaş için var vatandaş mı devlet için var? İş adamı attığı her imzadan sorumlu arkadaşlar. Çek yazarsın imzalarsın, senet imzalarsın, maaş bordrosu imzalarsın, taahhütname imzalarsın, sözleşme imzalarsın kesinlikle bunlardan sorumlusun. Bürokratımız neden sorumlu? Hiçbir şeyden. Başvuralım makinelerimizi sipariş edelim sizin için başvuralım. Bir görüş sorayım ben; nereye Ankara’ya. Sordu üç ay bitti, görüş geldi bir daha sorayım. Taksitim mi geldi, maaş mı ödüyorsun? Biraz vicdan yani bu benim başıma gelen değil, bunlar gelen şikayetler. Biraz vicdan insanlar bunları hemen gelip anlatmıyorlar. Oturuyorsun bir saat, iki saat sonra diyorlar ki ya Başkanım böyle sorunumuz var. Allah aşkınıza hepimiz aynı Ülkede yaşıyoruz, aynı gemideyiz Sayın Cumhurbaşkanımızın 11 Ekim 2018 tarihli Genelgesini hatırlatmak istiyorum bu vesileyle.  Şimdi ilgi çekici yönü şu bu genelgenin; “Tüm başvurularda, talebin sonuçlandırılması başka bir idari makamın görev alanında kalsa dahi, başvurular anında incelenerek takip edilecek, talebin ilk başvuru yerinde neticelendirilmesine özen gösterilecek, başvuru sahibine yapılan işlemler hakkında gecikmeksizin nihai ve kesin bilgi verilecek, başvuruların süratli ve doğru sonuçlandırılması amacıyla gerekli tüm tedbirler alınacaktır.” Çanakkale’deki tüm bürokratlarımızın Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve İlimizdeki temsilcisi Sayın Valimiz Orhan Tavlı’nın hızına ve performasına ulaşmalarını arzu ediyorum. Gerçekten Sayın Valim ile haftada iki, üç defa bir araya geliyoruz  sonuç odaklı ama Sayın Valimizden bir tane var Çanakkale’de ona ulaşmadan bitebilecek birçok şey tıkanıyor şuanda. Her şeye mikrodan tekrar başlamanın gerektiğine inanıyorum. Ne rakamlar ne de raporların gerçeği yansıttığına inanmıyorum. Onun için hepimizin silkelenmesi gerekiyor arkadaşlar. Mart Meclisimizden bu yana faaliyetlerimiz ile ilgili de kısaca bilgi vermek istiyorum.  “GMKA 46 PERSONELİN 6’SI ÇANAKKALE’DE!” GMKA Yönetim Kurulu toplantısına katıldım ve toplantıda şöyle bir karar aldık; GMKA’da 46 personel istihdam ediyor. Merkez Balıkesir’de, 46 personelin 6 tanesi Çanakkale’de çalışıyor. Onun için bunun bir adaletsizlik olduğunu ve Çanakkale’nin GMKA’dan daha fazla faydalanması gerektiğine inandığımı ifade ettim. Neticede ben GMKA’ya bu Meclisin Yönetim Kurulunun adına oradayım. Her hafta GMKA Genel Sekreteri Abdullah Bey ve Çanakkale Yatırım Destek Ofisi Temsilcisi Recai Bey ile toplanıyoruz, Yönetim Kurulundan da birkaç arkadaşımız katılıyor. Bu toplantılarla GMKA’nın Kamuya değil de biraz daha üretime, ihracata destek vermesini veya kapasiteyi arttırmaya destek vermesinin amaçlanması gerektiğini düşündük. Yine Sayın Valimizin de katıldığı GMKA Yönetim Kurulu toplantısında o fikri de şuradan aldık; Balıkesir’in Bigadiç veya Sındırgı ilçesinde Küçükbaş Hayvan İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurulma girişimi varmış biz de Ezine peynirinin geleceği açısından bunu Ayvacık, Bayramiç, Çan ve Yenice’de çünkü teşviklerde burada neredeyse %100 öyle bir girişimde bulunma kararı aldık Sayın Valimizin fikri ve desteğiyle. Onu da önümüzdeki günlerde GMKA kanalıyla, desteğiyle hayata geçirmeyi planlıyoruz. Bu Ezine Gıda İhtisas OSB ile birlikte birbirini destekleyen iki proje olacak.  Yönetiminde bulunduğumuz Ezine Gıda İhtisas OSB’nin  Alt yapı Yapım İşi İhalesi 26 Mart 2019 tarihinde yapıldı. 38 milyona yakın bir bedel ile ihaleye çıkılmış olup % 52,5 kırım ile ihale gerçekleştirilmiştir. İhalenin onaylanmasını müteakip parsel satışına geçilecektir. 
Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Nisan 2019 ayı olağan Meclis toplantısı ÇTSO Kongre Fuar Merkezinde gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan yönetim kurulu başkanı Selçuk Semizoğlu, seçim atmosferinden bir an önce çıkılması gerektiğinin altını çizerek “Bizlere, yani iş alemine göre en acil çözüm bekleyen konu ekonomik istikrardır önümüzde seçimsiz, siyaseten berrak olan bir 4 yıl var. Bu 4 yılı çok iyi kullanmamız gerektiğine inanıyorum. Biz üretmek, satmak, ihracat yapmak istiyoruz, yeni yatırımlar için güven ortamı istiyoruz. Ülkemizin sürdürebilir büyüme yolculuğunda Çanakkale’den koşmak istiyoruz. Bu salonda bunları istemeyen kimse yoktur, biz gerçekten istiyoruz, bundan eminim. Ancak kamu da istiyor mu, bürokratlarımız istiyor mu, bizleri temsil eden seçilmişlerimiz istiyor mu? Ayağımıza pranga gibi dolanan yönetmeliklerimiz kanunlarımız istiyor mu? Bankalarımız istiyor mu? Ne yazık ki bunlardan şüphemiz var.” ifadelerini kullandı.

Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu adına Nisan ayı olağan Meclis konuşmasını yapan Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Semizoğlu; “Demokrasinin temel dinamiklerinden biri olan yerel seçimleri geride bıraktık. Seçim öncesi de vurguladığımız gibi; daha doğrusu geride bırakmak, artık önümüze bakmak istiyoruz. Hepimiz bir vatandaş olarak sağduyu ile görevimizi yaptık ve sandık başına gittik, Halkın özgür iradesi ile çıkan sonuçlara da saygı göstererek seçim atmosferinden çıkmamız, hızla işimize gücümüze dönmemiz gerekiyor. 31 Mart’ta yapılan seçimler sonucunda tüm seçilenleri kutluyor, siyasi kimliklerini partilerinde bırakıp, gündelik siyasetten uzaklaşarak katılımcılığı esas alan şeffaf ve hesap verebilir bir hizmet anlayışı ile çalışmalarını bekliyoruz. Sadece beklemiyoruz tabi en yakın da takipçileri olacağız. 

“BİZLERE, YANİ İŞ ALEMİNE GÖRE EN ACİL ÇÖZÜM BEKLEYEN KONU EKONOMİK İSTİKRARDIR ÖNÜMÜZDE SEÇİMSİZ, SİYASETEN BERRAK OLAN BİR 4 YIL VAR. BU 4 YILI ÇOK İYİ KULLANMAMIZ GEREKTİĞİNE İNANIYORUM. BİZ ÜRETMEK, SATMAK, İHRACAT YAPMAK İSTİYORUZ, YENİ YATIRIMLAR İÇİN GÜVEN ORTAMI İSTİYORUZ. ÜLKEMİZİN SÜRDÜREBİLİR BÜYÜME YOLCULUĞUNDA ÇANAKKALE’DEN KOŞMAK İSTİYORUZ.” 

Bu salonda bunları istemeyen kimse yoktur, biz gerçekten istiyoruz Bundan eminim. Ancak ; kamu da  istiyor mu ? bürokratlarımız istiyor mu? bizleri temsil eden seçilmişlerimiz istiyor mu? ayağımıza pranga gibi dolanan yönetmeliklerimiz kanunlarımız  istiyor mu ? bankalarımız istiyor mu? Ne yazık ki bunlardan şüphemiz var.  

Ülkemizin 2023 hedefleri var. İlk 4 madde şu şekilde:
- Dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmek,
-Yıllık Gayri Safi Yurt İçi Hasılayı 2 trilyon dolara çıkarmak,
-Kişi başına düşen milli geliri 20 bin doların üzerine çıkarmak,
-500 milyar dolar ihracat yapmak

Şimdi sizlere soruyorum. Bu büyüme ve kalkınma hedeflerine üretmeden ulaşabilmemiz mümkün mü? Değil. Peki, üretelim dediğimizde önümüz açık mı ? P da değil. Bankalarımız finansmana erişimde nasıl zorluk çıkarırız diye uğraşıyor. Krediler tüketime yönelik. Sanayi elektrik tarifesi adeta “üretmeyin, evinizde televizyon seyredin”  der gibi. Geçmiş dönemdeki en ucuz enerji sanayi tesislerinin enerjisiydi. Bu normal enerjiden %20 civarında daha ucuzdu. Ticari işletmeler %5 ile %10 arasında daha ucuzdu. En pahalı enerji konut enerjisiydi ama şuanda en ucuz enerji konut enerjisi yani en ucuz elektrik gerçekten televizyon seyretmek için kullanılıyor arkadaşlar.

Gerçi bugün Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Berat Albayrak’ın açıklamalarını dinledim. İnşallah iş aleminin önünü açacak uygulamalar gelecektir. Bu konuda birçoğu hakkında makro da olsa görüşlerini bildirdi Sayın Bakan. İnşallah uygulamada da bu pratikliği görürsek önümüz daha aydınlık olacaktır.

Önümüzdeki süreçte 4 yıl biraz önce ifade ettiğim gibi Odamızda da seçim yok, yerelde de seçim yok, genelde de seçim yok. Yanlış anlaşılacak bir şey olmadığı için seçimler ile ilgili çok dikkatli konuşmamız gerekiyordu. Çünkü hassas bir dönemdi. Biz bir aileyiz rahat rahat konuşmak istiyorum.

Geçen hafta bir grup işadamı arkadaşlarımız ve eşlerimiz ile birlikte Antep ve Urfa’ya gittik. 3 gün ve 2 gecelik bir ziyaretti. Antep’te gördüğüm ve gezi boyunca hani hep diyoruz ya işimiz gücümüz Çanakkale, sevdamız Çanakkale sürekli ticaretle, şehirle her şeyi  gittiğim sürece Çanakkale’yi kıyaslamaya çalışıyorum. Antep’te ; irili ufaklı 7 adet OSB, 7 milyar dolar ihracatı var. Şehrin yeşil alanları , parkları olan yaşanılabilir bir şehir. Yani Antep’te yaşasak hiçbirimiz sıkılmayız. Tabi bazı sokakları Suriye’den gelen dıştan gelen şeylerden dolayı biraz daha bozuk ama gerçekten yaşayıp da sıkılamayacağımız bir il. İnanın bana Çanakkale’den daha yeşil ve daha modern bir şehir havasında.

Yani Antep bize şunu gösteriyor; sanayi ile şehir aynı anda olabiliyor. Elinde sadece gastronomi var. Yani tarih dediğimiz zaman Çanakkale ile kıyaslanmayacak kadar yok denilebilecek şekilde. Çanakkale’de tarih var diyorsak Antep’te tarih yok.  Çok güzel bir Anadolu şehri. Oradan Urfa’ya geçtik. Urfa tabi o meşhur balıklı göl zaten şehrin merkezinde bir bahar gibi. Müthiş bir milliyetçilik var, müthiş bir ticari milliyetçilik var. Yani garsonundan komisine, rehberinden otobüs şoförüne hepsi milliyetçi, hepsi Urfa diyor başka bir şey demiyor.

“GEÇEN YIL 2018 TROYA YILIYDI, BU YIL 2019 GÖBEKLİTEPE YILI. URFA ÖYLE BİR SAHİP ÇIKMIŞ Kİ GÖBEKLİTEPE’YE BEN ORAYA GİDİNCE ANLADIM VE UTANDIM. BİZ 2018 TROYA YILI’NA SAHİP ÇIKIYOR GİBİ YAPMIŞIZ.” 

Bunu Ticaret ve Sanayi Odası olarak söylemiyorum, il olarak söylüyorum. Ticaret ve Sanayi Odası’nın yapabilecekleri şeyler belli. Bu tohum bu Odadan atıldı. Bürokratlarımız, seçilmişlerimiz bu Oda’da ikna edildi 2018’in Troya Yılı ilan edilmesi konusunda. En büyük emek üç tane Meclis üyemiz burada Turgay Bey, Armağan Bey ve Ahmet Bey onların fikirleriydi. Burada ikna ettik siyasilerimiz sağ olsunlar Bülent Turan Bey Başbakanın konuşma metnine soktu ondan sonra yürümeye başladık. Ama şehrimiz buna sahip çıkmadı. Urfa gibi sahip çıkmadı. Şimdi 2018’de her yer yerinden oynadı, Troya Yılı diye 2019 Nisan ayındayız bunu sürdürmeliyiz arkadaşlar. İnanın bana Göbeklitepe’yi gezdim medeniyet olarak çok daha eski olabilir ama yer olarak bizim Truvamızın yirmide biri ya da otuzda biri kadardır. Bizde ne yok diye düşündüm. 

“BİZDE HER ŞEY VAR AMA BİZDE ŞEVK YOK, BİZDE BİRLİK YOK, TİCARİ MİLLİYETÇİLİK YOK. MİLLİYETÇİLİK YANLIŞ ANLAŞILMASIN DİYE TİCARİ MİLLİYETÇİLİK DİYORUM.” 

Biraz önce Komite Başkanlarımız ile toplantıdan çıktım.  Yine turizmci bir arkadaşımız neden otellerimizde biz yerel zeytinyağını, yerel Türkiye’ye mal olmuş, markalaşmış Ezine peynirimizi, yerel ürünlerimizi, malımızı kullanmıyoruz? Neden birbirimize ticari anlamda destek olmuyoruz? Bu sadece alışveriş yapıp birbirimize fatura kesmek manasında değil, bu aynı zamanda gelen misafirimize evet bu bizim peynirimiz Türkiye’ye mal olacak. Bu bizim zeytinyağımız. Urfa’dan utanmasalar zeytinyağı satacaklardı bize. Zeytin bahçelerini öyle bir anlatıyorlar ki, yani bizim buraya gelseler herhalde şaşırırlar o kadar zeytin olur mu diye. Yani bu konularda daha başka neleri var diye düşündüm, Suriye sınırına yakınlar, sınıra yakınlıklarından dolayı ihracat imkanları var.  

İhracatta en önemli unsur maliyettir. Bu maliyetin en önemlisi de nakliyedir. Ama Antep ile Urfa’nın denizi yok. Nekliyenin en fizibıl olanı da deniz yoluyla olandır. Onlar sınıra yakınsa bizim de limanımız var. Ancak biz limanımızı ne kadar kullanıyoruz ? 

“ÇANAKKALE LİMANI MAALESEF SADECE YAKIT İKMALİ YAPILAN BİR LİMAN HALİNE GELİYOR.” 

Bu konuda üyelerimizden gerçekten ciddi şikayetler var. Bu konuyu takip edeceğiz. Bu söylediğim konularda tabi biraz önce de söyledim. Önümüzdeki 4 yıl daha seçim yok. Kesinlikle kimseyle sürtüşme, kimseyle tartışma, çekişme peşinde olmamalıyız, olmayacağız da. Ama yanlış gördüğümüzü de, bize göre yanlış olanı da bu kürsüden yüksek sesle ifade edeceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Özellikle basın mensubu arkadaşlarımdan şunu rica ediyorum; lütfen birbirinizden kopyala yapıştır ile kaynak almayın. Arzu ederseniz biz size kaynağımızı veririz, burada konuşulanları veririz. Burada ağzımızdan çıkan şeyleri Çanakkale’miz için önemli olduğunu biliyoruz. Bunun için konuşmalarımızı çok özenle yapmaya çalışıyoruz. Hepimiz aynı gemideyiz, hepimiz Çanakkale’deyiz. Burada yapılan eleştirileri biz kimseyi övmek yermek için değil, gerçekten Çanakkale’nin bir yerlere gelmesi için yapıyoruz. 

Büyüklerimiz  baş tacımız onların yeri ayrı…Büyüklerimiz dediğim; büyük şirketlerimiz Kale Gurubumuz, İÇDAŞımız, Akçansamız, Dardanelimiz, Doğtaşımız. Ancak; küçük ile büyüğün sorunu aynı değil arkadaşlar. Çünkü büyükler kendilerini bir şekilde farklı ortamlarda, platformlarda ifade edebiliyorlar. Bizim esnaf arkadaşlarımız KOBİ diye nitelendirdiğimiz arkadaşlarımızın bunları ifade edecekleri yer biziz. Bizde bunların temsilcileri olarak Ankara’da veya gerekli yerlerde bunları temsil etmek istiyoruz. 

“ŞUNU BİLMEMİZ GEREKİR Kİ EMEKLEMEDEN YÜRÜNMEZ, YÜRÜNMEDEN DE KOŞULMAZ. FİDAN DA TOHUM HALİNDE EKİLİYOR, ÖNCE FİDAN OLUYOR SONRA AĞAÇ OLUYOR. HEPİMİZ BÜYÜMENİN PEŞİNDE OLMALIYIZ, HEPİMİZ BİR KALE GURUBU OLMANIN PEŞİNDEYİZ, HEPİMİZ BİR İÇDAŞ OLMANIN PEŞİNDE OLMALIYIZ.”

 Allah nasip ederse biz isteyelim de olduğu kadar. Büyümenin önünde en büyük engel yine geliyor yine geliyor bütün üyelerimizle toplantı yapıyorum, turizmcinin önündeki engel bürokrasi, marketçinin önündeki, müteahhitin önündeki engeller hep bürokrasi. Şimdi bir soru soracağım arkadaşlar haddimi aşmak da istemiyorum ama devlet mi vatandaş için var vatandaş mı devlet için var? İş adamı attığı her imzadan sorumlu arkadaşlar. Çek yazarsın imzalarsın, senet imzalarsın, maaş bordrosu imzalarsın, taahhütname imzalarsın, sözleşme imzalarsın kesinlikle bunlardan sorumlusun. Bürokratımız neden sorumlu? Hiçbir şeyden. Başvuralım makinelerimizi sipariş edelim sizin için başvuralım. Bir görüş sorayım ben; nereye Ankara’ya. Sordu üç ay bitti, görüş geldi bir daha sorayım. Taksitim mi geldi, maaş mı ödüyorsun? Biraz vicdan yani bu benim başıma gelen değil, bunlar gelen şikayetler. Biraz vicdan insanlar bunları hemen gelip anlatmıyorlar. Oturuyorsun bir saat, iki saat sonra diyorlar ki ya Başkanım böyle sorunumuz var. Allah aşkınıza hepimiz aynı Ülkede yaşıyoruz, aynı gemideyiz Sayın Cumhurbaşkanımızın 11 Ekim 2018 tarihli Genelgesini hatırlatmak istiyorum bu vesileyle. 

Şimdi ilgi çekici yönü şu bu genelgenin; “Tüm başvurularda, talebin sonuçlandırılması başka bir idari makamın görev alanında kalsa dahi, başvurular anında incelenerek takip edilecek, talebin ilk başvuru yerinde neticelendirilmesine özen gösterilecek, başvuru sahibine yapılan işlemler hakkında gecikmeksizin nihai ve kesin bilgi verilecek, başvuruların süratli ve doğru sonuçlandırılması amacıyla gerekli tüm tedbirler alınacaktır.”

Çanakkale’deki tüm bürokratlarımızın Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve İlimizdeki temsilcisi Sayın Valimiz Orhan Tavlı’nın hızına ve performasına ulaşmalarını arzu ediyorum. Gerçekten Sayın Valim ile haftada iki, üç defa bir araya geliyoruz  sonuç odaklı ama Sayın Valimizden bir tane var Çanakkale’de ona ulaşmadan bitebilecek birçok şey tıkanıyor şuanda. Her şeye mikrodan tekrar başlamanın gerektiğine inanıyorum. Ne rakamlar ne de raporların gerçeği yansıttığına inanmıyorum. Onun için hepimizin silkelenmesi gerekiyor arkadaşlar. Mart Meclisimizden bu yana faaliyetlerimiz ile ilgili de kısaca bilgi vermek istiyorum. 

“GMKA 46 PERSONELİN 6’SI ÇANAKKALE’DE!”

GMKA Yönetim Kurulu toplantısına katıldım ve toplantıda şöyle bir karar aldık; GMKA’da 46 personel istihdam ediyor. Merkez Balıkesir’de, 46 personelin 6 tanesi Çanakkale’de çalışıyor. Onun için bunun bir adaletsizlik olduğunu ve Çanakkale’nin GMKA’dan daha fazla faydalanması gerektiğine inandığımı ifade ettim. Neticede ben GMKA’ya bu Meclisin Yönetim Kurulunun adına oradayım. Her hafta GMKA Genel Sekreteri Abdullah Bey ve Çanakkale Yatırım Destek Ofisi Temsilcisi Recai Bey ile toplanıyoruz, Yönetim Kurulundan da birkaç arkadaşımız katılıyor. Bu toplantılarla GMKA’nın Kamuya değil de biraz daha üretime, ihracata destek vermesini veya kapasiteyi arttırmaya destek vermesinin amaçlanması gerektiğini düşündük. Yine Sayın Valimizin de katıldığı GMKA Yönetim Kurulu toplantısında o fikri de şuradan aldık; Balıkesir’in Bigadiç veya Sındırgı ilçesinde Küçükbaş Hayvan İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurulma girişimi varmış biz de Ezine peynirinin geleceği açısından bunu Ayvacık, Bayramiç, Çan ve Yenice’de çünkü teşviklerde burada neredeyse %100 öyle bir girişimde bulunma kararı aldık Sayın Valimizin fikri ve desteğiyle. Onu da önümüzdeki günlerde GMKA kanalıyla, desteğiyle hayata geçirmeyi planlıyoruz. Bu Ezine Gıda İhtisas OSB ile birlikte birbirini destekleyen iki proje olacak. 

Yönetiminde bulunduğumuz Ezine Gıda İhtisas OSB’nin  Alt yapı Yapım İşi İhalesi 26 Mart 2019 tarihinde yapıldı. 38 milyona yakın bir bedel ile ihaleye çıkılmış olup % 52,5 kırım ile ihale gerçekleştirilmiştir. İhalenin onaylanmasını müteakip parsel satışına geçilecektir. 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.