ʹHARCAMALARDA VE TÜKETİMDE DENGELİ OLMASI TAVSİYE EDİLMEKTEDİRʹ

Yaşam 08.02.2021 - 00:00, Güncelleme: 02.09.2021 - 15:40
 

ʹHARCAMALARDA VE TÜKETİMDE DENGELİ OLMASI TAVSİYE EDİLMEKTEDİRʹ

Çanakkale İl Müftülüğü pandemi döneminde başladığı video paylaşımında son olarak ‘Tüketim Ahlakı’ konusunu ele aldı. Lapseki Müftüsü İbrahim Sezgin, konuyla ilgili olarak vatandaşlara bilgi paylaşımında bulundu.
Lapseki Müftüsü İbrahim Sezgin, ‘Tüketim Ahlakı’ konusunu ele aldığı videoda, bu konuda dini görüşleri aktardı. Sezgin, “Peygamberimiz, ‘Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir’ buyuruyor ve ‘Kendiniz için istediğinizi din kardeşiniz için de istemedikçe gerçek mümin olamazsınız’ buyurmaktadır. Kıyamet gününde de bize beş soru sorulmadan Allah’ın huzurunda kişi ayrılamayacağı bildirilmektedir. Ömrümüzü nerede geçirdiğimizden, gençliğimizi nerede yıprattığımızdan, malımızı nereden kazanıp nerede harcadığımızdan ve öğrendiklerimiz, bildiklerimiz ile amel edip etmediğimizden bize sorulacağı hadislerde bildiriliyor. Böylece kişinin malını nerede harcadığı önemli. O açıdan helal yoldan kazanıp helal yollarda harcayabilmek, israfa düşmemek gerekiyor” dedi. “YİYİNİZ, İÇİNİZ VE İSRAF ETMEYİNİZ BUYULURUYOR” Bu noktada bazı maddelerin sıralayan Müftü Sezgin, “Birinci olarak tüketimde ihtiyacı esas almamız gerekiyor. İhtiyaç kişinin aslında sınırlı olduğunu ama sınırlı olmayanın ise kişinin istek ve arzularının olduğunu bilmekteyiz. Bir insanın tatmin edildiğini mutlu eden şeyler ve tatmin edilmediğinde ise kişiyi huzursuz eden şeylere ihtiyaç diyoruz. İstekler, zorunlu ihtiyaçlar, insanların hayatını kolaylaştıran ihtiyaçlar ve hayatına zevk ve renk katan ihtiyaçlar olmak üzere birtakım kısımlara ayrılıyor. Zorunlu ihtiyacımız var iken diğer ikisine harcamada bulunmak israftır. İkinci bir madde olarak da, gelir arttıkça ahlak ölçülerini ihmal etmemek gerekiyor. Yani kişi geliri arttıkça, israfa düşebiliyor veya haram yollarda parasını harcayabiliyor. Birtakım kötü yollara yönelebiliyor. O açıdan meşru olan ihtiyaçları giderme yolunda çaba sarf etmek ve bununla birlikte meşru olanların ihtiyacın dışına çıkıldığı zaman israf olarak değerlendirilmiş. Cenabı Hakk, kitabımız Kuran’ı Kerim’de, ‘Ey iman edenler! Kazandıklarınızın güzel ve temiz olanlarından, Allah-u Teala’nın sizin için çıkardıklarından yiyiniz’ buyuruyor. Bize temiz ve helal olanları yememiz buyuruyor. Bir başka Ayeti Kerime’de de, ‘Ey Ademoğlu! Her camiye gelişinde en güzel elbiselerinizi giyiniz. Yiyiniz, içiniz ve israf etmeyiniz. Allah israf edenleri sevmez’ buyuruyor. Böylece fazla olmak, aşırı tüketim bizlere haram kılınmış oluyor” ifadelerini kullandı. “İHTİYACIMIZ KADARINI ALMAK VE ALDIĞIMIZI KULLANMAK EN GÜZEL OLANIDIR” Sezgin, “Meşru ölçülüler içerisinde faydayı maksimize etmek yani en azami derece alınan bir maldan faydalanabilmek. Bir alim kitabında, bir kişinin güzel bir şekilde faydasından bahsediyor. Koyunun kesilmesinden onun etlerinin o günkü dönemde kurutulması ve kemiklerinin kaynatılması ve yününden, derisinden istifade edilmesi hatta o günkü dönemde de olsa temizlenerek diğer yerlerinden istifade edilmesi gerektiğini ve hiçbir şeyin atılmaması gerektiğini, en azami derecede bir maldan istifade edilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Bununla birlikte, dördüncü madde olarak israf etmemek. Bu noktada bizler birtakım kullanamadığımız evdeki giyim eşyalarının atılması, buzdolabında çürütülen yiyecek malzemelerinin atılması veya ekmeklerin çöpe atılması gibi şeyler de dinimizde israf olarak değerlendiriliyor. Tüketimde de buna dikkat etmek icap ediyor, ihtiyacımız kadarını almak ve aldığımızı kullanmak en güzel olanıdır” diye anlattı. “CİMRİLİK ETMEK DE DOĞRU DEĞİL” “Bir diğer madde ise gösterişten kaçınmaktır. Bu konuda Cenabı Hakk, Kuran’ı Kerim’de, ‘Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara sırf gösteriş olsun diye başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle sadakalarınızı boşa çıkarmayın’ buyuruyor” diyen Müftü İbrahim Sezgin, “Burada da insanlara gösteriş olsun diye yapılan alınan malzemeler, giyim eşyaları hiç kullanılmadan atılabiliyor. Bunlar da tüketim ahlakı içerisinde israf olarak değerlendirilmiş. Belki alınması meşru ama ihtiyacın dışında bunlar da israf olduğu görülmektedir. Bir başka konu ise mal ve servet ile şımarmamak ve bir diğer madde olarak da cimrilik etmemek var. Allah bize bir mal vermiş ve bunu tamamen sıkmak, cimrilik etmek de doğru değil. Cimrilik, bir şeyi yaratılış gayesi istikametinde harcamayıp elde tutmak. Cömertlik ise yaratılış gayesine uygun şekilde o malı harcamayabilmektir. Bunun ölçüsü orta olandır. Ne israf etmek doğru ne de cimrilik etmek doğru. Böylece bir müminin yapmış olduğu harcamalarda ve tüketimde dengeli olması tavsiye edilmektedir” ifadelerini kullandı. “TÜKETİMDE DE BİR AHLAK VAR” Müftü Sezgin, son olarak şunları söyledi: “Gelirimiz var ise yine ihtiyaç sahiplerine dağıtılması, sadaka olarak verilmesi, bu da toplumda zengin ve fakir arasında bir dengeyi sağlayacaktır. Zengin olan da hiçbir şeyi tek başına kazanamaz, mutlaka işçiler çalıştırıyordur, ticaret yapıyordur. O insanlardan istifa ederek malını ve zenginliğini kazanmaktadır. Bunun yanında o şükür görevini ifa etmek amacıyla o toplumda yaşadığı ihtiyaç sahiplerine ikramda bulunması dinimizin getirdiği vecibeler arasında. Bu açıdan bunlar dinimizin getirdiği güzel prensipler. Tüketimde de bir ahlak var ve ahlakımızın bu yönünü kullanmak, israfa düşmemek, cimrilik etmemek, gelirimize göre orta ve dengeli harcamalarda bulunmak, fazla gelirimizi de Rabbimizin rızasına uygun bir şekilde ihtiyaç sahiplerine vermek ve böylece toplumda örnek bir durum sergileyebilmek. Rabbimiz cümlemize yapmış olduğu harcamaları dengeli olanlarda yapmayı nasip etsin.”
Çanakkale İl Müftülüğü pandemi döneminde başladığı video paylaşımında son olarak ‘Tüketim Ahlakı’ konusunu ele aldı. Lapseki Müftüsü İbrahim Sezgin, konuyla ilgili olarak vatandaşlara bilgi paylaşımında bulundu.

Lapseki Müftüsü İbrahim Sezgin, ‘Tüketim Ahlakı’ konusunu ele aldığı videoda, bu konuda dini görüşleri aktardı. Sezgin, “Peygamberimiz, ‘Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir’ buyuruyor ve ‘Kendiniz için istediğinizi din kardeşiniz için de istemedikçe gerçek mümin olamazsınız’ buyurmaktadır. Kıyamet gününde de bize beş soru sorulmadan Allah’ın huzurunda kişi ayrılamayacağı bildirilmektedir. Ömrümüzü nerede geçirdiğimizden, gençliğimizi nerede yıprattığımızdan, malımızı nereden kazanıp nerede harcadığımızdan ve öğrendiklerimiz, bildiklerimiz ile amel edip etmediğimizden bize sorulacağı hadislerde bildiriliyor. Böylece kişinin malını nerede harcadığı önemli. O açıdan helal yoldan kazanıp helal yollarda harcayabilmek, israfa düşmemek gerekiyor” dedi.
“YİYİNİZ, İÇİNİZ VE İSRAF ETMEYİNİZ BUYULURUYOR”
Bu noktada bazı maddelerin sıralayan Müftü Sezgin, “Birinci olarak tüketimde ihtiyacı esas almamız gerekiyor. İhtiyaç kişinin aslında sınırlı olduğunu ama sınırlı olmayanın ise kişinin istek ve arzularının olduğunu bilmekteyiz. Bir insanın tatmin edildiğini mutlu eden şeyler ve tatmin edilmediğinde ise kişiyi huzursuz eden şeylere ihtiyaç diyoruz. İstekler, zorunlu ihtiyaçlar, insanların hayatını kolaylaştıran ihtiyaçlar ve hayatına zevk ve renk katan ihtiyaçlar olmak üzere birtakım kısımlara ayrılıyor. Zorunlu ihtiyacımız var iken diğer ikisine harcamada bulunmak israftır. İkinci bir madde olarak da, gelir arttıkça ahlak ölçülerini ihmal etmemek gerekiyor. Yani kişi geliri arttıkça, israfa düşebiliyor veya haram yollarda parasını harcayabiliyor. Birtakım kötü yollara yönelebiliyor. O açıdan meşru olan ihtiyaçları giderme yolunda çaba sarf etmek ve bununla birlikte meşru olanların ihtiyacın dışına çıkıldığı zaman israf olarak değerlendirilmiş. Cenabı Hakk, kitabımız Kuran’ı Kerim’de, ‘Ey iman edenler! Kazandıklarınızın güzel ve temiz olanlarından, Allah-u Teala’nın sizin için çıkardıklarından yiyiniz’ buyuruyor. Bize temiz ve helal olanları yememiz buyuruyor. Bir başka Ayeti Kerime’de de, ‘Ey Ademoğlu! Her camiye gelişinde en güzel elbiselerinizi giyiniz. Yiyiniz, içiniz ve israf etmeyiniz. Allah israf edenleri sevmez’ buyuruyor. Böylece fazla olmak, aşırı tüketim bizlere haram kılınmış oluyor” ifadelerini kullandı.
“İHTİYACIMIZ KADARINI ALMAK VE ALDIĞIMIZI KULLANMAK EN GÜZEL OLANIDIR”
Sezgin, “Meşru ölçülüler içerisinde faydayı maksimize etmek yani en azami derece alınan bir maldan faydalanabilmek. Bir alim kitabında, bir kişinin güzel bir şekilde faydasından bahsediyor. Koyunun kesilmesinden onun etlerinin o günkü dönemde kurutulması ve kemiklerinin kaynatılması ve yününden, derisinden istifade edilmesi hatta o günkü dönemde de olsa temizlenerek diğer yerlerinden istifade edilmesi gerektiğini ve hiçbir şeyin atılmaması gerektiğini, en azami derecede bir maldan istifade edilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Bununla birlikte, dördüncü madde olarak israf etmemek. Bu noktada bizler birtakım kullanamadığımız evdeki giyim eşyalarının atılması, buzdolabında çürütülen yiyecek malzemelerinin atılması veya ekmeklerin çöpe atılması gibi şeyler de dinimizde israf olarak değerlendiriliyor. Tüketimde de buna dikkat etmek icap ediyor, ihtiyacımız kadarını almak ve aldığımızı kullanmak en güzel olanıdır” diye anlattı.
“CİMRİLİK ETMEK DE DOĞRU DEĞİL”
“Bir diğer madde ise gösterişten kaçınmaktır. Bu konuda Cenabı Hakk, Kuran’ı Kerim’de, ‘Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara sırf gösteriş olsun diye başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle sadakalarınızı boşa çıkarmayın’ buyuruyor” diyen Müftü İbrahim Sezgin, “Burada da insanlara gösteriş olsun diye yapılan alınan malzemeler, giyim eşyaları hiç kullanılmadan atılabiliyor. Bunlar da tüketim ahlakı içerisinde israf olarak değerlendirilmiş. Belki alınması meşru ama ihtiyacın dışında bunlar da israf olduğu görülmektedir. Bir başka konu ise mal ve servet ile şımarmamak ve bir diğer madde olarak da cimrilik etmemek var. Allah bize bir mal vermiş ve bunu tamamen sıkmak, cimrilik etmek de doğru değil. Cimrilik, bir şeyi yaratılış gayesi istikametinde harcamayıp elde tutmak. Cömertlik ise yaratılış gayesine uygun şekilde o malı harcamayabilmektir. Bunun ölçüsü orta olandır. Ne israf etmek doğru ne de cimrilik etmek doğru. Böylece bir müminin yapmış olduğu harcamalarda ve tüketimde dengeli olması tavsiye edilmektedir” ifadelerini kullandı.
“TÜKETİMDE DE BİR AHLAK VAR”
Müftü Sezgin, son olarak şunları söyledi: “Gelirimiz var ise yine ihtiyaç sahiplerine dağıtılması, sadaka olarak verilmesi, bu da toplumda zengin ve fakir arasında bir dengeyi sağlayacaktır. Zengin olan da hiçbir şeyi tek başına kazanamaz, mutlaka işçiler çalıştırıyordur, ticaret yapıyordur. O insanlardan istifa ederek malını ve zenginliğini kazanmaktadır. Bunun yanında o şükür görevini ifa etmek amacıyla o toplumda yaşadığı ihtiyaç sahiplerine ikramda bulunması dinimizin getirdiği vecibeler arasında. Bu açıdan bunlar dinimizin getirdiği güzel prensipler. Tüketimde de bir ahlak var ve ahlakımızın bu yönünü kullanmak, israfa düşmemek, cimrilik etmemek, gelirimize göre orta ve dengeli harcamalarda bulunmak, fazla gelirimizi de Rabbimizin rızasına uygun bir şekilde ihtiyaç sahiplerine vermek ve böylece toplumda örnek bir durum sergileyebilmek. Rabbimiz cümlemize yapmış olduğu harcamaları dengeli olanlarda yapmayı nasip etsin.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.