Tuzla, Marmara Bölgesinin Sera Başkenti Olabilir

İlçeler 28.12.2020 - 00:00, Güncelleme: 02.09.2021 - 15:40
 

Tuzla, Marmara Bölgesinin Sera Başkenti Olabilir

Geçtiğimiz hafta Ege Ekonomik Forumuʹnda açıklamalarda bulunan Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli’nin Ayvacık ilçesinde bulunan Tuzla bölgesinde Jeotermal Enerji ile Isıtmalı Sera OSBʹsinin yatırımına başlanacağı müjdesini vermesinin ardından, bölge üreticilerin dikkatini çekti. Bölgeye yapılan yatırımları anlatan Tuzla Köyü Muhtarı Necmi Ceylan, bölgenin geçim kaynağının tarım ve hayvancılık olduğunu söyleyerek, seracılığın da gün geçtikçe geliştiğini belirti.
Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli’nin Çanakkale için verdiği yatırım haberinin ardından özellikle tarımla ilgilenen üreticilerin gözü Tuzla bölgesine çevrildi.  Jeotermal Enerji ile Isıtmalı Sera OSB yatırımının kısa süre içerisinde başlanacağı bilgisi, özellikle bölgede yaşayan kişiler için önemli bir değer yaratacak. Tuzla Köyü Muhtarı Necmi Ceylan, Tuzla’nın tarihsel bir gelişimi olduğunu vurgulayarak bölge ile ilgili bilgiler verdi. Ceylan, “Çanakkale’mizde yer alan Tuzla çok eski bir coğrafyaya sahip. 16.yüzyıldan bu yana ticarette önemli bir merkez olan Tuzla, Tüm Türkiye’de bilinen bir yer. Eski tarihte yani yaklaşık 600 yıl önce Çanakkale il olurken Biga ile beraber Tuzla’da sancak olmuştur. Yani Ayvacık, Ayvacık olmazken Tuzla Çanakkale’nin eski bir ilçesiymiş. Tuzla bölgesi ticaretle uğraşan bir bölge. Eski dönemlerde Palamut ve tuz üzerine bu bölgede ticaret yapılmış. Tuzlaya bağlı olan Kösedere’de eşeklerle develerle bundan 500-600 yıl önce ticaret yapılıyordu. Bu dönemlerde Tuzla, Türkiye’de ticareti ile önemli bir yere sahip olmuştur.  Şu anda sadece geriye tarım kalsa da Tuzla bir dönem en önemli ticaret merkezi olmuştur. Tuzla’nın şu andaki geçim kaynağı hayvancılık, tarım ve zeytincilik var. Tuzla’da taze fasulye ve domates ağırlıklı olmak üzere yaz ve kış mahsulleri üretiliyor. Birkaç yıldan beri de seracılık köyümüzde başladı.  Seracılık da yavaş yavaş gelişiyor. Bu seraların ısıtılması için de jeotermal kuruldu köyümüzde.  Kurulu seraların yanı sıra 2 bin 5 dönüme daha jeotermal sera kurulacak.  Çiftçilerimiz de seralaşmaya başladı ve seralaşma da baya bir yaygınlaştı.   Ancak Bölgemizin en büyük geçim kaynağı tarım ve hayvancılık” ifadelerini kullandı. “SEZONUN İLK DOMATESİ TUZLA’DA YETİŞTİRİLİYOR” Bölgenin ikliminden dolayı ilk turfanda sebze ve meyvelerin ilk önce Tuzla’da yetiştiğini söyleyen Muhtar Ceylan, buranın Kuzey Ege’nin en sıcak bölgelerinden biri olduğunun bilgisini verdi. “Çanakkale Merkez ile aramızdaki mesafe 90 kilometre ancak Çanakkale’deki bir bahçede ekilen domatesin verim vermesi ile burasının verim vermesi arasında 20 gün ile bir ay arasında değişiklik gösteriyor” diyen Ceylan, “Burası denize biraz daha yakın olduğu için havası İzmir havasını andırıyor.  Bölgede turfanda sebzeler ve meyveler yetiştiriliyor. Mesela turfanda şeftali Tuzla’ya bağlı Babadere ovasında yetiştiriliyor. Sezonun ilk fasulyesi Çanakkale Bölgesinde, hatta bütün Marmara Bölgesinde taze fasulye ilk olarak Tuzla Köyünde yetişiyor. Aydın ve İzmir ile aynı sıcaklıkta olmamıza rağmen yine sezonun ilk domatesi Tuzla’da yetiştiriliyor. Bu domatesler, İstanbul, Bursa, İzmir Balıkesir başta olmak üzere domates Tuzla’dan gidiyor. Tarım ve Hayvancılığın yanı sıra bölgemizde yetiştirilen bir diğer ürün de zeytin ve köyümüzde zeytin fabrikası da mevcut.  Tuzla ovasındaki tarımın yanı sıra bölgemizin üçte biri zeytin.  Ancak buradaki zeytinlerden genellikle sofra değil de yağ üretilir.  Tarımla bir kesişimi olmasa da bölgemizde zeytincilik de mevcut” diye konuştu.    “BÖLGEMİZ SERACILIKTA DA ÖNEMLİ BİR ADIM ATMIŞ OLACAK” Muhtar Ceylan, Jeotermal Enerji ile Isıtmalı Sera OSB yatırımı ile ilgili olarak ise, “Tuzla Köyünün en önemli kaynaklardan bir tanesi de jeotermal sularının olması. Yer altından çıkan sıcak su ile birkaç yıldır farklı projeler gerçekleştiriyoruz. Yer altından çıkan sıcak su ile Tuzla’da Jeotermal enerji üretiliyor.  Tuzla Merkezde kurulan, Tuzla Jeotermal Enerji, ondan sonra kurulan MKN Enerji var, Tuzla civarında da iki tane enerji santrali mevcut. Projelerimizden bir tanesi de Jeotermal Enerjiden seraya geçiş. Jeotermal Enerjilerin de bize desteği olursa bölgemiz seracılıkta da önemli bir adım atmış olacak.  Bölgemizden çıkan sıcak sularla jeotermal enerjisi üretilebiliyor.  Tuzla Bölgesi Sera üssü olarak ilan edildi.  Jeotermal santrallerin bize ne kadar desteği olur şu anda kestiremiyoruz ama 10 yıl içerisinde Tuzla bir küçük Antalya olma yolunda ilerliyor.  Eğer istediğimiz projeleri gerçekleştirebilirsek ve bize destek verilirse Tuzla, Marmara Bölgesinin sera başkenti olabilir” şeklinde belirtti.   “BÖLGEMİZ BİR YÖRÜK BÖLGESİ” Tuzla’nın kültürel anlamda da çeşitlilik barındırdığını söyleyen Ceylan, “Tuzla’da birçok projenin yanı sıra kültürel faaliyetlerimiz de oluyor. Örneğin bölgemiz bir Yörük bölgesi. Bizler de Yörük kültürüne sahip olarak 200-300 yıldan beri gelen bir gelenek var; Deve Güreşleri geleneği.  Bunun yanı sıra her yıl gerçekleştirdiğimi köy hayrı var. Ege Bölgesindeki atalarımızın bize bıraktığı bu mirasları bu yıl Koronavirüs nedeni ile gerçekleştirmesek de her yıl geleneklerimizi devam ettiriyoruz.  Benim de devem var ve deveyi güreştiriyorum.  Ben kendim ayrıca sahalarda cazgırlık yapıyorum. Deve güreşi konusunda iddialıyız. Geçen sene yaptığımızsa çok güzel bir ağamız vardı ve yoğun katılımla çok güzel bir kaynaşma oldu.  Çevredeki vatandaşlarımızla beraber dostluk ve dayanışma içerisinde çok güzel iki gün yaşadık. Yoğun bir katılımın olduğu deve güreşlerinde adeta festival havası yaşadık.  Bu yıl Koronavirüs nedeni ile gerçekleştiremedik. Ancak bir sorun olmazsa ata mirası kültürel spor ve aktivitelerimizi gelecek sene devam ettireceğiz” ifadelerini kullandı. “EN BÜYÜK PROJEMİZ DE KAPLICALARI YENİDEN HİZMETE AÇMAK” Muhtar Ceylan, ayrıca bölgedeki tarihi yapılara da değinerek, “Bizim tarihten gelen bir mirasımız ise Murat Hüdavendigar Cami. Bu camimiz 13’üncü yüz yılda yapılmış bir cami.  Tarihi Camimiz birkaç yıl önce depremden darbe gördü ve şu anda restorasyon çalışması gerçekleştiriliyor.  Camii çok eski bir yapıya sahip olduğu gibi Camiinin önünde hazire dediğimiz bir mezarlık da var.  Osmanlılar Döneminde inşa edilen ve Murat Hüdavendigar ismi verilen bu camide biz de vatandaşlar olarak ibadetlerimizi gerçekleştiriyorduk.  Vakıflar Müdürlüğünün başlattığı çalışma ile restore ediliyor yaklaşık iki yıllık işi kaldı. Bizim en büyük projemiz de kaplıcaları yeniden hizmete açmak.  Dağların arasından çıkan doğal ve sıcak sular direkt kaplıcalara taşınıyor.  Ancak özellikle 2017 yılında yaşadığımız depremde kaplıcalar ağır hasar gördü.  Muhtarlığımızın bütçesi zayıf olduğu için bazı görüşmeler yaptık ve yeniden açılması için bekliyoruz.  Göreve geldiğimiz gün hedefimiz olan tarihi termal kaplıcamızı bölgemize yeniden kazandırmak için çalışacağız ve bu tarihi kaplıcayı Tuzlamıza yeniden kazandıracağız” dedi. “EĞER BU SORUNUMUZ ÇÖZÜLEBİLİRSE TUZLA KÖYÜ HİÇ GÖÇ VERMEYECEK” Tuzla’nın doğal sit alanı sayılmasından kaynaklı, bölgedeki gençlerin göç ettiğini söyleyen Muhtar Necmi Ceylan, şunları anlattı: “Köyümüzde yıllardan beri bir sorun var.  Doğal sit alanı sorunumuz var ve bu doğal sit ev yapmamızdaki en büyük engellerden bir tanesi. Evlilik çağına gelen gençlerimize bu doğal sit alanından dolayı ev yapamadığımız için göç veriyoruz. Eğer bu sorunumuz çözülebilirse Tuzla Köyü hiç göç vermeyecek. Normalde Tuzla Köyü göç veren bir yer değil göç alan bir köy.  Çünkü Tuzla, fabrikaların olduğu, jeotermal enerjisinin olduğu, en önemlisi tarımın olduğu bir köy.  Dolayısı ile köy olarak göç veren bir bölge değiliz ama bu doğal sit alanından dolayı gençlerimiz ev yapamıyor.  Sit alanının kaldırılması için bir yıl önce bir komisyon kurduk burada ve sit alanları tartışıldı konuşuldu ve şu anda sitin kaldırılma aşamasına geldik.”
Geçtiğimiz hafta Ege Ekonomik Forumuʹnda açıklamalarda bulunan Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli’nin Ayvacık ilçesinde bulunan Tuzla bölgesinde Jeotermal Enerji ile Isıtmalı Sera OSBʹsinin yatırımına başlanacağı müjdesini vermesinin ardından, bölge üreticilerin dikkatini çekti. Bölgeye yapılan yatırımları anlatan Tuzla Köyü Muhtarı Necmi Ceylan, bölgenin geçim kaynağının tarım ve hayvancılık olduğunu söyleyerek, seracılığın da gün geçtikçe geliştiğini belirti.

Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli’nin Çanakkale için verdiği yatırım haberinin ardından özellikle tarımla ilgilenen üreticilerin gözü Tuzla bölgesine çevrildi.  Jeotermal Enerji ile Isıtmalı Sera OSB yatırımının kısa süre içerisinde başlanacağı bilgisi, özellikle bölgede yaşayan kişiler için önemli bir değer yaratacak.
Tuzla Köyü Muhtarı Necmi Ceylan, Tuzla’nın tarihsel bir gelişimi olduğunu vurgulayarak bölge ile ilgili bilgiler verdi. Ceylan, “Çanakkale’mizde yer alan Tuzla çok eski bir coğrafyaya sahip. 16.yüzyıldan bu yana ticarette önemli bir merkez olan Tuzla, Tüm Türkiye’de bilinen bir yer. Eski tarihte yani yaklaşık 600 yıl önce Çanakkale il olurken Biga ile beraber Tuzla’da sancak olmuştur. Yani Ayvacık, Ayvacık olmazken Tuzla Çanakkale’nin eski bir ilçesiymiş. Tuzla bölgesi ticaretle uğraşan bir bölge. Eski dönemlerde Palamut ve tuz üzerine bu bölgede ticaret yapılmış. Tuzlaya bağlı olan Kösedere’de eşeklerle develerle bundan 500-600 yıl önce ticaret yapılıyordu. Bu dönemlerde Tuzla, Türkiye’de ticareti ile önemli bir yere sahip olmuştur.  Şu anda sadece geriye tarım kalsa da Tuzla bir dönem en önemli ticaret merkezi olmuştur. Tuzla’nın şu andaki geçim kaynağı hayvancılık, tarım ve zeytincilik var. Tuzla’da taze fasulye ve domates ağırlıklı olmak üzere yaz ve kış mahsulleri üretiliyor. Birkaç yıldan beri de seracılık köyümüzde başladı.  Seracılık da yavaş yavaş gelişiyor. Bu seraların ısıtılması için de jeotermal kuruldu köyümüzde.  Kurulu seraların yanı sıra 2 bin 5 dönüme daha jeotermal sera kurulacak.  Çiftçilerimiz de seralaşmaya başladı ve seralaşma da baya bir yaygınlaştı.   Ancak Bölgemizin en büyük geçim kaynağı tarım ve hayvancılık” ifadelerini kullandı.
“SEZONUN İLK DOMATESİ TUZLA’DA YETİŞTİRİLİYOR”
Bölgenin ikliminden dolayı ilk turfanda sebze ve meyvelerin ilk önce Tuzla’da yetiştiğini söyleyen Muhtar Ceylan, buranın Kuzey Ege’nin en sıcak bölgelerinden biri olduğunun bilgisini verdi. “Çanakkale Merkez ile aramızdaki mesafe 90 kilometre ancak Çanakkale’deki bir bahçede ekilen domatesin verim vermesi ile burasının verim vermesi arasında 20 gün ile bir ay arasında değişiklik gösteriyor” diyen Ceylan, “Burası denize biraz daha yakın olduğu için havası İzmir havasını andırıyor.  Bölgede turfanda sebzeler ve meyveler yetiştiriliyor. Mesela turfanda şeftali Tuzla’ya bağlı Babadere ovasında yetiştiriliyor. Sezonun ilk fasulyesi Çanakkale Bölgesinde, hatta bütün Marmara Bölgesinde taze fasulye ilk olarak Tuzla Köyünde yetişiyor. Aydın ve İzmir ile aynı sıcaklıkta olmamıza rağmen yine sezonun ilk domatesi Tuzla’da yetiştiriliyor. Bu domatesler, İstanbul, Bursa, İzmir Balıkesir başta olmak üzere domates Tuzla’dan gidiyor. Tarım ve Hayvancılığın yanı sıra bölgemizde yetiştirilen bir diğer ürün de zeytin ve köyümüzde zeytin fabrikası da mevcut.  Tuzla ovasındaki tarımın yanı sıra bölgemizin üçte biri zeytin.  Ancak buradaki zeytinlerden genellikle sofra değil de yağ üretilir.  Tarımla bir kesişimi olmasa da bölgemizde zeytincilik de mevcut” diye konuştu.   
“BÖLGEMİZ SERACILIKTA DA ÖNEMLİ BİR ADIM ATMIŞ OLACAK”
Muhtar Ceylan, Jeotermal Enerji ile Isıtmalı Sera OSB yatırımı ile ilgili olarak ise, “Tuzla Köyünün en önemli kaynaklardan bir tanesi de jeotermal sularının olması. Yer altından çıkan sıcak su ile birkaç yıldır farklı projeler gerçekleştiriyoruz. Yer altından çıkan sıcak su ile Tuzla’da Jeotermal enerji üretiliyor.  Tuzla Merkezde kurulan, Tuzla Jeotermal Enerji, ondan sonra kurulan MKN Enerji var, Tuzla civarında da iki tane enerji santrali mevcut. Projelerimizden bir tanesi de Jeotermal Enerjiden seraya geçiş. Jeotermal Enerjilerin de bize desteği olursa bölgemiz seracılıkta da önemli bir adım atmış olacak.  Bölgemizden çıkan sıcak sularla jeotermal enerjisi üretilebiliyor.  Tuzla Bölgesi Sera üssü olarak ilan edildi.  Jeotermal santrallerin bize ne kadar desteği olur şu anda kestiremiyoruz ama 10 yıl içerisinde Tuzla bir küçük Antalya olma yolunda ilerliyor.  Eğer istediğimiz projeleri gerçekleştirebilirsek ve bize destek verilirse Tuzla, Marmara Bölgesinin sera başkenti olabilir” şeklinde belirtti.  
“BÖLGEMİZ BİR YÖRÜK BÖLGESİ”
Tuzla’nın kültürel anlamda da çeşitlilik barındırdığını söyleyen Ceylan, “Tuzla’da birçok projenin yanı sıra kültürel faaliyetlerimiz de oluyor. Örneğin bölgemiz bir Yörük bölgesi. Bizler de Yörük kültürüne sahip olarak 200-300 yıldan beri gelen bir gelenek var; Deve Güreşleri geleneği.  Bunun yanı sıra her yıl gerçekleştirdiğimi köy hayrı var. Ege Bölgesindeki atalarımızın bize bıraktığı bu mirasları bu yıl Koronavirüs nedeni ile gerçekleştirmesek de her yıl geleneklerimizi devam ettiriyoruz.  Benim de devem var ve deveyi güreştiriyorum.  Ben kendim ayrıca sahalarda cazgırlık yapıyorum. Deve güreşi konusunda iddialıyız. Geçen sene yaptığımızsa çok güzel bir ağamız vardı ve yoğun katılımla çok güzel bir kaynaşma oldu.  Çevredeki vatandaşlarımızla beraber dostluk ve dayanışma içerisinde çok güzel iki gün yaşadık. Yoğun bir katılımın olduğu deve güreşlerinde adeta festival havası yaşadık.  Bu yıl Koronavirüs nedeni ile gerçekleştiremedik. Ancak bir sorun olmazsa ata mirası kültürel spor ve aktivitelerimizi gelecek sene devam ettireceğiz” ifadelerini kullandı.
“EN BÜYÜK PROJEMİZ DE KAPLICALARI YENİDEN HİZMETE AÇMAK”
Muhtar Ceylan, ayrıca bölgedeki tarihi yapılara da değinerek, “Bizim tarihten gelen bir mirasımız ise Murat Hüdavendigar Cami. Bu camimiz 13’üncü yüz yılda yapılmış bir cami.  Tarihi Camimiz birkaç yıl önce depremden darbe gördü ve şu anda restorasyon çalışması gerçekleştiriliyor.  Camii çok eski bir yapıya sahip olduğu gibi Camiinin önünde hazire dediğimiz bir mezarlık da var.  Osmanlılar Döneminde inşa edilen ve Murat Hüdavendigar ismi verilen bu camide biz de vatandaşlar olarak ibadetlerimizi gerçekleştiriyorduk.  Vakıflar Müdürlüğünün başlattığı çalışma ile restore ediliyor yaklaşık iki yıllık işi kaldı. Bizim en büyük projemiz de kaplıcaları yeniden hizmete açmak.  Dağların arasından çıkan doğal ve sıcak sular direkt kaplıcalara taşınıyor.  Ancak özellikle 2017 yılında yaşadığımız depremde kaplıcalar ağır hasar gördü.  Muhtarlığımızın bütçesi zayıf olduğu için bazı görüşmeler yaptık ve yeniden açılması için bekliyoruz.  Göreve geldiğimiz gün hedefimiz olan tarihi termal kaplıcamızı bölgemize yeniden kazandırmak için çalışacağız ve bu tarihi kaplıcayı Tuzlamıza yeniden kazandıracağız” dedi.
“EĞER BU SORUNUMUZ ÇÖZÜLEBİLİRSE TUZLA KÖYÜ HİÇ GÖÇ VERMEYECEK”
Tuzla’nın doğal sit alanı sayılmasından kaynaklı, bölgedeki gençlerin göç ettiğini söyleyen Muhtar Necmi Ceylan, şunları anlattı: “Köyümüzde yıllardan beri bir sorun var.  Doğal sit alanı sorunumuz var ve bu doğal sit ev yapmamızdaki en büyük engellerden bir tanesi. Evlilik çağına gelen gençlerimize bu doğal sit alanından dolayı ev yapamadığımız için göç veriyoruz. Eğer bu sorunumuz çözülebilirse Tuzla Köyü hiç göç vermeyecek. Normalde Tuzla Köyü göç veren bir yer değil göç alan bir köy.  Çünkü Tuzla, fabrikaların olduğu, jeotermal enerjisinin olduğu, en önemlisi tarımın olduğu bir köy.  Dolayısı ile köy olarak göç veren bir bölge değiliz ama bu doğal sit alanından dolayı gençlerimiz ev yapamıyor.  Sit alanının kaldırılması için bir yıl önce bir komisyon kurduk burada ve sit alanları tartışıldı konuşuldu ve şu anda sitin kaldırılma aşamasına geldik.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.