Tam Anlamıyla Bir Öngörüsüzlük Durumu Yaşıyoruz!

Ekonomi 19.01.2021 - 00:00, Güncelleme: 02.09.2021 - 15:40
 

Tam Anlamıyla Bir Öngörüsüzlük Durumu Yaşıyoruz!

Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Ocak ayı olağan Meclis toplantısı koronavirüs tedbirleri kapsamında video konferans yöntemiyle yapıldı. Toplantıda konuşan meclis başkanı Osman Okyay, pandemide ikinci dalganın başlaması nedeniyle dünya ekonomisinin dengesiz ve kırılgan bir görünüm sergilediğini belirterek, “Global anlamda pek çok açıdan bilinmezle karşı karşıyayız. Tam anlamıyla bir öngörüsüzlük durumu yaşıyoruz. Özellikle finansal veriler anlamında tahminler ve beklentiler çok değişken… World Economic Forum öngörüleri de yüksek ve orta gelir düzeyindeki ülkelerde toparlanmanın 2019 seviyelerine gelebilmesi için en erken 2021 sonuna işaret ediyor. Düşük gelir düzeyindeki ülkeler için toparlanma, en yakın 2022’nin sonu olarak öngörülüyor. Pandemi döneminin karakteristik bir özelliği de şu oldu: Merkez bankaları, hükümetlerin borçlarını yönetmelerine yardımcı olacak faiz oranlarını – çoğu rekor düşük seviyelere düşürerek ekonomileri desteklemeye başladı.”
Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası’nın Ocak 2021 ayı ilk olağan Meclis toplantısı 13 Ocak 2021 Çarşamba günü saat 15.00’de Covid-19 salgının tedbirleri kapsamında video konferans yöntemiyle gerçekleştirildi. Meclis açılış konuşmasını yapan Meclis Başkanı Osman Okyay; “Epey zor bir yılı geride bıraktık. Sağlık kriziyle başlayan süreç hızla global bir yaşam krizine dönüştü. Hayat neredeyse durma noktasına geldi. Oturma odaları sınıflara, ofislere dönüştü, maskeler olmazsa olmaz aksesuarımız haline geldi. Bu pandemik hayat, maalesef 2021’de de devam ediyor. Ancak şimdi, kararlılıkla devam eden aşı ve ilaç çalışmaları nedeniyle umudumuz sıcak.  Ekonomiye bakacak olursak; geçen yıl az ya da çok tüm sektörler pandemiden etkilendi. Konaklama, ulaşım, yeme-içme, perakende ticaret gibi bazı sektörler çok ciddi darbe aldı. Öte yandan ilaç, kimya, tıbbi ürün, bilişim teknolojileri, kargo ve e-ticaret gibi sektörlerse pandemi koşullarına özgü talep nedeniyle büyüme yaşadı. Salgın, istihdam ve hane halkı gelirleri üzerinde de önemli etkiler yarattı. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü - OECD, bazı ülkelerde, Kovid-19’un, işgücü piyasaları üzerindeki ilk etkilerinin, ‘2008 küresel mali krizinin ilk aylarında gözlemlenenden 10 kat daha fazla’ olduğunu bildirdi. Bu arada devletlerin borçları çığ gibi arttı. IMF Ekim ayında yaptığı bir açıklamada, küresel olarak, salgının ekonomik etkisini hafifletmek için, hükümet tedbirlerinin toplam 12 trilyon doları bulduğunu kaydetti. Küresel bir borç krizinin kapıda olduğuna dair endişeler de yok değil! “PANDEMİDE İKİNCİ DALGANIN BAŞLAMASI NEDENİYLE DÜNYA EKONOMİSİ, DENGESİZ VE KIRILGAN BİR GÖRÜNÜM SERGİLEMEYE DEVAM EDİYOR.” Global anlamda pek çok açıdan bilinmezle karşı karşıyayız. Tam anlamıyla bir öngörüsüzlük durumu yaşıyoruz. Özellikle finansal veriler anlamında tahminler ve beklentiler çok değişken…Aşılama süreci ekonomik faaliyet üzerindeki kısıtlamaları hafifletse bile dünya ekonomisi üzerindeki Kovid-19 şoku 2021’de de devam edecek gibi görünüyor. Toplam küresel üretim, Çin ve Asya’nın bazı bölgelerinin desteğiyle yılsonuna kadar pandemi öncesi seviyelere zor da olsa geri dönebilir. Ancak diğer coğrafyalarda toparlanmanın düzensiz olacağı tahmin ediliyor ve dünyanın büyük bir kısmının, özellikle ABD ve Avrupa da dahil olmak üzere 2022’ye kadar salgın öncesi GSYİH seviyelerine ulaşamayacağı tahmin ediliyor. Uluslararası Para Fonu-IMF, 2021’de yüzde 5,2’lik büyüme bekliyor, ancak öncesinde küresel ekonominin 2020’de yüzde 4,4 küçüleceğini tahmin ediyor. Ekim ayındaki değerlendirmesinde dünya ekonomisinin toparlanmaya başladığını açıkladı, ancak IMF’ye göre pandemi öncesi seviyelere geri dönüşü şu üç kelimeyle tanımlamak mümkün: Uzun, düzensiz ve belirsiz… Yine World Economic Forum öngörüleri de yüksek ve orta gelir düzeyindeki ülkelerde toparlanmanın 2019 seviyelerine gelebilmesi için en erken 2021 sonuna işaret ediyor. Düşük gelir düzeyindeki ülkeler için toparlanma, en yakın 2022’nin sonu olarak öngörülüyor. Pandemi döneminin karakteristik bir özelliği de şu oldu: Merkez bankaları, hükümetlerin borçlarını yönetmelerine yardımcı olacak faiz oranlarını – çoğu rekor düşük seviyelere düşürerek – ekonomileri desteklemeye başladı.  “EKONOMİSTLER PARASAL GENİŞLEME, DESTEKLER VE ÇOK DÜŞÜK FAİZ POLİTİKASININ, 2021 YILINDA DA DEVAM ETMESİNİ BEKLİYOR.” Bu yılın gidişatını belirleyecek en önemli insanların başında belki de ABD’nin yeni başkanı Biden geliyor. Yeni dönemde bütün gözler Biden’da olacak, herkes yeni başkanın Trump’ın açtığı cephelerden hangilerini kapatacağına odaklanacak. Biden yönetiminin, dış politikaya çok taraflı bir yaklaşımla dönüşün bir parçası olarak; Avrupalı, Kuzey Amerika ve Asya-Pasifik müttefikleriyle ilişkilerini yeniden inşa etmesi bekleniyor. Ticaret savaşları sona erebilir ya da zayıflayabilir.Çünkü Biden, ticaret savaşlarından, ticaret diplomasisine dönmek istiyor. Yıl boyunca sürekli konuştuk, tartıştık ama 2020’de Türkiye ekonomisini özetleyen başlıklar neler oldu diye dönüp bakacak olursak; Ekonomide zor bir sene geçirdiğimiz bir gerçek, ancak, yılın son aylarında gerek ekonomi yönetimindeki değişiklikler gerekse reform söylemleri, 2021’e biraz daha umutla girmemizi sağladı. 2021’de Merkez Bankası’nın sıkı para politikasını sürdüreceği anlaşılıyor. Ekonomistler enflasyonda önce artış ardından gerileme beklentisi içinde…Kredi faizleri yılın ilk yarısında artarak yüksek seyredecek gibi görünüyor. 2021 yılının ilk yarısındaki gidişatı belirleyecek en önemli faktör, reformlarda kat edilecek mesafe diye düşünüyorum. Aynı zamanda ABD ve AB ile yürütülecek ilişkilerin seyri de ekonomi üzerinde doğrudan etkili olacak. 2021 yılının, her açıdan ülkemiz ekonomisi için de telafi yılı olmasını ümit ediyorum. Tüm bu olumsuz tablo bir yana Türkiye ekonomisi açısından geçen yılı son derece umut ve heyecan verici bir gelişmeyle kapattık. Birleşik Krallık ile Türkiye arasında Serbest Ticaret Anlaşması imzalandı. Bilenleriniz vardır, benim bir şapkam da Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Birleşik Krallık İş Konseyi Başkanlığı…Bu nedenle kendimi bizzat konunun taraflarından biri olarak addediyor ve kısaca bu güzel gelişme hakkında da Meclisimize bilgi vermeyi arzu ediyorum. Öncelikle Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği ile imzaladığı anlaşmanın hemen ardından, ilk STA'yı Türkiye ile imzalamasının çok sevindirici bir gelişme olduğunu vurgulamalıyım… Çünkü 1 Ocak 2021 tarihinde Birleşik Krallık ile Gümrük Birliği ilişkimiz sona erecekti, ve eğer bir anlaşma imzalanamasaydı, ticaretimiz dünya ticaret örgütü kuralları seviyesine indirgenecek ve ciddi zarar görecekti. Birleşik Krallık’ın dış ticaretimiz için önemi şuradan kaynaklanıyor:  “EN BÜYÜK İKİNCİ İHRACAT PAZARIMIZ VE AYNI ZAMANDA EN YÜKSEK DIŞ TİCARET FAZLASI VERDİĞİMİZ ÜLKE. İTHALATIMIZIN İKİ KATI İHRACATIMIZ OLAN BİR GELİŞMİŞ ÜLKE BİRLEŞİK KRALLIK.” Bu anlaşmayla iki ülke arasında hedeflenen 20 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşılması için de güzel bir adım atılmış oldu. Anlaşma ilk etapta, tüm sanayi ve Türkiye’nin AB ile imzalamış olduğu Gümrük Birliği Anlaşması’nın birebir çerçevesini sunan işlenmiş tarım ürünlerini içeriyor. Ancak Cumhurbaşkanlığı tarafından TBMM Başkanlığına gönderilen anlaşma metninde gördüğümüz üzere, en geç iki yıl sonra yenilenmek üzere bir kez daha gözden geçirilecek.  Bu gözden geçirme, tarım ürünleri ve hizmet ticareti ile yatırımlar, sübvansiyonlar, sürdürülebilir kalkınma, çevre, iklim değişikliği, işgücü, yolsuzlukla mücadele, dijital ekonomi, küçük ve orta ölçekli işletmeler ile fikri mülkiyeti içerecek, ancak bu alanlarla da sınırlı kalınmayacak. Birleşik Krallık ile bir serbest ticaret anlaşmasının vakitlice hazırlanmasında, başta Ticaret Bakanımız Sayın Ruhsar Pekcan olmak üzere Ticaret Bakanlığımız kadrolarına ve emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Bizi mutlu eden bu çok güzel gelişmenin ardından şimdi hükümetimizden beklentimiz, Gümrük Birliği anlaşmasının revizyonu. Brexit süreci, Gümrük Birliği'nin de acilen güncellenmesi ihtiyacını bir kez daha ortaya koydu. Yeni dönemin ilk işlerinden birinin bu konu olması gerektiğini düşünüyor ve güzel haberleri bekliyoruz. Meclisimizin değerli üyeleri, Gördüğünüz gibi 2021’e ilişkin beklentiler, tahminler muhtelif; dünya ve Türkiye ekonomisi için iyi senaryolar ve kötü senaryolar havada çarpışıyor. Yılın gidişatı bakımından aşı konusu pek çok açıdan belirleyici olacak ve hepimiz gelişmeleri yaşayıp göreceğiz.  2021 yılının ülkemize ve tüm dünyaya iyilikler getirmesini diliyor ve müsaadenizle gündeme geçiyorum.” diyerek Meclis konuşmasını tamamladı.
Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Ocak ayı olağan Meclis toplantısı koronavirüs tedbirleri kapsamında video konferans yöntemiyle yapıldı. Toplantıda konuşan meclis başkanı Osman Okyay, pandemide ikinci dalganın başlaması nedeniyle dünya ekonomisinin dengesiz ve kırılgan bir görünüm sergilediğini belirterek, “Global anlamda pek çok açıdan bilinmezle karşı karşıyayız. Tam anlamıyla bir öngörüsüzlük durumu yaşıyoruz. Özellikle finansal veriler anlamında tahminler ve beklentiler çok değişken… World Economic Forum öngörüleri de yüksek ve orta gelir düzeyindeki ülkelerde toparlanmanın 2019 seviyelerine gelebilmesi için en erken 2021 sonuna işaret ediyor. Düşük gelir düzeyindeki ülkeler için toparlanma, en yakın 2022’nin sonu olarak öngörülüyor. Pandemi döneminin karakteristik bir özelliği de şu oldu: Merkez bankaları, hükümetlerin borçlarını yönetmelerine yardımcı olacak faiz oranlarını – çoğu rekor düşük seviyelere düşürerek ekonomileri desteklemeye başladı.”

Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası’nın Ocak 2021 ayı ilk olağan Meclis toplantısı 13 Ocak 2021 Çarşamba günü saat 15.00’de Covid-19 salgının tedbirleri kapsamında video konferans yöntemiyle gerçekleştirildi. Meclis açılış konuşmasını yapan Meclis Başkanı Osman Okyay;

“Epey zor bir yılı geride bıraktık. Sağlık kriziyle başlayan süreç hızla global bir yaşam krizine dönüştü. Hayat neredeyse durma noktasına geldi. Oturma odaları sınıflara, ofislere dönüştü, maskeler olmazsa olmaz aksesuarımız haline geldi. Bu pandemik hayat, maalesef 2021’de de devam ediyor. Ancak şimdi, kararlılıkla devam eden aşı ve ilaç çalışmaları nedeniyle umudumuz sıcak. 

Ekonomiye bakacak olursak; geçen yıl az ya da çok tüm sektörler pandemiden etkilendi. Konaklama, ulaşım, yeme-içme, perakende ticaret gibi bazı sektörler çok ciddi darbe aldı. Öte yandan ilaç, kimya, tıbbi ürün, bilişim teknolojileri, kargo ve e-ticaret gibi sektörlerse pandemi koşullarına özgü talep nedeniyle büyüme yaşadı. Salgın, istihdam ve hane halkı gelirleri üzerinde de önemli etkiler yarattı. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü - OECD, bazı ülkelerde, Kovid-19’un, işgücü piyasaları üzerindeki ilk etkilerinin, ‘2008 küresel mali krizinin ilk aylarında gözlemlenenden 10 kat daha fazla’ olduğunu bildirdi. Bu arada devletlerin borçları çığ gibi arttı. IMF Ekim ayında yaptığı bir açıklamada, küresel olarak, salgının ekonomik etkisini hafifletmek için, hükümet tedbirlerinin toplam 12 trilyon doları bulduğunu kaydetti. Küresel bir borç krizinin kapıda olduğuna dair endişeler de yok değil!

“PANDEMİDE İKİNCİ DALGANIN BAŞLAMASI NEDENİYLE DÜNYA EKONOMİSİ, DENGESİZ VE KIRILGAN BİR GÖRÜNÜM SERGİLEMEYE DEVAM EDİYOR.”

Global anlamda pek çok açıdan bilinmezle karşı karşıyayız. Tam anlamıyla bir öngörüsüzlük durumu yaşıyoruz. Özellikle finansal veriler anlamında tahminler ve beklentiler çok değişken…Aşılama süreci ekonomik faaliyet üzerindeki kısıtlamaları hafifletse bile dünya ekonomisi üzerindeki Kovid-19 şoku 2021’de de devam edecek gibi görünüyor. Toplam küresel üretim, Çin ve Asya’nın bazı bölgelerinin desteğiyle yılsonuna kadar pandemi öncesi seviyelere zor da olsa geri dönebilir. Ancak diğer coğrafyalarda toparlanmanın düzensiz olacağı tahmin ediliyor ve dünyanın büyük bir kısmının, özellikle ABD ve Avrupa da dahil olmak üzere 2022’ye kadar salgın öncesi GSYİH seviyelerine ulaşamayacağı tahmin ediliyor.

Uluslararası Para Fonu-IMF, 2021’de yüzde 5,2’lik büyüme bekliyor, ancak öncesinde küresel ekonominin 2020’de yüzde 4,4 küçüleceğini tahmin ediyor. Ekim ayındaki değerlendirmesinde dünya ekonomisinin toparlanmaya başladığını açıkladı, ancak IMF’ye göre pandemi öncesi seviyelere geri dönüşü şu üç kelimeyle tanımlamak mümkün: Uzun, düzensiz ve belirsiz… Yine World Economic Forum öngörüleri de yüksek ve orta gelir düzeyindeki ülkelerde toparlanmanın 2019 seviyelerine gelebilmesi için en erken 2021 sonuna işaret ediyor. Düşük gelir düzeyindeki ülkeler için toparlanma, en yakın 2022’nin sonu olarak öngörülüyor. Pandemi döneminin karakteristik bir özelliği de şu oldu: Merkez bankaları, hükümetlerin borçlarını yönetmelerine yardımcı olacak faiz oranlarını – çoğu rekor düşük seviyelere düşürerek – ekonomileri desteklemeye başladı. 

“EKONOMİSTLER PARASAL GENİŞLEME, DESTEKLER VE ÇOK DÜŞÜK FAİZ POLİTİKASININ, 2021 YILINDA DA DEVAM ETMESİNİ BEKLİYOR.”

Bu yılın gidişatını belirleyecek en önemli insanların başında belki de ABD’nin yeni başkanı Biden geliyor. Yeni dönemde bütün gözler Biden’da olacak, herkes yeni başkanın Trump’ın açtığı cephelerden hangilerini kapatacağına odaklanacak. Biden yönetiminin, dış politikaya çok taraflı bir yaklaşımla dönüşün bir parçası olarak; Avrupalı, Kuzey Amerika ve Asya-Pasifik müttefikleriyle ilişkilerini yeniden inşa etmesi bekleniyor. Ticaret savaşları sona erebilir ya da zayıflayabilir.Çünkü Biden, ticaret savaşlarından, ticaret diplomasisine dönmek istiyor.

Yıl boyunca sürekli konuştuk, tartıştık ama 2020’de Türkiye ekonomisini özetleyen başlıklar neler oldu diye dönüp bakacak olursak; Ekonomide zor bir sene geçirdiğimiz bir gerçek, ancak, yılın son aylarında gerek ekonomi yönetimindeki değişiklikler gerekse reform söylemleri, 2021’e biraz daha umutla girmemizi sağladı.

2021’de Merkez Bankası’nın sıkı para politikasını sürdüreceği anlaşılıyor. Ekonomistler enflasyonda önce artış ardından gerileme beklentisi içinde…Kredi faizleri yılın ilk yarısında artarak yüksek seyredecek gibi görünüyor. 2021 yılının ilk yarısındaki gidişatı belirleyecek en önemli faktör, reformlarda kat edilecek mesafe diye düşünüyorum. Aynı zamanda ABD ve AB ile yürütülecek ilişkilerin seyri de ekonomi üzerinde doğrudan etkili olacak. 2021 yılının, her açıdan ülkemiz ekonomisi için de telafi yılı olmasını ümit ediyorum.

Tüm bu olumsuz tablo bir yana Türkiye ekonomisi açısından geçen yılı son derece umut ve heyecan verici bir gelişmeyle kapattık. Birleşik Krallık ile Türkiye arasında Serbest Ticaret Anlaşması imzalandı. Bilenleriniz vardır, benim bir şapkam da Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Birleşik Krallık İş Konseyi Başkanlığı…Bu nedenle kendimi bizzat konunun taraflarından biri olarak addediyor ve kısaca bu güzel gelişme hakkında da Meclisimize bilgi vermeyi arzu ediyorum. Öncelikle Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği ile imzaladığı anlaşmanın hemen ardından, ilk STA'yı Türkiye ile imzalamasının çok sevindirici bir gelişme olduğunu vurgulamalıyım…

Çünkü 1 Ocak 2021 tarihinde Birleşik Krallık ile Gümrük Birliği ilişkimiz sona erecekti, ve eğer bir anlaşma imzalanamasaydı, ticaretimiz dünya ticaret örgütü kuralları seviyesine indirgenecek ve ciddi zarar görecekti. Birleşik Krallık’ın dış ticaretimiz için önemi şuradan kaynaklanıyor: 

“EN BÜYÜK İKİNCİ İHRACAT PAZARIMIZ VE AYNI ZAMANDA EN YÜKSEK DIŞ TİCARET FAZLASI VERDİĞİMİZ ÜLKE. İTHALATIMIZIN İKİ KATI İHRACATIMIZ OLAN BİR GELİŞMİŞ ÜLKE BİRLEŞİK KRALLIK.”

Bu anlaşmayla iki ülke arasında hedeflenen 20 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşılması için de güzel bir adım atılmış oldu. Anlaşma ilk etapta, tüm sanayi ve Türkiye’nin AB ile imzalamış olduğu Gümrük Birliği Anlaşması’nın birebir çerçevesini sunan işlenmiş tarım ürünlerini içeriyor. Ancak Cumhurbaşkanlığı tarafından TBMM Başkanlığına gönderilen anlaşma metninde gördüğümüz üzere, en geç iki yıl sonra yenilenmek üzere bir kez daha gözden geçirilecek. 

Bu gözden geçirme, tarım ürünleri ve hizmet ticareti ile yatırımlar, sübvansiyonlar, sürdürülebilir kalkınma, çevre, iklim değişikliği, işgücü, yolsuzlukla mücadele, dijital ekonomi, küçük ve orta ölçekli işletmeler ile fikri mülkiyeti içerecek, ancak bu alanlarla da sınırlı kalınmayacak. Birleşik Krallık ile bir serbest ticaret anlaşmasının vakitlice hazırlanmasında, başta Ticaret Bakanımız Sayın Ruhsar Pekcan olmak üzere Ticaret Bakanlığımız kadrolarına ve emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Bizi mutlu eden bu çok güzel gelişmenin ardından şimdi hükümetimizden beklentimiz, Gümrük Birliği anlaşmasının revizyonu. Brexit süreci, Gümrük Birliği'nin de acilen güncellenmesi ihtiyacını bir kez daha ortaya koydu. Yeni dönemin ilk işlerinden birinin bu konu olması gerektiğini düşünüyor ve güzel haberleri bekliyoruz.

Meclisimizin değerli üyeleri,

Gördüğünüz gibi 2021’e ilişkin beklentiler, tahminler muhtelif; dünya ve Türkiye ekonomisi için iyi senaryolar ve kötü senaryolar havada çarpışıyor. Yılın gidişatı bakımından aşı konusu pek çok açıdan belirleyici olacak ve hepimiz gelişmeleri yaşayıp göreceğiz. 

2021 yılının ülkemize ve tüm dünyaya iyilikler getirmesini diliyor ve müsaadenizle gündeme geçiyorum.” diyerek Meclis konuşmasını tamamladı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.