“Millette Böyle Bir Cesaret, Böyle Bir Duygu, Ruh Hali Göremezsiniz”

Güncel 20.07.2020 - 00:00, Güncelleme: 02.09.2021 - 15:40
 

“Millette Böyle Bir Cesaret, Böyle Bir Duygu, Ruh Hali Göremezsiniz”

FETÖ terör örgütünün 4 yıl önce 15 Temmuz tarihinde gerçekleştirmeye çalıştığı hain darbenin millet tarafından engellenmesinin yıldönümünde Çanakkale’de anma etkinlikleri gerçekleştirildi. Programda konuşan Vali İlhami Aktaş, “Dünyadaki hiçbir millette böyle bir cesaret, böyle bir duygu, ruh hali göremezsiniz. O gece bu cesur ve için vatan sevgisi ile dolu olan insanlarımıza F-16’ların sesi adeta sivrisinek sesi gibi gelmiş, tankların sesi kapı gıcırtısı gibi gelmişti. Bu gençlik ve bu millet, yine cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ve önderliğinde bu hadsizlere haddini en büyük şekilde bildirmiş ve bu hain darbe girişiminin sonuçsuz kalması sağlanmıştır” vurgusunu yaptı.
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü kapsamında İskele Meydanı’nda düzenlenen anma programına Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Levent Kerim Uça, Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Karişit, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Sedat Murat, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Vali Yardımcısı Celil Ateşoğlu, siyasi parti başkanları ve vatandaşlar katıldı. Sosyal mesafe önlemlerinin alındığı etkinlikte saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı’nın okunması sonrasında Vali İlhami Aktaş günün anlam ve önemine dikkat çeken konuşmasını gerçekleştirdi. Vali Aktaş, yaptığı konuşmada, “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” ‘nde iskele meydanında toplanan Hepinizi Bu anlamlı günde en kalbi duygularımla Selamlıyorum. Her karışı Şehit kanıyla yorulmuş, her karış toprağından, her taşın altında bir Şehit hatırası olan bu kutsal diyarda, böyle bir anlamlı günde aranızda bulunmanın haklı gurur ve onurunu yaşıyorum. 4 yıl önce bugün bu saatlerde başlayan, gecenin ilerleyen saatlerinde zirve yapan, aklını kiraya vermiş, ne yaptığını bilmeyen, Türkiye' yi bir Suriye'ye, bir Mısıra çevirmek isteyen güçlerin emellerine hizmet edercesine, Türk halkına, kendi halkına, vatandaşına, hemşehrisine, akrabasına, belki kendi çoluk çocuğunun üzerine bomba yağdıran, kurşun sıkan bir zihniyetle karşı karşıya kaldık. O gece herkes şoktaydı. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir zaman meydana gelmeyecek, bir milletin, bir memleketin ordusunun hiçbir hesap kitap yapmadan kendi halkına, kendi Milletinin Meclisine bomba yağdırması hiç görülmemiştir. Böyle bir ortamda, ne olduğunu ve niçin yapıldığını, hangi amaçlarla yapıldığını bilmeden bu hareketler ile karşı karşıya kaldık” ifadelerini kullandı. “MİLLETİMİZİ DE TANIMADAN BÖYLE BİR HAREKÂTA KALKIŞMIŞTIR” “Dünyanın hiçbir yerinde dediğim gibi hiçbir ordu kendi halkının üzerinde, milletinin meclisinin üzerine bomba yağdırmamıştır” diyen Aktaş, “Maalesef o gece bu durumla karşılaştık. Türk Ordusunun kıymetli formasını giymiş olan hain terör örgütüne mensup kişiler 15 Temmuz gecesi halkımızın üzerinde bomba yağdırmış ama hiçbir zaman başarılı olamayacaklarını hiçbir zaman emellerine ulaşamayacaklarını düşünmemişler. Derslerinde Çanakkale okumayanlar, derslerinde Çanakkale Destanı dinlemeyenler, Mehmet Akif Ersoy’ u Bilmeyenler, Seyit Onbaşıları bilmeyenler, Sınavlarını soru çalarak, atamalarını terör örgütünün arkasına sığınarak gerçekleştiren bu kişiler, vatan ve millet duygusundan en uzak bir şekilde, milletimizi de tanımadan böyle bir harekata kalkışmıştır. Halkımız başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, bu darbe girişimini yapmak isteyen hadsizlere, hadlerini bildirmek üzere Cumhurbaşkanımızın çağrısı ile meydanlara çıkmış yine dünyanın hiçbir yerinde görülemeyecek bir şekilde tamda “Bu Gençlik Nereye Gidiyor” dediğimiz bir ortamda Bu gençler tankın önüne yatmış, helikopteri taşlamıştır. Dünyadaki hiçbir millette böyle bir cesaret, böyle bir duygu, ruh hali göremezsiniz. O gece bu cesur ve için vatan sevgisi ile dolu olan insanlarımıza F-16’ların sesi adeta sivrisinek sesi gibi gelmiş, tankların sesi kapı gıcırtısı gibi gelmişti. Bu gençlik ve bu millet, yine cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ve önderliğinde bu hadsizlere haddini en büyük şekilde bildirmiş ve bu hain darbe girişiminin sonuçsuz kalması sağlanmıştır. Fakat 15 Temmuz gecesi hain darbecilerin planlarını suya düşüren ve onlara vatan ve millet sevgisi öğreten milletimiz darbecileri durdurmak isterken şehitlerde verdi. Türkiye’nin en uzun gecesinde 251 Vatan evladımızı, 251 insanımızı kaybettik. Gariban, suçsuz, vatan Millet sevgisinden başka hiçbir derdi olmayan 251 insanımızı kaybettik. 2 binin üzerinde gazimiz oldu. Ayağını, gözünü, bacağını kaybeden, hayatının sonuna kadar tekerlekli sandalyeye mahkum olacak gazilerimiz oldu. Ama biz de millet olarak bu hain darbe girişiminden çok büyük ders çıkardık ve çıkarmaya da devam edeceğiz. Her 15 Temmuz’ da bu milli duyguları canlı tutmak için, dik tutmak için bu anma törenlerini daha coşku, daha milli duygularımızı pekiştirecek şekilde yerine getireceğiz” dedi. “PANDEMİ ÖNLEMLERİNE DİKKAT EDEREK DAHA SADE BİR ŞEKİLDE KUTLUYORUZ” Aktaş, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Bu sene Allah’ın tüm dünyayı ve Türkiye’ yi korumasının temenni ettiğimiz Covid-19 salgını nedeni ile maalesef “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” ‘ nu pandemi önlemlerine dikkat ederek daha sade bir şekilde kutluyoruz. İnşallah bundan sonraki törenlerde tüm gençlerimizle ve halkımızla beraber, bu duyguları bu milli birliğimizi, demokrasiye nasıl sahip çıktığımızı göstermek için 15 Temmuz törenlerimi daha camlı bir şekilde gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Ben bu duygu ve düşünceler ile 15 Temmuz gecesi şehit olan, vatanı uğruna, milleti uğruna hiçbir çıkar beklemeden canını ortaya koyan şehitlerimize Allahtan Rahmet diliyorum. 15 Temmuz gecesi Gazi olan vatandaşlarımıza minnet ve şükranlarımı, tüm gençlerimiz adına, tüm milletimiz adına iletiyorum. Yine baştan Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere o zaman ki devlet erkanına, bu darbe girişiminde sağduyulu davranıp, devletinin yanında olan kıymetli askeri erkana, istihbarat teşkilatı mensuplarına, çok kıymetli Türk Ordusunun mensuplarına, emniyet güçlerimize hepsinden Allah Razı olsun diyorum, hepsine tekrar minnet ve şükranlarımızı arz ediyorum.” Vali Aktaş’ın konuşmalarının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 81 ile canlı yayın ile bağlanarak millete seslendiği konuşmasını yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına “Aziz milletim, Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Bugün, devlet ve millet hayatımızda gördüğümüz en alçak, en sinsi, en kalleş saldırılardan biri olan 15 Temmuz darbe girişiminin dördüncü yıl dönümüdür. Bu müstesna günde, bir yandan milletimizin kazandığı muhteşem zaferin sevincini, diğer yandan darbe girişimi esnasında kaybettiğimiz kardeşlerimizin hüznünü birlikte yaşıyoruz” diye başladı. “MÜCADELEYE KATILAN İNSANLARIMIZ ASLA UNUTULMAYACAK” Erdoğan, yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Allah’ın yardımı ve milletimizin cesaretiyle başarısızlığa uğrattığımız darbe girişimi sırasında, hainlerin kurşunları ve bombalarıyla şehit olan 251 insanımıza Mevla’dan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. Her kesimden vatandaşımızla, polisimizle, askerimizle darbe gecesi şehitler kervanına katılan 251 kardeşimizin tamamının ismi, tarihimize ve kalbimize silinmemek üzere kazınmıştır. Kahramanca verdikleri mücadelede gazilik unvanıyla şereflenen kardeşlerime de Rabbim’den sağlık ve afiyet temenni ediyorum. O gece darbecilere direnmek için sokaklara, meydanlara, saldırganların yöneldiği her yere akın akın koşan milletimizin her bir ferdine şükranlarımı sunuyorum. Hayatının baharındaki körpe fidanlardan bastonuna yaslanarak adeta uçarcasına hainlerin üzerine yürüyen aksakallı büyüklerimize kadar, bu mücadeleye katılan insanlarımızın hiçbiri asla unutulmayacaktır.” “TÜRK MİLLETİ, ÜLKESİNİN SAHİPSİZ OLMADIĞINI GÖSTERMİŞTİR” “Ankara’da Külliye, İstanbul’da 15 Temmuz Şehitler Köprüsü girişine yaptığımız anıtlar, bu vefanın birer sembolüdür. Aynı şekilde, ülkemizin dört bir yanında 15 Temmuz’u hatırlamak ve hatırlatmak için meydanlara, caddelere, mahallelere, pek çok esere konulan isimler de bu anlayışın yansımalarıdır. Çünkü milletimizin 15 Temmuz’da yazdığı destan, öyle sıradan bir darbe teşebbüsü ve onu bastırma hikâyesi değildir. 15 Temmuz’u anlamak için, bu topraklardaki bin yıllık mücadelemize bakmak gerekir.  15 Temmuz’u anlamak için, Malazgirt’ten beri vatanımızın her karış toprağını nasıl şehit kanlarıyla yoğurduğumuzu bilmek gerekir. 15 Temmuz’u anlamak için, Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması vesilesiyle bir kez daha hayırla yâd ettiğimiz İstanbul’un fethinin manasına vakıf olmak gerekir. 15 Temmuz’u anlamak için, Çanakkale’den Kutü’l Amareye, İstiklal Harbimizden Kıbrıs çıkarmasına, terörle mücadelemize kadar yaşadığımız nice badireleri gözlerimizin önünden geçirmemiz gerekir. 15 Temmuz’u anlamak için, darbecilerin başarılı olmaları hâlinde ülkemizi ve milletimizi nereye sürüklemek istediklerini kavramak gerekir. 15 Temmuz’u anlamak için, milletimize diz çöktürme, devletimizi ele geçirme, ülkemizi parçalama gayretlerinin gerisindeki sinsi projeyi görmek gerekir. Milletimiz, eşsiz irfanıyla, darbenin ilk saatlerinden itibaren işte tüm bu gerçekleri görmüş ve hemen harekete geçmiştir. Kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla, her kesimden, her meşrepten insanıyla Türk Milleti, ülkesinin sahipsiz olmadığını göstermiştir. Bin yıldır hep süregeldiği gibi bugün de, yerin üstündeki yaşayanları ve yerin altındaki şehitleriyle, Türkiye’nin sahibinin bu aziz millet olduğu bir kez daha teyit edilmiştir. Milletimizin her bir ferdi, ezanı, bayrağı, özgürlüğü ve geleceği için gerektiğinde yenilmez birer kahramana dönüşebildiğini ispatlamıştır. Artık tamamen sönüp gittiği düşünülen istiklal ateşinin, közlerinin altından yeniden harlanabileceği anlaşılmıştır.”  “MİLLETİMİZ O GECE, HİÇBİR MECBURİYETİ OLMADAN HAREKETE GEÇMİŞTİR” “15 Temmuz gecesi, hürriyet aşığı bu millete zincir vurmayı tekrar denediler ve hamdolsun başaramadılar. Ezanımızı susturmak, bayrağımızı indirmek, millî iradeyi ayaklar altına almak, geleceğimizi karartmak isteyen hainleri, şanlı bir direnişle hüsrana uğrattık. Dünyada, şehadete cesaretle yürüyen, şairin ifadesiyle “ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun” diyerek hainlerin karşısına dikilen bir başka millet yoktur. İşte bunun için 15 Temmuz’u, Demokrasi ve Millî Birlik Günü olarak ilan ettik. Hep dediğim gibi, beni böyle bir milletin ferdi olarak yarattığı için Allah’ıma hamd-ü senalar ediyorum. 15 Temmuz, hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde, ülkemizi işgal girişimiydi. Bunun için kendi ordumuzun içindeki teröristlerin kullanılmış olması, işgal girişimine alçakça bir ihaneti de eklemiştir. Tekbirler, salalar, dualar eşliğinde kıyama kalkan milletimiz, vatanının özgürlüğüne sahip çıkarak, hainleri tepelerken, kendisi üzerinde hesap yapanların heveslerini de kursaklarında bırakmıştır. Milletimiz o gece, hiçbir mecburiyeti olmadan, hiçbir zorlamaya kesinlikle maruz kalmadan, hiçbir karşılık beklemeden, tamamen kendi inisiyatifiyle harekete geçmiştir. Bir asır önce, vatan topraklarının dörtte üçünü kaybederek Cumhuriyeti kuran milletimiz, 15 Temmuz’da bir daha aynı felakete izin vermeyeceğini cümle âleme ilan etmiştir. 15 Temmuz, son devletimizi yıkarak vatanımızı ele geçirmeye çalışanlara, bunun ancak milletimizin son ferdi de son nefesini verdikten sonra mümkün olabileceğinin ifadesidir.” “BU DARBE GİRİŞİMİ MİLLETİMİZİ YILDIRMAK BİR YANA, AZMİNİ KAMÇILAMIŞTIR” “Bu darbe girişimi milletimizi yıldırmak bir yana, azmini kamçılamıştır. Üzerimize çöken o kara gecede, ülkemizi yükseltmek, güçlendirmek, büyütmek için daha çok çalışmamız, daha çok mücadele etmemiz gerektiğini gördük. Biliyoruz ki Türkiye, 83 milyon vatandaşı ve 81 vilayetiyle güzeldir. Biliyoruz ki Türkiye, birliğiyle, beraberliğiyle güzeldir. Biliyoruz ki Türkiye, dostluğuyla, kardeşliğiyle güzeldir. Kimsenin bunları bozmasına izin vermeyeceğiz. FETÖ içeriden, PKK dışarıdan, kimi alttan, kimi üstten, ne kadar uğraşırsa uğraşsın ezanımızı susturamayacak, bayrağımızı indiremeyecekler. Ayasofya’da susturulan ezanı nasıl 86 yıl sonra yeniden semaya yükselttiysek, yeminli düşmanlarımızın her fırsatta indirmeye kalkıştığı bayrağımızı nasıl her seferinde daha yükseğe astıysak, terör örgütlerinin saldırılarını da aynı şekilde bertaraf etmekte kararlıyız. Birinci Dünya Savaşı için ‘Osmanlının paylaşım kavgası’ derler. Dünya düzeninin temellerinden sarsıldığı bir dönemde Türkiye Cumhuriyeti için de aynı hayallere kapılanları hüsrana uğratacağız. Ülkemizi siyasi, ekonomik, askeri kuşatma altına almaya çalışanların senaryolarını, çok daha büyük vizyonları hayata geçirerek yırtıp atıyoruz. Bölgemizde pek çok devleti önce iç karışıklıklarla sarsıp, ardından işgal edenlere, Türkiye’nin öyle bir devlet olmadığını, her alandaki atılımlarımızla bilfiil gösteriyoruz. Milletimizin kendi içindeki görüş ayrılıkları ve tartışmalara bakarak niyetlerini bozanlara cevabımızı, konu vatanımız, ezanımız, bayrağımız olduğunda çelik bir yumruk olup tepelerine inerek veriyoruz. Türkiye’nin, özellikle son 7 yılda yaşadığı her hadise, bu hakikatin farklı veçhelerdeki birer örneğidir. Ağaç bahanesinin arkasına sığınanlar da, adalet kisvesi altında millî iradeyi teslim almaya çalışanlar da çukurlarda bölücülük yapanlar da sınırlarımızı kuşatmaya kalkanlar da bu akıbetten kurtulamamıştır.” “BU MİLLETİN DAHA SÖYLEYECEK ÇOK SÖZÜ VAR” “Teslim almak için darbe girişimi dâhil her yola başvurdukları Türkiye’nin, silkinip asırlık uykusundan uyanan bir dev gibi yeniden ayağa kalkışı karşısında şaşkınlığa uğrayanlara diyoruz ki, daha bitmedi… Bu milletin daha söyleyecek çok sözü var. Bu milletin daha hayata geçirecek çok projesi var. Bu devletin daha harekete geçirecek çok potansiyeli var.  Çünkü bu millet, yüreği ve bileği güçlü olmanın yanında, arkasında ancak gönül gözü açık olanların fark edebileceği dua ordusu olan bir millettir. İslam’la müşerref olarak bu duayı aldık. Ayak bastığımız her yerde mazlumların, mağdurların yanında durarak bu duayı aldık. Asırlar boyunca süren Haçlı Seferlerinde Anadolu’yu çapulculara mezar ederek bu duayı aldık. İstanbul’u fethederek bu duayı aldık. Hint Okyanusundan Viyana önlerine kadar çağının en büyük devletini ‘önce insan’ diye yöneterek bu duayı aldık. Çanakkale’den 15 Temmuz’a kadar arkasında 7 düvelin olduğu her saldırıya göğsümüzü siper ederek bu duayı aldık. Fırsat bulduğumuzda elimizdeki tüm imkânları bölgemizdeki ve dünyadaki gariplerle paylaşarak bu duayı aldık. Velhasıl, kahraman ordumuz cephede harp ederken, ‘dua ordumuz’ da onlarla birlikte başka bir harp veriyordu. Fatih’in askerleri İstanbul surları önünde dizi dizi saldırıya geçerken, geride bekleyenler ‘Bugün şehit olma sırası bize geldi’ diyerek seviniyordu. Çanakkale’de düşmanın ölüm kusan silahlarının önüne atılan her asker grubunun arkasında, şehadet sırasını bekleyen bir başka grup vardı. Uzun yıllardır süren terörle mücadele harekâtlarımızda, benzer pek çok hadisenin yaşandığını biliyoruz. 15 Temmuz’da da, darbecilerin silahlarının üzerine ‘bugün değilse ne zaman öleceğiz’ diyerek, şehadet umuduyla dimdik yürüyen nice kahramanlar vardı.” “RABBİM BİR DAHA BU MİLLETE 15 TEMMUZ’LAR YAŞATMASIN” “Ne mutlu Peygamberin yoldaşı olanlara, ne mutlu Rabbimizin müjdelediği o kutlu yolda yürüyenlere… Güçlü olmak, sadece sayıca çok, silahça üstün olmak demek değildir. Güçlü olmak, tıpkı yüce kitabımızda müjdelendiği gibi asıl Hakkın yardımına mazhar olmaktır. 15 Temmuz’da milletimiz işte bu hakikati bizzat yaşamıştır. Tanka yumruk, savaş uçağına levye fırlatan, namluya alnını dayayan bir milletin önünde kim durabilir? İnşallah, bundan sonra da aynı inanç ve ruhla ülkemize sahip çıkacak, birliğimizi, beraberliğimizi koruyacağız. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü, o gece yaşadığımız kutlu kucaklaşmayı bize ilelebet hatırlatacaktır. Bir kez daha 15 Temmuz gecesi dar-ı bekaya uğurladığımız yiğitlere Allah’tan rahmet, gazilerimize sıhhat ve afiyet diliyorum. Rabbim bir daha bu millete 15 Temmuz’lar yaşatmasın diyorum. Sizlere sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla.” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarının ardından etkinlikler 15 Temmuz ile ilgili şiirlerin okunması ve belgesel gösterimi ile devam etti.
FETÖ terör örgütünün 4 yıl önce 15 Temmuz tarihinde gerçekleştirmeye çalıştığı hain darbenin millet tarafından engellenmesinin yıldönümünde Çanakkale’de anma etkinlikleri gerçekleştirildi. Programda konuşan Vali İlhami Aktaş, “Dünyadaki hiçbir millette böyle bir cesaret, böyle bir duygu, ruh hali göremezsiniz. O gece bu cesur ve için vatan sevgisi ile dolu olan insanlarımıza F-16’ların sesi adeta sivrisinek sesi gibi gelmiş, tankların sesi kapı gıcırtısı gibi gelmişti. Bu gençlik ve bu millet, yine cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ve önderliğinde bu hadsizlere haddini en büyük şekilde bildirmiş ve bu hain darbe girişiminin sonuçsuz kalması sağlanmıştır” vurgusunu yaptı.

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü kapsamında İskele Meydanı’nda düzenlenen anma programına Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Levent Kerim Uça, Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Karişit, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Sedat Murat, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Vali Yardımcısı Celil Ateşoğlu, siyasi parti başkanları ve vatandaşlar katıldı. Sosyal mesafe önlemlerinin alındığı etkinlikte saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı’nın okunması sonrasında Vali İlhami Aktaş günün anlam ve önemine dikkat çeken konuşmasını gerçekleştirdi.
Vali Aktaş, yaptığı konuşmada, “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” ‘nde iskele meydanında toplanan Hepinizi Bu anlamlı günde en kalbi duygularımla Selamlıyorum. Her karışı Şehit kanıyla yorulmuş, her karış toprağından, her taşın altında bir Şehit hatırası olan bu kutsal diyarda, böyle bir anlamlı günde aranızda bulunmanın haklı gurur ve onurunu yaşıyorum. 4 yıl önce bugün bu saatlerde başlayan, gecenin ilerleyen saatlerinde zirve yapan, aklını kiraya vermiş, ne yaptığını bilmeyen, Türkiye' yi bir Suriye'ye, bir Mısıra çevirmek isteyen güçlerin emellerine hizmet edercesine, Türk halkına, kendi halkına, vatandaşına, hemşehrisine, akrabasına, belki kendi çoluk çocuğunun üzerine bomba yağdıran, kurşun sıkan bir zihniyetle karşı karşıya kaldık. O gece herkes şoktaydı. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir zaman meydana gelmeyecek, bir milletin, bir memleketin ordusunun hiçbir hesap kitap yapmadan kendi halkına, kendi Milletinin Meclisine bomba yağdırması hiç görülmemiştir. Böyle bir ortamda, ne olduğunu ve niçin yapıldığını, hangi amaçlarla yapıldığını bilmeden bu hareketler ile karşı karşıya kaldık” ifadelerini kullandı.
“MİLLETİMİZİ DE TANIMADAN BÖYLE BİR HAREKÂTA KALKIŞMIŞTIR”
“Dünyanın hiçbir yerinde dediğim gibi hiçbir ordu kendi halkının üzerinde, milletinin meclisinin üzerine bomba yağdırmamıştır” diyen Aktaş, “Maalesef o gece bu durumla karşılaştık. Türk Ordusunun kıymetli formasını giymiş olan hain terör örgütüne mensup kişiler 15 Temmuz gecesi halkımızın üzerinde bomba yağdırmış ama hiçbir zaman başarılı olamayacaklarını hiçbir zaman emellerine ulaşamayacaklarını düşünmemişler. Derslerinde Çanakkale okumayanlar, derslerinde Çanakkale Destanı dinlemeyenler, Mehmet Akif Ersoy’ u Bilmeyenler, Seyit Onbaşıları bilmeyenler, Sınavlarını soru çalarak, atamalarını terör örgütünün arkasına sığınarak gerçekleştiren bu kişiler, vatan ve millet duygusundan en uzak bir şekilde, milletimizi de tanımadan böyle bir harekata kalkışmıştır. Halkımız başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, bu darbe girişimini yapmak isteyen hadsizlere, hadlerini bildirmek üzere Cumhurbaşkanımızın çağrısı ile meydanlara çıkmış yine dünyanın hiçbir yerinde görülemeyecek bir şekilde tamda “Bu Gençlik Nereye Gidiyor” dediğimiz bir ortamda Bu gençler tankın önüne yatmış, helikopteri taşlamıştır. Dünyadaki hiçbir millette böyle bir cesaret, böyle bir duygu, ruh hali göremezsiniz. O gece bu cesur ve için vatan sevgisi ile dolu olan insanlarımıza F-16’ların sesi adeta sivrisinek sesi gibi gelmiş, tankların sesi kapı gıcırtısı gibi gelmişti. Bu gençlik ve bu millet, yine cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ve önderliğinde bu hadsizlere haddini en büyük şekilde bildirmiş ve bu hain darbe girişiminin sonuçsuz kalması sağlanmıştır. Fakat 15 Temmuz gecesi hain darbecilerin planlarını suya düşüren ve onlara vatan ve millet sevgisi öğreten milletimiz darbecileri durdurmak isterken şehitlerde verdi. Türkiye’nin en uzun gecesinde 251 Vatan evladımızı, 251 insanımızı kaybettik. Gariban, suçsuz, vatan Millet sevgisinden başka hiçbir derdi olmayan 251 insanımızı kaybettik. 2 binin üzerinde gazimiz oldu. Ayağını, gözünü, bacağını kaybeden, hayatının sonuna kadar tekerlekli sandalyeye mahkum olacak gazilerimiz oldu. Ama biz de millet olarak bu hain darbe girişiminden çok büyük ders çıkardık ve çıkarmaya da devam edeceğiz. Her 15 Temmuz’ da bu milli duyguları canlı tutmak için, dik tutmak için bu anma törenlerini daha coşku, daha milli duygularımızı pekiştirecek şekilde yerine getireceğiz” dedi.
“PANDEMİ ÖNLEMLERİNE DİKKAT EDEREK DAHA SADE BİR ŞEKİLDE KUTLUYORUZ”
Aktaş, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Bu sene Allah’ın tüm dünyayı ve Türkiye’ yi korumasının temenni ettiğimiz Covid-19 salgını nedeni ile maalesef “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” ‘ nu pandemi önlemlerine dikkat ederek daha sade bir şekilde kutluyoruz. İnşallah bundan sonraki törenlerde tüm gençlerimizle ve halkımızla beraber, bu duyguları bu milli birliğimizi, demokrasiye nasıl sahip çıktığımızı göstermek için 15 Temmuz törenlerimi daha camlı bir şekilde gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Ben bu duygu ve düşünceler ile 15 Temmuz gecesi şehit olan, vatanı uğruna, milleti uğruna hiçbir çıkar beklemeden canını ortaya koyan şehitlerimize Allahtan Rahmet diliyorum. 15 Temmuz gecesi Gazi olan vatandaşlarımıza minnet ve şükranlarımı, tüm gençlerimiz adına, tüm milletimiz adına iletiyorum. Yine baştan Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere o zaman ki devlet erkanına, bu darbe girişiminde sağduyulu davranıp, devletinin yanında olan kıymetli askeri erkana, istihbarat teşkilatı mensuplarına, çok kıymetli Türk Ordusunun mensuplarına, emniyet güçlerimize hepsinden Allah Razı olsun diyorum, hepsine tekrar minnet ve şükranlarımızı arz ediyorum.”
Vali Aktaş’ın konuşmalarının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 81 ile canlı yayın ile bağlanarak millete seslendiği konuşmasını yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına “Aziz milletim, Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Bugün, devlet ve millet hayatımızda gördüğümüz en alçak, en sinsi, en kalleş saldırılardan biri olan 15 Temmuz darbe girişiminin dördüncü yıl dönümüdür. Bu müstesna günde, bir yandan milletimizin kazandığı muhteşem zaferin sevincini, diğer yandan darbe girişimi esnasında kaybettiğimiz kardeşlerimizin hüznünü birlikte yaşıyoruz” diye başladı.
“MÜCADELEYE KATILAN İNSANLARIMIZ ASLA UNUTULMAYACAK”
Erdoğan, yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Allah’ın yardımı ve milletimizin cesaretiyle başarısızlığa uğrattığımız darbe girişimi sırasında, hainlerin kurşunları ve bombalarıyla şehit olan 251 insanımıza Mevla’dan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. Her kesimden vatandaşımızla, polisimizle, askerimizle darbe gecesi şehitler kervanına katılan 251 kardeşimizin tamamının ismi, tarihimize ve kalbimize silinmemek üzere kazınmıştır. Kahramanca verdikleri mücadelede gazilik unvanıyla şereflenen kardeşlerime de Rabbim’den sağlık ve afiyet temenni ediyorum. O gece darbecilere direnmek için sokaklara, meydanlara, saldırganların yöneldiği her yere akın akın koşan milletimizin her bir ferdine şükranlarımı sunuyorum.
Hayatının baharındaki körpe fidanlardan bastonuna yaslanarak adeta uçarcasına hainlerin üzerine yürüyen aksakallı büyüklerimize kadar, bu mücadeleye katılan insanlarımızın hiçbiri asla unutulmayacaktır.”
“TÜRK MİLLETİ, ÜLKESİNİN SAHİPSİZ OLMADIĞINI GÖSTERMİŞTİR”
“Ankara’da Külliye, İstanbul’da 15 Temmuz Şehitler Köprüsü girişine yaptığımız anıtlar, bu vefanın birer sembolüdür. Aynı şekilde, ülkemizin dört bir yanında 15 Temmuz’u hatırlamak ve hatırlatmak için meydanlara, caddelere, mahallelere, pek çok esere konulan isimler de bu anlayışın yansımalarıdır. Çünkü milletimizin 15 Temmuz’da yazdığı destan, öyle sıradan bir darbe teşebbüsü ve onu bastırma hikâyesi değildir. 15 Temmuz’u anlamak için, bu topraklardaki bin yıllık mücadelemize bakmak gerekir.  15 Temmuz’u anlamak için, Malazgirt’ten beri vatanımızın her karış toprağını nasıl şehit kanlarıyla yoğurduğumuzu bilmek gerekir. 15 Temmuz’u anlamak için, Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması vesilesiyle bir kez daha hayırla yâd ettiğimiz İstanbul’un fethinin manasına vakıf olmak gerekir. 15 Temmuz’u anlamak için, Çanakkale’den Kutü’l Amareye, İstiklal Harbimizden Kıbrıs çıkarmasına, terörle mücadelemize kadar yaşadığımız nice badireleri gözlerimizin önünden geçirmemiz gerekir. 15 Temmuz’u anlamak için, darbecilerin başarılı olmaları hâlinde ülkemizi ve milletimizi nereye sürüklemek istediklerini kavramak gerekir. 15 Temmuz’u anlamak için, milletimize diz çöktürme, devletimizi ele geçirme, ülkemizi parçalama gayretlerinin gerisindeki sinsi projeyi görmek gerekir. Milletimiz, eşsiz irfanıyla, darbenin ilk saatlerinden itibaren işte tüm bu gerçekleri görmüş ve hemen harekete geçmiştir. Kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla, her kesimden, her meşrepten insanıyla Türk Milleti, ülkesinin sahipsiz olmadığını göstermiştir. Bin yıldır hep süregeldiği gibi bugün de, yerin üstündeki yaşayanları ve yerin altındaki şehitleriyle, Türkiye’nin sahibinin bu aziz millet olduğu bir kez daha teyit edilmiştir. Milletimizin her bir ferdi, ezanı, bayrağı, özgürlüğü ve geleceği için gerektiğinde yenilmez birer kahramana dönüşebildiğini ispatlamıştır. Artık tamamen sönüp gittiği düşünülen istiklal ateşinin, közlerinin altından yeniden harlanabileceği anlaşılmıştır.”
 “MİLLETİMİZ O GECE, HİÇBİR MECBURİYETİ OLMADAN HAREKETE GEÇMİŞTİR”
“15 Temmuz gecesi, hürriyet aşığı bu millete zincir vurmayı tekrar denediler ve hamdolsun başaramadılar. Ezanımızı susturmak, bayrağımızı indirmek, millî iradeyi ayaklar altına almak, geleceğimizi karartmak isteyen hainleri, şanlı bir direnişle hüsrana uğrattık.
Dünyada, şehadete cesaretle yürüyen, şairin ifadesiyle “ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun” diyerek hainlerin karşısına dikilen bir başka millet yoktur. İşte bunun için 15 Temmuz’u, Demokrasi ve Millî Birlik Günü olarak ilan ettik. Hep dediğim gibi, beni böyle bir milletin ferdi olarak yarattığı için Allah’ıma hamd-ü senalar ediyorum. 15 Temmuz, hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde, ülkemizi işgal girişimiydi. Bunun için kendi ordumuzun içindeki teröristlerin kullanılmış olması, işgal girişimine alçakça bir ihaneti de eklemiştir. Tekbirler, salalar, dualar eşliğinde kıyama kalkan milletimiz, vatanının özgürlüğüne sahip çıkarak, hainleri tepelerken, kendisi üzerinde hesap yapanların heveslerini de kursaklarında bırakmıştır. Milletimiz o gece, hiçbir mecburiyeti olmadan, hiçbir zorlamaya kesinlikle maruz kalmadan, hiçbir karşılık beklemeden, tamamen kendi inisiyatifiyle harekete geçmiştir. Bir asır önce, vatan topraklarının dörtte üçünü kaybederek Cumhuriyeti kuran milletimiz, 15 Temmuz’da bir daha aynı felakete izin vermeyeceğini cümle âleme ilan etmiştir.
15 Temmuz, son devletimizi yıkarak vatanımızı ele geçirmeye çalışanlara, bunun ancak milletimizin son ferdi de son nefesini verdikten sonra mümkün olabileceğinin ifadesidir.”
“BU DARBE GİRİŞİMİ MİLLETİMİZİ YILDIRMAK BİR YANA, AZMİNİ KAMÇILAMIŞTIR”
“Bu darbe girişimi milletimizi yıldırmak bir yana, azmini kamçılamıştır. Üzerimize çöken o kara gecede, ülkemizi yükseltmek, güçlendirmek, büyütmek için daha çok çalışmamız, daha çok mücadele etmemiz gerektiğini gördük. Biliyoruz ki Türkiye, 83 milyon vatandaşı ve 81 vilayetiyle güzeldir. Biliyoruz ki Türkiye, birliğiyle, beraberliğiyle güzeldir. Biliyoruz ki Türkiye, dostluğuyla, kardeşliğiyle güzeldir. Kimsenin bunları bozmasına izin vermeyeceğiz. FETÖ içeriden, PKK dışarıdan, kimi alttan, kimi üstten, ne kadar uğraşırsa uğraşsın ezanımızı susturamayacak, bayrağımızı indiremeyecekler. Ayasofya’da susturulan ezanı nasıl 86 yıl sonra yeniden semaya yükselttiysek, yeminli düşmanlarımızın her fırsatta indirmeye kalkıştığı bayrağımızı nasıl her seferinde daha yükseğe astıysak, terör örgütlerinin saldırılarını da aynı şekilde bertaraf etmekte kararlıyız. Birinci Dünya Savaşı için ‘Osmanlının paylaşım kavgası’ derler. Dünya düzeninin temellerinden sarsıldığı bir dönemde Türkiye Cumhuriyeti için de aynı hayallere kapılanları hüsrana uğratacağız. Ülkemizi siyasi, ekonomik, askeri kuşatma altına almaya çalışanların senaryolarını, çok daha büyük vizyonları hayata geçirerek yırtıp atıyoruz.
Bölgemizde pek çok devleti önce iç karışıklıklarla sarsıp, ardından işgal edenlere, Türkiye’nin öyle bir devlet olmadığını, her alandaki atılımlarımızla bilfiil gösteriyoruz. Milletimizin kendi içindeki görüş ayrılıkları ve tartışmalara bakarak niyetlerini bozanlara cevabımızı, konu vatanımız, ezanımız, bayrağımız olduğunda çelik bir yumruk olup tepelerine inerek veriyoruz. Türkiye’nin, özellikle son 7 yılda yaşadığı her hadise, bu hakikatin farklı veçhelerdeki birer örneğidir. Ağaç bahanesinin arkasına sığınanlar da, adalet kisvesi altında millî iradeyi teslim almaya çalışanlar da çukurlarda bölücülük yapanlar da sınırlarımızı kuşatmaya kalkanlar da bu akıbetten kurtulamamıştır.”
“BU MİLLETİN DAHA SÖYLEYECEK ÇOK SÖZÜ VAR”
“Teslim almak için darbe girişimi dâhil her yola başvurdukları Türkiye’nin, silkinip asırlık uykusundan uyanan bir dev gibi yeniden ayağa kalkışı karşısında şaşkınlığa uğrayanlara diyoruz ki, daha bitmedi…
Bu milletin daha söyleyecek çok sözü var. Bu milletin daha hayata geçirecek çok projesi var. Bu devletin daha harekete geçirecek çok potansiyeli var.  Çünkü bu millet, yüreği ve bileği güçlü olmanın yanında, arkasında ancak gönül gözü açık olanların fark edebileceği dua ordusu olan bir millettir. İslam’la müşerref olarak bu duayı aldık. Ayak bastığımız her yerde mazlumların, mağdurların yanında durarak bu duayı aldık. Asırlar boyunca süren Haçlı Seferlerinde Anadolu’yu çapulculara mezar ederek bu duayı aldık. İstanbul’u fethederek bu duayı aldık. Hint Okyanusundan Viyana önlerine kadar çağının en büyük devletini ‘önce insan’ diye yöneterek bu duayı aldık. Çanakkale’den 15 Temmuz’a kadar arkasında 7 düvelin olduğu her saldırıya göğsümüzü siper ederek bu duayı aldık. Fırsat bulduğumuzda elimizdeki tüm imkânları bölgemizdeki ve dünyadaki gariplerle paylaşarak bu duayı aldık. Velhasıl, kahraman ordumuz cephede harp ederken, ‘dua ordumuz’ da onlarla birlikte başka bir harp veriyordu. Fatih’in askerleri İstanbul surları önünde dizi dizi saldırıya geçerken, geride bekleyenler ‘Bugün şehit olma sırası bize geldi’ diyerek seviniyordu. Çanakkale’de düşmanın ölüm kusan silahlarının önüne atılan her asker grubunun arkasında, şehadet sırasını bekleyen bir başka grup vardı. Uzun yıllardır süren terörle mücadele harekâtlarımızda, benzer pek çok hadisenin yaşandığını biliyoruz. 15 Temmuz’da da, darbecilerin silahlarının üzerine ‘bugün değilse ne zaman öleceğiz’ diyerek, şehadet umuduyla dimdik yürüyen nice kahramanlar vardı.”
“RABBİM BİR DAHA BU MİLLETE 15 TEMMUZ’LAR YAŞATMASIN”
“Ne mutlu Peygamberin yoldaşı olanlara, ne mutlu Rabbimizin müjdelediği o kutlu yolda yürüyenlere… Güçlü olmak, sadece sayıca çok, silahça üstün olmak demek değildir. Güçlü olmak, tıpkı yüce kitabımızda müjdelendiği gibi asıl Hakkın yardımına mazhar olmaktır. 15 Temmuz’da milletimiz işte bu hakikati bizzat yaşamıştır. Tanka yumruk, savaş uçağına levye fırlatan, namluya alnını dayayan bir milletin önünde kim durabilir? İnşallah, bundan sonra da aynı inanç ve ruhla ülkemize sahip çıkacak, birliğimizi, beraberliğimizi koruyacağız. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü, o gece yaşadığımız kutlu kucaklaşmayı bize ilelebet hatırlatacaktır. Bir kez daha 15 Temmuz gecesi dar-ı bekaya uğurladığımız yiğitlere Allah’tan rahmet, gazilerimize sıhhat ve afiyet diliyorum. Rabbim bir daha bu millete 15 Temmuz’lar yaşatmasın diyorum. Sizlere sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarının ardından etkinlikler 15 Temmuz ile ilgili şiirlerin okunması ve belgesel gösterimi ile devam etti.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.