Bir Şeyleri Sıfırdan Yapabilmenin Keyfini Yaşıyoruz

Yaşam 14.09.2020 - 00:00, Güncelleme: 02.09.2021 - 15:40
 

Bir Şeyleri Sıfırdan Yapabilmenin Keyfini Yaşıyoruz

İstanbul’dan Gökçeada’ya taşınarak, kendi inşa ettikleri jeodezik kubbede eşiyle birlikte yaşayan Bilgisayar mühendisi Ercüment Yalçın Sürücü, Youtube kanalı +90’na konuk olarak hikayesini anlattı.
Youtube kanalı +90’nın ‘Şehirden Kaçanlar’ isimli belgesel serine konuk olan Bilgisayar mühendisi Ercüment Yalçın Sürücü, İstanbul’dan Gökçeada’ya geliş sürecini merak edenlerle paylaştı. Kırsalda yaşamanın göründüğü gibi sıkıcı olmadığını söyleyen Sürücü, her günün farklı bir hikayesi olduğunu vurguladı. Sürücü, Gökçeada’ya yerleşmelerinin hikayesini paylaşarak, “Yaklaşık 35 sene İstanbul’da yaşadım. Aslında Kilis doğumluyum. 86 senesinde üniversite okumaya İstanbul’a gelerek, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde okudum. 20 sene civarında teknik mühendislik işlerinde çalıştım. Aslında çok severek yapıyordum işimi. Problem çözmeyi çok seviyordum ama şimdi problem çıkmasın diye düşünüyorum. Daha az problem olsun istiyorum hayatta. Problem çözme aşkı beni meslekte tuttu ama sonunda yoruldum. İnsan ilişkilerine dayanan bir yaşam yaşama yönünde adımlar atmaya başladım. 92 senesinde çok yakın bir arkadaşımla çadır alıp Gökçeada’ya gelmiştik. Benim için çok özel bir tatildi. Eşimle 6 sene önce tanıştık ve ikimizde hayatımızı değiştirme yönünde adımlar atmıştık, ikimizde işsizdik o zaman. İkimizin de geçmiş kariyerleri vardı. Biraz da yoldaş olduk. İnsan tek başına bir sürü hayal kuruyor ama yanına bir yoldaş daha hızlandırıyor” dedi. “BURADAKİ AMAÇ DÜZ YÜZEYLERLE DAİRESEL BİR YAPI YARATMAK” Gökçeada’da yaşadıkları yapı hakkında bilgi veren Sürücü, “Bir sürü şey araştırdık. Jeodezik dome denilen yapı aslında oldukça popüler bir yapı. Amerika’da başlamış. Aslında matematiksel bir modelle yapılan bir yapı. Buradaki amaç düz yüzeylerle dairesel bir yapı yaratmak. Onun için üçgenlerle oluşturulan bir kubbe burası. Üretimi daha kolay. Ahşapla yuvarlak yapılar yapmak zordur ama burada düz üçgen plakalar yaparak birbirine monte ederek, hemen kapalı bir atmosfer oluşturabiliyorsunuz. Kendimiz yaptık çünkü başka seçeneğimiz yoktu. Başta kimseye anlatamadık derdimizi. Bizim çevremiz oldukça geniş, biz buraya insanlardan kaçalım, izole olalım diye de gelmedik. Bir şeyleri sıfırdan yapabilmenin keyfini, deneyimini yaşıyoruz. Marangoz atölyesinde en az 10 arkadaşım sırayla geldi ve benimle beraber çalıştı” diye anlattı. “HER GÜNÜN HİKAYESİ ÇOK FARKLI” Sürücü, “Hiçbir rutinimiz yok açıkçası. Aslında bizim için eğlenceli kısmı da bu. İnsanlar genellikle ‘Kırsaldaki insanlar ne yapıyor, canları sıkılmıyor mu’ diye düşünüyorlar ama kırsalda yaşayan insanlar beni dinlerken gülüyorlardır içlerinden çünkü yapacak o kadar çok şey var ki… Her günün hikayesi çok farklı. Sürekli hava durumu takip ediyoruz. Kendi elimizde olmayan dış etkenlere o kadar açığız ki o günün hikayesini de o günün kendisi belirliyor. Burada bizim gibi yaşayan arkadaşlarımız var. Onlarla birçok konuda iş birliği yapıyoruz. Yeni yeni tarım yapmayı öğreniyoruz. Herkesin ayrı bir ilgi alanı var” ifadelerini kullandı. “MASAJ TERAPİSTLİĞİ YAPIYORUM” “Bizim de ekonomik kaygılarımız yok değil. Biz de hayatımızı sürdürebilmek için en azından benzin parasına ihtiyacımız var” diyen Sürücü, “Tamam elektrik faturalarından kurtulduk diyelim ama yine de bir sürü maddi giderimiz oluyor. Çeşitli işler yapıyorum. Mesela ben masaj terapistliği yapıyorum. Biraz kendi sağlım için başladığım en az 10 senelik bir süreç. Bir sürü sağlık problemleri ile boğuşuyordum. Sürekli masa başında oturmaktan ve kafamın içinde yaşamaktan bedenimle bağlantım kesilmişti. Biraz ağrısı sızısı olan amcalara, teyzelere masajla yardımcı olmaya çalışıyorum. Bu benim için çok büyük bir avantaj da oldu. Benim burada evde hissetmemi sağlayan şeylerden biri oldu” şeklinde konuştu.   “DAHA SABIRLI OLDUM” Sürücü, Gökçeada’ya yerleşmesinin ardından değişimlerini paylaşarak şunları söyledi: “Fiziksel olarak çok daha iyi hissediyorum kendimi. Değişen hava koşullarına, sıcaklık soğukluk, dış koşullara dayanıklılığım çok daha arttı. Eskiden şehirde bir evde 15 derece sıcaklık bana soğuk gelirken şimdi burada 15 derecelik bir evde, bir de hareket ettiğimiz için, artık üşümüyorum. Daha sabırlı oldum kesinlikle. İnsanların sabır durumları enerjilerinin bitmesi ile ilgili bir şey, enerjim arttı. 50 yaşımdayım ama ben kendimi hep çok çocuk gibi gördüm. Kendimi daha çok takdir etmemi sağladı. Bir kere böyle bir evi hayatta yapabileceğimi düşünmezdim. Şimdi yaptım ve oturup karşısına bakıyorum. Aslında hem çocukluğumu hatırlıyorum ama çocukluğu yaşarken yetişkin bir hisle, yani istediğim bir şeyi yapabileceğime dair özgüven getirdi bana burada yaşamak.”
İstanbul’dan Gökçeada’ya taşınarak, kendi inşa ettikleri jeodezik kubbede eşiyle birlikte yaşayan Bilgisayar mühendisi Ercüment Yalçın Sürücü, Youtube kanalı +90’na konuk olarak hikayesini anlattı.

Youtube kanalı +90’nın ‘Şehirden Kaçanlar’ isimli belgesel serine konuk olan Bilgisayar mühendisi Ercüment Yalçın Sürücü, İstanbul’dan Gökçeada’ya geliş sürecini merak edenlerle paylaştı. Kırsalda yaşamanın göründüğü gibi sıkıcı olmadığını söyleyen Sürücü, her günün farklı bir hikayesi olduğunu vurguladı.
Sürücü, Gökçeada’ya yerleşmelerinin hikayesini paylaşarak, “Yaklaşık 35 sene İstanbul’da yaşadım. Aslında Kilis doğumluyum. 86 senesinde üniversite okumaya İstanbul’a gelerek, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde okudum. 20 sene civarında teknik mühendislik işlerinde çalıştım. Aslında çok severek yapıyordum işimi. Problem çözmeyi çok seviyordum ama şimdi problem çıkmasın diye düşünüyorum. Daha az problem olsun istiyorum hayatta. Problem çözme aşkı beni meslekte tuttu ama sonunda yoruldum. İnsan ilişkilerine dayanan bir yaşam yaşama yönünde adımlar atmaya başladım. 92 senesinde çok yakın bir arkadaşımla çadır alıp Gökçeada’ya gelmiştik. Benim için çok özel bir tatildi. Eşimle 6 sene önce tanıştık ve ikimizde hayatımızı değiştirme yönünde adımlar atmıştık, ikimizde işsizdik o zaman. İkimizin de geçmiş kariyerleri vardı. Biraz da yoldaş olduk. İnsan tek başına bir sürü hayal kuruyor ama yanına bir yoldaş daha hızlandırıyor” dedi.
“BURADAKİ AMAÇ DÜZ YÜZEYLERLE DAİRESEL BİR YAPI YARATMAK”
Gökçeada’da yaşadıkları yapı hakkında bilgi veren Sürücü, “Bir sürü şey araştırdık. Jeodezik dome denilen yapı aslında oldukça popüler bir yapı. Amerika’da başlamış. Aslında matematiksel bir modelle yapılan bir yapı. Buradaki amaç düz yüzeylerle dairesel bir yapı yaratmak. Onun için üçgenlerle oluşturulan bir kubbe burası. Üretimi daha kolay. Ahşapla yuvarlak yapılar yapmak zordur ama burada düz üçgen plakalar yaparak birbirine monte ederek, hemen kapalı bir atmosfer oluşturabiliyorsunuz. Kendimiz yaptık çünkü başka seçeneğimiz yoktu. Başta kimseye anlatamadık derdimizi. Bizim çevremiz oldukça geniş, biz buraya insanlardan kaçalım, izole olalım diye de gelmedik. Bir şeyleri sıfırdan yapabilmenin keyfini, deneyimini yaşıyoruz. Marangoz atölyesinde en az 10 arkadaşım sırayla geldi ve benimle beraber çalıştı” diye anlattı.
“HER GÜNÜN HİKAYESİ ÇOK FARKLI”
Sürücü, “Hiçbir rutinimiz yok açıkçası. Aslında bizim için eğlenceli kısmı da bu. İnsanlar genellikle ‘Kırsaldaki insanlar ne yapıyor, canları sıkılmıyor mu’ diye düşünüyorlar ama kırsalda yaşayan insanlar beni dinlerken gülüyorlardır içlerinden çünkü yapacak o kadar çok şey var ki… Her günün hikayesi çok farklı. Sürekli hava durumu takip ediyoruz. Kendi elimizde olmayan dış etkenlere o kadar açığız ki o günün hikayesini de o günün kendisi belirliyor. Burada bizim gibi yaşayan arkadaşlarımız var. Onlarla birçok konuda iş birliği yapıyoruz. Yeni yeni tarım yapmayı öğreniyoruz. Herkesin ayrı bir ilgi alanı var” ifadelerini kullandı.
“MASAJ TERAPİSTLİĞİ YAPIYORUM”
“Bizim de ekonomik kaygılarımız yok değil. Biz de hayatımızı sürdürebilmek için en azından benzin parasına ihtiyacımız var” diyen Sürücü, “Tamam elektrik faturalarından kurtulduk diyelim ama yine de bir sürü maddi giderimiz oluyor. Çeşitli işler yapıyorum. Mesela ben masaj terapistliği yapıyorum. Biraz kendi sağlım için başladığım en az 10 senelik bir süreç. Bir sürü sağlık problemleri ile boğuşuyordum. Sürekli masa başında oturmaktan ve kafamın içinde yaşamaktan bedenimle bağlantım kesilmişti. Biraz ağrısı sızısı olan amcalara, teyzelere masajla yardımcı olmaya çalışıyorum. Bu benim için çok büyük bir avantaj da oldu. Benim burada evde hissetmemi sağlayan şeylerden biri oldu” şeklinde konuştu.
 
“DAHA SABIRLI OLDUM”
Sürücü, Gökçeada’ya yerleşmesinin ardından değişimlerini paylaşarak şunları söyledi: “Fiziksel olarak çok daha iyi hissediyorum kendimi. Değişen hava koşullarına, sıcaklık soğukluk, dış koşullara dayanıklılığım çok daha arttı. Eskiden şehirde bir evde 15 derece sıcaklık bana soğuk gelirken şimdi burada 15 derecelik bir evde, bir de hareket ettiğimiz için, artık üşümüyorum. Daha sabırlı oldum kesinlikle. İnsanların sabır durumları enerjilerinin bitmesi ile ilgili bir şey, enerjim arttı. 50 yaşımdayım ama ben kendimi hep çok çocuk gibi gördüm. Kendimi daha çok takdir etmemi sağladı. Bir kere böyle bir evi hayatta yapabileceğimi düşünmezdim. Şimdi yaptım ve oturup karşısına bakıyorum. Aslında hem çocukluğumu hatırlıyorum ama çocukluğu yaşarken yetişkin bir hisle, yani istediğim bir şeyi yapabileceğime dair özgüven getirdi bana burada yaşamak.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.