“ÇEVRECİLERE” ZOR SORU! NEREDEN GELİYOR BU DEĞİRMENİN SUYU?

BEDAVA YAŞAMANIN SIRRI

Bugünlerde her türlü sohbetin sonu, ekonomiye dayanıyor. Kimi memnun, kimi şikayetçi ancak herkesin düşüncesi ekonomi. Umutlu olanlar, umutsuz olanlar, daha da iyi olacak diyenler, şükür edenler…. Herkes bir şekilde bugününü, yarını düşünüyor. Onun için çalışıyor. Çalışmayıp ne yapacaksın? Bir ay işe gitmesen, para kazanabilir misin? Salgın sürecinde gördük... Kimi işletmeler evden çalışma sistemine geçerken, kimi işyerleri mecburiyetten açık kaldı, insanlar pandemi sürecinde işe gitti, çalıştı, evine ekmek götürdü.  Sen bir ay işe gitmezsen para kazanamazsın, peki 1 yıl gitmesen ne olur? Ne yer ne içersin? Çoluğuna çocuğuna nasıl bakarsın? Bir fikrin yoksa, Balaban’dakilere danışabilirsin.  Zira orada bir grup var, kendi beyanlarına göre 1 senedir oradalar. Çadırda(!) kalıyorlar. İş, güç yok... Ama hep keyif hep bir muhabbet…  İnsanın aklına dolayısıyla “Nereden geliyor bu değirmenin suyu?” diye sormak geliyor. Sahi nereden geliyor bu değirmenin suyu? 2018 yılında ağaç kesimi tamamlanmış bir maden arazisinin başında beklemek için kim para verir?  Nasıl bir mesaidir bu? Evden çalışma sisteminden daha iyi olduğu kesin ama…. Bazen sohbet ediyoruz, çevreci arkadaşlarla, bu soruyu sorunca kızıyorlar... “Bize kimse para vermiyor. Doğayı seviyoruz.” Doğrudur, sen doğayı seviyorsun ve doğayı sevdiğin için kimse sana para vermiyor. Kesinlikle haklısın. Ama sen geçinmek için bir iş yapıyorsun. (Veya emekli maaşı alıyorsun, bir gelirin var) Peki henüz 25-40 yaşlarında bu kişiler nereden emekli. Ya da emekleri ne? Ne iş yapıyorlar? Bu konuda çeşitli iddialar var. En ses getireni, Vatan Partisinin geçtiğimiz yıl yaptığı açıklama… Alman vakıfları… Vatan partisi, bu iddiasını çeşitli belgelerle de ortaya koydu.  Hadi yemeğiniz geliyor(!) Yarım dönüm de bostan yapıp soğan ektiniz. E arkadaş her gün twit attığınız telefonun faturasını kim ödüyor? Nerede şarj ediyorsunuz yahu? Çanakkale’de tuttuğunuz evin kirasını kim ödüyor? “Ruhsatsız şirket orayı terk etsin” Orada bulunduğunuz binanın ruhsatı var mı mesela?  Ya hadi tamam, her şeyi bir kılıfına uydurdunuz, tam da zamanı pandemi sürecinde bedavaya yaşamanın yolunu buldunuz. Çok sevdiğiniz sincaplara ortakçı oldunuz. Şimdi de insanları “Gelin şurada toplanın, biz de bedavaya yaşamaya devam edelim” diye çağırmak nedir. Çağırdıklarınıza da para verin o halde.  Yoksa, Veriyor musunuz? Sahi siz kimsiniz? Nereden geldiniz? Daha önce ne iş yaptınız? Hayatınızı hep böyle mi kazandınız? Haber/Yorum