Hayvanlar Ülgür Gökhanʹın Himayesinde Dövüştürülecek!
Hayvanlar Ülgür Gökhanʹın Himayesinde Dövüştürülecek!
Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, sahiplendiği kediye ʹBarışʹ ismini verdi. Makam odasının kapılarını ʹBarışʹa açtı. ʹBarışʹla çektirdiği ilk fotoğrafları sosyal medyadan paylaşan Başkan Gökhan, ˮ Çanakkaleʹde Hayvan Bakım Evimiz, kedi evlerimiz var ve duyarlı vatandaşlarımız onları zaten sahipleniyorlar. Biz de örnek olsun dedik. Sokaktaki hayvanlarımızı sahiplenelim, koruyalım, bakalım. Bu da bir insanlık görevi. O bakımdan burada sempatik bir biçimde kedimizle yaşamımız başladı. Bir sembol olarak, gençlerimizi çocuklarımızı hayvan sevgisine teşvik etmek için böyle bir karar aldık. Bu savaş içerisinde olan dünyada bir hayvan sevgisiyle barışa bir katkıda bulunmak istedik. Umarım toplum tarafından olumlu algılanırˮ sözleriyle severlerin “sempatisini” kazanmaya çalışıyor…. Aynı Ülgür Gökhan, omuzuna sarı poşu takıp bir deve dövüşlerinden diğer deve dövüşlerine koşuyor… Ne kadar halkçı, ne kadar “törelerine” bağlı olduğunu, göstermeye çalışıyor… Böylece siyasi geleceğine bir yönüyle yatırım yaptığını zannediyor! 21 Ocak 2018 günü Çanakkale’de yapılacak olan Deve Dövüşleri Ülgür Gökhan himayesinde yapılacak…! Peki soruyoruz bunun adı iki yüzlülük değil de nedir?
Ülkemizde bir Yörük geleneği diyerek yapılan, “deve güreşleri” var. Çoğunlukla da deve güreşleri, Ege ve Marmara Bölgesi’ndeki illerimizde yapılmaktadır. Çanakkale’nin de birçok ilçesinde ve beldesinde de “Deve Güreşleri” bir rekabet halindedir. Deve güreşleri, tülülerin kızmaya başladığı kış aylarında yapılır.
Deve beslemek masraflı bir iştir, herkes altından kalkamaz. Bir modelli otomobil fiyatından daha pahalı, belki de bir apartman dairesi fiyatına satılan develer bulunmakta. Bu iş bir sektör olmuş. Nasıl futbol takımlarının fanatikleri varsa, deve güreşlerinin de fanatikleri var. Deve besleme derdine, bütün malını mülkünü kaybeden çok insan var memlekette.
Kısacası insanlar, deve sahipleri bu işi sevenler çeşitli bahanelerle bir araya gelip deve güreşleri düzenliyorlar.
Bahane mi? Bahaneler hiç değişmiyor. “Bilmem ne camisi yararına” “Köye Su getirme yararına” “Hastane, pastane yararına” şu yararına bu yararına… Maksat hareket olsun… oyun olsun, torba dolsun.
Deve güreşlerinin yapılacağı alanın çevresine birçok seyyar satıcı diziliyor. Mangallar kuruluyor. “Deve sucuğuuuuuu” deyip deyip, sucuk satılıyor. Deve Güreşlerinde, her sucuk deve sucuğu oluyor. Hem develeri dövüştür, pardon güreştir hem de deve sucuğu sat. Ne güzel iştir bu iş.
Birde vatandaşlar traktör römorklarının üstünde yakıyorlar mangalları, ne bulurlarsa rakılarla şaraplarla yutuyorlar. Bu arada sınıfı geçenlere o biçim hizmet veriyor, bir davulcuyla, bir klarnetçi. Vur patlasın, çal oynasın. Deve güreşi bahane, eğlencemiz şahane.
Hiç kimse kusura bakmasın. 20 yüzyıl bitti. Hayvanları güreş altında dövüştürmenin bir anlamı yok. Deve besleyebilirsiniz. Gezi amacıyla kullanabilirsiniz. Turizm içinde çok kullanım yolları var.
Develeri güreştirirken deve sucuğu yiyeceğiz...
İspanyollar boğanın omuzlarına mızrak çakacaklar, matador kan kaybından ölmek üzere olan boğanın, bir kılıç darbesiyle ciğerlerini parçalayacak…
Horoz dövüşlerinde, horozun kafası kopacak…
Köpekler birbirini öldürüp yiyecekler…
Biz insanlar, zevkten dört köşe olacağız.
Oh! Ne âlâ!
Ne bu hayvanların bizden çektiği?
Biz insanız ya! İnsanlığımız, sadece insanlar için mi?
Dünya’nın haline bakarsak, insanın insanlara da acıdığı yok ya!
Tüm Dünya’da hayvan dövüş ve güreşlerine karşı büyük bir tepki var… İngiltere yüzyıl önce köpek dövüşlerini yasakladı. Amerika yine horoz dövüşleri başta olmak üzere tüm hayvan dövüş ve güreşlerini yıllar önce yasakladı… Tüm Dünya ülkeleri de bu yönde karar aldılar…
Nasıl İnsan Hakları varsa Hayvanların da hakları var. Bu haklar Evrensel değerde olup zaten bir takım yaptırımları da var…
Örneğin: İspanya’nın Katalonya bölgesi yılda beşyüz milyon dolar para kazandığı “Boğa Güreşlerini” yasakladı… Bu yönde yasaklar devam ediyor…
Son dönemde artan tepkiler sonucu Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan ‘Hayvanları Koruma Kanun Taslağı’nda sona gelindi. 27 maddelik torba taslakla, sahipli ve sahipsiz hayvana işkence etmek, öldürmek, nesli yok olma tehlikesi altındaki hayvanları katletmek ve hayvanları birbirlerine zarar verecek şekilde dövüştürmek ilk kez hapis cezası öngörülen suçlar haline getirildi. Taslakla, hayvanlara karşı suçlara verilen idari para cezaları da katlandı. Bir yanda bunlar yaşanırken diğer yanda bu iki yüzlüğe ne demeli?